Kur’ân-ı Kerim’in hizmetinin son derece değerli bir hizmet olduğunu cemaate anlatmak istiyorum.
Batılılar en çok Kur’ân’ın ehemmiyetini düşürmek isterler. İslam’ın büyük bir düşmanı olan Alman kökenli Noldeke ki aynı zamanda Arapça’nın büyük ustalarından sayılmaktadır Britannica ansiklopedisinde şöyle yazmıştır.
“Avrupalı yazarlar Kur’ân’ın hatalarını ve noksanlıklarını ispatlamak için çok çabalamışlardır ama başaramamışlardır.”
Yani kendisi bu konuda çok çaba gösterildiğini kabul ediyor. Ama Kur’ân’ın önemini düşürmek için en tehlikeli hamlelerden birisi elimdeki bu kitaptır. Adı “üç eski Kur’ân’ların sahifeleri” olan bu kitap, doktora sahibi bir kadın tarafından yazılmıştır. Anlattığına göre Mısır’a gittiğinde Hıristiyanlık üzerine eski bir kitap almış ama sayfalarına belli ilaçlar sürünce yazılanların altından başka yazılar çıkmış. Doktor Mengana bunun eski bir Kur’ân sahifesi olduğunu iddia ediyor ve elimizdeki mevcut Kur’ân’la bazı farklar gösterdiğini söylüyor. Dolayısıyla Kur’ân’ın da zamanla değiştiğini ispat ettiklerini söylüyorlar.
İspat olarak da Hazreti Osman’ın Kur’ân’a kitap şekli verdiği zaman diğer sahifeleri yaktığı hatırlatılıyor. İddialarına göre o dönemin Hıristiyanları, yakılma emri verilen o Kur’ân nüshalarının gizli kopyalarını hazırlamışlar ve bugün o eski nüshalar elimize geçmişlerdir. Bu son derece tehlikeli bir komplodur. Kitabın kâğıtlarının eski olduğu ve yazılanlarının eski olduğu öne sürülmektedir ve böylece insanların kafaları karıştırılmaktadır.
Hıristiyanların çevirdiği dolaplar
Bu konuyu ben detaylı olarak araştırdım ve neticeleri bugün sizlerle paylaşmak istiyordum ama zamanımızın kısıtlılığı buna izin vermiyor; hava da müsait değil. Ama kısa bir latifeyi anlatayım. Öne sürülen sözde Kur’ân’ın kendi kelimeleri bile sahte olduğunu ortaya koymaktadırlar. Örneğin Kur’ân-ı Kerimdeki ayeti [1] Hıristiyanların öne sürdüğü Kur’ân şöyle der;
Yani “o Allah’a ve O’nun kelimesine iman eder…”
Burada “kelime”den Hazreti İsa kastedildiğini söylerler! Yani hâşâ Peygamber Efendimiz Hazreti İsa’nın (a.s.) öğrencisiydi. İşte bunun gibi beyhude dolaplar çevrilmiştir ama neticede yine kendileri yalancı durumuna düşmektedirler.
Örneğin Kur’ân’ın asıl tertip ve sıralamasının Hazreti Osman (r.a.) zamanında yapılan sıralamadan farklı olduğunu iddia ederler ama kendi çevirdikleri Kur’ân’da aynı sıralama vardır! Bir şeyin yanlış olduğunu ispat etmeye çalışırken becerememişler ama başka bir şeyin doğru olduğunu kendileri kanıtlamış oldular.
Sonra bu sözde Kur’ân’da bazı Arapça dilinde hiç olmayan kelimeler kullanılmıştır. Örneğin “ilim” kelimesini Arapça bilmeyen birisi olarak yazmıştır! Sonra yine başka bir hata yeni yeni hırsız olan bir hırsızın meşhur hikâyesini anımsatmaktadır.
Hırsızlığı yaptıktan sonra polis hırsızlık yaptığı eve gidince bu da gelmiş ve araştırmalarda yardımcı olmaya başlamış. “Sanki hırsız buradan girmiş ve böyle dolaşarak buraya gelmiş” demiş. Akıllı bir polis memuru bu işin içinde bir iş olduğunu sezmiş ve adama “ne güzel yorumlar yapıyorsunuz. Başka bir şeyler de söyleyin” demiş. Heyecanlanan hırsız anlatmaya devam etmiş ve sonunda “işte burada sendelemiş sanki; işte o anda bohça elimden düştü ve şuradan kaçtım” demiş. Ağzından “elimden” ve “kaçtım” kelimeleri çıkıvermiş ve kendisinin hırsız olduğu anlaşılmış; hemen de yakalanmış. Hıristiyanların sözde Kur’ân’ında da benzer şeyler vardır.
Sanki birisi Müslümanları kandırmak için hazırlamış ama farkında olmadan komplosunu ortaya çıkartacak olan hatalardan kurtulamamış. Birçok kelimeyi yanlış yazmışlar.
Bütün bunlar gösteriyor ki cahil bir Hıristiyan eline kalemi alıp uydurmaya başlamış ve farkında olmadan hata üstüne hata yapmış. Şimdi Avrupalı Müsteşrik’lerin bazı itirazlarını tek tek ele alacağım.
Hz. Mirza Beşiruddin Mahmud Ahmed
Kur’an’ın Faziletleri adlı kitabından
[1] Araf 159[2] Tövbe 26