9.08.2024 – Müreysi savaşındaki olaylar – Bangladeş ve Pakistan’daki Ahmediler ile Filistinli Müslümanlar için dua çağrısı

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 9 Ağustos 2024’te Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver (aba) Teşehhüd ve Fatiha Suresini okuduktan sonra şöyle dedi:

Calsadan önceki hutbelerde Müreysi savaşından bahsediyordum. Ayrıca Abdullah bin Ubey’in hz. Resulüllah (sav) hakkında kötü sözler söylediğinden ve münafıkça bir tavır sergilediğinden bahsedilmişti. Hz. Mirza Beşir Ahmed (ra) “Siret Hatemen-Nebiyyin” kitabında bu olayın detaylarını beyan ederek şöyle yazdı:

Savaş sona erdikten sonra hz. Resulüllah (sav) birkaç gün Müreysi’de kaldı. Ancak bu esnada münafıklar tarafından öyle kötü bir olay meydana geldi ki neredeyse zayıf Müslümanlar arasında sıra iç çatışmaya kadar varacaktı. Fakat hz. Resulüllah’ın (sav) doğru zamanda doğru kararı verme yeteneği ve çekici etkisi, bunun tehlikeli sonuçlarından Müslümanları korudu.

Olay şöyle oldu: Hz. Ömer’in (ra) hizmetkarlarından Cehcah adında biri, Müreysi’deki bir çeşmeden su almak için gittiğinde, tesadüfen Ensar kabilesinin müttefiklerinden olan Sinan adında başka bir kişi de su almak için oraya geldi. İkisi de cahil ve sıradan insanlardı. Çeşme başında ikisi birbirleriyle kavga etmeye başladı. Cehcah, Sinan’a bir darbe indirdi. Sinan da yüksek sesle bağırmaya başladı: ‘Ey Ensar topluluğu! Bana yardıma gelin!’ Bunu duyan Cehcah da muhacirleri yardımına çağırdı. Bu sesi duyan Ensar ve muhacirler kılıçlarını alarak çeşmeye doğru koştular ve kısa sürede orada oldukça büyük bir kalabalık oluştu. İki grup birbirine saldırmak üzereyken, bazı akıllı insanlar muhacirleri ve Ensar’ı ayırarak barış sağladı. Bu olay Peygamber Efendimiz’e (sav) ulaşınca, O bunu cahiliye döneminin bir göstergesi olarak nitelendirdi ve hoşnutsuzluğunu belirtti.

Münafıkların başı Abdullah bin Ubey bin Selül, bu olaydan haberdar olunca bu fitneyi yeniden alevlendirmek istedi. O, kendi yandaşlarını hz. Resulüllah (sav) ve Müslümanlara karşı iyice kışkırttı ve şu lafı bile sarfetti: Medine’ye vardığımızda saygın olan kişi o rezil şahsı şehirden çıkaracaktır.  O zaman ihlaslı bir Müslüman genç, Zeyd bin Erkam oradaydı. O, bu sözleri duyunca derhal amcası vasıtasıyla bunu hz. Resulüllah’a (sav) haber verdi. Hz. Ömer bu sözleri duyunca çok öfkelendi ve Abdullah bin Ubey’i öldürmek için Peygamber Efendimizden izin istedi. Fakat hz. Resulüllah (sav) yumuşak davranılmasını emretti ve Abdullah ile yandaşlarını çağırttı. Onlar, biz asla öyle bir söz söylemedik diye yemin ettiler. Hz. Resulüllah (sav) hemen o zaman hareket emri verdi ve Müslüman askerler yola koyuldular. Böyle olunca Useyd bin Hudayr (ra) Peygamber Efendimize, alelacele vakitsiz hareket etmenin sebebini sorduğunda kendisi şöyle buyurdu: Sen, Abdullah bin Ubey’in sözlerini duymadın mı? Useyd (ra) şöyle dedi: Evet ya Resulallah! Siz isterseniz Medine’ye varınca Abdullah bin Ubey’i şehirden uzaklaştırabiliriz.

Abdullah bin Ubey’in oğlu bunu öğrenince Peygamber Efendimize şöyle rica etti: Ya Resulallah! Siz bana emir verin, ben Abdullah bin Ubey’in kellesini önünüze atayım. Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: “Benim ne öyle bir niyetim oldu ne de herhangi bir kimseye böyle bir emir verdim. Biz ona kesinlikle iyi davranacağız.”

Bu sefer esnasında hz. Resulüllah’a (sav) vahiy nazil oldu ve Zeyd bin Erkam’ın anlattığı tasdik edilmiş oldu.

Hz. Muslih Mevud (ra) bütün bu olayı beyan ederek şöyle der: İslam ordusu Medine’nin yakınına vardığında Abdullah bin Ubey’in oğlu ilerleyip babasının yolunu kesti ve şöyle dedi: Hz. Resulüllah (sav) aleyhinde sarfettiğin sözleri geri almadığın müddetçe ben senin Medine’ye girmene izin vermeyeceğim. Allah’ın Peygamberinin zelil, senin saygın olduğun lafı hangi ağızdan çıktıysa aynı ağız, Allah’ın Peygamberinin en saygın insan ve senin en rezil olduğunu söyleyecek. Abdullah bin Ubey bin Selül, şaşkınlık içinde ve korkuyla şöyle dedi: “Oğlum! Ben seninle hemfikirim; Muhammed (sav) saygıdeğerdir, rezil olan benim.” Genç Abdullah (ra) bunun üzerine babasını bıraktı.

