28.05.2021 – 27 Mayıs Hilafet Günü münasebetiyle geçen 113 yılda Allah’ın lütuflarına bir bakış

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 28 Mayıs 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet, Fatiha suresi ve Nur Suresinin 56-57. Ayetlerini ve tercümesini okuduktan sonra, şöyle buyurdu:

Dün 27 Mayıs idi, biz bu günü “Hilafet Günü” olarak kutlarız.  Hilafet Günü münasebetiyle Cemaatte toplantılar da düzenlenir. Ta ki Cemaatin tarihi hakkında bilgi edinilsin ve Hilafet ile ilgili sorumluluklarımıza vâkıf olalım. Bu devirde bizler Allah’ın gönderdiği mübarek zata inandık ve üstelik Hilafete de tabi olduk. Bu, Allah-u Teala’nın bize çok büyük bir lütfudur.

Okuduğum ayetlerde dinin güçleneceğine ve korkulu durumların emniyetli hale döneceğine dair söz verilmiştir. Ancak bu söz, güçlü iman, iyi ameller, ibadetin hakkını vermek ve şirkten tamamıyla uzak durmak şartına bağlıdır. Bunları elde etmek için namazların eda edilmesi, Allah yolunda harcamak ve Resul’e itaat son derece zaruridir.

Biz bunları aklımızda tutarsak işte ancak o zaman Hilafet nimetlerinden gerçek feyz bulanlar olacağız. Bu ayet bir yandan müminlere müjde verirken öbür taraftan düşündürücüdür de. Çünkü eğer bu şartlar tam olarak yerine getirilmezse o nimetlerden gerçek anlamda feyz elde edilemez. Eğer namaz, zekat, Allah hakları ve kul hakları eda edilmezse o zaman  Allah’ın rahmetini ve lütfunu cezbeden kimseler olunamaz. Nitekim sadece tarihimizden haberdar olmak ve Hilafet Günü kutlamak yeterli değildir. Bizim, iman durumumuzu muhasebe etme zorunluluğumuz vardır. Bizim her amelimiz sadece ve sadece Allah-u Teala’nın rızasını elde etmek için olursa, işte ancak o zaman kalp huzuru  elde edebilir ve güvende olabiliriz. Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Salih amel, zerre kadar bile fesat olmayan amele denir. Hep aklınızda olsun! İnsanın amellerine daima hırsız saldırır. Nedir o? Bu, gösteriş, böbürlenme ve insanın bazen farkında bile olmadığı türlü türlü kötü işlerdir. Salih amel şudur ki böbürlenme, riya (göstermelik amel), kibir ve insan haklarına zarar vermenin düşüncesi dahi olmamalıdır. Eğer bir evde bir tek kişi bile salih amel sahibi olursa bütün ev korunur.

Yine şöyle buyurdu: Salih amel, bizim kendi düşüncemiz ve kararlarımızla olamaz, salih fesadın zıttıdır. Nitekim salih amelde hiçbir şekilde fesat olmaması zorunludur. Hiç kimse salih amelin açıklamasını bizzat kendisi yapmamalı veya maruf karar ifadesini bizzat kendisi tefsir etmeye başlamasın. Böyle kimselerin hilafete bağlandıklarını ilan etmeleri onlara hiçbir fayda sağlayamaz. Kim ihlas ile hilafete itaatkar olursa işte ancak o, gerçek anlamda hilafete vefa ile bağlı olandır. Hilafeti koruyanlar ve hilafetin kendilerini koruduğu kimseler işte bunlardır.

İşte gerçek hilafet budur; Bu hilafetteki, cemaat ve vaktin halifesi arasındaki bağ, Allah-u Teala’nın rızasını elde etmek içindir. Dinin güçlenmesine ve güven içinde olmaya vesile olan hilafet işte budur. Dünyevi çabalar ve planlarla hilafet kurmak isteyen diğer Müslümanlara gelince, onların bu çabaları ve planları onlara asla bir fayda sağlayamaz. Ne kadar çaba sarfederseler etsinler artık hilafet Allah-u Teala’nın karar verdiği şekilde devam edecektir.

