28.02.2025 – Hayber Gazvesi ışığında Hz. Resulullah’ın (sav) sireti

5. Halifetü’l Mesih Hazretleri (Allah yardımcısı olsun) 28 Şubat 2025’te Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver (aba) Teşehhüd ve Fatiha Suresini okuduktan sonra şöyle buyurdu: Hz. Resulüllah’ın (sav) sireti ile ilgili olarak Hayber Gazvesinde Peygamber Efendimizin örneği ne idi, bundan bahsediyordum. Savaştan sonra Yahudiler Peygamber Efendimizi öldürmeye teşebbüs etmişler ve zehir katılmış keçi eti yedirmeye çalışmışlardı. Bunun detayları şöyledir:

Hayber fethedildiğinde ve Yahudiler feci bir şekilde yenildikten sonra, Peygamber Efendimizin (sav) merhamet ve şefkatinden o kadar faydalandılar ki, Peygamber Efendimiz (sav) onları sadece affetmekle kalmadı, aynı zamanda Hayber’de kalmalarına da izin verdi. İnsanlar sakinleştikten sonra, bir gün Yahudi lideri Selam bin Mişkem’in karısı Zeyneb bint Haris, Peygamber Efendimiz’e (sav) keçi eti sundu ve sizin için bir hediye getirdim dedi. Bu komploya sadece bu kadın değil, başka insanlar da dahildi. Peygamber Efendimizin (sav) emriyle et önüne kondu ve orada Bişr bin Bera da dahil olmak üzere diğer bazı Sahabeler (ra) de vardı. Peygamber Efendimiz (sav) “Yaklaşın” dedi ve sonra ondan bir but parçası alıp ondan küçük bir parça kopardı. Peygamber Efendimiz (sav) “Ellerinizi çekin, çünkü bu but eti zehirli olduğunu söylüyor” dedi. Bişr bin Bera (ra) şöyle arzetti:  “Yediğimde bir şeyler hissettim, ama yemeğinizi bozmamak için bir şey söylemedim. Ama lokmayı tükürdüğünüzde, kendimden çok sizi düşündüm, ama yutmadığınız için mutlu oldum.”

Hz. Bişr (ra) henüz yerinden kalkmamıştı ki, vücudunun rengi değişmeye başladı ve o kadar hastalandı ki kendi başına dönemez hale geldi. Yaklaşık bir yıl sonra vefat etti. Bazı rivayetlere göre Hz. Bişr (ra) yerinden kalkamadan vefat etti.

Peygamber Efendimiz (sav) o kadını çağırdı ve  “Bu ete zehir mi katmıştın?” diye sordu.  Kadın, “Size kim haber verdi?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (sav) “Elimdeki but eti bana haber verdi” buyurdu ve sana bunu yapmanı kim söyledi?” diye sordu. Kadın, “Benim kavmime yaptıklarınız sizden gizli değil. Eğer siz bir kral iseniz, sizden kurtuluruz, eğer bir peygamber iseniz, Allah size haber verir diye düşündüm” diye cevap verdi. Peygamber Efendimiz (sav) kadını affetti. Başka bir rivayete göre, Bişr bin Bera’nın (ra) şehit olması üzerine, “Bu kadını öldürün” buyurdu ve öldürüldü. Sahih-i Buhari’deki bir rivayete göre ise kadın öldürülmedi.

Sahih-i Buhari’de Hz. Aişe’den (ra) rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz (sav) ölüm döşeğindeyken şöyle buyururdu: “Ey Aişe! Hayber’de yediğim yemeğin sıkıntısını her zaman hissettim ve şimdi bile o zehir yüzünden damarlarımın kesildiğini hissediyorum.” Bazı müfessirler bu nedenle Peygamber Efendimiz (sav) için, kendisinin vefatının Hayber’deki zehir yüzünden olduğunu ve böylece şehit olduğunu, hatta en büyük şehit olduğunu söylemişlerdir.

Huzur-i Enver şöyle buyurdu: “Peygamber Efendimiz (sav) için bu tür bir zorlamaya gerek yoktur. Peygamber öyle bir makam ve mertebenin sahibidir ki, hem sıddık hem de şehittir.”

Yine de, Yahudiler bu zehirden kurtulmayı bir mucize olarak gördüler ve Peygamber Efendimizin (sav) yalancı bir peygamber olmadığına dair bir kanıt olarak kabul ettiler. Ancak bazı saf Müslümanlar bu zehirle Peygamber Efendimizin (sav) şehit olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar. Peygamber Efendimizin (sav) vefatı kesinlikle ve kesinlikle bu zehirden kaynaklanmadı. Sadece bir rahatsızlık hissi vardı.

Hayber Savaşında, Peygamber Efendimizin hz. Safiye ile evlenmesi hakkında da rivayet bulunmaktadır.

