Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha Suresinin ardından Nisa Suresinin 37 ayetini ve tercümesini okuduktan sonra şöyle buyurdu: Allah-u Teala bugün bize bayram kutlamayı nasip ediyor. Ancak bayramın amacı sadece bayram namazı kılmaktan ibaret değildir. Aksine bayram gününün önemi büyüktür. Bazı kimseler bütün yıl namaz kılmayıp, sadece bayram namazı kılarlar ve bazıları ise bayram namazı bile kılmazlar, uyumaya devam ederler. Normal hallerde bayram namazını eda etmenin büyük bir önemi vardır, bunu unutmamak gerekir. Bayramda bizim amacımız sadece toplanmak değildir, aksine bugün şu sözü vermek gerekir: Ben Allah’ın haklarını da insanların haklarını da eda etmek için daima çaba sarfedeceğim. Nitekim böyle bayramları elde etmeye çalışmak gerekir.
Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Eğer biz bu bayram günü, bundan böyle bu amacı hayatımızın bir parçası yapmaya dikkatimizi çevirirsek, o zaman biz bayramın da ramazanın da asıl amacına ulaşanlar olacağız. Buna ilgi göstermeyen kimselerde kibir oluşur. Hz. Resulüllah (sav) bu konuda çok sert uyarıda bulunarak, Allah, içinde kibir barındıran kimselerin cennete girmesine izin vermeyecek, buyurdu. Kibir, diğerlerini hakir görmek ve küçük düşürmektir, fakat bayram münasebetiyle güzel elbise giymek kibir değildir, bilakis Allah bundan hoşlanır.
Allah-u Teala, insanın yaratılmasının maksadı ibadettir, buyurdu. Fakat bu, Allah’ın bizim ibadetimize muhtaç olduğu anlamına gelmez. Aksine bu, bizim iyiliğimiz içindir. Çünkü ibadet kötülüklerden alıkoyar. Nitekim ibadetlerin, namazların ve Allah’ı zikretmenin faydası sadece bizedir ve Allah-uTeala buna çok mükafat verir. Birisi hz. Resulüllah’a (sav) şöyle dedi: Bana öyle bir amel söyleyin ki bu beni cennete götürsün. Peygamber Efendimiz (sav) ona şöyle cevap verdi: İbadet et, insanlara güzel davran, onların haklarına riayet et. İşte bu ameller seni cennete götürecektir.
Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Ramazan bitti artık rahat rahat uyuyacağım diye düşünen kimseler hatalıdır. Aksine ramazandan sonra ibadetlerin daha da iyileşmesi lazım. Sabah namazına düzenli olarak katılın, çocukları da yanınıza alıp camilere namaza gidin. Kovid salgınını bahane yapmamak gerekir. Aksine ibadetleri ve insanların haklarını eskisinden daha fazla eda etmek gerekir. Okuduğum ayetlerde anne babanın hakkının eda edilmesi açıklanmıştır. Bundan dolayı anne babaya hizmette azalma olmamalı, şirk emri dışında onlara tam olarak itaat edilmeli. Bu konuda ise son derece edep ile onlara “ben din konusunda itaat edemem,” diye anlatmak gerekir.
Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Dış ülkelere gelmiş olan kimselerin bayram sevinçlerine kendi akrabalarını da dahil etmeleri gerekir. Onların size karşı davranışları iyi olmasa bile yine de size düşen onlara iyi davranmaktır. Çünkü bu, Allah ve Resulü’nün (sav) emridir ve bunun mükafatını Allah verir. Burada şuna da dikkatinizi çekiyorum ki bazı kimseler hanımlarının kendi akrabalarıyla görüşmesine engel olurlar ve onun bazı akrabalarının sözlerini bu davranışlarına dayanak yaparlar. Bu ise son derece ahmakça bir fiildir ve Allah-u Teala bundan hoşlanmadı. Bu konularda alçak gönüllülüğü benimsemek ve hanımının akrabalarına da iyi muamele etmek gerekir. Bunun ecrini de Allah-u Teala verecek.
Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Bayram sevincinde, yetimleri, yoksulları ve kimsesizleri de düşünmek ve onlara yardım etmek gerekir. Bayramda buna özel bir ihtimam göstermek gerekir. Bu konuda cemaat içinde çeşitli dönemlerde bağış yapılabileceği için bu konularda bayramda çanda ödemek gerekir. Hatta sadece bayramlarda da değil, senenin bütün aylarında yetimlere, yoksullara ve kimsesizlere yardım etmek gerekir. Aynen bunun gibi komşuları da düşünmek gerekir. Hz. Mesih-i Mevud (as) bir seferinde, “evimizin etrafındaki 100 ev komşu sayılır” buyurdu. Bundan dolayı komşuların haklarına da dikkat etmek gerekir. Onlara bizim tarafımızdan hiçbir sıkıntı dokunmamalı. Burada Batı ülkelerinde, komşuları düşünmek vasıtasıyla tebliğin yeni yolları da açılır.
Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Dünya bugünlerde mahvoluşa doğru gidiyor, dünyayı helak olmaktan kurtarmak da bizim sorumluluğumuzdur. Bunun sebebi dünyada insanların haklarının eda edilmesine ilgi gösterilmemesidir. Eğer dünyada insanlar birbirlerinin haklarını eda ediyor olsalardı, Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da mahvoluş görülmezdi. Nükleer silah kullanmayacağız demeleri de bir yanılsamadır. Böyle sözler söylenmesine söyleniyor ama hiç kimse bunu garanti edemez. Ne olursa olsun bunun sonucu son derece tehlikeli olabilir. Şimdi insanların haklarını eda etmeye halkın dikkatini çekmek Ahmedilerin sorumluluğudur. Sosyal medyada lüzumsuz şeylerle vakti heba etmek yerine insanları Allah’a çağırmak ve insanlara “Dünyada barış ve emniyet ancak Allah’ın emirlerine uymakla kurulabilir” diye anlatmaya çabalamak gerekir. Nitekim bu yöntem, tebliğin yeni bir yolunu da açacaktır.
Huzur-i Enver, hz. Muslih Mevud’dan (ra) bir nasihatinden bahsederek şöyle buyurdu: Eğer bir müminin bayramına hz. Resulüllah (sav) dahil değilse o zaman bu onun hakiki bayramı değildir. Bayramımıza hz. Resulüllah’ı (sav) dahil etmek için onun güzel örneğine uygun olarak insanların haklarını eda etmemiz gerekir. İnsanlara Allah’ın hakiki mesajını ulaştırmak gerekecek ve bu sorumluğu nesillerimizde de oluşturmamız gerekecek. Eğer biz hz. Resulüllah’ın (sav) mesajını kendi çabalarımıza dahil edersek işte o zaman gerçekten bayram kutlayanlar olacağız.
Huzur-i Enver sonunda duaya teşvik ederek şöyle buyurdu: Mazlum Ahmediler için dua edin, mal fedakarlığında bulunanlar için dua edin, hayatlarını dine adamış olanlar için dua edin, din hizmeti yapan cemaatin mürebbilerine dua edin. Müşkül durumda olanlar için dua edin ki Allah onların müşkülatlarını gidersin.
Huzur-i Enver, hutbe saniye’den sonra toplu dua yaptırdı ve duadan sonra bütün dünyadaki cemaat üyelerinin bayramını kutlayarak şöyle dedi:
Hepinizin bayramı mübarek olsun.