Hıristiyanların Kur'an'a dört itirazı-3 - Müslüman Ahmediye Cemaati

Hıristiyanların Kur’an’a dört itirazı-3

İtiraz: Bazı şeylerin tekrar tekrar söylendiği konusu.

Buraya kadar Kur’an’ın zahiri güzelliğine yöneltilen itirazları cevaplamış oldum. Şimdi de Kur’an’ın bazı ayetleri tekrarladığı itirazını ele alacağım. Her şeyden önce bilinsin ki bu itirazın elebaşları Hıristiyanlar ve Hindulardır. Oysaki onların kendi kitaplarında tekrar vardır. İncil’de birçok şey tekrar edilmiştir; Dört İncil’de ortak olan birçok şey vardır. Matta ne diyorsa Mark, Luka ve Yuhanna tekrarlarlar. Hinduların kitapları da aynı şekildedirler. Örneğin Atharvaveda cilt 1, kitap 2, 27. dua ile Rigveda cilt 1, kitap 1, 96. dua aynıdırlar. Eğer bir şeyin tekrarlanması itiraz konusuysa bunlara neden itiraz edilmiyor?

Ama gerçek şudur ki Kur’an’a yöneltilen bu itiraz tamamen bilgisizlik ve eksik anlama kabiliyeti yüzündendir. Daha iyi anlatmak için bir ayetten örnek vereceğim.

Dediklerine göre Rahman suresinde

cümlesi gereksiz yere tekrar ediliyor. Hatta alakasız yerlerde kullanılıyor; tam ters bir şey beklenirken böyle bir şey söyleni-yor. Örneğin;

Dendikten sonra  geliyor.

Ekber Mesih adlı bir papaz buna itiraz etmiştir. İlk ayetlerin (Rahman 27-28) anlamı “Yeryüzündeki tüm canlılar yok olacaklardır; Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zatı baki kalacaktır” şeklin-dedir. Ama hemen ardından sürekli tekrarlanan ve “O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayacaksınız” anlamına gelen ayet gelmektedir! “Hangi nimetten bahsediliyor; ölmek, yok olmak da bir nimet midir?” diyor papaz.

Ölümün felsefesi

Hatırlamaya değerdir ki ölmek de bir nimettir. Tüm dinler bunun bir ceza olduğunu söylerken İslamiyet aslında bir nimet olduğunu vurgular. Örneğin başka bir yerde Kur’an-ı Kerim şöyle buyurur;

[1]

Mutlak hükümdarlık elinde olan Allah (c.c.); yücelerin yücesi; kudreti her şeye yeten İnsanları sınamak için ve amellerinin uygun neticelerini yaratmak için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O Galiptir; Gafur’dur.

Bu ayette Allah (c.c.) ölümün ve hayatın ana felsefesini beyan etmiştir.  

(Hanginizin daha iyi amel yapacağını sınamak için) demiştir. Yani ölüm bu plan için şarttı ve ölüm olmadan amellerin neticeleri çıkamazdı. Eğer iyilikler bu dünyada ödüllendirilseydi ve kötülükler de hemen bu dünyada cezalandırılsaydı kimse peygamberleri inkâr etmezdi. Kötülüğün hemen ardından gelen cezayı görünce herkes ayağını denk alırdı[2] Oysaki gerçek ödül gayret gösterdikten sonra ve insanı çok zorlayan amellerden sonra anlamlı olur. İsa (a.s.) ve Musa (a.s.) hayattayken ölümden sonra elde ettikleri yüce makamları elde etseydi kimse inkâr edemezdi. Aynı şekilde her inkâr eden hemen yansaydı ilkinden sonra inkâr eden de olmazdı. Firavun ve Ebucehil hemen yansaydı tüm sınama senaryosu anlamsızlaşırdı. Sabredip iman edenlerin bir üstünlüğü de kalmazdı. Ama dediğim gibi ödül ancak uzun müddet sabrettikten sonra hak edilir. İşte ödül ve ceza için başka bir dünyanın yaratılması bu sebeple gerekliydi. Bu dünya maddi dünya gibi insanların gözlerinin önünde de olamazdı çünkü öyle olsaydı yine zorlama olurdu; herkes yüzde yüz bir ispat görüp hemen iman ederdi[3]. İşte bu sebeple bu ayet büyük planı açıklamaktadır; “hayatın amacı ameldir; ölümün amacı ise neticeyi ortaya çıkartmaktır” demektedir. Ayetin sonu  şeklindedir. Yani O yüce zat Galiptir; Gafur’dur. Ödüllendirebildiği gibi af da edebilir.

Ayet önce ölüm ve sonra hayattan bahsettiği için Allah’ın Galip sıfatı da aynı sırayla önce konmuştur; hayattaki günahları ve hataları örtmek için gereken Gafur sıfatı ise sonra[4]. Yani burada herhangi bir gereksiz tekrar söz konusu değildir; çok derin manalar ve hikmetler içermektedir.

————

[1]Mülk 2-3

[2] Hatırlamaya değerdir ki dünyada iki kanun hep işler; birisi şeriatın kanunudur; diğeri ise doğanın kanunu. Doğanın kanunu hemen cezayı verir. Elini ateşe sokan yanar. Ama şeriatın kanunu genellikle günahların cezalarını öbür dünya için saklar ve bunun büyük hikmetleri vardır. *

[3] Bu yüzde yüz ispat, iman etmeyenler için mümkün değildir ama Vâdedilen Mesih’e göre tam bir teslimiyetle kendilerini helak edenler bu dünyada “Yakin-i-Kamil” denilen mutlak ve yüzde yüz eminlik seviyesine ulaşırlar. Detayları için Vâdedilen Mesih’in “Berahin-e-Ahmediye” adlı eseri okuyunuz. *

[4] Ölmüş ilan insanı diriltmek de büyük Kudret gerektirdiği için Galip anlamına gelen Aziyz sıfatı gösterilmiştir.

Bir Öncekini Oku

Kuran-ı Kerim hakkındaki Yanlış İnanışlar

Bir Sonrakini Oku

Hıristiyanların Kur’an’a dört itirazı-2