20.08.2021 - Hz. Resulüllah’ın (sav) yüksek mertebeli sahabesi ve 2. Halifesi hz. Ömer bin Hattab’ın güzel vasıfları - Müslüman Ahmediye Cemaati

20.08.2021 – Hz. Resulüllah’ın (sav) yüksek mertebeli sahabesi ve 2. Halifesi hz. Ömer bin Hattab’ın güzel vasıfları

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 20 Ağustos 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra, şöyle buyurdu:

Hz. Ömer’in (ra) hilafet döneminde meydana gelen savaşlar konusu devam ediyordu. Bunlardan biri de Cindisabur savaşıdır. Sabur Hozistan’ın bir şehriydi. Hz. Ebu Sabra bin Rehm, Sasani yerleşimlerin fethi görevini tamamladığında askerlerle birlikte ilerledi. Sabah akşam düşman ile çarpışma oluyordu, ancak düşman kendi yerinde sıkışmıştı. Birgün sıradan bir Müslüman’ın onlarla antlaşma yapması söz konusu oldu, düşman da bunu derhal kabul etti ve şehrin kapılarını açtı. Müslümanlar düşmana, size ne oldu da kapıları açtınız diye sorunca onlar dediler ki sizler bize aman verdiniz (yani sözleşme yaptınız) ve biz de bunu kabul ettik. Müslümanlar, biz böyle bir şey yapmadık, dediler. Bununla birlikte sonradan araştırıldığında bir köle tarafından böyle bir aman verildiği belli oldu. Hz. Muslih Mevud (ra) bu olaydan bahsederek şöyle der: Hz. Ömer (ra) bunu öğrendiğinde şöyle buyurdu: Bir Müslümanın dilinden çıkmış olan sözü benim yalan çıkarmam olacak şey değildir; şimdi o Habeşistanlı kölenin yaptığı anlaşmayı kabul etmeniz gerekir. Tabii ki bundan sonrası için, komutandan başka hiç kimse sözleşme yapamaz, diye ilan edin.

İran’ın fethinin sebepleri şöyle beyan edildi: Hz. Ömer (ra) Irak ve Ahvaz meydanlarındaki kanlı savaşlarının sona ermesini kalpten arzuluyordu. Ancak İran hükümetinin sürekli savaş programları onun bu arzusunun gerçekleşmesine fırsat vermedi. Hicri 17’de savaş meydanındaki birlik başkanlarının bir delegesi hz. Ömer’e (ra) geldiler. Hz. Ömer (ra), fethedilmiş bölgelerde sık sık isyan çıkmasının sebebini sordu ve Müslümanların fethedilen yerlerin halkının sıkıntıya girmesine sebep olduğundan şüphelendiğini dile getirdi. Bütün başkanlar bunu reddettiler ve Ahnaf bin Kays şöyle dedi: Ey Emir-ül Müminin! Siz bizi daha fazla ilerlemekten men ettiniz, fakat İran’ın padişahı hayatta olduğu müddetçe onlar bize karşı koymaya devam edecekler. Sizin emrinize uyarak, herhangi bir bölgeyi biz kendiliğimizden almadık, aksine düşmanın saldırıya geçmesi yüzünden fethettik. Siz bize, İran ordusunu yok edip padişahlarını indirmemize izin vermediğiniz müddetçe düşmanın bu tavrı devam edecektir. Hz. Ömer (ra) bu görüşü doğru buldu ama yine de buna fiilen karar vermesi hicri 21’de Nihavend savaşından sonra oldu.

Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Burada, sebepsiz yere savaşmanın caiz olduğunu ileri süren Müslümanlara da İslam’a itiraz eden kimselere de cevap vardır, çünkü Müslümanlar hiçbir zaman toprak elde etmek yahut ülke fethetmek için savaş yapmadılar.

