Hıristiyanlık inancında Hz. İsa (a.s.)’ın konumu nedir?
Hıristiyanlık sadece iddialar üzerinde kurulmuş olan bir dindir ve her iddia delile muhtaçtır. Yoksa herkes kalkıp “efendim ben ilahım”, “benim inandığım şey ilah” diyebilir.
Bunların hepsi iddia! İddia delile muhtaçtır. Bu devirde Vâdedilen Mesih (a.s) Hıristiyanlarla, Hindularla ve diğer dinlerle tartışırken onlara dediği bir şey vardı: O dedi ki “İddianız ne ise iddianızı kutsal kabul ettiğiniz ilahi kitabınızda göstermeniz lazım. İkincisi; o iddiayı destekleyen delilleri de o kitaptan göstermeniz lazım.”
Eğer sen bir şeyler iddia ediyorsan, fakat senin kitabında o iddia yoksa o zaman bu senin iddiandır kitabın iddiası değildir. Veya eğer sen bir şeyler yazılı olan kitabından gösterip diyorsan ki “şu şu benim dediğim şu iddianın delilidir” ama kitapta öyle bir iddia yok; o zamanda kitabın eksiktir. Kamil olan bir kitap, ilahi olan bir kitap hem iddiayı sunar hem delili sunar. Kendi iddiasını kendi delilleriyle kendisi destekler.
Hz. Mesih-i Mevud (a.s) 1893 senesinde Hıristiyanlarla aşağı yukarı iki hafta süren bir münazara yaptı. Bu münazarada geçenleri anlatmak tarih bilgisi açısından faydalıdır.
Hz. Mesih-i Mevud (a.s) Mesihlik iddiasında bulunmadan önce Hıristiyanların durumu Hindistan’da ne idi?
“The Missions” diye Hıristiyanlıkta bir kitap var. Robert Clark bunun yazarı. 1888 senesinde Pencap valisi Şimla diye bir şehirde bir makamda bir konuşma yapıyor ve büyük bir kibirle diyor ki:
“Bakın efendim Hindistan’ın nüfusu ne kadar hızlı çoğalıyorsa onun 4-5 katı daha hızla Hıristiyanlığın nüfusu Hindistan’da çoğalmaktadır. Nitekim 1851 senesinde 91.092 Hıristiyan varken, 1881 senesinde 417.372 Hıristiyan var.”
Şimdi bu dönemde Hz. Mesih-i Mevud (a.s)’ı Allahu Teâlâ gönderdi. Hz. Mesih-i Mevud (a.s) Hıristiyanlara demin bahsettiğim kuralı prensip olarak ortaya koydu ve dedi ki:
“Hem iddia kitap tarafından gelecek hem onu destekleyecek olan delillerin kitap tarafından gelmesi lazım.”
Şimdi, Hz. Mesih-i Mevud (a.s)’ın bu taktiği Hıristiyanları, Hinduları, gayrimüslim ve diğer dinlerin hepsini çok sıkıştırdı. Çünkü yapacakları bir şey yoktu. Bu soru, 14-15 gün süren bu tartışmada da yöneltildi. Bunun delili nedir diye?
Hz. Mesih-i Mevud (a.s) Kur-an’ı Kerim’den bir delil sundu. Bakın Kur-an’ı Kerim Hz. İsa (a.s.)’ın ilah olmadığını söylüyor ve söylediğni delillerle ispatlıyor. Delil nedir?
Diyor ki:
Allahu Teâlâ Maide suresi 76. ayeti kerimesinde:
“Mesih ibni Meryem yalnız Allah’ın bir peygamberi idi”
Şimdi burada ne anlatmak istiyor? Diyor ki:
“Siz diyorsunuz ki bu devirde insanlığı hidayete kavuşturmak için Allah’ın oğlu geldi. Ama bu güne dek ne zamandan beri peygamberlik silsilesi başladı ise hiçbir zaman oğlu değil, bir insan ve peygamber insanların hidayetine geldi. Eğer siz bu sefer Allah’ın oğlu geldi diyorsanız, önceden de birkaç kere Allah’ın oğlu ve Allah’ın kendisinin geldiğini bir delille ispatlamanız lazım. Yok, eğer bu güne dek Allah’ın sadece peygamberleri gelmiş ise, o zaman İsa (a.s.) de Allah’ın bir peygamberidir. Bundan fazlası olamaz.”
