Geçen hutbede hz. Mesih-i Mevud’un (as), eğer insan taassuptan ve her türlü inattan uzak olarak Allah’a dua ederse, namazlarında Allah’a yalvarırsa kırk gün geçmeden Yüce Allah ona gerçeği aşikar edecektir, buyurduğunu söylemiştim. Ancak temiz kalpli olmak ve her türlü taassuptan uzak olmak son derece şarttır. Yoksa hz. Mesih-i Mevud (as) şunu da söyledi ki kalbinde kin ve öfke barındıran, temiz düşünceler beslemeyen insanlar daima, Allah-u Teala bize rüyamızda yol göstermedi yahut onun aleyhinde gösterdi diyecekler. Velhasıl, kim temiz kalplilikle böyle yaparsa onlara Yüce Allah tarafından yol gösterilir.
Allah-u Teala birçok insana hz. Mesih-i Mevud’un (as) zamanında da o hayattayken rüyalar vasıtasıyla yol gösterdi. Nitekim bir toplantıda, Lahor’dan birisinin mektubu geldiği anlatıldı. Ona rüyasında Hz. Mesih-i Mevud’un (as) doğruluk üzerinde olduğu anlatıldı. O adam, Data Ganç Bahş’ın mezarının yanında kalan bir sufiye bağlıydı, ona anlatınca sufi dedi ki Mirza beyin o kadar zamandan beri ilerlemesi onun doğruluğunun delilidir. Orada oturan bir diğer sufi, Efendi! Biz de bir soralım, dedi. Ertesi gün o dedi ki, Allah-u Teala, Mirza bey mevla (evliya)dır buyurdu. Bunun üzerine o ilk sufi dedi ki, Mevla değil Mevlana demiş olacak, o, senin, benim hepimizin mevlasıdır. Hz. Mesih-i Mevud (as) bunu dinleyince şöyle buyurdu: Bugünlerde böyle rüyalar çok olmaktadır. Anlaşılıyor ki Allah-u Teala rüyalar vasıtasıyla insanları haberdar etmek istiyor. Allah’ın melekleri her tarafta dolaşmakta ve kalplere “İnanın! İnanın!” diye etki etmektedir.
Yine bir şahıs Hz. Mesih-i Mevud’u (as) reddeden bir kitap yazmak isteyince rüyasında hz. Resulüllah (sav) ona buyurdu ki sen reddiye yazmaktasın ama aslında Mirza bey doğrudur. Böylece Allah-u Teala temiz fıtratlı insanları yanlış işlerden korumak için de yol göstermektedir. Hz. Mesih-i Mevud’un (as) zamanında başlayan bu olaylar bugün de devam etmektedir. Temiz yaradılışlı insanlara Allah-u Teala yol göstermektedir.
Batı Afrika Mali’deki mübelliğimiz şöyle yazmaktadır: Mustafa Diyalu bey, bir gün rüyasında, cennette çok güzel bir evde olduğunu gördü. Evin bir tarafından su akıyordu ve içinde, sarık giymiş, beyaz renkli bir ermişin resmi vardı. O, bu rüyadan bir müddet sonra bir arkadaşının evine gitmiş, gittiğinde onun evinde, rüyasında gördüğü aynı ermiş kişinin resmini görmüş. Arkadaşına resimdeki şahsı sorunca o, İmam Mehdi hazretleridir, demiş. Bunun üzerine Mustafa Diyalu bey rüyasını anlatmış ve Ahmediyet ile ilgili daha fazla bilgi istemiş. Ahmedi arkadaş ona, bugün bizim aylık toplantımız var, sen de benimle gel, orada mübelliğ beye her türlü soruyu sorabilirsin demiş. Nitekim o toplantıya katıldı ve toplantıdan sonra Ahmedi olduğunu ilan etti.
