Denilebilir ki bu deliller Kur’an’ın membasının üstün olduğunu gösterir (Yani membasının Allah olması) ama diğer semavi kitaplardan üstün olduğunu göstermez. Gerçek şudur ki Kur’an-ı Kerim tüm semavi kitaplardan üstündür. Sebebi de şudur ki her ne kadar onlar da Allah (c.c.) tarafından gönderilmiş olsa da indikleri dönemde Allah’ın bazı sıfatları ifşa edilmemişti; zuhur etmemişti. Örneğin belli bir dönemde eğer hıyanet denilen ahlaksızlık çok yaygınlaşmışsa dönemin peygamberi özellikle bu ahlaksızlığa karşı savaşmak için gönderilmiştir. Kalplerin sertleştiği bir dönemdeyse merhamet ve sevgi mesajını getiren peygamberler gönderilmiştir. Ama hiçbir zaman “Rabb-ul-Alemiin” sıfatını içeren bir kitap indirilmedi.
İki sıfat, dört sıfat veya altı sıfatı temsil eden kitaplar gönderildi ama tüm sıfatları temsil eden kitap gönderilmedi. Aynı şekilde eski kitaplardan hiçbirisi mükemmel de değildi. Onların her birisi zamanla Allah (c.c.) tarafından iptal edilecek olduğu için Kayyum sıfatına sahip değildi. Kalıcı olan sadece Kur’an’dı ve bu sebeple bu üç özelliği onda görüyoruz. Önceki dönemlerde anlatılan sıfatların hepsi de herhangi tek bir semavi kitapta yoktu; dağınıktılar. Onları bir araya getirip cem eden Kur’an-ı Kerimdir ve bu açıdan membası diğer semavi kitaplarla aynı olmasına rağmen onlardan üstündür.
Kur’an-ı Kerim bu konuyu şöyle beyan etmiştir;(Fatır 2)
Yani yerin ve göğün kemallerini açığa çıkartan Allah’a şükür olsun. O bu kemallerin gösterilmesi için çok kanatlı meleklerini görevlendirir; Çok kanatlı olması çok çeşitli şekillerde koruma özelliklerini göstermelerini izah etmek içindir. Arapçada kelimesi himaye ve koruma anlamında da kullanılır. İndirilen melekler ikişer, üçer, dörder olarak indirilirler ve Allah (c.c.) gerektiği kadar yaratılışını artırılabilir. Yani gerekirse daha çok özellikle melekler de gönderebilir.
Bu ayette tüm övgülerin ve hamdın yeryüzünü ve gökleri yaratan Allah’a mahsus olduğu hatırlatılmıştır. İma etmek istediği şey şudur ki Kur’an’ın indirilişi yeryüzünün ve göklerin kemallerinin ortaya çıkmasında rol oynayacaktır. Meleklerin indirilişi de bu amaç içindir. Kur’an bu kâinatın tüm özellikleriyle alakalı sıfatları içermektedir. sıfatı ancak Kur’an’ın sayesinde ortaya çıkmıştır. Gerçek şudur ki tüm dünya belli bir merkeze gelmedikçe hakiki anlamda Allah’ın hamdı söz konusu olamaz. “Elhamdülillah” ancak Rabb-ül-Alemiin sıfatı tam manasıyla zuhur edince denilebilir. İşte bu sebeple “bu seferki öğreti sıfatına tabi indirilmiştir” denmiştir. Eskiler ikişer, üçer, dörder sıfatın temsilcileriydi ama Kur’an-ı Kerim’de tüm kâinatın tüm özelliklerini ortaya çıkartan vasıflar vardır.
“Sıfatların mazharı” ne demektir
Unutulmamalıdır ki bir semavi kitabın belli bir sıfattan bahsediyor olmasıyla o sıfatın mazharı olması bambaşka şeylerdir. Rabb-ül-Alemiin sıfatından diğer kitaplarda da bahsedilmektedir ama bunun mazharı[1] olduklarını iddia etmezler. Ama Kur’an’a gelince Allah (c.c.) apaçık şekilde şöyle buyurur; [2]
Yani bu kitabın indiriliş sebebi zaten Rabb-ül-Alemiin sıfatına tabidir. Tüm kâinatı muhatap aldığı için tüm özelliklerine de hitap etmektedir. Yani Kur’an-ı Kerim yaratılmış olan her şey için gerekli ve alakalı olan tüm sıfatların mazharıdır.
Zahiri ve dış güzellik açısından üstünlük
Üstünlük sebeplerini anlatırken zahiri güzellik açısından üstünlüğünü de anlatmıştım. (Onikinci sırada). İnsan doğal olarak diğer özellikleri aynı ise daha güzel olanını seçer. Hatta ilk göze çarpan özellik bu dış görünüş ve zahiri güzelliktir. Bu açıdan Kur’an’a göz attığımda onu diğer kitaplardan üstün buldum. O kadar güzel ki batılılar tüm çabalarına rağmen bu bariz üstünlüğünden kurtulamamışlardır; bunu yok edememişlerdir.
[1] Yani özellikle onun temsilcisi ve onu iyice ortaya çıkartan bir şey
[2] Şuara 193