Bir insan, bir eşek için örnek olabilir mi? Olamaz. Bir eşek de insan için örnek teşkil edemez. Peki, Allah’ın oğlu geldi ise o insanoğlu için nasıl örnek teşkil edecek?
Nitekim Kuran dedi ki:
“O bir peygamber idi. Ondan önce gelen geçenlerde hep peygamber idiler.”
Oğlu hiçbir zaman gelmedi. Nitekim o bir peygamber idi.
Sonra ikincisi şu, yine Kuran’da Meryem için diyor ki: “ümmuhu sıddıka”. Annesi “sıddıka” yani dosdoğru olan bir kadındı.
Ne demektir bu?
İkinci delil de budur. “ümmuhu” yani onun annesi vardı. Hiç Allah’ın annesi olur mu? Kur-an’ı Kerim bunu reddederken delille reddediyor. Diyor ki: Allah’ın annesi olur mu?
Ayrıca bir cins öteki cinsten doğabilir mi? Bu mümkün mü? Mümkün değildir.
O zaman efendim bir gün attan tavuk doğacak, başka bir gün tavuk yumurtasından at çıkacak bu olmaz, mümkün değil.
3. delile bakın.
Kuran diyor ki:
“Her ikisi yemek yerlerdi”
Allah ve Allah’ın oğlu niye yemek yesinler? Ne ihtiyaçları var yemek yemeye?
Yine diyor ki:
“Sen bir bak Biz onlar için nasıl bu ayetleri açıklıyoruz ama onların nasılda sık, sık saptıklarına bak. Yüz çeviriyorlar.”
Şimdi Kur-an’ı Kerim nerede bir iddiada bulunuyorsa delil de gösteriyor.
Burada Kur-an’ı Kerim dedi ki: O bir resuldü. Resul olduğuna dair delil getirdi.
Dedi ki: Dünya yaratıldığından beri hep peygamber gelmiştir. Allah’ın oğlu hiçbir zaman gelmedi.
Diğer peygamberlerin annesi olduğu gibi, onun da annesi vardı. İkisi için dedi ki: “onlar yemek yerlerdi”. Allah’ın yemek yemeye ihtiyacı yok. Kur-an’ı Kerim bunu delillerle bu şekilde destekledi kendi iddiasını ve Hz. İsa (a.s.)’ın gerçeğini ortaya koydu.
Gelelim Hıristiyanların bu iddialarına; Hz. İsa (a.s.) Allah mıdır değil midir? Tevrat, Yahudilere gelmiş bir kitaptır. Yahudilere gelmiş olan bir kitabın varisi de Yahudilerdir. Onlar bir mesihin geleceğini Tevrat’ta okudular. Ne onların bir peygamberi, ne peygamberlerin herhangi birisi, ne de Yahudi bir haham, ne de rabbani, hiç birisi bundan kastedilen Allah ve Allah’ın oğlunun gelmesidir demedi, öyle anlamadı.
Şu olabilir. Nasıl ki müslümanlar arasında bir Mesih gelecektir deniliyorsa, öyle olabilir. Kimsenin Allah ve Allah’ın oğlu gelecektir diye aklına dahi gelmiyor. Şu değil de şu kişi gelebilir deniyor ama beklenen kişi bir insan. Hıristiyanlar bu konuda dediğim gibi iddiadan öte bir şey sunamıyorlar.
Yahudiler arasında o kadar peygamber geldi bu konuyla ilgili hiç birisi bir işarette dahi, imada dahi bulunmadı. Herkes bir insan bekliyordu.
Eğer Yahudiler bir insan beklerken çıkıp Allah’ın oğlu geldi ise o zaman onlar reddetmekte haklıdırlar. Diyecekler ki sen nereden çıktın. Biz insan bekliyoruz. Öyle değil mi?
Yahudilerle Hz. İsa (a.s.) arasında bir tartışmada yaşandı ve Hz. İsa (a.s.) kendini savunmak için çok güzel bir delil verdi ve dedi ki:
“Bakın ben oğlu değilim”
Kur-an’ı Kerim’in Maide Suresi, ayet 19 da Allah’u Teâlâ diyor ki:
“Yahudiler ve Hıristiyanlar biz Allah’ın oğullarıyız ve onun sevdikleriyiz.” Yani O bizi çok sever diyorlar.