Hayber’de savaş esirleri toplandığında, Dihye (ra) geldi ve “Bu esirlerden bana bir kız verin” dedi. Peygamber Efendimiz (sav) “Git, bir kız al” buyurdu. Dihye (ra) Huyey bin Ahtab’ın kızı Safiye’yi (ra) aldı. Bunun üzerine bir kişi Peygamber Efendimize (sav) gelerek, “Huyey bin Ahtab’ın kızını Dihye’ye verdiniz, halbuki o Beni Kureyza ve Beni Nazir’in şehzadesidir ve sizden başkasına münasip değil” dedi. Peygamber Efendimiz (sav) “Onu getirin” buyurdu. Sonra Dihye’ye (ra) “Onun yerine başka birini al” buyurdu. Enes’ten (ra) rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz (sav) Safiye’yi (ra) özgür bıraktı. Müsned Ahmed bin Hanbel’in rivayetinde, Peygamber Efendimiz’in (sav) Hz. Safiye’yi (ra) serbest bırakırken, “Seni serbest bırakıyorum, istersen benimle evlen, istersen kendi kabilene geri dön” buyurduğu zikredilir. Bunun üzerine Hz. Safiyye (ra) Peygamber Efendimiz (sav) ile evlenmeyi tercih etti.

Hayber’deki tüm işler bittikten sonra, Peygamber Efendimiz (sav) oradan ayrıldı ve altı mil yol katettikten sonra, Hz. Safiye (ra) ile evliliği tamamlamak için konaklamak istedi. Ancak Hz. Safiye’nin (ra) isteği üzerine yolculuğuna devam etti ve yaklaşık on iki mil mesafede konakladı ve orada Hz. Safiye (ra) ile evlendi.

Hz. Safiyye (ra) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (sav) Hayber’e çok yakın bir yerde konaklamak istedi ve ben kavmimin ona zarar vermesinden korktuğum için orada konaklamak yerine biraz daha uzakta konaklamayı rica ettim.”

Peygamber Efendimiz (sav) sabah çadırından dışarı çıktığında, Hz. Ebu Eyyüb Ensari’nin (ra) elinde kılıçla büyük bir dikkatle çadırın dışında durduğunu gördü. Sorduğunda, Hz. Ebu Eyyüb Ensari (ra) şöyle dedi: “Ya Resulullah (sav)! Bu yeni Müslüman kadın, yani Hz. Safiyye (ra) hakkında endişe duydum. Onun babası, kocası ve kavminin insanları öldürüldü ve kendisi de  daha  yeni Müslüman oldu. Bu yüzden size zarar vermesinden korktum ve bu yüzden dışarıda kılıçla nöbet tuttum.” Hz. Ebu Eyyüb’ün (ra) bu masum sevgisi üzerine Peygamber Efendimiz (sav) ona dua ederek şöyle buyurdu: “Ey Allah! Ebu Eyyüb’ü koru, tıpkı onun beni korumak için geceyi geçirdiği gibi.”

Ertesi gün Peygamber Efendimizin (sav) velimesi ( düğün yemeği)  düzenlendi. Bu velime çok sade ve vakarlıydı. Üç gün konakladıktan sonra buradan ayrıldılar, Hz. Safiye’nin (ra) azat edilmesi onun mehr-i müecceli  olarak kabul edildi.

Burada, Hz. Safiye’nin bir rüyası hakkında da rivayet bulunuyor. Bunun detayı şöyledir: Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Safiye’nin (ra) gözünün etrafında mor bir iz gördü ve bu izin nasıl olduğunu sordu. Hz. Safiye (ra) şöyle anlattı: “Sizin gelişinizden birkaç gün önce rüyamda, Medine tarafından bir ayın geldiğini ve kucağıma düştüğünü gördüm. Bu rüyayı kocam Kinane’ye anlattığımda, bana şiddetli bir tokat attı ve ‘Medine’nin kralı, yani Resulullah (sav) ile evlenme hayalleri mi kuruyorsun?’ dedi.”

Hz. Safiye (ra) Hicri 50’de vefat etti ve Cennetü’l Baki’ye defnedildi.

Müsteşrikler Hz. Safiye’nin (ra) evliliğine itiraz ederler. Bu konuda Huzur-i Enver  ayrıntılı bir cevap vererek, diğer hususların yanı sıra 1. Halifetü’l Mesih’in (ra) bir açıklamasını da sundu: Arap ülkelerinde, fethedilen bir ülkenin liderinin kızı veya eşiyle, ülkede barış ve düzeni sağlamak ve o ülkenin halkıyla sevgi yaratmak için evlilikler yapmak adetti. Bütün halk ve kraliyet ailesi böylece mutmain olurdu.

Hutbenin sonunda Huzur-i Enver şöyle dedi: İki gün sonra ramazan da başlıyor. Allah-u Teala herkese ramazandan tam olarak istifade etmeyi nasip etsin. Bunun için dua da edin, çaba da sarfedin.

Daha sonra, Huzur-i Enver, Muhterem Çodri Muhammed İslam Bey’in oğlu Muhterem Çodri Muhammed Enver Riyaz Bey’den hayırla bahsetti ve gıyabi cenaze namazı kılınacağını duyurdu. Merhum birkaç gün önce vefat etti. İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn  Oğlu Muhterem Nasır Mahmud Tahir Bey, Kenya’nın Emiri ve Baş Mübelliğidir. Merhum, Allah yolunda esir düşme şerefine de nail oldu. Namaz ve bağışlarda düzenliydi, cemaatin sistemine bağlıydı, iyi ve dürüst bir mizaca sahipti.

٭…٭…٭

Önceki

Ramazan’ın amacı takva kazanmaktır. I Ramazan sohbetleri No. 04

Sonraki

Siz de cennette Peygamber ‘e yakın olmak istemez misiniz? I Ramazan sohbetleri No 05