Kadisiye, Celula ve Nihavend savaşlarının, İran’ın fethinde belirleyici rolü vardır. Nihavend savaşı, İranlılar tarafından yapılan saldırıların son çabasıydı. Nihavend, Hemdan eyaletinin başkenti Hemdan’dan yaklaşık 70 kilometre güneydedir. İran Şahı Yezdücerd, büyük bir etkinlikle Müslümanlara karşı koymak için mektuplar vasıtasıyla Horasan’dan Sind’e kadar bir hareket başlattı. Her taraftan İran birlikleri gelerek Nihavend’de toplanmaya başladılar. Hz. Saad (ra) bu orduyla ilgili bilgiyi hz. Ömer’e (ra) iletti. Hz. Ömer (ra), sorumluluğu hz. Saad’dan (ra) alıp bu önemli görevi Ammar bin Yasir’e (ra) verdi. Medine’de hz. Ömer (ra) danışma için ileri gelen sahabeleri topladı. Hz. Osman (ra) Hicaz birlikleri ile birlikte bizzat hz. Ömer’in (ra) sefere katılması, ayrıca Şam, Yemen ve Kufe’deki birliklerin de Nihavend’e çağrılmasını önerdi. Diğer sahabeler bu öneriyi beğense de hz. Ali (ra) şu görüşü sundu: Eğer siz bizzat sefere çıkarsanız Müslümanlar size katılmak için hepsi gelirler ve böyle olunca da burada büyük bir tehlike oluşacak. Nitekim siz Müslüman bölgelere şu mesajı gönderin ki onlar birliklerin bir bölümünü İran’a yollasın ve kalanları da kendi bölgelerini korumak için orada kalsınlar. Hz. Ömer bu öneriyi beğenerek hz. Numan bin Makran’ı ordunun  komutanı yaptı. Hz. Ömer (ra), Kufe’ye hz. Numan’a (ra) bir mektup yazarak şöyle dedi: Nihavend’de İranlıların çok güçlü bir ordusu toplandı, siz beraberinizdeki Müslümanları alıp o orduya karşı koymak için yola çıkın.

Bu emre uyarak hz. Numan (ra) düşmana karşı koymak için yola çıktı, maiyetinde bazı mümtaz, cesur Müslümanlar da bu savaşa katıldılar. Hz. Ömer (ra) şöyle yol gösterdi: Eğer Numan şehit olursa Huzeyfe bin Yaman ve ondan sonra Cerir bin Abdullah Bicli, sonra Muğire bin Şeğbe, sonra Eşğas bin Kays komutan olsun. Hz. Numan (ra) gözcüler vasıtasıyla Nihavend’e kadar yolların temiz olduğunu öğrendi. Tarihçiler İranlı askerlerin sayısını 60 bin ve 100 bin olarak yazdılar, bununla birlikte Buhari’de sayıları 40 bin olarak yazıldı. Düşmanın talebi üzerine görüşme için hz. Muğire bin Şeğbe teşrif etti. İranlılar çok görkemli bir toplantı düzenlediler ve İran ordu komutanı eski adetlerine uygun olarak  Arapların hayatının her yönünü hakaretamiz bir şekilde resmetti. Hz. Muğire (ra) cevaben şöyle buyurdu: Artık o devir geçti, hz. Resulüllah’ın (sav) gelişi Arapların resmini değiştirdi. Her ne ise, bu elçilik başarısız oldu.

