Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 26 Kasım 2021’de İslamabad (UK) Mübarek Camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresini okuduktan sonra, şöyle buyurdu:
Hz. Ömer’in (ra) meclislerinde, Kur’an ilimlerine vakıf olanların büyük bir makamı vardı, o ister genç olsun, ister yaşlı. Hur bin Kays, hz. Ömer’in (ra) yakınına oturanlardan idi. Uyeyne bin Hısn bin Huzeyfe, yeğeni Hur bin Kays’ın tavsiyesi ile hz. Ömer’in (ra) meclisine gelip, siz insaf ile bize mal vermiyorsunuz, dedi. Hz. Ömer (ra) kızarak tam bir şeyler söylemek üzereydi ki Hur hemen şöyle arzetti: Allah-u Teala Peygamberine (sav) buyurdu ki
خُذِ الۡعَفۡوَ وَ اۡمُرۡ بِالۡعُرۡفِ وَ اَعۡرِضۡ عَنِ الۡجٰہِلِیۡنَ۔
Yani, affı benimse, maruf emir ver ve cahillerden yüz çevir. Ve bu Uyeyne de cahillerden biridir. Hz. Ömer (ra) hemen durdu, çünkü o Allah’ın kitabını duyar duymaz ona uyardı.
1.Halifetü’l Mesih (ra) bu konuda şöyle derdi: Hz. Ömer (ra) bir zengine ceza vermek için celladı çağırttığında on yaşında bir çocuk şöyle deyiverdi:
وَالۡکٰظِمِیۡنَ الۡغَیۡظَ وَاَعْرِضْ عَنِ الْجَاھِلِیْنَ۔ ھٰذَا مِنَ الْجَاھِلِیْنَ۔
Yani, onlar öfkelerini bastırırlar ve cahillerden yüz çevirirler, bu da cahillerdendir. Hz. Ömer’in (ra) yüzü sarardı ve sessiz kaldı. Hz. Ömer (ra) çocukların gelişimi için ve onların aklının keskinleşmesi için meclisine onları da çağırır ve onlardan da görüş alırdı.
Hz. Ömer (ra) Beytü’l Mal’daki malların korunması ve gözetiminde çok ihtiyatlı davranırdı. Bir defa birisi kendisine bir bardak süt verdi ve o da içti. Sonra, bu nerden geldi, diye sordu. Kendisine, bu zekat olarak verilen develerin sütüdür, dendi. Hz. Ömer (ra) zekat malını içmeyi reddetti ve elini ağzına sokup kusarak geri çıkarttı. Bir defa hastalığı için kendisine bal önerildi ve Beytü’l Mal’da bal vardı. Fakat hz. Ömer (ra) halkın iznini almadan o balı kullanmayı haram saydı. Aşırı sıcak bir gün, geride kalan develeri bizzat kendisi sürerek otlağa götürdü ki kaybolmasınlar diye. Ve hz. Osman’a (ra) bu kesinlikle benim işimdir, dedi.
Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle der: Allah-u Teala Müslümanlara mal verdi, zenginlik verdi, saygınlık verdi, makam verdi, fakat onlar İslam talimatlarından gafil olmadılar. Said bin Museyb’den (ra) rivayet edildiğine göre hz. Ömer (ra) bir Yahudi ile bir Müslüman arasındaki kavgada, Yahudi haklı olduğu için Yahudi’nin lehinde karar verdi. Hz. Enes’in (ra) rivayetine göre hz. Amr bin Âs’ın (ra) oğlu, Mısırlı bir şahsı, koşu yarışmasında öne çıktığı için kırbaçladı. Bunun üzerine hz. Ömer (ra) o Mısırlı şahsa, hz. Amr bin As’ın oğlunu kırbaçlattırdı. Bir rivayete göre bir defa bir adam, eğer biz sizde eğrilik görürsek onu kılıcımızla düzeltiriz, dedi. Hz. Ömer (ra) bu ümmette böyle adamlar olduğu için Allah’a şükretti. Bir defa hz. Ömer (ra) şöyle buyurdu: Benim en sevdiğim kimse, kusurlarımdan beni haberdar edendir.
Hz. Ömer (ra) din konusunda İslamî talimatlara son derece dikkat ederdi. İskenderiye’nin fethinden sonra savaş esirlerine tam bir özgürlük sunuldu. Şöyle ki, eğer İslam’ı kabul ederlerse hak ve sorumlulukları Müslümanlarınki gibi olacak ve eğer kendi dinlerinde kalmayı seçerlerse cizye (vergisi) belirlenecek. Bunun üzerine birçok esir Müslüman oldu. İhtiyaç içindeki ölümü yakın yaşlı bir Hıristiyan kadını İslam’a davet etti ama daha sonra acaba onun çaresizliği onu Müslüman olmaya mı zorladı düşüncesiyle Allah’a tövbe etti. Kendisine ait Hıristiyan bir köleye Müslüman olmasını söylediğinde o bunu reddetti. O zaman hz. Ömer (ra),
لَاۤ اِکۡرَاہَ فِی الدِّیۡنِ yani, dinde zorlama yoktur, dedi ve kendi vefatına yakın onu azat etti.
Hz. Ömer (ra) hayvanlara da çok şefkatli davranırdı. Bir devenin sırtında yara olduğunu görünce, senin durumundan dolayı Allah’ın beni sorgulamasından korkarım, dedi. Bir defa kölenin biri, bir bineği 4 mil koşturarak balık satın alıp getirdi. Bunun üzerine hz. Ömer (ra) o bineğin terini görünce, benim yüzümden bir hayvanı sıkıntıya soktun diyerek balığın tadına bakmayı reddetti.