Hz. Mesih-i Mevud (as) “El-Vasiyet” kitabında Hilafet nizamından çok detaylı olarak bahsetti. Kendisi şöyle buyurur: Allah-u Teala’nın sünneti şudur ki O, nebilerine ve resullerine yardım eder ve dünyada yaymak istediği dindarlığın tohumunu onların eliyle eker. Fakat onun tam tekamüle ermesini o peygamberlerin eliyle yapmaz. Aksine öyle bir vakitte onları vefat ettirir ki görünüşte başarısızlık korkusu olur ve muhaliflere alay edip gülme ve hakaret etme fırsatı verir. Onlar gülüp alay ettiklerinde işte o zaman O, kudretinin ikinci elini gösterir. Ve öyle sebepler yaratır ki onlar vasıtasıyla bir kısmı tamamlanmamış olan amaçları tekamüle ulaştırır.

Gördük ki Hz. Mesih-i Mevud’un (as) ahirete irtihali, bir yandan Ahmedileri temelden sarsarken öbür yandan düşmanlar mutluluk gösterileri yaptılar.  Hz. Mesih-i Mevud’un (as) vefatı üzerine öyle hakaretler yapıldı ki onları duyunca insanlık utanır. O beyhude küfürleri beyan etmeye gerek yok, ancak onların cemaatin dağıldığı ve Ahmediyetten tövbe ettikleri şeklindeki yalan haberlerinden bahsedeceğim. Pir Ali Şah’ın müritleri dediler ki Mirzailer (Ahmediler) tövbe ederek bize biat ediyorlar. Havaca Hasan Nizami Ahmedilere akıl vererek şöyle dedi: Mirza bey vefat etti, artık size sahip çıkabilecek kimse kalmadı o yüzden Ahmediyeti bırakın ve gelip bize katılın. O şunu bilmiyordu ki Allah-u Teala hz. Mesih-i Mevud’a (as) ilhamen şöyle buyurmuştu: Ben seninle ve seni sevenlerle birlikteyim. Allah-u Teala, diğer nebiler gibi senden sonra da hilafet nizamı başlayacak, diye kendisine teselli vermişti. Hz. Mesih-i Mevud’a (as) nebi demekten çekinen bazı zayıf tabiatlı Ahmedilere de burada cevap vardır. O bizzat kendisi dedi ki benim cemaatim nebinin cemaatidir ve ben nebiyim. “İkinci Kudret”in başlayacağına dair hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Ben Allah tarafından, O’nun bir kudreti şeklinde ortaya çıktım ve ben Allah’ın mücessem bir kudretiyim. Benden sonra “İkinci Kudret”in mazharı olan başka bazı şahsiyetler olacak.

Nitekim bizler, hz. Mesih-i Mevud’un (as) verdiği gaybi habere uygun olarak geçen 113 yıldan beri Allah’ın lütuflarının harfi harfine gerçekleştiğini görüyoruz. Vadedilen Mesih hazretlerinin birinci halifesi hakkında Curzon gazetesi şöyle yazmıştı: “Mirzailer (Ahmediler)’de artık ne kaldı, onların başı kesildi. Onlara imam olan bir adam var, ondan hiçbir şey olmaz. O ancak size camide Kuran okur, hepsi o kadar.” Hz. 1. Halifetü’l Mesih (ra) bunu duyunca şöyle buyurdu: Allah lütfetsin de inşallah öyle olsun ve ben size Kuran okuyayım. Kendisi bunu güzelce yaptı ve bununla birlikte münafıklar ve encümenin (Cemaatin idari heyeti)  bazı ileri gelenlerinin fitnelerini öyle sert bir şekilde bastırdı ki herhangi bir şer yaratmaya kimse cesaret edemedi.

