Gerçek şu ki birisi nübüvvet iddiasında bulunduğunda her şeyden önce bakılması gereken, zamanın ihtiyacıdır.
Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 24 Kasım 2023’te İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı.
Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden sonra şöyle dedi: Hz. Mesih-i Mev’ud, yazılarında ve konuşmalarında, kendisinin gelişinin gayesini ve bu zamanın bir ıslahçının gelmesini gerektirdiğini birçok defa beyan etti. Onun Allah tarafından tam vaktinde gelmesi gerekliydi. Kendisi bunu ispat etti. O şöyle buyurur: İtmam-ı hüccet (bütün ispatların tamamlanması) için şunu belirtmek istiyorum: Allah-u Teala bu devri karanlık içinde buldu. O dünyanın gaflet, küfür ve şirke boğulduğunu gördü. Ayrıca iman, doğruluk, takva ve iyiliğin yok olduğunu müşahede etti ve beni gönderdi. Böylece O, ilmî, amelî, ahlakî ve imanî doğruluğu yeniden dünyada kökleştirmeyi hedefleyerek felsefe, natüralizm, şirk ve ateizm elbiseleri içinde bu İlahî bağa zarar vermek isteyen insanların saldırılarından İslam’ı korumak istedi. O halde ey hakka talip olanlar! Dikkatlice inceleyin, acaba bu vakit, İslam’ın semavî yardıma ihtiyaç duyduğu vakit değil midir?
Aynı şekilde Allah tarafından gelenin doğruluğunu ölçmenin ölçüsünü beyan ederek kendisi şöyle buyurur: Bir şahsın doğru olması için, herhangi bir İlahî kitapta onunla ilgili açık açık haber bulunması gerekli değildir. Eğer böyle bir şart olsa hiçbir peygamberin peygamberliği ispatlanmayacaktır. Gerçek şu ki birisi nübüvvet iddiasında bulunduğunda her şeyden önce bakılması gereken, zamanın ihtiyacıdır. Sonra, onun vaktinde gelip gelmediğine bakılır. Sonra, Allah’ın onu destekleyip desteklemediğine bakılır. Sonra, düşmanların ileri sürdüğü itirazlara tam olarak cevap verilip verilmediğine de bakılır.
Bütün bunlar tam olduğunda o insanın doğru olduğu kabul edilecektir, yoksa değil. Şimdi apaçık bellidir ki bu devir, hal lisanıyla şöyle feryat etmektedir: Şimdi İslamî tefrikayı gidermek için; dış saldırılardan İslam’ı korumak için; dünyadan yok olmuş maneviyatı yeniden yerleştirmek için hiç şüphesiz semavî bir ıslahçıya ihtiyaç vardır. O ıslahçı, yeniden yakînî iman kazandırıp, imanın köklerini sulamalı ve böylece kötülük ve günahtan kurtarıp iyilik ve takvaya döndürmelidir. İşte benim tam ihtiyaç anında gelmem öylesine aşikardır ki mutaassıp bir şahıs dışında kimsenin bunu reddedebileceğini zannetmiyorum.
İkinci şarta gelirsek, yani peygamberlerin belirttikleri vakitte gelip gelmediğine bakarsak, bu şart da benim gelişimle yerine geldi. Çünkü (geçmiş) peygamberler şu gaybi haberi vermişlerdi: Altıncı bin sona ermek üzereyken, vaat edilen Mesih ortaya çıkacaktır. Nitekim Kamerî hesaba göre hz. Adem’den itibaren altı bin yıl alınırsa vakit tamam oldu; Şemsî hesaba göre ise altı bin yıl sona ermek üzeredir. Bunun dışında Peygamber Efendimiz her asrın başında dini yenileyecek bir müceddidin geleceğini haber vermiştir. Ve şimdi bu on dördüncü yüzyılın yirmi bir yılı geçmiş, yirmi ikinci yılı da geçmek üzeredir. Acaba bu, o müceddidin gelmiş olduğunun alameti değil midir?
