25.09.2015 – Kurban Bayramı Hutbesi

Seyyidna Hazret Halifetü’l Mesihi’l Hamis Atba, 25 Eylül2015’de, Kurban Bayramı Hutbesi verdi. Hutbe, MTA’da canlı olarak yayınlandı.

Huzur-u Enver şöyle buyurdu: Bugün biz kurban bayramı kutluyoruz. Bu bayram, Hz. İbrahim (as) ve Hz. İsmail’in (as) anısına kutlanır. Hz. İbrahim’in (as) devrinde Ademoğulları arasında tevhidin yerleştirilmesi için kişisel olarak ve ailenin bütün fertleri olarak fedakarlıklar başladı. Hz. İbrahim (as) ilk defa putları kırdığında ve bunun sonucu ateşe atıldığında o, ateşe atılmayı kabul etti ama tevhidi söylemekten vazgeçmedi. Ancak Hüda Teala da yağmur vasıtasıyla o ateşi söndürdü. Daha sonra o, kendi oğlu Hz. İsmail’i (as) Allah’ın emrine göre susuz ve çorak bir yere bıraktı. Dahası, onu öyle terbiye etti ki o, Allah için boğazlanmaya razı oldu.

Hz. İbrahim’in (as) kendi oğlunu kurban etmeyi kabul etmesi kolay bir şey değildi. Çünkü bu evlat ona 90 yaşında nasip olmuştu. Ancak o, tevhidin yerleşmesi için önce kendi oğlunu susuz ve çorak bir çöle bıraktı ki orada yiyecek içecek de yoktu ve vahşi hayvanlar da çoktu. Daha sonra o, onu kesmeye dahi razı oldu. Bu öyle küçük bir fedakarlık değildi. Ama bu, onun daha başlangıcıydı ve bu fedakarlığın son noktası Resulüllah’ın (sav) zamanında oldu.

Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Hz. İbrahim’in (as) devrinde başlayan iş, nihai noktasına Resulüllah’ın (sav) devrinde ulaştı. Hz. İbrahim (as) ateşe atıldı, Resulüllah (sav) de fitne ateşine atıldı. Hz. İbrahim (as) için ateş sadece bir defa tutuşturuldu, halbuki Resulüllah (sav) için Mekke’de 13 yıl boyunca ve hatta bugüne kadar sürmektedir. Hz. İbrahim (as) insanların Kabe’ye yönelmesi için onu tamir etmişti, Resulüllah (sav) onu son noktaya ulaştırdı. Bugün de yüzbinlerce hacı Kabe’yi haccetmektedir ve milyonlarca insan yüzünü oraya dönerek namaz kılmaktadır. Hz. İbrahim’in (as) zamanında cehalet vardı ve Resulüllah’ın (sav) devrinde cehalet zirveye varmıştı. Hüda Teala’nın Hz. İbrahim’e (as) olan desteği görüldü ve onu ateşten kurtardı. Resulüllah’ın (sav) üzerine de sayısız musibetler geldi ancak Allah-u Teala kendisini daima korudu. Hz. İbrahim’e (as) akrabaları düşman oldular fakat Resulüllah’a (sav) bütün Mekke ve Arabistan’ın tamamı düşman oldular. Hüda Teala dışında hepsi terkettiler. Hz. İbrahim’e (as) Allah-u Teala, gökteki yıldızlar gibi sayısız nesiller lütfetti. Resulüllah’a (sav) öyle sahabeler lütfetti ki yıldızlar gibi olan Kuran öğretileriyle aydınlanıp manevî göğün yıldızları oldular.

Huzur-u Enver şöyle dedi: Resulüllah (sav) Kabe’yi tevhidin daimî merkezi yaptı. Bütün dünyayı Hüda Teala’ya eğilenler haline getirdi. Araplarda hiçbir öğreti yoktu, cahiliyet devriydi. Resulüllah’a (sav) bu kavim için, tam, eksiksiz ve son kitap indirildi. Onun talimatlarına göre amel ederek bu cehalet devrinin halkları insan oldular ve bu ilmi öğrenerek Allah’a bağlı insanlar oldular ve daha sonra da dini dünyadan üstün tutup tevhidin bayraktarı olarak bu sahabeler tevhidi bütün dünyaya yaydılar. Resulüllah’ın (sav) yüce ahlakına göre hareket ederek, maneviyat, barış ve hikmeti dünyaya öğrettiler.

Bu çağda Hz. Mesih-i Mevud’u (as) göndererek Allah-u Teala bize büyük bir ihsanda bulundu. O bize doğru öğreti verdi ve gerçek tevhidi gösterdi. Bugün biz, biat şartlarında verdiğimiz sözleri yerine getirmek için bütün dünyayı tevhide yönelenler yapmalıyız. Ancak bunun için önce kendimiz yönelmemiz gerekir. İbadetlerin seviyesini yükseltmek gerekir. Namazları korumak gerekir. Birbirimizle sevgi ve muhabbetle geçinmemiz gerekir. Kibiri kalpten çıkarıp atmak gerekir. Ve dahası, nesillerimizin dikkatini de bu maksada ulaşmaya çevirmek gerekir. Bu talimatlara göre amel ettiğimiz müddetçe Hüda Teala’nın nimetleri de inmeye devam edecek. Amel etmeyi bırakırsak nimetler de son bulacak. Biz kendi nefs keçimizi kurban etme idrakine varmadıkça bayramın gerçek mutluluğunu bulamayız. Bu çağda bile yeni Ahmediler böyle fedakarlıklar yapıyorlar. Evlatlarınızı da kendi nefs koyununu kurban etmek için hazırlayın. Onların güzel ahlakta ilerlemesi için çaba sarfedin. Dini dünyadan üstün tutmayı öğretin. Allah-u Teala hepimizi buna muvaffak kılsın.

Hutbenin sonunda Huzur-u Enver, bazı duaları telkin etti sonra ikinci hutbeyi verdi ve daha sonra dua ettirdi. Duadan sonra Huzur (atba), tüm Ahmedilerin bayramını tebrik etti ve şöyle buyurdu: Bayram ve Cuma birleşirse Cuma namazı kılmamaya da müsaade vardır ancak biz Cuma namazı da kılacağız.

Kaynak: Roznama Alfazl, 29 Eylül 2015

Önceki

18.09.2015 – Halifetül Mesih II: Hikmet incileri

Sonraki

02.10.2015 – Dertler ve araştırmaların özü