Aynı şekilde Yemen’den Cemile hanım şöyle anlatıyor: Ahmediye Cemaati ile tanışmadan çok önce ben Suudi Arabistan’da idim. Orada benim sufizme meylim oluştu ve hz. Abdulkadir Geylani’nin eserleri çok hoşuma gitti. Onun anlattığı yönteme göre halvet yaparak biraz huzur buldum ve maneviyata ilgi oluştu. Halvet günlerimde bir gece rüyamda, aya benzer çok büyük bir yıldızın yeryüzüne indiğini ve yeryüzünde dolaştığını ve sonra da çatıdan bizim evimize de girdiğini gördüm. Korku ve şaşkınlık içindeydim ki gözlerim açıldı. Birkaç gün sonra başka bir rüyada beş yıldız daha gördüm, onlar sıra halinde yeryüzünde dolaşıyorlardı, fakat bunlar önceki yıldızdan hacim olarak daha küçük idiler. Sonra MTA televizyonu vasıtasıyla cemaatten haberim olunca onu tanımak için isteğim arttıkça arttı. MTA seyrederken kalbimde hz. Mesih-i Mevud’a (as) karşı sevgi oluştu ve artmaya başladı ve ben kesin bir şekilde inandım ki hz. İmam Mehdi (as) devrin imamıdır. Bu esnada MTA televizyonunda El-Hivar-ul Mübaşir programında duydum ki hz. İmam Mehdi’nin (as) doğruluğunu araştıranların istihare yaparak Yüce Allah’tan yardım istemeleri gerekir. Nitekim söylenildiği şekilde ben iki rekat namaz kılıp uyudum. O gece rüyamda Mekke-i Mükerreme’de insanların ayak uçlarında yükselerek ve boyunlarını uzatarak bir şahsı görmeye çalıştıklarını gördüm. O anda birisi yüksek sesle diyor ki ey insanlar! Sizin imamınız geldi, ey insanlar! İmam Mehdi geldi. Ben de o yöne bakmaya başlıyorum. Hz. İmam Mehdi (as) yüksek bir yer üzerinde herkesin önünde beliriyor, yüzü ay gibi parıldıyordu, gözlerinde hüzün vardı. Ben onun mübarek yüzüne dikkatlice bakınca gördüm ki o, benim MTA televizyonunda gördüğüm aynı İmam Mehdi ve Vadedilen Mesih (as) idi. Bunun görür görmez gözlerimden yaşlar boşandı ve şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım. Ben bu rüyayı gördüğüm sırada kocam uyanık imiş. O beni uyandırarak, çok dertli bir şekilde ağlıyordun, dedi. Uyandığımda gözlerim yaşlarla dolu idi. Bu rüyadan sonra kesin olarak inandım ki, bu şahıs İmam Mehdi’dir (as) ve kesinlikle haktır. Nitekim biat etmeye karar verdim.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Bu Yemenlidir. Yemen’in durumu bugünlerde çok kötüdür. Deniz ve hava yolu, komşu ülke Suudi Arabistan tarafından kapatılmıştır. Oraya her türlü yardımın gitmesi engelleniyor. Suçsuz çocuklar, kadınlar, yaşlılar yiyecek olmayışından ve ilaç bulamadıkları için ölüyorlar. Müslüman Müslümanı öldürüyor ve bunun sebebi de Allah tarafından gelen İmamı kabul etmemeleridir.
O insanlar için de dua edin, Allah-u Teala onların durumlarını düzeltsin, özgürlük ve kolaylık nefesini içlerine çeksinler. Yüce Allah onlara merhamet etsin.
Bazı iyi tabiatlı kimseler, kalplerinden Ahmediyetin hak olduğunu anlamalarına rağmen bazı sebeplerle biat etmezler. Allah-u Teala, biat ederek resmen cemaate katılmaları için onların dikkatini nasıl çekmektedir. Bununla ilgili Mali’nin Kai bölgesinin muallimi şöyle yazmıştır: Abdulhay Cabi isimli arkadaşın yakın bir arkadaşı Ramazanın son on günü içinde birdenbire vefat etti. Bir gün o, rüyasında, vefat etmiş olan arkadaşı ile otobüste yolculuk yaptığını gördü. Arkadaşı ona, senin katıldığın cemaat hak cemaattir, ben de o cemaate katılıyorum, demiş. Abdulhay bey sürekli bizim radyomuzu dinlerdi ve içten içe Ahmedi idi, fakat henüz biat etmemişti. Bu rüyadan sonra kendisi telefon etti: Ben Kai şehrinden çok uzaktayım, sizin radyonuzu dinliyorum, tebliğinizi dinliyorum, ben böyle bir rüya gördüm, benim biatimi kabul edin. Ben şu andan itibaren Ahmediyim.