Savaşın başında çatışmalar başladığında savaş meydanının durumu Müslümanlar için son derece kötü idi. Düşman, hendekler, kaleler ve binalar sebebiyle korunaklı durumda ama Müslümanlar açık alanda idiler. Düşman uygun fırsat gördüğünde dışarı çıkıp saldırıyordu. Bu endişe verici durumda İslam ordusunun komutanı hz. Numan bin Makran, danışma için bir oturum düzenledi. Çeşitli önerilerden sonra Tuleyha tarafından şu görüş sunuldu: Düşman tarafına küçük bir birlik yollansın ve onlar ok atmak suretiyle savaşı kızıştırsın. Düşman karşı koymak için dışarı çıktığında o birlik yeniliyormuş havası versin. Umut ederim ki düşman galibiyet gururuyla ileri adım atacak ve onlar dışarıya açık alana geldiğinde biz güzelce onların hakkından geliriz. Hz. Numan (ra) bu öneriyi fiiliyata geçirmek için hz. Kağkağ’ı (ra) seçti. O, Tuleyha’nın önerisine göre davrandı ve aynen Tuleyha’nın düşündüğü gibi oldu. Hz. Numan (ra) Peygamber Efendimizin aşığı idi ve hz. Resulüllah’ın (sav) yöntemi şuydu ki eğer sabahleyin savaş başlamazsa  o zaman güneşin zevalinden sonra savaşa adım atardı. Düşman birlikleri ilerleyerek İslam ordusuna yaklaştığında birçok Müslüman sipahi huzursuz olup savaşa başlama izni almak için hz. Numan’ın (ra) yanına vardılar. Hz. Numan (ra) izin vermedi, birçok önemli lider de kendisine, düşmana karşı koymak için izin vermesini önerdi, ancak o sabretmelerini telkin etti. Öğle güneşi geçtikten sonra  hz. Numan (ra) bütün askerleri kontrol etti ve son derece acıklı bir konuşma yaptı ve kendisinin şehit olması için dua etti, bunu duyan herkes ağlamaya başladı. Hikmetli davranışa uygun olarak fırsat doğduğu anda Müslümanlar düşmanın saflarına atıldılar. Hz. Numan (ra) son derece gözü kara bir şekilde savaşarak şehit oldu, ancak hz. Huzeyfe bin Yaman ve Naim bin Makran, savaşın neticesi belli oluncaya kadar onun şehit  oluşunu gizli tuttular. Muakkil’den nakledilen başka bir rivayet şöyledir: Fetihten sonra ben hz. Numan’ın (ra) yanına geldim, şehit olmasına ramak kalmıştı, kendisi sorduğunda ben dedim ki Allah tarafından fetih nasip oldu. Bunun üzerine o, hz. Ömer’e haber verin, dedi.

Hz. Ömer (ra) yerinde duramaz halde savaşın sonucunu bekliyordu. Kasid feth haberini verdiğinde kendisi hz. Numan’ın durumunu sordu ve şehit olduğu haberini duyunca kalbi parçalandı. Nihavend fethi, sonuçları itibariyle son derece önemli bir fetihtir.

Nihavend’den sonra hicri 21’de İsfahan fethedildi. Müslümanlar tarafında bu savaşta komuta Abdullah bin Abdullah veya Abdullah bin Bedil Varka Huzzaî’de idi. Nihavend’den sonra Müslümanlar Hamzan’ı fethettiler, ancak Hamzanlılar antlaşmayı bozarak isyan çıkardılar. Hz. Ömer (ra) Naim bin Makran’a 12 bin askerle birlikte isyanı bastırmasını emretti. Şiddetli bir çarpışmadan sonra Müslümanlar şehri fethettiler.

Hutbenin son kısmında Huzur-i Enver aşağıdaki merhumlardan hayırla bahsetti ve gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.

1- Sayın Muhammed Diyantono bey Endoneyza’da mürebbi idi. 15 temmuzda 46 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

2- Amerika Şikago’dan sayın sahipzade Ferhan Latif bey, 45 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

3- Sayın Melik Mübeşşir Ahmed bey, 21 kasım 2020’de vefat etmişti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.

Bir Öncekini Oku

13.08.2021 – Bereketlerle dolu ve başarılı geçen 2021 İngiltere Yıllık Toplantısı hakkında izlenimler ve bu sırada nazil olan İlahi lütuflar ve iman artırıcı olaylar

Bir Sonrakini Oku

Allah bizi seviyorsa neden günah işlememize izin verip sonra bizi cezalandırıyor?