6.11.2020 – Mali Fedakarlık: Tahrik-e Cedit

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 6 Kasım 2020’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden sonra Bakara Suresinin 275. Ayetini ve tercümesini sundu ve sonra şöyle buyurdu:

Allah-u Teala’da Kuran-ı Kerim’in birçok yerinde müminlerin dikkatini malî fedakarlığa çekmiştir. Bu ayette de müminlerin şu özelliğinden bahsedildi: Mümin, gece ve gündüz, gizli ve açık, her iki şekilde Allah’ın yolunda harcar.  Aynı şekilde Kuran’ın başka bir yerinde şöyle denmiştir: Mümin Allah’ın rızasını elde etmek için harcar. Velhasıl hakiki müminin alameti şudur ki o kendi temiz malından Allah yolunda haliseten O’nun rızası için harcar. Birbirini geçme ruhu iyi bir şeydir ancak eğer gösteriş için yahut övünmek veyahut başa kakmak veya herhangi bir şekilde övgü almak için mal fedakarlığı yapılırsa böyle bir fedakârlık Allah-u Teala’nın huzurunda kabul bulmaz.

Allah-u Teala Kendi rızasını elde edenlere saygınlık da bahşeder, ancak bu saygınlık onu tevazu ve alçakgönüllülükte ilerletir. Böyle müminlerde eğer vaktin Halifesinin hatırında olma arzusu varsa ve bu istek yalnız vaktin halifesinin dualarına nail olabilmek içinse ve eğer hilafete imanı varsa o zaman böyle bir arzunun sakıncası yoktur.

Allah-u Teala buyurur ki eğer ihlaslı olarak Benim rızam için harcarsanız o zaman Ben sizin korku ve üzüntülerinizi gidereceğim ve size kalp sükuneti sağlayacağım. Bu devirde Hz. Mesih-i Mevud’u (as) kabul edenlerin düşüncesi işte budur. Bu düşüncelerle onlar mal fedakarlıkları yaparlar ve Allah-u Teala da böyle fedakarlıklar yapanları kesinlikle ödülsüz bırakmaz. Ahmediye Cemaatinde, bu ruh ile fedakârlık yapanların sayısız örnekleri vardır.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Mal fedakarlığı yapanların şunu da zihninde tutması lazım ki onun hanımının ve çocuklarının da onun üzerinde hakkı vardır. Bu hakları yerine getirmek de bir mümine farzdır. Ev halkınıza kanaat etmenin önemini anlatarak mal fedakarlığına dikkatlerini çevirmek gerekir.  Bu yolla fedakârlık yapanların evlatları Allah’ın lütuflarını öyle vesilelerle elde ediyorlar ki insan hayran kalıyor. Şimdi ben böyle fedakârlık yapanlardan bazılarının olaylarını anlatacağım. Bu olayları duyduklarında diğerleri de gayrete geliyorlar. Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle der: Kuran-ı Kerim buyurur ki, sen bütün işlerini insanlardan gizleme, aksine yerine göre bazı iyi amelleri gizli olarak ve bazı amelleri göstererek yap. Her yerde sözler etkili olmaz, çoğu yerde örnek olmanın etkisi büyüktür.

Allah lütfetsin ki bu olayların anlatılması, fedakârlık yapanlar için iki kat sevaba vesile olsun. Bir sevap, onların Allah yolunda fedakarlık yapmalarından ve bir diğeri de örnek olmaları ve yaşadıkları olaylar ile diğerlerinde de mal fedakarlığı gayreti oluşturduğu için.