Mısır’dan Mahmud Garib bey şöyle yazıyor: Ben dokuz yaşımdayken rüyamda çok heybetli bir ses duyardım ve o benim kulaklarımda çınlayıp dururdu. Ben onu anlayamıyordum fakat duyduğumda korkardım. Daha sonra 2010 yılında MTA Arapça Televizyonu ile tanışınca orada Şerif Ode ve Esed Musa Ode beyin sesinden hz. Mesih-i Mevud’un (as) bazı yazılarını dinledim. Duyar duymaz anladım ki bu ses, dokuz yaşımdayken rüyalarımda duyduğum sesin aynısıydı. Nitekim bundan sonra MTA televizyonunu daha da ilgiyle izlemeye başladım. Hz. Mesih-i Mevud’un (as) yazıları ve kasideleri benim kalbimde çok derin etki yapardı. Ben hz. Resulülah’ın (sav) mübarek yüzünü hayal ederdim, hz. Mesih-i Mevud’un (as) resmi gözlerimin önüne gelirdi. Birgün MTA seyrediyordum, ara ara hz. Mesih-i Mevud’un (as) resmi geliyordu. Ben ona hitaben, ben sana Allah’ın adına yemin vererek soruyorum, sen bizzat kendin söyle ki iddianda doğru musun, değil misin? Dedim. Ondan sonra ben işe gittim. İşten geldiğimde televizyonu açıp MTA kanalını açtım. O anda hz. Mesih-i Mevud’un (as) şu yazısı okunuyordu: “Ey kavmim! Ben Allah tarafındanım, ben Allah tarafındanım, ben Allah tarafındanım ve ben Allah-u Teala’yı şahit tutarak söylüyorum ki ben Allah tarafındanım.” Bunu duyunca ben dizlerimin üstüne düştüm ve gayri ihtiyari olarak hz. Mesih-i Mevud’un (as) televizyondaki resmini öperek “aleykesselam, aleykesselam” demeye başladım. Böylece bir anda Ahmediyet benim herşeyim oldu ve ben biat ettim.
Ürdün’lü Cemil Rezan bey şöyle diyor: Bir gece rüyamda, düz ve iyi bir yol üzerinde tek başıma durduğumu gördüm. Bu esnada modern bir Mercedes araba geliyor ve içinde şöförün yanındaki koltukta oturan birisi var ve o bana arabayı sürmemi emrediyor. Ben şöför koltuğuna oturduğumda Hz. İmam Mehdi’nin (as) yanında oturduğum düşüncesi kalbime ilka ediliyor. Ben biraz korku hissettim. Araba hareket ettiğinde yolda birdenbire birçok siyah şekilli insan belirdi ve yolun her iki tarafına dizildiler, onların elinde sıradan silahlar da vardı. Sonra onlar bize ateş etmeye başladılar fakat bize hiçbir mermi isabet etmedi ve tamamen güvenli bir şekilde gideceğimiz yere ulaştık. Ben rüyamda arabada ayağa kalkıyorum. Bunun üzerine İmam Mehdi (as) bana, aşağı eğil ve arabanın bagajını aç buyuruyor. Ben eğilip açıyorum, orada çok güzel bir ağaç sandık var ve içinde de beş yaşında çok güzel bir çocuk var. O çocuk bana bakmaya başlıyor. Uyandığımda rüyadan dolayı kendimi çok mutlu hissettim ve içimden dedim ki bu, Hüda Teala tarafından bir mesajdır. Ben bu rüyayı şöyle tabir ettim: Yeni arabadan murat, hayatımdaki yeni yolculuk, yolculuk sırasında bize ateş eden siyah şekillilerden murat, yeni yolculukta düşmanlık yapanlardır ki hiçbir etkisi olmayacaktır. Güzel sandık, sırlar olarak yorumlanır ve beş yaşındaki çocuğu beş yıl içinde gerçekleşecek bazı müjdeler olarak yorumladım. Hayret vericidir ki Ahmediye Cemaatinden haberim olunca benim hayatımın yeni yolculuğu başladı ve beşinci Hilafet döneminde biat etmek nasip oldu. Ben kendi köyümde tek Ahmedi Müslüman idim. Ben İmam Mehdi’nin (as) zuhur ettiğini duyurunca tanıdık, tanımadık herkes bana düşman oldu, camilerde hakkımda küfür fetvası verilmeye başlandı. Bunun üzerine ben, bu yolculukta bana bir yoldaş vermesi için yine Yüce Allah’a dua ettim. Yüce Allah bana öyle iyi ve takvalı bir insan nasip etti ki ben onu tanımıyordum bile, işte o bana dost ve akraba oldu.
