Huzur-i Enver (Atba) 18 Ağustos 2017’de Londra’da Beyt-ül Futuh Camiinde Cuma hutbesi verdi. Kelime-yi şehadet ve Fatiha Suresini okuduktan sonra şöyle dedi:
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: Yüce Allah sizin tam bir inkılap geçirmenizi ve (adeta daha bu dünyada iken) bir ölümden sonra ikinci bir hayata kavuşmanızı ister. Aranızda daha yüce olan, kardeşinin günahını daha fazla affeden ve barışı meydana getirendir. Haklı olduğunuz halde haksızmışsınız gibi tevazu gösterin. Eğer karşı taraf inatla direniyorsa, siz tüm çabanızı gösterdikten sonra konuyu Allah-u Teala’ya bırakın.
Hz. Mesih-i Mevud (as) “Bizim Öğretimiz” kitapçığında kendisiyle ilgili olayı anlattı. Bizler hz. Mesih-i Mevud’a (as) biat ederek, fesat çıkarmayacağımıza ve nefsani coşkularımıza hakim olacağımıza söz verdik. Yine hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: İnatçılık yapıp da affetmeyen kimse bedbahttır. Böyle bir kimse cemaatten kesilip atılacaktır. Buyurdu ki, barışmayan ve inatlaşan biat sözünden uzaktır.
Hz. Mesih-i Mevud (as) bize nasihat ederek şöyle buyurdu: sadece laf ile kendi kendinizi gerçek Ahmedi olarak göstermeye çalışmayın. Aksine içte bir değişiklik yaratmak, biat sözünü yerine getirmek gerekir. Eğer içte bir değişiklik yoksa o zaman sizinle diğerleri arasında hiçbir fark yoktur
Yine Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: İki şey hep aklınızda olsun; Birincisi Allah’tan korkun, İkincisi, kardeşlerinize karşı, kendi nefsinize davrandığınız gibi dert ortağı olun. Eğer birisi bir hata yaparsa, ona daha da yüklenmek değil, onu affetmek gerekir.
Hz. Resulüllah (sav) de şöyle buyurdu: Güçlü kimse kavgada galip gelen değildir, bilakis asıl pehlivan kızgınlık anında kendine hakim olandır. İşte aynen bu, hz. Mesih-i Mevud’un (as) bizde meydana getirmek istediği mümine yakışır şandır. Kendisi şöyle der: Bize, fiziksel olarak pehlivan ve güçlü insanlar lazım değil, bize, ahlakını değiştirme gücüne sahip, yüce ahlaka sahip insanlar lazım. Kötü ahlak ve kötü adetlerini terkeden ve iyi ahlak ve adetleri edinen kimse için bu bir keramet ve mucizedir.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Allah’ın lütfu olmadıkça, nefsaniyetin mikrobu insanın içinden çıkamaz. Daima Allah’ın lütfunu dilemek gerekir. Bu lütfu elde etmeyen insanlar ne Allah’ın haklarını eda ederler ne de Allah’ın kullarının. Hz. Mesih-i Mevud (as) buyurdu ki, insanların hakkını çiğneyen birisinin tevhide imanı olduğunu düşünmüyorum.
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: Bu Cemaatin oluşturulmasındaki maksat, onların dilini, kulağını, gözlerini ve her uzvunu takva kaplasın diyedir; Öfke ve kavga tamamıyla yok olsun diyedir. Değişim olmadıkça Allah’ın gözünde sizin hiçbir değeriniz yoktur. Bizim amacımız Allah’ı hoşnut etmektir ve bunun için yüce bir ahlak edinmek gerekecektir, hukuk-ullah (Allah’ın hakları) ve Hukukul-ibad (kulların haklarını eda etmeyi) kaim kılmak gerekecektir. Yeryüzünde barışı yaymak bizim işimizdir, ta ki bunun vesilesiyle İslam dini yayılsın ve tebliğin yolu açılsın.
Allah-u Teala bize güç versin ki bizler Hz. Mesih-i Mevud’un (as) öğretisine göre amel ederek insanoğluna dert ortağı olan kimseler olalım. Amin
Kaynak: https://www.alislam.org/friday-sermon/2017-08-18.html