Onların hiç birisi Allah’ın oğullarıyız derken gerçek manada oğullarıyız demiyor.
Bir çocuk benim çok hoşuma gider. Ben derim ki yavrum oğlum nasılsın? O bir sevgi belirtisidir.
Başka bir çocuk var ben onu evlatlık alıyorum. Ona evladım çocuğum diyorum ama benim gerçek çocuğum değildir.
Üçüncüsü benim neslimden, kanımdan ve canımdan olan bir erkek çocuk oğlumdur.
Şimdi Hz. İsa(a.s.)’la ilgili bu tartışma yaşanırken veya bu iddiada bulunurken bunu ispat etmeleri lazım.
Hz. İsa (a.s.)’a Allah’u Teâlâ eğer böyle bir şey dediyse, sevgiden dolayı mı dedi sevgi ifadesi midir? Nasıl ki Yahudiler diyorlar “nahnu abnaullah” biz Allah’ın oğullarıyız.
Veya Allah’u Teâlâ hâşâ evlatlık mı almıştı?
Veya hâşâ Allah’u Teâlâ’nın gerçek evladı mıdır?
Bu tartışma konusu. Gelelim biz eski ahide. Tesniye; Eski Ahit’te bir kitaptır. Yani kutsal kitabın bir bölümüdür.
Eski Ahit’ten (Tevrat) Deliller:
Tesniye 4. bab, 35. ayette şöyle yazıyor:
“Rab, kendisi Allah’tır. Ondan başkası yoktur.” Çok açık. Tevrat’ta böyle yazıyor. Ondan başkası yoktur. Bir tek O, Allah’tır.
Tesniye Bölüm 6 ayet 4 te şöyle diyor:
Yahudilere hitapta bulunuyor: “Dinle ey İsrail Allah’ımız, Rab bir olan Rabdır.” Çok açık bir ifade bunun ikinci bir manası yok.
Aynı kitap Tesniye 33. bölüm ayet 26:
“Allah’a benzeyen yoktur.” Eğer Hz. İsa (a.s.) Allah’u Teâlâ’nın bazı sıfatlarını taşıyorsa o zaman Allah’a benziyor. Ama Tevrat diyor ki Allah’a benzeyen yoktur.
Sonra Tevrat’ta Birinci Samuel bölüm 2 ayet 2 de, diyor ki:
“Kimse Rab gibi mukaddes değildir. Çünkü Senden başka yoktur.” Çok açık.
Sonra 2. Samuel 8. bölüm ayet 22
“Bunun için Ya Rab Allah, büyüksün; çünkü kulaklarımızla işittiklerimizin hepsine göre senin gibisi yoktur ve Senden başka Allah yoktur.”
Sonra 2. Samuel 22. bölüm ayet 32:
“Çünkü Rabden başka Allah kimdir?” Soru soruyor. Kimdir Rabden başka ilah? Var mıdır?
Sonra 1. Krallar 8. bölüm ayet 23:
“Ya Rab İsrail’in Allah’ı ne yukarıda gökte ve ne aşağıda yerde senin gibi Allah yoktur.”
İkinci Krallar bölüm 19 ayet 15:
“Hizkiya Rabbin önünde yalvarıp dedi ey Kerubiler üstünde oturan, İsrail’in Allah’ı Rab, bütün dünya krallıklarının Allah’ı, sen ancak sensin. Gökleri ve yeri sen yarattın.”
Birinci Tarihler 17. bölüm ayet 20:
“ Ya Rab, kulaklarımızla işittiklerimizin hepsine göre, senin gibisi yoktur ve senden başka Allah yoktur.”
İkinci Tarihler 6. Bölüm ayet 14:
“Ya Rab, İsrail’in Allah’ı ne gökte ne yerde senin gibi Allah yoktur.” Bakın İsrail oğullarına Yahudilere devamlı öğretilen nedir: Allah birdir. Onun gibisi yoktur.
Mezmurlar bölüm 18, ayet 31:
“Çünkü Rabden başka Allah kimdir?” diye soru yöneltiyor.
