Melek mi güçlü, yoksa şeytan mı?

Şimdi meleğin yol göstermesinin mi yoksa şeytanın yoldan saptırmasının mı daha kuvvetli olduğu genel sorusunu ele alalım. İnsan için hangi yol daha açıktır. Meleğin gösterdiği yol mu yoksa şeytanın önerdiği mi? Bu aynı zamanda Allah’ın kulları için hidayet veren unsurları mı daha fazla yarattığı yoksa yoldan saptıran unsurları mı daha fazla yarattığı sorusunu da gündeme getirmektedir. Sufiler bu konuda yanılmışlardır, ya da teknik bir hataya düşmüşlerdir demek daha doğru olur. Dini ıstılahların kullanımıyla ilgili bu hata gerçek bir hata sayılmaz. Genellikle tüm sufiler “meleğin tek bir yolu var; oysa ki şeytana uymanın bin bir yolu mevcuttur” demişlerdir. Ama bu yanlıştır. Doğanın kanunu bunu yalanlarken Kuran-ı Kerim de bunu kabul etmemektedir. Doğanın kanununu incelersek insanın içindeki düşünceler dış muharrikler yüzünden oluşmaktadır. Örneğin çalma fikri bir şeyi görünce oluşur. Diğer konularda da benzer örnekler bulunabilir. Ama bu aynı zamanda iyilik düşünceleri için de aynıdır. Nasıl ki “çalayım” fikri bir şeyi görünce oluşuyorsa “fakirdir; yardım edeyim” düşüncesi de bir şeyi görünce oluşur. Aynı şekilde kulak nasıl bir şeyi duyunca kötü düşüncelere neden olabiliyorsa iyi düşüncelere de neden olabilir. Dokunma, görme ve tatma algıları da benzerdir. Yani meleğin girdiği kapı şeytanın kullandığı kapıyla aynıdır.

Sonra Kuran-ı Kerim de “meleğin yolu birdir; şeytanınkiyse çok” fikrini reddetmektedir. Sufilerin zihinlerinde karışıklık yaratan ayet şöyledir.

İşte Benim doğru yolum budur, onu izleyin; türlü türlü yollardan gitmeyin yoksa bunlar sizi Allah’ın yolundan ayırır.[1]

Diyorlar ki bu ayete göre Allah’a giden yol tektir ama sapmak birçok şekilde mümkündür. Ama bu konuda yanılmışlardır. Her şeyden önce Kuran-ı Kerim kendisi şöyle buyurmuştur;

Yani bizim yolumuzda çaba gösterenlere Biz çeşitli yolları gösteririz.[2]

Bu iyiliğin yollarının da birden çok olduğunu gösterir. Birinci ayetin asıl anlamı şudur ki Allah’ı bulmak için muhtelif dinleri denemenin gereği yoktur, sadece İslamiyet yeterlidir. Yoksa İslamiyet’in içinde Allah’a giden sonsuz ruhani yollar vardır. Şeytan insanı saptırmak için birçok yolu dener. Bazen “Sen Hıristiyan ol” der, bazen de “En iyisi Arya ol” der. Bazen de başka bir şey önerir. Allah böyle yapmaz. O hep tek bir dinle insanları çağırır ama bu din kendi içinde birçok yolu içerir.

Sufilerin hatasının sebebi budur. Yoksa Allah’ın hidayet verme gücü şeytanın saptırma gücünden kıyaslanamayacak kadar fazladır. Şöyle der;

Rahmetim her şeyi kuşatmaktadır; kapsamaktadır.[3]

Neden kötülük daha yaygın?

Peki, eğer iyiliğin gücü kötülüğün gücünden fazlaysa neden dünyada daha çok şeytanımsı insanlar görünür. Bu şeytanın etkisinin daha güçlü olduğunu göstermez mi?

Unutulmamalıdır ki bu konuya böyle yaklaşmak doğru değildir. İçinde kötülük olan insanların sayısının tertemiz insanlara göre fazla olması bir ölçüt değildir. Asıl ölçüt şudur ki her insanın içindeki iyiliği onun kötülüğünden fazla mıdır? Bu şekilde değerlendirirsek insanların çoğunluğunun daha çok iyilik barındırdığı ortaya çıkacaktır. Kötülük göze battığı için daha çok gibi görünmektedir. Peygamber Efendimiz “bir gün herkes cehennemden çıkmış olacaktır” [4] demiştir.

Hırsızlık yapan birisine herkes kötü diyecektir. Oysaki belki birçok ayıp onda yoktur ve birçok iyiliği şahsında barındırmaktadır. Yani birçok iyiliği olup da bir tek ayıbı olan birisi de olabilir. Kötülüklerinin sayısı iyiliklerinden fazla olan birisini bulmak zor olacaktır. Böyle bakınca dünyada iyilik kötülüğe göre fazladır. Ama dediğim gibi insanlar kötülüğü hor gördükleri için ve göze battığı için daha çok fark edilir. Başka her açıdan sapasağlam olan birisinin eğer burnu yoksa insan gözü doğrudan oraya gider; bu eksikliğe yoğunlaşır. Diğer uzuvların güzelliğine kimse bakmaz. Velhasıl-ı kelam iyilik fazladır ama kötülük az da olsa göze batmaktadır.

[1] Enam süresi 154. ayeti

[2] Enkabut 70. ayeti

[3] Araf süresi 157 ayeti

[4] Müsnad Ahmad bin Hambal

Hz. Mirza Beşiruddin Mahmud Ahmed (ra), Melaiketullah adlı eserinden

Önceki

Kalbe doğan düşünce melekten mi şeytandan mı?

Sonraki

Melekler insanı nasıl etkiler?