Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 24 Haziran 2022’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı.
Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra, hz. Ebubekir Sıddik (ra) zamanında, silaha sarılan mürtetlere karşı yapılan yedinci, sekizinci ve dokuzuncu seferi anlattı. Hz. Ebubekir (ra), hz. Halit bin Said bin As için bir sancak açtı ve onu Suriye’nin sınır bölgesi Hamikateyn’e yolladı.
Kendisi çok erken dönemde İslam’a girenlerdendi
O bir rüya neticesinde hz. Ebubekir’in telkini ile Ecyad, Mekke’de hz. Resulüllah’ın (sav) huzuruna çıktı ve İslam ile müşerref oldu. (Ecyad’da Peygamber Efendimiz bir zamanlar keçileri otlatırdı.) Bedir Gazvesine katılamadığı için o daima üzüntü duydu, bunu dile getirince hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Herkes bir hicret şerefine nail olurken sana iki hicret şerefi nasip olsa, bu senin hoşuna gitmez mi? 2.Halifetü’l Mesih’in (ra) Dibaçe Tefsirü’l Kuran’da beyan ettiği vahiy katipleri arasında onun adı da vardır. Hz. Resulüllah (sav) onu Yemen’in sadakalarını toplamak için görevlendirmişti, Peygamber Efendimizin vefatına dek bu görevde kaldı.
Tarih-i Taberi’de mürtetler aleyhindeki yedinci harekatın detayları
Hz. Ebubekir (ra), hz. Ömer’in (ra) görüşüne aykırı olarak hz. Halit bin Said bin As’ı Tema’da yardım birliğine tayin etti. Kendisi Tema’da kaldı ve etraftaki birçok cemaatler kendisiyle buluştu. Müslümanların bu çok görkemli ordusunun haberi Romalılara ulaşınca onlar kontrolleri altındaki Araplardan Suriye savaşı için asker talep ettiler. Hz. Halit bin Said (ra) onların hazırlıklarından ve Arap kabilelerinin gelişinden hz. Ebubekir’i (ra) haberdar etti. Hz. Ebubekir (ra) cevaben şöyle yazdı: Siz ileri adım atın, zerre kadar endişelenmeyin ve Allah’tan yardım isteyin. Bu cevap gelir gelmez o düşmana doğru ilerledi ve yaklaştığında onlar üzerinde öyle bir korkutucu etki oldu ki hepsi yerlerini bırakıp oraya buraya dağılıp kaçtılar. Hz. Halit bin Said (ra) düşmanın yerlerini ele geçirdi, yanında toplanmış olanların çoğu Müslüman oldular.
Sekizinci harekat; hz. Tureyfe bin Haciz’in (ra) isyankar mürtetlere karşı yaptığı akın
Hz. Ebubekir (ra) bir sancak da hz. Tureyfe bin Haciz için açtı ve Beni Süleym ve Beni Havazin ile çarpışmasını emretti. Bir rivayete göre hz. Ebubekir (ra) Beni Süleym ile çarpışmak için hz. Ma’an bin Haciz’i göndermişti. Hz. Ebubekir (ra) halife seçildikten sonra hz. Tureyfe bin Haciz’i Süleym’in İslam’a bağlı kalan Araplarına vali yapmıştı. O ihlaslı ve coşkulu bir görevliydi. Kendisi öyle etkileyici konuşmalar yaptı ki Beni Süleym’deki birçok Araplar onunla birleşti. Hz. Abdullah bin Ebubekir’in rivayetine göre Beni Süleym’in hali şuydu ki Peygamber Efendimizin vefatından sonra onlardan bazıları mürtet olmuş ve küfre dönmüşlerdi. Hz. Halit bin Velid (ra) Tuleyha ile çarpışmak için yola çıktığında hz. Ebubekir (ra) Ma’an’a şöyle yazdı: Beni Süleym’den sebatlı kalan kimseleri yanına alıp hz. Halid’e destek ol.
Allah’ın düşmanı Fücaa (İyas bin Abdullah)
O, mürtet kafirlere karşı cihad için hz. Ebubekir’den izin isteyip ayrıca da binek ve silah eline geçince oradan hareket etti. Müslüman yahut mürtet önüne kim gelirse onun mallarını gaspediyor ve reddedeni öldürüyordu. Onunla birlikte Beni Şerid’den bir şahıs Nacba bin Ebu Meşa da vardı. Bundan haberdar olunca hz. Ebubekir (ra) Tureyfa’ya emir vermişti. Veya bazılarına göre o bu emri Ma’an bin Haciz’e vermişti de o kardeşi Tureyfa’yı göndermişti. Yukarda bahsedilen durumda Allah’ın düşmanı Fücaa ile ilgili hz. Ebubekir (ra) şu emri yazdı: Sen beraberindeki Müslümanları da alıp git ve onu öldür yahut yakalayıp benim yanıma gönder. Hz. Tureyfa (ra) Fücaa ile çarpışmaya gitti, önce sadece oklarla çarpışma oldu, bir ok Nacba’ya isabet etti ve bu yüzden o helak oldu. Müslümanların korkusuzluğunu ve sebatını görünce Fücaa silah bıraktı ve teslim olup hz. Tureyfa ile birlikte Medine’ye gitti. İkisi hz. Ebubekir’in (ra) yanına gelince o, hz. Tureyfa’ya şu emri verdi: Bunu Bekii’ye götür ve ateşte yak. Ona böyle davranılmasının sebebi şuydu ki o adam, Müslümanlara hep aynen böyle yapıyordu.