Huzur-i Enver şöyle dedi: Yabancılar inansın yahut inanmasın, muhaliflerimiz hz. Mesih-i Mevud’un (as) doğruluğunu kabul etsin ya da etmesin. Ne olursa olsun bunlar da bağıra bağıra diyorlar ki İslam’ın gemisine sahip çıkacak bir mehdi ve ıslahçıya İslam’da ihtiyaç vardır. Fakat geleni; gaybi haberlere uygun olarak gelmiş olanı; tam ihtiyaç olan zamanda gelmiş olanı kabul etmeye razı değiller. Hz. Mesih-i Mev’ud (as) sadece iddialar sunmadı; İddiayla birlikte sayısız mucizeler de gösterdi. Bir yerde kendisi şöyle diyor: Bundan yirmi üç sene öncesinde Berahin-i Ahmediye’de şu ilham mevcuttur: İnsanlar bu cemaati yok etmeye çalışacaklar ve bunun için her yola başvuracaklar. Ancak Ben bu cemaati çoğaltacağım ve kamil seviyeye ulaştıracağım ve o bir ordu olacak ve kıyamete kadar onun galibiyeti sürecek ve Ben senin adına dünyanın her köşesinde şöhrete vereceğim ve de insanlar grup grup (sel gibi) uzaklardan gelecekler ve her taraftan maddi yardım gelecek; Mekanları genişletin, bu hazırlık semada olmaktadır.
Şimdi bakın, bu hangi zamanın gaybi haberidir ve bugün gerçekleşmiştir. Görenler görüyorlar fakat kör olanlara göre halen hiçbir alamet görülmemişmiş.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Bugün bile Ahmediye Cemaatinin ilerlemesi, yüzbinlerce insanın cemaate katılması, fedakarlıklarda ilerlemeleri Hz. Mesih-i Mev’ud’un doğruluğunun delilidir.
Bugün Hz. Mesih-i Mev’ud’un mesajının ulaşmadığı hiçbir ülke yoktur. Onun mesajı sayesinde iyi ruhlu kimselerin dikkati İslam’a çevrilmektedir. Hatta bazı yerlerde öyle olaylar var ki Allah-u Teâlâ bizzat kendisi insanlara yol gösterdi ve onlar Cemaatimize katıldı. Muhaliflerin muhalefetine rağmen Allah, Cemaat üyelerinin imanını güçlendirdi, güçlendirmeye devam etmektedir. Bugün de görmekte olduğumuz İlahî desteğin manzaraları bir Ahmedi için imanın güçlenmesinin bir vasıtasıdır.
Huzur-i Enver daha sonra dünyanın çeşitli yerlerinden iyi ruhlu kimselerin hakkı kabul edişine ve iman ve yakînî imanda ilerlemesine dair olaylar beyan etti.
Huzur-i Enver daha sonra, Filistinli mazlum Müslümanlar için tekrardan duaya çağırarak şöyle dedi: Filistinliler için dua etmeye devam edin. Allah-u Teala onları bu zulümden kurtarsın. Deniyor ki, hayati ihtiyaç yardımları ulaştırılabilsin diye şimdi birkaç günlüğüne savaşa ara verildi. Peki sonra ne olacak? Yardım ulaşınca öldürmeye devam mı edecekler? Öyle anlaşılıyor ki İsrail hükümetinin niyeti tehlikelidir. Büyük güçler görünürde acılarını paylaştıklarını ifade ediyorlar fakat insaflı davranmak istemiyorlar. O ülkelerdeki aklı başında kimseler de artık diyorlar ki bu savaş sadece o topraklarla sınırlı kalmayacak, bu ülkelere de ulaşacaktır. Müslüman hükümetler artık birazcık ses yükseltmeye başladılar. Suudi Kral da dedi ki Müslümanların tek ses olmaları gerekir. Müslümanların tek ses olmaları lazım, bunun için ortak çaba sarfetmek gerekir. Eğer bu hissiyat uyandıysa Allah-u Teala onları bunu fiiliyata dökmeye de muvaffak kılsın. Amin
Hutbenin son kısmında Huzur-i Enver aşağıdaki merhumlardan hayırla bahsetti ve gaip cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.
1- Sayın Mürebbi Abdusselam Arif Bey. Merhum geçen günlerde 54 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.
2- Kanada’dan sayın Muhammed Kasım Han Bey. Kendisi eski Naip Nazır Beytü’l Mal Harç idi. 82 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.
3- Sayın Abdulkerim Kuddusi Bey. Kendisi Cemaatin tanınmış şairlerinden idi. Geçen günlerde Amerika’da vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.
4- Miya Refik Ahmed Gondol Bey. Kendisi geçen günlerde 81 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.
5- Amerika’dan sayın Nesime Laik Hanım. Kendisi Modil Tavn Lahor’un şehitlerinden Seyyid Laik Ahmed Bey’in hanımıydı. Geçen günlerde vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.
Huzur-i Enver, bütün merhumların mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.
٭…٭…٭