Ahmediyet hakkında uydurulan yanlış fikirlerden biri de “Ahmediler cihada inanmıyorlar” diye bir intiba vermektir. Bu da tabi ki yanlıştır. Ahmediler cihadı asla inkar etmezler. Bu hususta şöyle bir inancımız var. Savaşlar iki türlüdür. Biri cihat, öteki yalnız savaş. Cihat ancak dini korumak için savaşılan harbe denir. Bu harpte yalnız kılıç gücüyle dini yok etmek isteyen ve hançer ucuyla inançları değiştirtmek isteyen düşmana karşı koyulur. Böyle olaylar ortaya çıktığı zaman, cihat her Müslüman için farzdır. Fakat bu tür cihat için bir şart vardır. Bu gibi cihat ancak Müslümanların emiri tarafından ilan edilmeli ki Müslümanlar savaşa kimin katılıp kimin katılmayacağını ve kimlerin sıralarını bekleyeceklerini bilsinler. Eğer öyle olmazsa (yani cihat, emir tarafından ilan edilmezse) o zaman cihada katılmayan her Müslüman suçlu sayılacak. Fakat emir mevcutsa, o zaman cihada çağrılıp da gelmeyen ancak suçlu sayılacak. Bir zamanlar Ahmediye Cemaati, herhangi bir ülkede cihadı inkar ederlerdi. Neden biliyor musunuz? Çünkü o zamanlar İngilizler hiç kimsenin dinini kılıç gücüyle değiştirtmezdi. Diyelim ki, Ahmediye Cemaati bu hususta yanlışlığa düşmüş. Ve İngilizler gerçekten halkın dinini kılıç ucuyla değiştirtmeye çalışıyorlardı. O zaman kesinlikle cihat vacipti. Fakat cihat vacip olduktan sonra acaba her Müslüman kılıcını çekip İngilizlere karşı direndi mi? Eğer karşı koymadıysa o zaman Ahmediler Cenabı Allah’a “Bizce daha cihat zamanı değildi, eğer bu hususta yanıldıysak bizim bu yanılgımız içtihadî bir hata sayılmalı” diyebilecekler. Fakat onlara karşı olan hocalar Allah’a ne cevap verecekler acaba? “Ey yüce Allah! O vakit tam cihat zamanıydı. Ve biz buna içten inanıyorduk. Cihadın farz olduğunu da biliyorduk. Fakat ey ulu Allah! Biz korktuğumuz için cihat etmedik. Korkmayanları da cihada yollamadık. Eğer onları gönderseydik, İngilizler gelip bizleri tutuklarlar diye korktuk” diye mi Allah’a cevap verecekler acaba? Kısaca, ben bu meseleyi artık adaleti sevenlerin takdirine bırakıyorum. Bakalım onlara göre yukarda anlatılan iki cevaptan hangisi Allah katında daha çok geçerli ve makbuldür?
Şimdiye kadar anlattıklarım, Ahmediyet’i hiç tanımayanlar için, veyahut Ahmediyet’in mesajını onun düşmanlarının dilinden duymuş olanlar içindi. Veyahut Ahmediyet hakkında hiçbir malumatı olmaksızın onun inanç ve talimatını böyle kafadan uyduranların kuruntularını gidermek içindi. Fakat bundan sonra anlatacaklarım, bizleri az çok tanıyanlar için olacak. Biraz Ahmediyet hakkında bilgileri olanlar için olacak. Bunlar aslında, Ahmediler hakkında bilgileri olanlar için olacak. Bunlar aslında, Ahmedi’lerin namaz kıldıklarını, hacca gittiklerini, zekat verdiklerini, bu dünyadan sonra öbür dünyada haşir olacağına ve kıyamet günü her amelin karşılığının verileceğine inandıklarını bilip de, “Mademki Ahmediler de diğer Müslümanlar gibi Müslüman’dırlar; Neden ayrı bir mezhep ve ya cemaate gerek duydular?” diye düşünenler için bir şeyler yazacağım. Onlarca, Ahmediler’in inanç ve amellerine itiraz edilemez. Fakat ayrı bir cemaat kurmaya ne gerek vardı? İşte buna itiraz edilir. “Mademki diğer Müslümanlar ile hiçbir fark ve ihtilafları yoktu, ayrı bir cami yapmanın amacı neydi?” diye düşünenlere şu açıklamalarda bulunacağım.