Ömer İslamiyet'i kabul ediyor - Müslüman Ahmediye Cemaati

Ömer İslamiyet’i kabul ediyor

Bu sıralarda pek önemli olan başka bir hadise de oldu. Sonraları İslâm’ın ikinci Halifesi olan Ömer, hâlâ en müthiş ve en korkunç Müslüman düşmanlarından biri idi. Yeni cereyana karşı henüz tesirli bir tedbir alınmadığına inanıyor ve  Hz. Peygamber (S.A.V.)’in hayatına son vermeyi tasarlıyordu. Kılıcını alıp yola çıktı. Bir dostu onu bu halde görünce şaşırdı; nereye gittiğini ve ne amaçla gittiğini sordu. Ömer “Muhammedi öldürmeye” cevabını verdi.

“Peki amma, bunu yaptıktan sonra onun kabilesinden yakanı kurtarabilecek misin? İşlerin nasıl gittiğinden haberin var mı? Biliyor musun ki, kız kardeşin ile kocası da Müslümanlara katıldılar?”

Bu söz, Ömer’e gökten yıldırım düşer gibi geldi ve dehşetli canı sıkıldı. Hemşiresine ve hemşiresinin kocasına gidip evvelâ onların hesabını görmeye karar verdi. Evlerine yaklaştıklarında içeride bir şeyler okuduklarını işitti. İşittiği ses, Kur’an-ı Kerim’i öğreten Habbab’ın sesi idi. Ömer alelacele eve girdi. Hızlı ayak seslerinden telâşlanan Habbab saklanmaya çalıştı. Ömer’in kız kardeşi Fatma, Kur’an yapraklarını bir tarafa kaldırdı. Hemşiresi ve hemşiresinin kocası ile karşı karşıya gelince, Ömer, “Dininizden döndüğünüzü duydum,” diyerek, aynı zamanda yeğeni olan hemşiresinin kocasına vurmak için elini kaldırdı. Fatma, Ömer ile kocasının arasına atıldı ve Ömer’in eli Fatma’nın yüzüne çarpıp burnundan sel gibi kanlar akmasına sebep oldu. Bu vuruş Fatma’ya daha da fazla cesaret verdi ve “Evet şimdi biz Müslümanız ve Müslüman kalacağız. Bize ne istersen yap” dedi. Ömer kaba olmakla beraber, cesur bir adamdı. Kendi eli ile hemşiresinin yüzünü kanlar içinde bırakmaktan pişmanlık duydu. Kalbinde birdenbire bir değişiklik belirlendi. Okudukları Kur’an yapraklarının kendisine gösterilmesini söyledi. Fatma, kardeşinin bu yaprakları yırtıp atabileceğinden korkarak, onları göstermekten çekindi. Ömer böyle bir şey yapmayacağına dair söz verdi. Fakat, Fatma kardeşinin temiz olmadığını söyleyince, Ömer yıkanıp temizlenmek istedi. Temizlendikten ve sukûnet bulduktan sonra, Ömer Kur’an yapraklarını eline aldı. Bunlar üzerinde Ta Ha suresinin bir kısmı yazılı idi. Şu ayetlere gözü ilişti:

“Allah benim. Benden başka tapacak yoktur. Binaenaleyh Bana kulluk et. Beni anmak için namaz kıl. Muhakkak ki (beklenen) saat gelecek. Onu meydana koyacağım ki, herkes yaptığının karşılığını görsün.” (20:15,16)

Allah’ın varoluşu hakkındaki bu kuvvetli iddia, Mekke’de var olan putperestlik yerine İslâmiyet’in çok geçmeden gerçek ibadeti getireceği hususundaki bu açık vaid –bunlar ve bunların akla getirdiği zincirleme diğer birçok fikirler Ömer’e her halde çok tesir etmiş olmalıydı. Kendini tutamadı. Göğsü imanla kabardı ve “Ne kadar fevkalâde, ne kadar ümit verici!” diye söylendi. Habbab büzüldüğü köşeden meydana çıktı ve “Allah şahidimdir ki, daha dün Ömer’in veya Amr ibn Hişam’ın İslâma gelmesi için Hz. Peygamber (S.A.V.)’ın dua ettiğini işitmiştim. Sendeki değişiklik onun duasının eseridir” dedi. Ömer artık karar vermişti, Hz. Peygamber (S.A.V.)’ın nerede olduğunu sordu ve elinde yalın kılıç olduğu halde Dar Arkam’da onu görmeye gitti. Kapıyı çaldığında, Hz. Peygamber (S.A.V.)’ın sahabeleri aralıklardan Ömer’i görebiliyorlardı. Kötü bir niyetle gelmiş olmasından korktular. Fakat Hz. Peygamber (S.A.V.) “Bırakın gelsin” dedi. Ömer kılıç elde içeri girdi. Hz. Peygamber (S.A.V.) “Gelişinin sebebi ne?” diye sordu. Ömer “Ya Resul-Allah! Buraya Müslüman olmaya geldim” cevabını verdi. Hz. Peygamber (S.A.V.) yüksek sesle tekbir getirdi. Sahabeler de tekbir getirdiler. Mekke etrafında tepeler ALLAHU EKBER âvâzelerinin yankılarıyla çınladı. Ömer’in Müslüman olduğu haberi bir anda etrafa yaydı ve Müslümanlara eza ve cefa eden korkunç İslâmiyet düşmanı Ömer o andan itibaren, öteki Müslümanlarla birlikte, eza ve cefaya kendisi maruz kalmaya başladı. Fakat Ömer artık değişmişti. Evvelce eziyet vermekten nasıl zevk alıyor idi ise şimdi eziyet çekmekten öylece hoşlanıyordu. Çok taciz edilen ve rahat bırakılmayan bir adam olarak Mekke’de dolaşıyordu

Print Friendly, PDF & Email

Bir Öncekini Oku

Müslümanlara yapılan zulüm ve işkenceler şiddetleniyor

Bir Sonrakini Oku

Habeşistan’a göç