“Hâlik” sıfatıyla Allah’ın varlığının ispatı

Beşinci olarak Allah’ın “Hâlik” (Yaratan) sıfatını ele alacağım.

İlk başta yarattığı bu kâinatın dışında daha önceden var olmayan yeni maddenin yaratılışını ispat edebilirsek kudreti her şeye yeten bir Allah’ın varlığına dair inanılmaz bir delil bulmuş oluruz.

Bu sıfatın ispatı için Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hayatından bir olayı anlatacağım.

Bir seferinde arkadaşlarıyla bir yere giderken yolda yanlarına aldıkları su bitmiş. Tesadüfen oradan biraz suyu olan bir kadın geçiyormuş. Suyun kaynağının ne kadar uzakta olduğunu sorunca yaklaşık üç saatlik mesafede olduğu öğrenildi. Peygamber Efendimiz’in yanında bir leşker olduğu için ve su da tam bittiği için kadının kırbasını almış ve ağzını eliyle kapatıp herkese su dağıtmış. Su, Allah tarafından öyle bereketlendirilmiş ki hem herkesin ihtiyacı görülmüş hem kadına da kalmış[1].

Hâlik sıfatının güçlü bir delili olan bu olayın gerçek olmasının ispatı da şudur ki tarihi belgelere göre bu haberi alınca kadının ait olduğu kabilenin hepsinin Müslüman olduğu anlaşılmaktadır. Komple bir kabilenin Müslüman oluşu rivayet edenlerin şahsi fikirlerinin dışa vurması olamaz.

Birisi diyebilir ki bu sonradan birisinin uydurduğu bir kıssa da olabilir. Onlara söyleyebilirim ki buna benzer taze örneklerimiz de var. Mesela bugün bile şahitlerin hayatta olduğu bir olay var.

Vâdedilen Mesih bir seferinde odasında uyurken Mevlevi Abdüllah Sanauri (r.a.) yanındaydı ve ayaklarına masaj yapıyordu. Birden bire kırmızı bir sıvının Vâdedilen Mesih’in ayaklarına düştüğünü görmüş. Şaşkınlık içerisinde önce odasına girmiş bir kertenkelenin kanı olabileceğini sanmış[2] ama çatıya bakınca her tarafın tertemiz olduğunu görmüş. Kendi şapkasını incelediğinde kırmızı damlaların oraya bile sıçradığını fark etmiş. O esnada Vâdedilen Mesih nemli gözlerle uyanmış ve onun gömleğinde de aynı lekeler varmış. Abdüllah Sanauri sahib kırmızı damlalar hakkında sorunca Vâdedilen Mesih önce “bir şekilde olmuştur” deyip konuyu değiştirmeye çalışmış ama ısrarı üzerine anlatmış ki “ben rüyamda Allah’ın bir hakem gibi oturduğunu gördüm. Kendim de bir yardımcı sıfatıyla imzalanmak üzere birkaç kâğıdı Ona uzatıyorum. Allah kalemini mürekkep şişesine daldırıp fazlası çıksın diye sallamış ve oradan sıçrayan mürekkep damlaları bana da gelmiş.”

Bu rüyanın detayları Vâdedilen Mesih’in kitaplarında mevcuttur.

Şimdi soruyorum. Bu yeniden yaratılış değil midir? O kırmızı mürekkep eğer Allah tarafından yaratılmamışsa nereden gelmiş?

Hâlik sıfatı bugün mucizelerini göstermeye devam ediyor ama bu tarz mucizeler ancak inanmış olanların önünde gösteriliyor.  

Ben kendim de bu sıfatın şahitlerinden birisiyim. Rüyamda ağzıma misk konduğunu gördüm. Uyandığımda gerçekten ağzımdan misk kokusu geliyordu. Önce rüyanın hislerimi etkilediğini düşündüm ama sonra evdekilere koklatınca onlar da misk koktuğunu söylediler.

Bu da aslında Hâlik sıfatı altında bir tür yeni yaratılışın bir örneğidir. Bazıları diyebilir ki böyle şeyleri sadece zaten inanmış olanlar söylüyorlar. Onlara nasıl itibar edelim? Ama unutulmamalıdır ki belli durumlarda inananlara da inanmak zorunda kalınır. Yalan söylemekte bir çıkarı olmayan, dürüst ve aklı yerinde insanlar şehadet veriyorlarsa bu şehadet neden kabul edilmesin. Yeniden yaratılış gibi inkâr edilemeyecek mucizelerin şehadetini zaten inanmayanlar tarafından beklemek yanlıştır.

Eğer herkese böyle mucizeler gösterilirse inanmanın hiçbir anlamı kalmaz. Böyle bir şeyi gördükten sonra inanmak bir erdem sayılmaz. Güneşi gördükten sonra “artık inandım” diyen bir karşılık bekleyemez. Benzer şekilde mümin olmayanlarda böyle mucizelere şahit olamazlar. Ancak inanç yolculuğunda belli bir yere gelince şahit olabilirler.

Hz. Mirza Beşiruddin Mahmud Ahmed

Allah (c.c.) adlı eserinden


[1] Buhari kitabul manakıb.

[2] Hindistanda küçük kertenkelelerin bazen evlere girmisi yaygındır.

Önceki

“Şafi” sıfatıyla Allah’ın varlığının ispatı

Sonraki

Tevhidi Yaymanın Yolu