Daha sonra hz. 2.Halifetü’l Mesih, halife seçilince encümenin ileri gelenleri bütün mal varlığını alıp oradan kayboldular. Fakat, hilafet vasıtasıyla Allah-u Teala’nın cemaati nasıl güçlendirdiğini dünya gördü. Allah’ın hilafet sorumluluğu yüklediği o gencin, nasıl hızlı bir şekilde cemaati alıp ilerleme aşamalarına adım atıp ilerledikçe ilerlediğine, Hz. Muslih Mevud’un (ra) 52 yıllık hilafet dönemi şahittir.

1965’te ikinci Halife vefat edince Allah-u Teala “Kudret-i Saniye”nin üçüncü mazharını ortaya çıkarttı. Onun hilafet döneminde Cemaat dünya çapında daha fazla tanındı. 1974’te Ahmedilere gayri Müslim yaftası yapıştırılıp cemaatin dilenci durumuna düşürüleceğinden bahsedildiğinde Allah-u Teala düşmanların planlarını yerle yeksan etti ve cemaat için yeni mali ferahlık yolları açtı. 

1982’de 4. Hilafetin başlamasıyla cemaatin ilerlemelerini görünce düşman deliye döndü ve cemaati sakat bırakma planı yaptı. Fakat Allah-u Teala olağanüstü yardımı ve desteği ile hz. 4.Halifetü’l Mesih’in (ar) hicreti için imkanlar yarattı. Uydu televizyonu vasıtasıyla Ahmediyet yani gerçek İslam’ın mesajı her eve ulaşmaya başladı.

2003’te 4.Halifetü’l Mesih’in vefatı cemaat için büyük bir şok idi. Ancak Allah-u Teala müminlerin dualarını dinledi ve korkulu durumu bir kere daha güvenli hale çevirdi. İslam’ın ilk döneminde Peygamber Efendimizin (sav) verdiği gaybi habere uygun olarak Hilafet-i Raşide, dört halife ile sınırlı kaldı. Hz. Mesih-i Mevud’un (as) ortaya çıkışından sonra İslam’ın tarihinde nasıl ki birçok yeni kapılar açıldıysa beşinci hilafet de onlardan biridir ve bu devir de hz. Resulüllah’ın (sav) bildirdiği gaybi haberlere uygundur. Cemaatin dünya çapında tanınması bu dönemde olağanüstü bir hızla arttı. Kuran-ı Kerim’in tercümeleri olsun, hz. Mesih-i Mevud’un (as) kitaplarının yayınlanması olsun, MTA televizyonunun kapasitesinin artması olsun, her alanda olağanüstü ilerleme görülür. Korona virüs salgını döneminde online görüşmeler başladı ki bu sayede vaktin halifesi ile cemaatler arasında direk irtibat oluyor. Bütün bunlar Allah’ın Vadedilen Mesih’e verdiği sözlere uygundur. Nitekim bizim Allah’ın şükreden kulları olarak O’nun önünde eğilmemiz ve hilafete itaatkar kalmamız gerekir. Allah lütfetsin de cemaatin tam ilerlemesinin manzaralarını kendi gözlerimizle görelim. Bizim ibadetlerimiz, bizim amellerimiz, Allah’ın rızasına vesile olsun.

Bugün bir kere daha duaya dikkatinizi çekmek istiyorum; Pakistanlı Ahmediler için, ayrıca her nerede mazlum Ahmediler varsa onlar için dua edin. Filistinliler de dahil bütün mazlum Müslümanları dualarınızda hatırlayın. Allah-u Teala hepsinin sıkıntılarını gidersin ve biran evvel Hz. Muhammed’in (sav) bayrağının en yüksekte dalgalandığını ve bütün dünyada tevhidin yerleştiğini görelim

٭…٭…٭

 

Önceki

Kerahat vakti ne zamandır?

Sonraki

4.06.2021 – Hz. Resulüllah’ın (sav) yüksek mertebeli sahabesi ve 2. Halifesi hz. Ömer bin Hattab’ın güzel vasıfları