Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 18 Haziran 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra, şöyle buyurdu:
Bugünlerde hz. Ömer (ra) ile ilgili olayları anlatıyorum. Hz. Ebubekir’in (ra) vefat zamanı yaklaşınca kendisi hz. Abdurrahman bin Avf (ra) ve hz. Osman’ı (ra) ayrı ayrı çağırtarak her ikisine hz. Ömer (ra) hakkındaki fikirlerini sordu. Hz. Abdurrahman bin Avf (ra) hz. Ömer’in (ra) çok faziletli olduğunu bildirerek onun mizacındaki sertlikten bahsetti. Bunun üzerine hz. Ebubekir (ra) şöyle buyurdu: O, bende yumuşaklık gördüğü için onun tabiatında sertlik var, hilafet görevi ona yüklendiğinde o birçok şeyi bırakacaktır. Hz. Osman (ra) Hz. Ömer (ra) ilgili olumlu görüş belirtti ve dedi ki Ömer’in içi dışından daha iyidir.
Tam o günlerde hz. Talha bin Ubeydullah (ra), hz. Ebubekir’in (ra) huzuruna çıktı ve hz. Ömer’in (ra) fıtratındaki sertlik yüzünden çekincesini belirterek, Allah seni, sorumluluğun altındakiler hakkında sorgulayacak, diye arz etti. Bunu duyunca hz. Ebubekir (ra) şöyle dedi: Rabbim beni Ömer hakkında sorguladığında ben şöyle cevap vereceğim: Ben Senin kulların arasından en iyisini Senin kulların üzerinde halife yaptım.
Ondan sonra hz. Ebubekir (ra) hz. Osman’ı (ra) çağırdı ve ona hz. Ömer (ra) hakkında vasiyet yazdırdı. Hz. Aişe (ra) şöyle der: Hz. Osman (ra) yazıyı yazıyordu ki hz. Ebubekir (ra) bayıldı, bu sırada hz. Osman (ra) hz. Ömer’in (ra) ismini yazdı. Hz. Ebubekir (ra) kendine gelince ne yazdığını sordu. Hz. Osman (ra), ben hz. Ömer’in (ra) ismini yazmıştım deyince hz. Ebubekir (ra), sen tam benim istediğimi yazmış oldun, buyurdu.
Bu vasiyet yazıldığında hz. Ebubekir (ra), bu halka okunup anlatılsın, buyurdu. Nitekim hz. Osman (ra) insanları topladı ve vasiyeti okudu. Hz. Ebubekir (ra) şöyle dedi: size halife olarak seçtiğim kimseden razı mısınız? Ben herhangi bir akrabamı size halife yapmadım. Allah adına andolsun ki, ben bu konuda düşünürken hiçbir şeyi atlamadım, siz onu dinleyin ve ona itaat edin. Bunun üzerine insanlar, duyduk ve itaat ettik, dediler. Sonra hz. Ebubekir (ra), hz. Ömer’i (ra) çağırdı ve ona takvayı benimsemesi ve halka yumuşak davranmasını telkin etti.
Vadedilen Mesih’in (as) birinci halifesi şöyle der: Birisi, hz. Ömer’e, sizin cahiliyet döneminde tabiatınızda var olan sertlik kalmadı, dedi. Hz. Ömer (ra) şöyle cevap verdi: Öfke aynı eski öfkedir, eskiden yersiz coşardı ama şimdi yerli yerinde coşuyor.
Hz. Ömer’in (ra) halife olduktan sonra yaptığı ilk konuşma hakkında farklı rivayetler vardır. O şöyle dedi: Allah-u Teala sizi benimle, beni de sizinle sınadı. Sizinle ilgili hangi konu benim önüme gelirse gelsin, ona benden başkası bakmayacak; benden uzaktaki konularda da güçlü ve güvenilir kimseleri tayin edeceğim. Arapların misali, liderin peşi sıra giden, tasması bağlı deve gibidir. Nitekim liderin, onlara nasıl liderlik yaptığına bakması gerekir. Bana gelince, muhakkak ben sizi doğru yolda tutacağım.
Hz. Ömer (ra) Halife seçilmesinin üçüncü günü detaylı bir konuşma yaptı. Konuşmasında Allah-u Teala’ya hamd ve sena ve de hz. Resulüllah’a (sav) salavattan sonra şöyle buyurdu: İnsanların benim çabuk öfkelenme mizacımdan korktuklarını duydum. Hz. Resulüllah’ın (sav) ve hz. Ebubekir’in (ra) hilafet döneminde şüphesiz ben onların elinde çekilmiş bir kılıç idim. Onlar istediklerinde beni kınına sokar ve istediklerinde kesmem için açık bırakırlardı. Ey insanlar! Ben sizin işleriniz için yönetici oldum, şimdi bendeki o sertlik zayıflatıldı ve şimdi o, Müslümanlara zulmedip el uzatanlara görünecek. Takva sahibi, dindar ve fazilet sahibi kimselere karşı, birbirlerine yumuşak olduklarından daha fazla yumuşak olacağım. Ey insanlar! Sizin benim üzerimdeki hakkınız şudur ki, ben ganimet mallarından ve sizin için harcanacak mallardan hiçbir şeyi gizlememeliyim. Sizin haklarınızı ve yardım fonlarınızı hep vermeliyim, sizi felakete atmamalıyım, sizler orduya katılıp evden uzaklaştığınızda sizin çoluk çocuğunuza baba olmalıyım.
