Huzur-i Enver (eyyedehullah), 20 Ekim 2017’de Londra’da Beytül Futuh camiinde Cuma Hutbesi irşad etti. Kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden sonra şöyle dedi:
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: Eğer Müslümanların imanî durumu bu kadar bozulmamış olsaydı benim gelmeme ne gerek vardı. Bunlar, Allah Allah deyince, namaz kılıp oruç tutunca hiçbir eksiğimiz kalmadı zannediyorlar. Ancak ben diyorum ki onların amelleri, amel-i salih değil, yoksa amellerinin güzel sonuçları neden ortaya çıkmasındı.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Bugün biz, fesadın daha çok Müslümanlar arasında olduğunu ve birbirlerinin boğazını kestiklerini görüyoruz. Ve görüyoruz ki dini yalnız siyasetlerini güçlendirmek için kullanıyorlar. Bu, kesinlikle Kuran-ı Kerim’in öğretisine aykırıdır. Hz. Aişe (ra) buyurdu ki, hz. Resulüllah’ın (sav) ahlakı Kuran-ı Kerim’e uygundu. Velhasıl Kuran-ı Kerim okumamız ve kendimizi muhasebe etmemiz gerekir, çünkü bu, biat şartlarından da biridir.
Hz. Mesih-i Mevud’un (as) geliş gayesi, Kuran-ı Kerim ve hz. Resulüllah’ın (sav) hakiki ilim ve bilgisini dünyaya anlatmaktır ve şimdi Müslümanların bundan başka bir çareleri yoktur. Kendilerinin ve ülkelerinin bekası için, bu çağda gerçek İslam’ın öğretisine göre hareket etmeleri şarttır.
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: Bu bölünmüşlüğün sebebi ancak ve ancak dünya sevgisidir. Eğer gerçekten Müslüman olsalardı, hangi fırkanın (grubun) öğretisinin en iyisi olduğunu kolayca anlayabilirlerdi. Fakat şimdi onlar, Allah sevgisi ve Peygamber sevgisi yerine dünya sevgisini üstün tuttular. Huzur-i Enver şöyle dedi: Müslüman ülkeler sadece birbirleriyle kavga etmiyorlar, hatta Müslüman olmayanlarla birleşerek Müslüman ülkeler aleyhinde işler yapıyorlar. Geçen günlerde Amerika başkanının İran aleyhinde yaptığı açıklamaya, üç ülke dışında bütün dünya karşı çıktı. O üç ülkeden biri Amerika’nın kendisi, diğeri İsrail ve üçüncüsü de Suudi Arabistan’dır. Müslümanların bu durumu, İslam’ın hakikatinden uzak olmaları sebebiyledir.
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: Bir kimse, Yüce Allah’ın Kuran-ı Kerim’de buyurduğu gibi hz. Resulüllah’a (sav) itaatte benliğini yok etmedikçe gerçek takvayı elde edemez. Bu çağda bunun canlı ispatı benim. Huzur-i Enver şöyle dedi: Asılsız suçlamalarda bulunanların düşünmesi lazım; Hz. Mesih-i Mevud’un (as) iddiası şudur: “Bu makam bana hz. Resulüllah’a (sav) itaat etmem vesilesi ile nasip oldu.” Yine hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: Allah-u Teala’ya ulaşmak için bizim bir vesileye ihtiyacımız vardır ve o vesile Hz. Muhammed Resulüllah (sav) dir. Onunla birleşen mutlaka muradına erer. Eğer siz hz. Resulüllah’ın (sav) feyizlerini elde etmek isterseniz onun kölesi olmanız ve onun yolunda fena olmanız (benliğinizi yok etmeniz) şarttır. Allah-u Teala’yı memnun etmenin yolu Hz. Resulüllah’a (sav) tabi olmaktır. Bu itaatin neticesinde Allah-u Teala sizi sevecek ve sizin günahlarınızı bağışlayacak.
Bu çağda İslam’ı gerçekten savunan ancak hz. Mesih-i Mevud’dur (as). Bir çok gayri Ahmedi ulema bile bunu itiraf etmiştir. Hz. Mesih-i Mevud (as) bu çağda hz. İsa’nın (as) vefat etmiş olduğunu ispatlayarak Hıristiyanlara karşı İslam’ı müdafaa etti. O, Hz. Resulüllah’ın (sav) gerçek aşığı idi ve bu aşk sebebiyle Allah-u Teala kendisini sevdi, kendisine ümmetî nebi makamı verdi ve onun insanlar arasında kabul edilmesini sağladı. Bunun delillerini biz bugün bile görmekteyiz ki çok uzak ülkelerdeki insanlar kendisine iman etmektedir. Allah-u Teala hepimizi hz. Resulüllah’a (sav) tabi olan kimseler kılsın. Ve Müslümanlara da bu Peygamber (sav) aşığına inanmayı nasip etsin. Amin
Kaynak: https://www.alislam.org/friday-sermon/2017-10-20.html