19.09.2025 – Taif Gazvesi ışığında Peygamber (sav) Efendimizin sireti

Emir’ül Müminin 5. Halifetü’l Mesih hazretleri, 19 Eylül 2025 (19 Tebük 1404 Hicri Şemsi) tarihinde Mübarek Camii, İslamabad, Tilford, İngiltere’de bir Cuma hutbesi irad etti. Bu hutbe, MTA televizyonu aracılığıyla tüm dünyaya yayınlandı. Teşehhüd, Teavvuz ve Fatiha suresinin okunmasından sonra Huzur-i Enver şöyle buyurdu:

Geçmiş hutbelerde Taif savaşından bahsediliyordu. Bu olayda, Taif’lilerle konuşmaya giden bir sahabe vardı. Taif halkı ona zarar verilmeyeceğine dair güvence vermişti. Ancak kaleye yaklaştığında, verdikleri sözü bozarak onu şehit ettiler. Buna rağmen, Hz. Resulüllah (sav) barış çabalarından vazgeçmedi ve görüşmelere devam etmek için Hz. Hanzala’yı gönderdi. Taif’liler ona da saldırmaya kalktılar. Bunun üzerine Hz. Resulüllah (sav), ‘Hanzala’yı kurtarıp getirecek kim var?’ diye sordu. Hz. Abbas bu görev için gidip onu saldırganlardan kurtardı.

Taif halkı ile Kureyşliler arasında eski ve iyi ilişkiler olduğu için barış görüşmeleri için Hz. Ebû Süfyan bin Harb ve Hz. Muğire bin Şu’be kale içine girdiler, fakat onlar da başarılı olamadılar. Ancak kale halkı, ‘Muhammed’e söyleyin, Allah aşkına bahçelerimize zarar vermesin’ dediler. Peygamber Efendimiz (sav) onların bu talebi üzerine bahçelerin tahrip edilmesi emrini geri aldı.

Bu, Peygamber Efendimizin (sav) hayatından öyle parlak bir örnektir ki, Allah adına bir istekte bulunulunca, savaşın seyrini değiştirebilecek bir emri geri almıştır.

Bu sırada Hz. Peygamber (sav), kaleden inip yanına gelen kölelerin özgür bırakılacağını duyurdu. Bunun üzerine 23 köle surlardan inerek onun yanına geldi. Kale halkı bu duruma çok üzüldü. Hz. Peygamber (sav), tüm bu köleleri özgür bıraktı ve her birini bir Müslümanın himayesine verdi. Onların geçimini sağlamayı ve onlara iyi bir şekilde ilim öğretmelerini Müslümanlara öğütledi.

Hz. Resulüllah (sav) kuşatmanın durumu hakkında Hz. Nevfel bin Muaviye ile istişare etti. O, ‘Bu, bir tilkinin inine girmek gibidir. Başında durursanız yakalarsınız, bırakırsanız zarar verecek gücü yoktur’ dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, kuşatmayı sonlandırma kararı aldı. Huzur-i Enver şöyle buyurdu:

‘Anlaşılan o ki, sadece istişare üzerine değil, aynı zamanda Allah’tan gelen özel bir yol gösterme veya işaret de vardı. Aksi takdirde, bu, Hz. Peygamber’in (sav) bu kadar önemli bir seferi görünüşte yarım bırakarak ilk kez geri dönmesi oluyordu.

Bu konuda, Peygamber Efendimizin  (sav), Hz. Ebubekir’e anlattığı bir rüyasından da bahsedilir. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: ‘Rüyamda bir kap içinde tereyağı geldiğini gördüm, sonra bir horoz gagasıyla o kabı devirdi.’ Hz. Ebubekir, ‘Benim düşüncem o ki, bu sefer Sakif kabilesinden istediğinizi elde edemeyeceksiniz’ dedi. Hz. Resulullah (sav) da bu yorumu tasdik etti.

Kuşatmanın sona erdiği ilan edildiğinde, bazı coşkulu gençler, ‘Neden zafer kazanmadan geri dönüyoruz?’ şeklinde tepki gösterdiler. Önce Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’e giderek, zafer kazanılana kadar kuşatmanın devam etmesini Hz. Peygamber’den (sav) talep etmelerini istediler. Ancak ikisi de reddedince, gençler bizzat Hz. Resulullah’ın (sav) yanına gelerek duygusal bir şekilde, ‘Ya Resulullah! Savaşmak istiyoruz’ dediler. O (sav), ‘Pekala! Yarın sabah savaşın’ buyurdu. Ertesi sabah, yaralanmaktan başka bir şey elde edemediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), ‘Yarın sabah geri döneceğiz’ dedi. Bu söz üzerine gençler de sevinçlerini dile getirdiler. Onların bu fikir değişikliğini görünce Hz. Resulullah (sav) gülümsedi.

Bu savaşta üç kafir öldürüldü. Ancak, yaralıların ve diğer ölülerin sayısı kesin olarak bilinmiyor, çünkü onlar kalenin içinde kalmışlardı. Aynı şekilde, Müslümanların yaralılarının da kesin sayısı bilinmiyor, ancak Hz. Ebû Süfyan ve Hz. Abdullah bin Ebû Bekir’in yaralandığından bahsedilir. Bu savaşta on iki Müslüman şehit oldu.

Bu savaşta, Hz. Peygamber’in (sav) iki hanımı, Hz. Ümmü Seleme ve Hz. Zeyneb de yanındaydı. Onlar için iki çadır kurulmuştu. Hz. Peygamber (sav), bu iki çadırın arasında namaz kılardı.

Hz. Peygamber’in (sav) Taif’i kaç gün kuşattığına dair farklı rivayetler bulunmaktadır. On günden kırk geceye kadar değişen sürelerden bahsedilir.