Dokuzuncu harekat; hz. Alaa bin Hazremî’nin mürtet isyankarlara karşı yaptığı akın
Hz. Ebubekir (ra) kendisine bir sancak verdi ve Bahreyn’e gitmesini emretti. Bahrayn o dönemde Hira liderleri tarafından yönetiliyorudu ve onlar İran şahına tabi idiler.
Peygamber Efendimizin döneminde burada, İslam’a girmiş olan Münzir bin Sava yönetici idi.
İslam tebliğinin başlangıcında İslam ile müşerref olanlar
Yemen bölgesinde Hazermut’tan duası çok makbul birisi olan hz. Alaa’nın (ra) bir kardeşi Amr, müşrikler arasında bir Müslümanın öldürdüğü ilk şahıstı ve onun malı da İslam’a humus (ganimetin beşte biri) olarak gelen ilk maldı. Bedir savaşının temeli ve sebeplerinden biri de Amr’ın öldürülmesiydi. Hz. Resulüllah (sav) padişahlara tebliğ mektupları yolladığında Bahreyn’in kralı Münzir bin Sava’ya mektup götürme hizmeti hz. Alaa’ya (ra) verildi. Bundan sonra hz. Resulüllah (sav) kendisini Bahreyn’in yöneticisi yaptı ve devamlı bu görevde kalarak nihayet hz. Ömer’in (ra) hilafet döneminde vefat etti.
Hz. Resulüllah (sav), İslam’ı kabul edince hz. Münzir’i geleneğe uygun olarak Bahreyn’in yöneticisi olarak devam ettirdi
Peygamber Efendimizin vefatından birkaç gün sonra Münzir de vefat edince Araplar ve gayri Araplar hepsi isyan ettiklerini ilan ettiler. İran hükümeti onları yüreklendirdi ayrıca komutayı büyük bir Arap liderine verdi. Kisra, Münzir bin Numan bin Münzir Elgarur’u kral yaparak birlikte Bekran bin Vail kabilesine gitme emri verdi. Onunla birlikte Beni Kays bin Şiğle’den Mürtet Ebu Sabia Hutam bin Zeyd, Zıbyan bin Amr ve Mesmağ bin Malik de vardı.
Beni Abdulkays’ın yenilgisi ve Cavasa kalesinde mahsur kalması
Beni Abdulkays ve onların lideri Carud bin Mualla’yı İslam’dan uzaklaştırmada başarısız kalınca, Hutam, gücüyle onları kontrol altına almak istedi. Taraflar arasında şiddetli çarpışma ve savaş oldu, günlerce savaşın sürmesi ve de birçok adamlarının ölmesi üzerine Beni Abdulkays, Beni Bekran bin Vail’den aman istedi. Ayrıca yenilgi üzerine Hıcır topraklarında Cavasa adlı kalede mahsur kaldı. (Bahreyn’in bu yerleşimi Mescid-i Nebevi’den sonra ilk Cuma kılınan yerdir.) Yiyecek içecek erzakı durduruldu. Beni Bekir bin Kilab’dan bir şahıs Abdullah bin Avf Abdi, bu münasebetle hz. Ebubekir (ra) ve Medine ahalisine hitaben birkaç şiir söyledi. Bu şiirlerde güçsüzlük ve çaresizliklerini ayrıca dayanma ve sabrın durumunu ortaya koydu. Durumdan haberdar olunca hz. Ebubekir (ra) çok üzüldü. Hz. Alaa’yı çağırdı ve ordunun komutasını ona verdi. İki bin Muhacir ve Ensar ile birlikte Bahreyn’e Abdulkays’a yardım için yola çıkma emri verdi. Ayrıca şu talimatı verdi: Arap kabilelerinden hangi kabilenin yanından geçersen onları Beni Bekran bin Vail’e karşı savaşmaya teşvik et. Onlar Allah’ın nurunu yok etmeye niyetlendiler ve Evliyaullah’ı öldürdüler. Nitekim sen ( لَا حَوْلَ وَ لَا قُوَّۃَ اِلَّا بِاللّٰهِ ) yani ne günahtan korunmaya ne de iyiliğe gücüm var, sadece Allah sayesinde (bunları yapabilirim) diye dua ederek yola çık.
Allah’ın kudretinin büyük bir alameti
Hz. Alaa (ra) Yemame’nin yakınından geçtiğinde hz. Semame bin Usal, Beni Hanife’nin bir topluluğu ile birlikte, ayrıca Kays bin Asım da kabilesi Beni Temim ile birlikte orduya katıldı. Hz. Alaa (ra) ordusunu Dahnaa yoluyla Bahreyn’e götürdü ve orada konakladığı esnada onun duaları neticesinde, kaçmış olan develerin geri gelmesi ve su membalarının akmaya başlaması suretiyle Allah’ın rahmet mucizesi zuhur etti. Kendisi bütün tafsilatı hz. Ebubekir’e ileterek Allah katında dua etmesini ve O’nun dininin yardımcılarına nusret talep etmesini rica etti. Hz. Ebubekir (ra) Allah’a hamdetti, Allah’a dua etti ve şöyle dedi: Araplar, Dahnaa vadisi hakkında her zaman bunu beyan etmişlerdir, hz. Lokman’a bu vadi hakkında, acaba su bulmak için burası kazılmalı mı yoksa kazılmamalı mı diye sorulduğunda o, kazılmasına engel olarak, buradan asla su çıkmaz dedi. İşte bu yüzden burada su membaının akmaya başlaması Allah’ın kudretinin çok büyük bir alametidir ki biz bunu daha önceki kavimlerin hiçbirinde duymadık.