Bazı ermişler derler ki insanlar bir konuda ihtilaf ettiğinde hz. Ömer’in (ra) bu konuda ne yaptığına bakın çünkü hz. Ömer (ra) danışmaksızın hiçbir iş yapmazdı. Hz. Kubeysa bin Cabir (ra) şöyle der: Ben hz. Ömer’den (ra) daha fazla Kitabullah’ı okuyan, Allah’ın Dinini anlayan ve anlatan kimseyi görmedim. Hz. Hasan Basri (ra) şöyle dedi: Meclislerinizi güzel kokulu hale getirmek isterseniz hz. Ömer’den (ra) çok bahsedin. Mücahid’den şöyle rivayet edilmiştir: Hz. Ömer’in (ra) devrinde şeytanlar bağlıydı, o şehit olunca şeytanlar oynamaya başladılar. Ali Muhammed Salabi şöyle yazar: Hz. Ömer (ra), İslam’ın hususiyetlerini yansıtan şiirleri severdi. Hz. Ömer (ra) aşk şiirlerinde saygın kadınların isminin anılması adetini kaldırdı ve buna sert bir ceza belirledi.
Hz. Ömer’in (ra) faziletleri ve menkıbeleri hakkında hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Kayser ve Kisra’nın hazinelerinin anahtarları hz. Ömer’e (ra) verildi. Çünkü hz. Ömer’in (ra) zatı, zıllî olarak (gölgesi gibi) hz. Resulüllah’ın (sav) zatı idi, bu yüzden vahiy aleminde hz. Ömer’in (ra) eli, Allah’ın Peygamberi’nin (sav) eli kabul edildi. Allah-u Teala, hz. Ebubekir (ra), hz. Ömer (ra) ve Zinnureyn’i (ra) İslam’ın kapısı ve hayrü’l enam Muhammed Resulüllah’ın (sav) ordusunun ilk birliği kıldı. Kim onların yüceliğini inkar ederse korkarım ki onun sonu kötü olur ve imanı gider. Hiç şüphe yok ki Hulefa-yı Raşidin, Hayrü’l Enbiya’ya (sav) tabi olmak bakımından yüce bir seviyedeydiler ve Allah-u Teala, dünyada hiç kimseye vermediklerini onlara verdi.
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Ebubekir Sıddik (ra), yahut Ömer Faruk’un (ra), Ali Murtaza (ra) yahut Fatımatü’z Zehra’nın (ra) hakkını gasbettiğini ve onlara zulmettiğini düşünen Şiiler, insafı terk etti, aşırılıktan hoşlandı ve zalimlerin yolunu benimsedi. Gerçek şudur ki Ebubekir Sıddik (ra) ve Ömer Faruk (ra), her ikisi de hakları eda etmek konusunda asla gevşeklik göstermediler. Onlar takvayı yol edindiler ve adaleti amaçları yaptılar ve nefislerini Allah’a itaate verdiler. Feyzlerinin çokluğu ve her iki cihanın sultanının (sav) dinini desteklemek konusunda Ebubekir ve Ömer (ra) gibisini görmedim. Ebubekir (ra) ve Ömer’in (ra) doğruluk ve ihlası ne kadar şanlıdır. Her ikisi de öyle mübarek bir yere defnedildiler ki eğer Musa (as) ve İsa (as) hayatta olsalardı gıpta ederek oraya defnedilmeyi dilerlerdi. Ancak bu makam, izzet sahibi Allah tarafından ezeli bir rahmettir ve ancak İnayet-i İlahî’nin ezelden teveccüh ettiği insanlara yönelir. İşte, sonlarını Allah’ın lütuf örtüsünün örttüğü insanlar bunlardır.
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Peygamber Efendimizden sonra İslam’ın gelişmesi ilk üç halifeye nasip olmuştur. Hz Ömer’in (ra) hizmetleri çok olmasına rağmen başarı yolunu sağlamlaştıran Ebu Bekir (ra) idi. Ebubekir Sıddik (ra) yolu temizledi de onun üstüne hz. Ömer (ra) fetihlerin kapısını açtı.
Hz. Molvi Abdulkerim (ra) şöyle yazar: Bir defa bir arkadaş hz. Mesih-i Mevud’un (as) huzurunda şöyle arzetti: Biz sizi hz. Ebubekir (ra) ve hz. Ömer’den (ra) daha üstün olarak anlatmayalım mı ve hz. Resulüllah’ın (sav) en yakını olarak inanmayalım mı? Bunu duyunca hz. Mesih-i Mevud’un (as) rengi uçtu ve vücudunda acayip bir ıstırap ve bitkinlik hali oldu. Hz. Mesih-i Mevud (as) tam 6 saat hz. Resulüllah’ın (sav) faziletlerini, kendisinin köle ve düşük mertebeli oluşunu ve de hz. Ebubekir (ra) ve hz. Ömer’in (ra) faziletlerini anlatarak şöyle buyurdu: Onların ayağının tozu olmak ve onları öven birisi olmak, benim için yeterli övünç kaynağıdır. Allah-u Teala’nın onlara bahşettiği fazileti, kıyamete kadar başka hiç kimse elde edemez. Muhammed Resulüllah (sav) bir daha dünyaya ne zaman gelecek ve sonra hz. Ebubekir ve hz. Ömer’e nasip olan öyle hizmet etme fırsatı birine nasip olacak (bu mümkün mü).
Huzur-i Enver hutbenin sonunda şöyle buyurdu: Hz. Ömer (ra) ile ilgili anlatacaklarım burada sona eriyor. Gelecek sefer Allah izin verirse hz. Ebubekir’i (ra) anlatmaya başlayacağım inşallah.
٭…٭…٭