Bu sefer sırasında Peygamber Efendimizin (sav) devesi de kaybolmuştu. Münafıklardan biri bu durumdan dolayı sevinerek bir mecliste, ‘Resulullah (sav) koca koca gayb haberleri alıyor da bu devenin yerini bilemez mi?’ demişti. Mecliste bulunanlar bu münafıkça sözleri duyunca onu kendilerinden uzaklaştırdılar. Bu kişi Peygamber Efendimizin (sav) huzuruna geldiğinde, Peygamber Efendimiz (sav), ‘Bu olaydan dolayı biri sevinmiş. Gaybı sadece Allah bilir ve O bana bu devenin yerini bildirdi, şu vadinin içindedir’ buyurdu. Bunun üzerine o münafık şaşkına döndü ve çok pişman oldu. Arkadaşlarının bulunduğu meclise dönerek şöyle dedi: “Ben Peygamber Efendimiz hakkında şüphe duyardım ama bugün tüm şüphelerim gitti. Sanki bugün Müslüman oldum.”

Huzur-i Enver daha sonra şöyle dedi: Bu olayın biraz daha ayrıntısını inşallah gelecek sefer anlatacağım. Şimdi ben Bangladeş’teki durum hakkında da bir şey söylemek istiyorum.

Hükümet aleyhine orada bir isyan çıkmıştı. Hükümet yıkıldı ama isyan devam ediyor. Dün biraz olsun durum düzeldi. Bu durumdan faydalanan muhalif gruplar, Ahmediye cemaatine zarar vermeye başladı. Bazı camilerimiz yıkıldı ve yakıldı. Camia Ahmediye ve cemaat binaları hasar gördü. Oralar tahrip edildi ve eşyalar yakıldı. Birçok Ahmedi yaralandı, evleri yakıldı, zarar verildi. Bazı evlerin tamamen yandığına dair bilgiler var. Tamamen bir kanunsuzluk yaşanıyor.

Ahmediler, o bölgede düzenledikleri toplantılar sırasında iki kez zarar gördüler, ancak imanlarında zerre kadar sarsıntı olmadı. Allah’ın lütfu sayesinde imanları çok sağlam ve onlar, ‘Allah için bunların hepsine katlanacağız’ dediler. Allah, rahmet ve lütuflarını esirgemesin ve Ahmedileri korusun, düşmanları da yakalasın.

Aynı şekilde Pakistan’daki Ahmediler için de dua edin; Orada da durumlar tekrar sertleşti. Allah-u Teala onları da her şerden korusun. Bugünlerde mollalar ve menfaatperest kimseler Ahmediler aleyhinde daha da faaldirler. Allah ve Peygamber Efendimizin (sav) adına bu insanlar zulmediyorlar. Allah-u Teala onlara da çarçabuk hesap sorsun.

Filistinli Müslümanlar için dua edin; Allah-u Teala zalimleri cezalandırsın ve bu zulüm bitsin.

Genel olarak İslam alemi için dua edin. Birbirlerine yaptıkları zulüm bitsin ve onlar Allah ile gerçek bir bağ kurmuş, zamanın imamına inanmış insanlar olsunlar. Onların bekalarının ve kurtuluşlarının tek yolu ancak budur.

Hutbenin son kısmında Huzur-i Enver iki merhumdan hayırla bahsetti ve gıyabi cenaze namazlarını kıldıracağını bildirdi.

1- Doktor Zekau’r Rahman Şehit Bey. Merhum geçen günlerde calsa günlerinde 53 yaşında şehit edildi. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. 27 Temmuz’da kliniğine giren kimliği belirsiz iki kişi ateş açarak Dr. Zakaur Rahman’ı şehit ettiler. Saldırganlar olay yerinden kaçtı. Olay sırasında eşi İngiltere’de Jalsa Salana’ya katılmıştı.  Merhum mal fedakarlığında ileri seviyede, halka hizmet aşkıyla dolu, fakir hastaları bedava tedavi eden birisiydi. Merhum arkasında hanımından başka bir oğul ve üç kız bıraktı.

2-Sayın Saide Büşra Hanım. Merhume geçen günlerde 83 yaşında vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhume, Gana’da mürebbi olan Melik Gulam Ahmed Bey’in annesiydi. O, görev başında olduğu için annesinin cenazesine ve defin işlemlerine katılamadı. Merhume musi idi. Arkasında bir oğul ve iki kız bıraktı. Merhume, teheccüd namazına düşkün, beş vakit namaza bağlı, hilafete ihlas ve vefa ile bağlı, çok dua eden, Allah’ın rızasına razı, muttaki ve ermiş bir hanımdı.

Huzur-i Enver merhumların mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti

 

٭…٭…٭

Önceki

2.08.2024 – 2024 İngiltere Calsa Salanası vesilesiyle nasip olan İlahî lütuflar ve Cemaat dışından misafirlerin izlenimleri

Sonraki

16.08.2024 – Beni Mustalik Gazvesiyle bağlantılı olarak “İfk” olayının detaylı açıklaması Bangladeş ve Pakistan’daki Ahmediler ile Ümmet-i Müslime için dua çağrısı