Geri dönüş yolculuğu sırasında Hz. Peygamber (sav) şöyle dua etmelerini söyledi: ‘Geri dönenler, tövbe edenler, ibadet edenler ve Rabbimize hamd edenleriz.’

O’na, ‘Ya Resulullah! Beni Sakif’e beddua et’ denildi.

O’nun geniş gönüllülüğü öyle bir seviyedeydi ki, beddua yerine onlar için şöyle dua etti: ‘Ey Allah’ım! Sakif’i hidayete ulaştır ve onları Müslüman olarak getir.’

Bundan sonra, dönüş için yola çıkarken şöyle dua etti: ‘Ey Allah’ım! Onlara hidayet ver ve onların ikmal ve erzaklarına karşı bize sen kafi ol.’ Hz. Peygamber’in (sav) asıl amacı, sapmış olan insanların Allah’a yönelmesini sağlamaktı. Gerçekten de, Allah O’nun bu duasını öyle kabul etti ki, daha bir yıl geçmeden, 9. hicret yılında, Taif halkının hepsi Müslüman oldu.

Huneyn’in ganimetlerinin dağıtımından da bahsedilir. Hz. Peygamber’in (sav) emriyle, sayıları altı ila sekiz bin olan kölelerin barınması için geçici yapılar inşa edildi. Böylece sıcak ve soğuktan korunmaları sağlandı. Ganimet olarak 24.000 deve, 40.000’den fazla koyun-keçi ve yaklaşık 490 kg’a denk gelen 4.000 Ukıyye gümüş elde edildi.

Bundan önce Müslümanlar bu kadar çok ganimet elde etmemişlerdi. Böyle bir fırsatta bile Hz. Peygamber (sav) sahabilerinin terbiyesini o kadar önemsiyordu ki, ganimetleri dağıtmadan önce şöyle bir duyuru yaptı: ‘Bu malda, beşte birin dışında, benim hakkım da sizden herkesin hakkı gibidir ve o beşte bir de nihayetinde size geri dönecektir.’

Sonra şöyle buyurdu: ‘Her kimde iğne ve ipliği veya ondan daha küçük bir şey varsa, onu geri versin. İhanetten sakının, çünkü kıyamet günü bu, ihanet edenin yüzünde bir leke ve utanç olacaktır.’ Bu sözleri duyan bir sahabi, deve yününden yapılmış bir ip yumağı getirerek O’nun huzuruna geldi ve ‘Yırtılmış bir semeri dikmek için ganimet malından iplik almıştım’ dedi.

Benzer şekilde, bir başka sahabi de ganimet malından bir iğne alıp hanımına vermişti. Duyuruyu duyar duymaz hanımının yanına gitti, iğneyi geri alıp ganimetin içine bıraktı.

Hz. Peygamber (sav), ganimetlerin dağıtımında kalplerin ısındırılmasını gözeterek, önce kabilelerin reislerine ve liderlerine ganimet verdi. Bu liderler kendi kabilelerinde saygıdeğer ve şerefli kişilerdi. Onlara yüzer yüzer ve ellişer ellişer deve verdi.

Bundan sonra Hz. Peygamber (sav), Hz. Zeyd bin Sabit’e, kalan insanları da çağırmasını emretti. Sonra herkese ganimetleri dağıttı. Herkesin payına dört deve veya kırk koyun düştü.

Hz. Peygamber (sav), Kureyşlilere ganimet vermesinin bir nedenini açıklayarak şöyle buyurdu: ‘Kureyşlilerin kalplerini ısındırmak için onlara veriyorum, çünkü onlar küfürden yeni ayrıldılar.’

Bu sırada bazı münafıklar, ganimetin dağıtımına itiraz ettiler ve -hâşâ- onun ganimetleri adaletle dağıtmadığını, Allah’ın rızasına uygun hareket etmediğini iddia ettiler. Hz. Peygamber (sav) bunu duyunca mübarek yüzü kızardı ve şöyle buyurdu: ‘Eğer Allah ve O’nun Resulü adaletle hareket etmeyecekse, kim adaletle hareket eder?’ Daha sonra şöyle devam etti: ‘Allah kardeşim Musa’ya rahmet etsin, ona bundan daha büyük sıkıntılar verildi ve o sabretti.’

Bundan sonra bir adam ayağa kalktı ve o da dağıtıma itiraz etti. Hz. Peygamber (sav) ona, ‘Yazıklar olsun sana! Eğer bende adalet yoksa, kimde vardır?’ dedi. Hz. Halid bin Velid ve Hz. Ömer ayağa kalkarak, ‘Emrederseniz hemen boynunu vuralım’ dediler. Hz. Peygamber (sav), ‘Hayır! Belki o kişi namaz kılıyordur’ buyurdu. Bunun üzerine Halid, ‘Namaz kılan biri, kalbinde olmayanı nasıl söyleyebilir?’ diye sordu. Hz. Peygamber (sav), ‘Halid! Bana insanların kalplerini yarmam veya göğüslerini açıp bakmam emredilmedi’ buyurdu.

Hutbenin sonunda Hazreti Huzur-u Enver, ‘Gerisi inşallah bir dahaki sefere’ buyurdu.”

İngilizce Özet: https://www.alislam.org/friday-sermon/2025-09-12.html

Önceki

12.09.2025 – 8. hicri yılda meydana gelen bazı gazve ve seferler ışığında Peygamber (sav) Efendimizin sireti

Sonraki

‘Her Ahmedi genç, Ahmediyet’in parlayan bir yıldızı olma potansiyeline sahiptir’: Huzur, 2025 MKA İngiltere İctima’sında hitap etti