Yine, bugünlerde Kanada’da olan Suriyeli Abdullah bey şöyle diyor: ben tezgahtarlık yapardım, müşterilerden birinin oğlu ile tanıştım, o genç Ahmedi idi. Onunla tanışıklığım artınca o bana Ahmediyeti anlattı. Bana “İslami talimatların hikmeti” kitabının Arapça tercümesini verdi. Okuduğumda çok etkilendim. Sonra ben bir yıl boyunca Cemaatin çeşitli kitaplarını okumaya devam ettim, ayrıca MTA Arapça’yı da seyretmeye başladım. Bir yıllık inceleme, MTA izlemek ve cemaatin inançlarını tetkik ettikten sonra kalbimde Ahmediye Cemaatine katılma arzusu doğmaya başladı. Ben istihare yapmaya başladım. Birkaç gün sonra gelen bir gece, bana Leyletül Kadir oldu, o gece ben çok şanlı bir rüya gördüm. Rüyamda takva sahibi bir akrabamı gördüm, o bana bir evrak vererek bu, hz. Muhammed (sav) tarafındandır, dedi. Büyük bir arzu ile süratle onu açtığımda üzerinde “esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü” yazıyordu. Uyandığımda çok mutluydum ve dilimde şu ayet vardı: “Udhulûha bi selamin âminîn” yani ona emniyet ile korkusuzca ve tehlikeden uzak olarak girin. Bu cemaate girmem için çok açık bir mesajdı. Kesin olarak inandım ki bu benim istiharemin cevabıdır ve ben biat ettim.
Yine Suriye’den bir bayan şöyle diyor: Ahmediyeti öğrenmeden önce ben ve benim kızkardeşim bir fırkayı doğru zannederek katıldık. Ancak daha sonra öğrendik ki o fırkada şeriat adına kendi şeriatleri uydurulmuştur. Bundan sonra ben ağlaya ağlaya Yüce Allah’a yalvarmaya başladım ve “Ey Allah’ım! Bugün Senin doğru yolun nerededir, bugün Senin desteğin hangi cemaat ile birliktedir, bana bildir,” diye arzettim. O durumdayken gördüm ki bir şahıs yanıma gelip durdu ve bana öyle geldi ki o şahıs bana dert ortağı olmak için gelmiştir. Ben ona bakarak kalbimden, bu şahıs kimdir, dedim. Ancak bir cevap alamadım. Ertesi gün ben yine çok ağladım, o kadar ki hıçkırığım kesildi, o durumdayken ben yine o şahsı yanımda gördüm. Üçüncü defa yine aynısı olunca ben yüksek sesle Allah’ın huzurunda yalvardım: Allah’ım! Bana bildir, bu dert ortağı şahıs kimdir ve niye bana sık sık gösteriliyor. Bu sorunun cevabı bana bir müddet sonra nasip oldu. Ben çok acayip bir rüya gördüm ki neticesinde altüst oldum. Kendimi büyük bir meydanda gördüm. Bu esnada bazı insanlar araba ile geliyorlardı, arabanın üstünde uydu anteni vardı. Araba meydanın ortasına gelip durdu ve onun içinden birkaç kişi eşya çıkarıp yere koydular. Onlardan birisi Arap elbisesi giymişti ve yüzü aydınlıktı. Birdenbire o şahıs meydanın ortasında geçerek benim önümde durdu ve bana “bacım sen burada ne yapıyorsun,” dedi. Ben cevap vereceğim yerde ona siz burada ne yapıyorsunuz, diye sordum. Bana, biz yeni bir televizyon kanalı açıyoruz, sen onu seyredecek misin, diye sordu. Ben de neden olmasın, muhakkak bakacağım, dedim. Bu konuşmadan sonra