Daha sonra Huzur-i Enver, Albanya, Arjantin, Endonezya, Mali, Fransa, Kanada, Sierra Leone, Marşal Adaları, Gambiya, Filipinler, Kebabir, Almanya, Kazakistan, Tanzanya, Hindistan, Gana vesaire ülkelerden, kadın erkek, büyük küçük, zengin fakir, kısacası çeşitli tabaka, sınıf ve milletlerden ihlaslı kimselerin mali fedakarlıklarının iman verici olaylarını anlattı. İçinde bulunduğumuz korona virüs salgını sebebiyle bütün dünyadaki geçim sıkıntısına rağmen Cemaat üyelerinin etkileyici malî fedakarlıklarını anlattıktan sonra Huzur-i Enver şöyle dedi: Böyle sayısız olay vardı, ben onlardan ancak bir kaçını anlattım.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Tahrik-e Cedid’in 86. Yılının tamamlanması ile Uluslararası Yüksek Ahmediye Cemaati bu yıl Tahrik-e Cedid’de

15,4 milyon sterlin mal fedakarlığı yapmaya muvaffak oldu. Bu rakam, geçen yıldan 882 bin sterlin daha fazladır. Pakistan, düşük gelir ve kötü siyasi durumuna rağmen mal fedakarlığında kendi yerel para hesabıyla çok fazla ilerleme kaydetti.

Bu sene, dünya genelindeki cemaatler arasında Almanya birinciliğini korudu. Ondan sonra sırasıyla İngiltere, Amerika, Kanada, bir Ortadoğu ülkesi, Hindistan, Avustralya, Endonezya, Gana ve yine bir Ortadoğu ülkesi takip etmektedir. Huzur-i Enver, Gana’dan özellikle bahsederek şöyle dedi: Gana şimdi bir Afrika ülkesi olmaktan çıkıp mali fedakârlık konusunda Amerika, Avrupa gibi diğer dünya ülkeleriyle yarışmaktadır.

Verilen sözlerin ödenme yüzdesi açısından İsviçre ilk sıradadır. Ondan sonra Amerika ve Singapur gelmektedir. Afrika ülkeleri arasında ilk sırada Gana, sonra sırasıyla Nijerya, Burkina Faso, Tanzanya, Gambiya, Sierra Leone, Benin gelmektedir. Tahrik-e Cedid’e katılanların toplam sayısı 1 milyon 600 bin 800 oldu. Katılanları artırmak bakımından Afrika ülkelerinden Gana ve sonra Burkino Faso öndedir. Bangladeş, Almanya, Kanada, Hindistan, Avustralya ve İngiltere’de de katılanların sayısında artış oldu.

Birinci Defter’e kayıtlı olanların sayısı 5927’dir ve onların 33 hayattadır ve kendi çandalarını kendileri ödüyor.  Huzur-i Enver, Almanya, İngiltere, Pakistan, Amerika, Kanada, Hindistan ve Avustralya’nın yerel cemaatleri arasında mali fedakarlıkta öne çıkan cemaatleri de sundu.

Huzur-i Enver, Mali fedakarlığa katılanların hepsi için dua etti ve şöyle dedi: Allah-u Teala hepsinin mallarına ve nüfuslarına hadsiz hesapsız bereket versin ve fedakarlıklarını kabul etsin. Aynı zamanda Huzur-i Enver Tahrik-e Cedid’in 87. Yılının 1 Kasımda başladığını ilan etti.

Hutbenin ikinci kısmında Huzur-i Enver, Müslümanlar ve İslam Alemi için duaya çağırarak şöyle dedi: Bugünlerde Müslümanlar aleyhinde gayrimüslim dünyanın bazı liderleri büyük bir buğz ve kin duyguları beslemektedirler. Bu demokrasi çağında dünyevî liderler halkı tanrı yerine koyarak onların arzusuna uygun beyanatlar veriyor, onların arzusuna uygun politika belirliyorlar. Az yahut çok, üstü kapalı yahut yuvarlak kelimelerle İslam ve Müslümanlar aleyhinde öteden beri zaten inatlaşıyorlardı. Fakat geçen günlerde Fransa’nın Cumhurbaşkanı açıkça İslam’ın krize girmiş bir din olduğunu dile getirdi. Hakikat şu ki krize av olmuş din, onların kendi dinidir. İslam ise diri ve yayılmakta olan bir dindir. Bu çağda Hz. Mesih-i Mevud (as) vasıtasıyla İslam’ın tebliği dünyanın dört bir köşesine yayılmaktadır.

