Bazı insanlar ne zaman rüya görürlerse görsünler hep korkutucu unsurlar içeren rüya görürler. Öte yandan bazılarına hep müjdeleyen rüyalar nasip olur. Eğer rüyaların arkasında Allah’ın eli varsa bu olay neden böyledir? Neden bir tip insan hep korkutan rüyalar görürken diğer tipi hep müjdeleyen rüyalar görsün? Her iki grubun her iki tipten rüya görmesi gerekmez miydi?
Bunun cevabı şudur ki bu, rüyanın hadis-ün-nefis[1] olup olmamasına bağlıdır. Eğer görülen rüyalar hadis-ün-nefis sınıfına giren rüyalarsa ne korkutmaları zarar verir ne de müjdelemeleri fayda verir. Her iki durumda bu rüyalar boşa giderler; netice doğurmazlar. Bu durumda gören insanlar arasında da fark yoktur; ikisi Allah’ın nezdinde aynı seviyede olabilirler. Rüyaları kendi zihinlerinin uydurduğu şeyler olduğu için fayda veya zarar söz konusu değildir. Eğer durum buysa zaten itiraz edilecek bir tarafı kalmıyor çünkü İslamiyet kendisi de hadis-ün-nefis adlı rüyaların varlığını kabul ediyor.
Denilebilir ki her ne kadar bunlara hadis-ün-nefis dense de bazen gerçekleşirler ve bu durumda bir grup zarar görüyor; diğeri ise fayda. Bu kadar net bir sonuç ortadayken iki grubu nasıl aynı kefeye koyabiliriz.
Bunun cevabı şudur ki gerçekleşirse hadis-ün-nefis olmaz. Böyle bir şey zaten mümkün değildir. İnsan zihninin gelecekle ilgili bir şey uydurma kabiliyeti yoktur ve bu tüm bilim adamları tarafından kabul edilen bir gerçektir. Hal böyleyken düşüne düşüne uydurduğu bir rüya nasıl gerçekleşsin? Böyle bir şey olursa ya tesadüftür ya da bariz bir şekilde düşünmeye başladığı zaman olayların gidişatından doğru tahminde bulunmuştur.
Rüya doğru çıkarsa hadis-ün-nefis de doğru olabilir neticesi tamamen yanlıştır. Gerçek şudur ki doğru çıkan her rüya Allah tarafından gösterilir. Onu gerçekleştiren insan zihni değil, kâinatı yaratan varlıktır.
Bu bizi sorunun başına getirir. Eğer bazı rüyalar hadis-ün-nefis değillerse ve Allah tarafından gösteriliyorlarsa o zaman neden bir grup insana hep müjde verir; diğerini ise korkutur? O zalim birisi midir ki böyle yapsın? Bunun cevabı Kuran-ı Kerimde verilmiştir ve şöyledir;
(Beni-İsrail süresi 21. ayeti)
“Biz herkese yardım ederiz; bu tip insanlara da o tip insanlara da. Rabbinin bahşişi hiçbir gruptan esirgenmez.”
Yani İlahi alışkanlık şudur ki kim olursa olsun; onun durumuna uygun biçimde ona bir şeyler verir. İçi karanlık insanlar karanlığa daha yakın oldukları için durumlarına uygun rüyalar da görürler. Hem kendi içleri aydın hem diğerlerine hep iyi haber vermek isteyenler ise daha çok müjdeleyen rüyalardan pay alırlar. Yani rüyanın tipi insanın iç durumuyla alakalıdır. Hep karanlık ve korkutan şeyler görenler hiçbir zaman âlâ ruhani seviyelere ulaşamazlar. Bu sebeptendir ki peygamberlerin hiç birisi böyle olmamıştır. Yani eğer rüya hadis-ün-nefis değilse o zaman kişinin iç durumunu yansıtır. Böyle insanlar zaten karanlığı seven insanlar olur; içleri çürüye çürüye bu hale gelmiş olur. Karanlık ve korkudan haz bile alırlar. Bu sebepten buna uygun karşılık görürler. İçi aydın insanlar ise farklı muamele görürler. Allah’ın kişinin durumuna göre davranması yukarıdaki ayete uygundur.
Ama unutmamak gerekir ki bu düşük seviyeler için geçerlidir. Oysa bazen nispeten yüce makamlara ulaşmış olan müminler de korkutan rüyalar görürler; bazıları ise görmezler. Bunun sebebi şudur ki Allah’ın her işi hikmetler içerir. Kuran-ı Kerim insan psikolojisinin ince detaylarıyla doludur. Ona göre bazı insanlar sert disiplin ve ceza korkusundan daha çok ilerlerken bazılarıysa mutlu haberler ve müjdelerle motive olurlar. Bu doğal meyilleri yüzünden Allah da onlarla daha çok fayda görsünler diye uygun muamele yapar. Şımaran insanlara sürekli müjde verilirse netice onların zarar görmesinden başka bir şey olmaz. Ama bu da daha ruhani yolculuğun başlarında veya az ilerlemiş olan insanlarla olur. Ufukta görünen musibetlerden haberdar edilmeseler bile musibet gelecektir ama haberdar edilince önlemlerini alabiliyorlar; kendilerini ıslah edebiliyorlar. Bu iman seviyelerini korumakla kalmayıp ilerlemelerine sebep oluyor. Bir de ödül aldıkça daha da motive olan müminler vardır. Onlara genellikle müjdeler içeren rüyalar gösterilir. Sözün özü rüyanın tipi müminin meyline uygun olur. Buna riayet edilmezse ilerlemeleri de sınırlı olur.
[1] Yani nefsin önerisi