Sonra Mezmurlar 50. bölüm ayet 7:
“Ey kavmim, dinle de söyleyeyim; Ey İsrail ve sana şehadet edeyim; Allah, senin Allah’ın benim.” Allah’u Teâlâ diyor ki senin Allah’ın benim, başka yok.
Mezmurlar 86. bölüm 10. ayet:
“Çünkü büyüksün ve şaşılacak işler yapan sensin. Yalnız Allah sensin.” Hiçbir yerde kuşkuya mahal bırakmayacak şekilde, açıkça Tevrat diyor ki Allah birdir. Eşi ve benzeri yoktur.
Sonra Mezmurlar 90. bölüm ayet 2:
“Dağlar doğmadan önce ve sen yeri ve dünyayı yaratmadan önce, ezelden ebede kadar sen Allahsın.” Bu demek değil ki bugün Allah’sın yarın ey Allah sana ortak olan birisi de gelir.
İşaya 43. bölüm ayet 10:
“Rab diyor: Benden önce Allah olmadı ve benden sonra olmayacaktır.”
İşaya bölüm 45 ayet 5-6:
“Rab Benim ve başkası yoktur; benden başka Allah yoktur. Sen beni tanımazken, sana kuşak bağladım ki, şarktan ve garptan olanlar benden başkası olmadığını bilsinler; Rab benim ve başkası yoktur.”
Eski ahiddeki kitaplarda devamlı olarak Allah’u Teâlâ’nın bir olduğu ve Yahudilere bunun öğretildiği hep söyleniyor.
Yeni Ahit’ten (İncil) Deliller
İncillerle ilgili de şunu söyleyelim: Hıristiyanlık iddialar üzerinde kurulmuş olan bir dindir, yani delil yok. Aşağı yukarı 62 tane İncil’in var olduğu söyleniyor. Onlar hiç delil yokken diğer İncilleri attılar bunlar kabul edilmez dediler. 4 tane incili aldılar. Bunları kabul ediyorlar. Bunlardan bir tanesi Yuhanna’dır.
Markus 12.bölüm 29. ayet:
“İsa cevap verdi. Birincisi dinle Ey İsrail; Allah’ımız, Rab bir olan Rab’dır”
Yuhanna bölüm 10:
Hz. İsa (a.s.)’ı Yahudiler bir gün taşlamak istediler.
“Neden beni taşlayacaksınız” diye Hz. İsa (a.s.) sordu. Onlar Hz. İsa(a.s.)’a diyorlar ki:
“Sen insan iken, Allah olduğunu iddia ediyorsun. Onun için seni taşlayacağız.”
Hz. İsa (a.s.) kendini orada savunuyor. Hz. İsa (a.s.) kısacası dedi ki:
“Bakın sizin kitabınızda, şeraitinizde Allah’ın sevdiği kullarına hatta kadılara, bazı insanlara, âlimlere ilah denilmedi mi? Eğer onlara ilah denilebiliyorsa ondan aşağı mertebede ben kendime oğul diyorum. İlah demiyorum.” Hz. İsa (a.s.)’ın orada ne demesi lazımdı:
“Ey Yahudiler! Evet, ben Allah’ın oğluyum. Allah’ım dediğiniz doğrudur beni taşlayabilirsiniz. Ama ben hak üzerinde olduğum için her türlü sıkıntıya katlanmaya razıyım.” Ama Hz. İsa (a.s.) bunu demedi. Hz. İsa (a.s.) onların iddialarını reddetti. Dedi ki:
“Siz yanlış anladınız. Sizin kitabınızda Tevrat’ta bazı kimselere ilah denilmiştir. Ve siz onu hiçbir zaman gerçek manada ilah olarak anlamıyorsunuz taşlamıyorsunuz, o zaman benim suçum ne?”
Yuhanna, 6. bölüm 44. ayet:
“Siz ki birbirinizden izzet kabul eder ve bir olan Allah’tan gelen izzeti aramazsınız. Nasıl iman edebilirsiniz?”
Burada, bir olan Allah kelimesi var.
Yuhanna bölüm 17. bölüm ayet 3:
“Ebedi hayat da şu ki; seni, yalnız gerçek Allah’ı ve gönderdiğin İsa Mesihi bilsinler.”
Burada da yalnız gerçek Allah kelimesi var.
Yuhanna 21. bölüm 17.ayet:
“Benim babamın ve sizin babanızın, benim Allah’ımın ve sizin Allah’ınızın yanına çıkıyorum.”