Huzur-i Enver, Kanada Başbakanının beyanatından övgü ile bahsederek şöyle dedi: O, Fransa Cumhurbaşkanı’nın beyanına karşı çok güzel bir beyanda bulundu ve dedi ki, bu yanlıştır ve olmaması gerekir. Liderler, bütün insanların dini duygularına dikkat etmek zorundadır.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Bu İslam’a muhalif güçler, Müslümanlar arasında birlik olmadığını bildikleri için bu gibi hareketleri yapıyorlar. Her İslam ülkesi fırkacılığa yakalanıp birbirine karşı kavga içindedirler. Eğer dünya, Müslümanların birlik olduğunu ve tek Allah’a ve tek Peygambere (sav) inandığını, İslam için fedakarlıklar yaptığını bilseydi o zaman bu gayrimüslim dünya asla böyle hareketler yapmaya cüret edemezdi. Hiçbir gazete Hz. Resulüllah’ın (sav) karikatürünü yayınlamaya cesaret edemezdi.  Birkaç yıl önce de Danimarka ve Fransa’da böyle bir çirkin hareket olduğunda, Müslümanlar geçici olarak seslerini yükselterek o ülkelerin mallarını boykot ettiklerini ilan ettiler, ama ondan sonra sesleri söndü.  Buna mukabil Ahmediye Cemaati, Hz. Resulüllah’ın (sav) kalpleri cezbeden güzel siretini dünyanın önüne sererek, kesinlikle doğru tepkiyi göstermişti. Ahmediye Cemaatinin bu çabasını okur yazar tabaka da halk da beğenmişti. Bugün de biz aynı işi yapıyoruz.  Herhangi bir kişinin yanlış davranışını, İslam öğretisine bağlayıp kendi halkını daha fazla azdırmak ve Müslümanlara karşı kışkırtmak, herhangi bir ülkenin liderinin işi değildir. (Duygularına hâkim olamayıp) yanlış bir şey yapan Müslüman şahsı buna tahrik eden bizzat bunların kendileridir.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Ben daha önce de açıklamıştım ki Hz. Resulüllah’a (sav) yapılan bir hakaret, hamiyet sahibi hiçbir Müslümanın tahammül edebileceği bir şey değildir. Eğer duyguları inciten bu gibi bir hareket olursa ve bu yüzden bir şahıs kanunu kendi eline alırsa o zaman bunun sorumlusu o gayrimüslim halk, o gayrimüslim hükümetler ve sözde ifade özgürlüğüdür. Daha önce de bu mesele ortaya çıktığında ben bir hutbeler silsilesi ile doğru tepkiyi açıklamıştım. Aynı şekilde Hollanda’nın bir siyasetçisi bir beyanda bulunmuştu, o zaman da ben Hollanda’da bir hutbe vermiştim.  O siyasetçiyi Allah’ın azabı ile korkutmuştum. Bunun üzerine o, Hollanda hükümetinden talepte bulunarak demişti ki bu zat beni ölümle tehdit ediyor.

Bizler, kanunların dairesi içinde kalarak ne kadar mümkün ise, Hz. Resulüllah’ın (sav) aleyhindeki her hareketin cevabını veririz. Böyle durumlarda bizim eskisinden daha fazla Peygamber Efendimize salavat göndermemiz gerekir. Bir-iki kişiyi öldürmek geçici olarak duyguları soğutabilir ancak bu kalıcı bir çözüm değildir. Korona virüs salgını döneminde ben, Fransa Cumhurbaşkanı da dahil bazı hükümet başkanlarını Allah’ın azabından uyararak mektup yazmıştım. Dünyanın da düşünmesi lazım ki bunlar Allah’tan uzaklaştırarak onların helak olmasına sebep olacak şeylerdir. Velhasıl, dünyanın genel durumu ve Ümmet-i Müslime için de dua edin. Bizler, dünyayı Allah’ın tevhidi ve Hz. Resulüllah’ın bayrağı altına getirmek için çaba sarf etmeliyiz. Tahrik-e Cedid’in amacı da işte budur. Allah-u Teala bizi buna muvaffak kılsın. Amin.

٭…٭…٭

Önceki

Ölenin ardından yemek vermek caiz midir?

Sonraki

Bizler zaten Müslümanız biat etmeye ne gerek var düşüncesi doğru mu?