Kendisine Yapılan Suçlamalar

Hz. Ahmed ve Cemaati aleyhinde birçok itiraz ileri sürülmektedir. Özellikle Pakistan’ın yerli hocaları, her ne gaye ile olursa olsun, Hz.Ahmed ve Cemaati aleyhinde değişik suçlamalar ileri sürerek ülke halkını sayıca hissedilmeyecek kadar az olan Müslüman Ahmediye Cemaati’ne karşı kışkırtmışlardır. Bu kışkırtmalar neticesinde bu Cemaat’e mensup kişilerin evleri ateşe verilmiş, malları yağma edilmiş ve bu Cemaat’e mensup birçok kişi şehit edilmiştir.

Örneğin 1974’de bu Cemaat aleyhinde hocalar tarafından büyük bir hareket başlatıldı. En sonunda Pakistan Büyük Millet Meclisi  üyeleri hocaların baskısına boyun eğerek bu Cemaat’in yasa gereğince Müslüman sayılmayacaklarına karar verdiler. Gelişmekte olan bir ülkenin politikacılarının ülke işlerini terk ederek günlerce dinî bir mesele ile uğraşmaları hayret vericidir. Ayrıca fazla din bilgisi bulunmayan bir politikacının kimin Müslüman kimin Müslüman olmadığı konusunda karar verebilme yetkisi olup olmadığı da ayrıca tartışılabilir.

Butto aleyhinde bir darbe düzenleyerek iktidara gelen General Ziya-ül Hak, bir sıkıyönetim yasasına dayanarak Müslüman Ahmediye Cemaati aleyhinde şu yasakları koydu:

Kelime-i Şehadet okumaları;Selamün Aleyküm demeleri;İbadet yerleri için Cami ve Mescit kelimeleri kullanmaları vs.Bu “suçu!” işleyenlerin, üç yıl hapis cezasına çarptırılmaları karara bağlanmıştır[1]

Bizim dinî kitaplarımızda Müslüman ve Müslümanlık şöyle vasıflandırılmıştır:“Müslümanlık iki büyük inanç temeli üzerine kurulmuştur:

1. Allah’tan başka ibadet edilecek tanrı bulunmadığı,2. Muhammed’ın (s.a.v.) Allah tarafından bütün insanlara gönderilmiş olduğu.

İslâm dini bunu bir düstur olarak “ Lâ ilâhe illallah Muhammedür Resulüllah” cümlesinde toplamıştır. Bu mübarek cümleyi dili ile söyleyip kalbi ile de tasdik eden kimse, İslâm dinine girmiş olur.[2]”     Aynı eserde yine şöyle deniyor: “Lâ ilâhe illallah Muhammedür Resulüllah düsturunu diliyle söyleyip, kalbiyle tasdik eden herkes mümindir. İslâm dinine ilk girecek ve bu dinin yolculuğunu yapacak kimse bu mübarek cümle ile İslâm dinine girmiş olur.” Oysa Pakistan’ın sözde dinî fakat aslında çok dar görüşlü  toplumunda kendilerinin Müslüman olduklarını ileri süren; beş vakit namaz kılan; Kelime-i Şehadet düsturunu dilleriyle söyleyip kalpleriyle tasdik ettiklerini ifade eden bir cemaatin Kelime-i Şehadet, ezan ve Kuran-ı Kerim okumalarına bile izin verilmemektedir. İhtilal hükümetinin bu yasaklar için “Sıkıyönetim Yasaları”na  başvurmaları da dikkate şayandır. Pakistan’ın ilkel toplumunda işbaşındaki her hükümet bir sıkıntıya düştükleri zaman, halkın dikkatini başka bir yöne çekmek gayesiyle daima Ahmediye problemine başvurmaları da enteresandır.  Bir ihtilal neticesinde iktidara gelen General Ziya-ül Hak hükümeti devrinde Hz.Ahmed’in cemaati olan Müslüman Ahmediye Cemaati’ne değişik haksızlıklar yapıldığı bilinen bir gerçektir. Cemaat’in beş vakit namaz kıldığı birçok cami yıktırılmıştır. Birçok yerde cami duvarlarına yazılı Kelime-i Şehadet ve ayet-i kerime, polis eliyle zor kullanılarak sildirilmiştir. Cemaat’in ezan okumaları, Selamün Aleyküm gibi İslâmî karşılaşma ve selamlaşma şeklini kullanmaları, Kelime-i Şehadet ve Kuran okumaları vs. yasak olduğu halde, Cemaat üyeleri bunlardan vazgeçmediklerinden dolayı yüzlerce genç hapishanelere atılmıştır. Sıkıyönetim yasasına göre bu “Suç!”ların cezası  üç yıl hapis olduğu halde bazı bağnaz hakimlerin Ahmediler’i yedi yıl ağır hapis cezasına çarptırdıkları da hem şaşırtıcı hem de üzücüdür. Birçok Ahmedi şehit edilmiş ve hiç birisinin katili yakalanmamıştır. Müslüman Ahmediler’e yapılan bu haksızlıklar birçok uluslararası kuruluş tarafından kınanmıştır. Bu konuda daha detaylı bilgi edinmek için şu eserlere başvurulabilir: 1. Human Rights Under Military Rule In Pakistan; Lawyers  Committee for Human Rights; July, 1985.2. United Nations Ecomomic And Social Council; Commission On Human Rights; Thirty-eighth Session Agenda; 27 Aug. 1985.3. Press Statement By Nawab Akbar Bugti; Quetta; 7th Nov. 19854. Human Rights In Pakistan; Report Of Karen Parker; Human Rights Advocates; San Francisco, Califorina, January, 1987. Pakistan Sıkıyönetim Hükümeti’nin canlı tutmaya çalıştığı sözde “Ahmediye Meselesi” Pakistan ve İslâm’ın  güzel adlarına belki kara leke sürmüştür, yalnız sıkıntı içinde bulunan Pakistan’ın fakir ve cahil halkının hükümet aleyhindeki öfkesini başka yöne çevirdiği ve böylece General Ziya-ül Hak’ın iktidarının uzamasına bir sebep olduğu da bir gerçektir.  Acaba Müslüman Ahmediye Cemaati ve kurucusu olan Hz.Ahmed aleyhinde ne gibi itirazlar ve hangi suçlamalar ileri sürülmektedir? Bu suçlamaların içyüzü nedir? Bu konuya el atmadan önce şunu belirtelim ki Hz.Ahmed’e irili ufaklı yüzlerce itiraz ve suçlama yapılmıştır. Bu çalışmamız bütün suçlamaları ele almaya müsait değildir. Zaten çoğu gereksiz ve anlamsız olan bu suçlamaları ele almamıza bir sebep de yoktur. Biz burada ancak uluslararası bilinen bazı suçlamaları ele alacağız.


[1] The, Gazette Of  Pakistan; Martial Law Ordinance No.XX, of 1984.

[2] Cep İlmi Hali; Mehmet Soymen; Diyanet Yayınları; 1974; s.3

Önceki

İsa (as) ilah mı, insan mı? Kefaret inancı doğrumu?

Sonraki

Osmanlı Elçisinin Hz. Ahmed (a.s.) ile Görüşmesi