Yani nasıl benim babamsa aynen onun gibi sizinde babanızdır. Denilmiyor ki benim için Onun özel babalığı vardır. Eğer Hz. İsa gerçek manada oğul ise o zaman en azından İsa’nın hitap ettiği bütün erkekler hâşâ Allah’ın öz oğulları sayılacaktır.
Yuhanna 10. bölüm ayet 31-36:
“Yahudiler onu taşlamak için yine yerden taş kaldırdılar. İsa onlara cevap verdi: Size Babadan birçok iyi işler gösterdim; bu işlerden hangisi için beni taşlıyorsunuz? Yahudiler ona cevap verdiler: Seni iyi işten dolayı değil, fakat küfürden dolayı ve sen insan iken, kendini Allah ettiğinden dolayı taşlıyoruz. İsa onlara cevap verdi: “Ben dedim: Siz ilahlarsınız” diye şeriatınızda yazılı değil mi? Kendilerine Allah sözü gelenlere, ilahlar dediği halde (ve kitap bozulamaz), Allah’ın oğluyum, dediğim için siz Babanın takdis edip dünyaya gönderdiği zata mı: Küfrediyorsun, diyorsunuz?”
Hadise şu: Yahudiler İsa(a.s.)’ı taşlamak istiyorlar, recmetmek istiyorlar. Hz. İsa (a.s.) onlara soruyor:
“Siz niye beni recmedeceksiniz? Ben ne yaptım? Benim suçum nedir? Ben o kadar iyi iş yaptım siz beni recim mi edeceksiniz?”
Dediler ki:
“Hayır, senin iyi yaptıklarından dolayı değil. Senin bu yanlış işler, küfrünle ilgili olan işlerden dolayı biz seni taşlayacağız.”
Hz. İsa (a.s.) diyor ki:
“O nedir?”
Diyorlar ki:
“Sen ilah olduğun iddiasında bulunuyorsun.”
Hz. İsa (a.s.) orada onlara kendini savunmak için cevap veriyor. Hz. İsa (a.s.) eğer ilah olma iddiasında olsaydı diyecekti ki:
“Doğruyu söylüyorsun ne yaparsanız yapın. Ben ilahım, bana hiç zarar veremezsiniz. Ben Allah’ın oğluyum bana hiçbir şey yapamazsınız.” Öyle demesi lazımdı. Ama Hz. İsa (a.s.) böyle diyeceğine onlara dedi ki:
“Hayır, bakın sizin kitaplarınızda bazı kimselere ilah denilmiştir.”
Eski ahitte, Yahudilerin şeraitinde bazı kişilere Allah ve Allah’ın oğlu denilmiştir. Hz. İsa (a.s.) diyor ki:
“Yahudiler onu taşlamak için yine yerden taş aldılar. Hz. İsa (a.s.) onlara cevap verdi. Size babadan birçok iyi işler gösterdim. Bu işlerden hangisi için beni taşlıyorsunuz.”
Yahudiler ona cevap verdiler.
“Seni iyi işten dolayı değil fakat küfürden dolayı ve sen insan iken kendini Allah kabul ettiğinden dolayı taşlıyoruz.”
Suçlama bu. Hz. İsa (a.s.) onlara cevap verdi:
“Ben dedim ki, siz ilahlarsınız diye şeraitinizde yazılı değil mi? Kendilerine Allah sözü gelenlere ilahlar dediği halde, Allah’ın oğluyum dediğim için siz babanın takdis edip dünyaya gönderdiği zata mı küfrediyorsun diyorsunuz?”
Yani diyor ki, “ben kendime ilah demiyorum ki, Allah bana oğul diyor. Siz bundan dolayı mı beni taşlıyorsunuz?”
Eğer bu suç ise o zaman bu ondan daha aşağıdaki bir suç.
Benim bahsettiğim tartışmada da Vâdedilen Mesih’i (a.s.) Hıristiyanların önüne bu olayı ve ayeti de koydu. Onlarda hiç cevap yoktu. Özellikle Hıristiyanlar Hz. İsa (a.s.) ilah dediği zaman, Yeni Ahitten Yuhanna 10. bölümün bu birkaç ayetini okursak onlarda bunun bir cevabı yoktur.