gözlerim açıldı. Ertesi gün ben televizyon alıp geldim ve kısa sürede ayarladım. Sırayla kanallara bakarken bir kanalın diğer hepsinden farklı olduğunu hissettim. Bu yüzden ben diğerlerini bırakıp bir müddet onu seyrettim. Bu kanal MTA idi ve o esnada Elhivar programı yayınlanıyordu. Programı izlerken gözüm sık sık sunucuya takıldı ve onu bir yerde görmüş olduğumu düşünürken birdenbire onun rüyamda geniş bir meydanda uydu kanalı açarken gördüğüm şahıs olduğunu hatırladım. Birgün ben yine alışkanlığım olduğu üzere bu kanalı izliyordum ki orada İmam Mehdi ve Mesih-i Mevud kelimelerini duyunca hemen dikkat kesildim. Bu esnada ekranda bir resim göründü, resmin altında İmam Mehdi ve Vadedilen Mesih yazılıydı. Merakım daha da arttı, derken İmam Mehdi’nin yazılarından alıntılar sunuldu. İlk alıntının ilk cümlesi beni altüst etmeye yetti. O cümle şuydu: “Allah’a yemin ederim ki ben Allah-u Teala’nın tarafından geldim, herhangi bir iftirada bulunmadım. İftira edenler kesinlikle hüsrana uğrarlar. Bunu duyunca ben gayri ihtiyari dedim ki, bu doğru bir şahsın kelamıdır, bu şahıs iddiasında kesinlikle doğrudur ve Vadedilen Mesih ve İmam Mehdi kesinlikle budur. Alıntılar sunulurken hz. Mesih-i Mevud’un (as) resmi tekrar gösterilince bu defa gördüğümde ben oracıkta donup kaldım. Çünkü bu, bir müddet önce, Allah’a ağlayarak dua edip Ey Hüda! Bugün Senin doğru yolun nerededir ve bugün Senin desteğin hangi Cemaatten yanadır diye arzettiğimde benim keşf halinde iken gördüğüm şahıs idi. İşte o şahıs o zaman bana dert ortağı olmak için gelmişti ve ben onu gördüğümde kalbimden demiştim ki kim bilir bu şahıs kimdir. Şimdi televizyonda aynı resmi görünce keşfimi de tabirini de anladım. Allah-u Teala bana o zaman bildirmişti ki bu şahsın Cemaati İlahî desteğe sahiptir ve Allah’ın doğru yolunun temsilcisi de ancak bu cemaattir. Ben ağlayarak bu resme hitaben şöyle dedim: bugün İslam’ı müdafaa eden ancak sensin, gerçek Mesih ve Mehdi de ancak sensin. Ben seni tasdik ediyorum ve sana biat ediyorum. Halbuki ben o zaman Hz. Mesih-i Mevud’a (as) biat etmenin şart olduğunu dahi bilmiyordum. Yakınlarıma bu kanalı ve Cemaati anlattığımda ekseriyeti benim sözümü ciddiye almadılar. Bununla birlikte kızkardeşim ve teyzem günlerce MTA seyrettikten sonra biat etmeye karar verdiler. Daha sonra annem, erkek kardeşim ve diğer iki kız kardeşim de biat etti.
Huzur-i Enver, bunlara ilaveten rüya ve keşf vasıtasıyla Ahmediyetin kabul edilişine dair birkaç iman verici olay daha anlattı ve sonunda şöyle buyurdu: Benim bu anlattıklarım birkaç olaydır, bu türden çok olaylar vardır. Allah-u Teala bu yeni gelenleri iman ve yakinde ilerletsin, ihlas ve vefalarını artırsın. Biz eski Ahmedilerin her birinin de ihlas ve imanını artırsın. Amin.
Kaynak: https://www.alislam.org/friday-sermon/2017-11-24.html