Hz. Ali (r.a.), Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası Ebu Talip’in oğluydu. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğumundan hemen hemen 20 yıl sonra Mekke’de doğmuştur. Babası Ebu Talip ve annesi Fatma Hz. Muhammed’i ilk çocukluk yıllarında büyüten kişilerdir.
Hz. Ali (r.a.) doğduğunda babasının mali durumu bozuk olduğu için ona sahip çıkan Hz. Muhammed (s.a.v.) olmuştur.
Hz. Muhammed Medine’ye hicret etmek için Mekke’yi terk ettiğinde yatağında Hz. Ali yatıyordu. Mekke’li liderler Hz. Muhammed’i yakalayıp öldürmeyi planlıyorlardı. Ertesi gün yatakta Hz. Muhammed (s.a.v.) yerine Hz. Ali’yi (r.a.) bulunca çok kızdılar.
Mekkeli liderler tehditkar davranışlarına rağmen Hz. Ali’den (r.a.) Hz. Muhammed’in (s.a.v.) nerede olduğuna dair bir bilgi alamadılar. Böylece Hz. Muhammed’i (s.a.v.)öldürme planları boşa çıktı.
Hz. Ali (r.a.) cesur ve hünerli bir savaşçıydı. Hemen hemen her savaşa Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yanında katıldı. Hz. Muhammed’in zeki, bilgili ve takvalı bir arkadaşıydı. Bir keresinde Hz. Muhammed (s.a.v.) “Ben bilgi diyarıyım, Ali de onun anahtarı’’ demişti. Hz. Ali (r.a.) Hz. Muhammed’in en sevgili kızı Hz. Fatma ile evliydi. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cennetle müjdelediği on kişiden biridir.
Hz. Ali (r.a.), Hz. Osman’ın ölümünden altı gün sonra 23 Haziran 656 yılında dördüncü halife olarak seçildi. O günlerde Medine şehrinde hiçbir kanun ve düzen yoktu. Bu nedenle Hz. Ali (r.a.) başkenti Medine’den Irak’taki Kufe şehrine taşıdı.
Seçildikten sonra, Hz Osman’ın (r.a.) katillerinin cezalandırılmasını isteyen aralarında Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sahabelerinden Hz. Talha (r.a.) ve Hz. Zübeyir’in (r.a.)de bulunduğu müslümaların talepleriyle yüzyüze geldi.
Hz. Ali (r.a.) ilk önceliğinin devlette kanun ve düzenin yerine oturtulması olduğunu açıkladı. Ancak böylece Hz. Osman’ın (r.a.) katillerinin adalete teslim edilebileceğini belirtti. Fakat Hz. Talha (r.a.) ve Hz. Zübeyir (r.a.) onunla aynı düşüncede değildi ve bir ordu toplamaya başladılar. Gerçek durumun farkında olmayan Hz. Ayşe (r.a.) de katilleri cezalandırmak için onlara katıldı. Bu üçlü küçük bir ordu ile Basra’ya yöneldiler.
Hz. Ali (r.a.) savaşı ve kan dökülmesini engellemek için elinden geleni yaptı ama başaramadı. Ne yazik ki onun ve Hz. Ayşe’nin (r.a.) orduları arasında bir savaş çıktı. Hz. Talha (r.a.) ve Hz. Zübeyir (r.a.) savaştan önce birliklerinden ayrıldılar ve başka muhalifler tarafından öldürüldüler. Hz. Ayşe’nin (r.a.) ordusu yenildi fakat Hz. Ali(r.a.) ona gereken saygıyı gösterdi ve onu güvenliğe alarak ilgilendi.
Hz. Ayşe(r.a.) savaş sırasında deve üstünde olduğu için bu savaşa Arapça deve anlamına gelen Cemel adı verilmiştir. Daha sonra Hz. Ayşe ömrü boyunca Hz. Ali (r.a.) ile savaştığı için pişmanlik duymuştur.
Cemel savaşından sonra, Hz. Ali (r.a.) henüz biat etmemiş olan Muaviye’yi İslam yararına boyun eğmeye zorladı. Fakat Muaviye, Ümeyye ailesinden olan Hz. Osman’ın önce kanının intikamının alınmasını bahane ederek boyun eğmeyi reddetti.
Muaviye, Amr bin As’ın yardımıyla ordu toplamaya başladı. Hz. Ali’nin (r.a.) Muaviye ile savaşmak üzere Suriye’ye ilerlemekten başka seçeneği kalmamıştı. İki ordu Temmuz 657’de Sıffîn savaşında karşılaştılar.
Her iki tarafta da ağır kayıplar vardı fakat sonunda çözümün hakemler komitesi kararı ile alınması sonucuna vardılar. Komite, Hz. Ali’yi (r.a.) temsilen Ebu Musa el-Eşari ve Muaviye’yi temsilen Amr bin As olarak oluşuyordu. Maalesef Amr bin As’ın Abu Musa el-Eşari (r.a.) ile birlikte aldıkları karardan dönmesi nedeniyle anlaşma çabaları sonuçsuz kaldı.
Hakem kararı ile anlaşmaya karşı olan büyük bir topluluk Hz. Ali’den (r.a.) ayrıldı ve kendilerine bağımsız bir amir seçtiler. Bu gruba dıştakiler anlamına gelen Hariciler adı verildi. Önce Hz. Ali (r.a.) onları boyun eğmeleri için ikna etmeye çalıştı fakat başaramadı. Sonuç olarak şiddetli bir savaşta Haricilerin çoğu öldürüldü.
Ağır yenilgiden sonra, Hariciler Hz. Ali (r.a.), Muaviye ve Amr bin As’ı öldürmeyi planladılar. Hz. Ali (r.a.) hariç diğer ikisi saldırıdan canlarını kurtardılar. Hz. Ali (r.a.) sabah namazı için camiye giderken saldırgan tarafından ölümcül bir şekilde yaralandı. İki gün sonra gözüpek ve takva ehli halife vefat etti. Şüphesiz Hz. Ali (r.a.) hayatını hilafetin bütünlüğüne adamıştır.