Hz. Muslih Mevud (ra), Hz. Ömer’in (ra) hilafet döneminden bahsederek şöyle der: Hz. Ömer (ra) İslam’ın ve Müslümanların ilerlemesi için o kadar fedakarlıkla çalıştı ki, Peygamber Efendimize (sav) itirazlarda bulunan Avrupalı yazarlar bile hz. Ebubekir ve hz. Ömer’den bahsedildiğinde onların ne kadar gayret ve fedakarlıkla iş yaptığını kabul ederler. Hatta onların örneğinin, dünyanın hiçbir padişahında bulunmadığını kabul ederler.
Hz. Muslih Mevud (ra), hz. Ömer’in insaflı mizacı ve uzak görüşlülüğünün, hz. Resulüllah’ın (sav) hizmetkarı olmasından ve Allah korkusundan dolayı olduğunu ispatlayarak şöyle der: Hz. Resulüllah’ın (sav) her sohbetine katılan birisi, onun ayaklarının dibinde yer bulmak özlemi çeker. Eğer Peygamber Efendimizin herhangi bir davranışından kendisinin Allah rızası için iş yapmadığı ortaya çıkmış olsaydı, acaba hz. Ömer gibi bir insan, bu mertebeye eriştikten sonra Peygamber Efendimizin (sav) ayaklarının dibinde yer bulma özlemi çeker miydi?
Hz. Ömer’in (ra), Peygamber Efendimizin ehl-i beytine bağlılığını göstermesi ile ilgili hz. Muslih Mevud (ra) şöyle der: İran fethedilip de oradan unu ince öğüten değirmen getirildiğinde hz. Ömer (ra), onunla öğütülmüş ilk ince unu hz. Aişe’ye (ra) gönderdi. Hz. Aişe (ra) o ince un ile yapılmış yumuşak ekmeği tattığında gözlerinden yaşlar boşandı. Kadınlar sebebini sorunca hz. Aişe (ra) şöyle cevap verdi: Peygamber Efendimiz (sav) son zamanlarında sert gıdaları yiyemiyordu, fakat o günlerde bile biz taşlarla buğdayı ezip ondan ekmek yapar ve Peygamber Efendimize (sav) verirdik. O günleri hatırladım. Sayesinde bu nimetlere eriştiğimiz zat bunlardan mahrum olarak gitti ve biz bu nimetleri kullanıyoruz.
Hz. Ömer (ra), İmam Hasan (ra) ve İmam Hüseyin’e (ra) çok saygı gösterirdi. Hz. Ömer insanlara yardım bağladığında, ilk olarak hz. Resulüllah’ın (sav) yakın akrabalarından başladı. Kendisi önce hz. Abbas’ın (ra), sonra hz. Ali’nin (ra) payını belirledi.
Huzur-i Enver, hz. Ömer (ra) konusunun gelecek sefer de devam edeceğini söyledikten sonra aşağıdaki merhumlardan hayırla sözetti ve onların gaip cenaze namazını kıldıracağını bildirdi.
1- Sayın Süheyla Mahbub hanım 90 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. O, 1964 yılında hayatını dine adadı ve yaklaşık otuz yıl “Nusret Kız Yüksek Okulu”nda müdür olarak hizmet etti.
2- Sayın Raca Hurşid Ahmed Münir bey. Kendisi bu günlerde Avustralya’da mürebbi idi ve orada vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Kendisi, 1948 yılında Furkan taburuna da katılmıştı ve 1974’de onun evine saldırı da yapılmıştı. Üçüncü halifetü’l Mesih hazretleri bir defa kendisi hakkında “cesur mürebbi” kelimelerini kullanmıştı.
3- Sayın mürebbi Zamir Ahmed Nedim bey 56 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhum 2005’ten beri Vasiyet istikbal şubesi nazır yardımcısı idi. İyi bir basketbol oyuncusu, teheccüde düşkün ve hilafete bağlı birisi idi.
4- Tanzanya’nın naib emiri sayın İsa Muakitilima bey, geçen günlerde vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhum 1992 yılında 19 yaşındayken biat etmişti.
5- Sayın Şeyh Mübeşşir Ahmed bey, 33 yaşında korona virüs yüzünden vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. O, Kadiyan’da inşaat şubesinde, çok güzel bir tarz ile hizmet ediyordu.
6- Avustralya Sidney’den sayın Seyf Ali bey geçen günlerde vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhum, Almanya’nın naip emir ve mürebbisi Haydar Ali Zafer beyin kardeşi idi. Kendisi, bölge emiri, Avustralya kadı meclisi üyesi ve naip sadr Ensarullah olarak hizmet etti.
7- Sayın Mesud Ahmed Hayat bey, 80 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhum 1967’den beri İngiltere’de ikamet ediyordu. Çok sosyal, ince ruhlu, mal fedakarlığı yapan, oruca namaza bağlı biriydi. Kendisine iki defa hac nasip oldu. Dördüncü Halifetü’l Mesih hazretleri ile birlikte çeşitli ülkelere yapılan turlarda şoför ve koruma olarak hizmet etmek nasip oldu.
Huzur-i Enver, bütün merhumların mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.
٭…٭…٭