Sağlıklı bir diyet için et tüketimi şart mı? İslami bir bakış açısı…

Veganlık ve vejetaryenlik modern toplumda gittikçe popüler hale gelerek, 2018’de dünya nüfusunun %8’ine ulaştı. 2018’de İngiltere’de insanların %42’si bitki temelli bir diyete geçiş yaptı ve 2025 yılına kadar ülke nüfusunun %25’inin vegan ya da vejeteryan olacağı tahmin edilmekte.[1] Bu değişim, Batının gelişmiş ülkelerinde etin alternatiflerinin sürekli artmasına ve yükselen farkındalığa atfedilebilir. Nijerya gibi kimi ülkelerde ise veganlık yükselişte olsa da, bu aslında tercih değildir. Gıda sıkıntısı ve alım gücünün yetersizliği, bazı insanların et ve süt ürünleri tüketmelerini neredeyse imkânsız kılmaktadır[2]. Vegan ve vejetaryen diyetin seçkin sporcular ve profesyonel antrenörler tarafından benimsenmesi ise, bunun medyada güçlü bir yer bulmasına yol açmıştır. “The Game Changers” (2018 –  Oyun Değiştiriciler) gibi belgeseller de, bitki temelli bir diyet izlemenin sağlık yararlarını ortaya koyar. Bugünlerde, et tüketmenin hikmeti, ahlaki ve etik faktörler bazında sorgulanmaktadır. Et tüketimi üzerine yapılan tartışmalar arasında hayvanların insan tüketimi için öldürülmesinin ahlaki doğruluğu, hayvansal gıdaların beslenmedeki katma değeri, et yeme ile ilgili sağlık riskleri ve tamamen etsiz bir diyetin pratik sonuçları bulunmaktadır. Bu yazıda, etin sağlıklı ve dengeli bir beslenmedeki rolünü İslami bir bakış açısından inceleyeceğiz.

Gıda tüketiminin İslami felsefesi

Müslümanlar bu evrendeki her şeyin Yüce Allah tarafından yaratıldığına inanırlar. İnsanlar bu dünyaya çabalamaları ve türlerinin en iyisi olmaları amacıyla yerleştirilmişlerdir. En iyisi olmak için ise bedensel, manevi, zihinsel, ahlaki ve sosyal güçlerimizi ve yeteneklerimizi geliştirmemiz gerekir. Bu becerilerimizi en üst düzeye çıkartmakta yardımcı olmak adına Allah bize çeşitli kaynaklar sağlamıştır. Bu kaynaklardan biri cismi bedenimizdir ki, onunla manevi ve ahlaki ilerlememiz için erdemli davranışlarda ve salih amellerde bulunmalıyız. Bu değerli kaynakla (insan bedeni) ilgilenmek ve onu geliştirmek için, İslam kapsamlı bir rehberlik sistemi sunar. Gıda, insan vücudunun hayatta kalması ve sağlığı için en önemli unsurlardan biridir. İslam’ın yol gösterici sistemi, insanları gelişimleri için faydalı olan yiyecekleri tüketmeye teşvik eder ve onları fiziksel, ahlaki ve ruhsal sağlıklarına zarar verebilecek yiyecekleri yemekten de men eder.

“Orta yolu benimsemek” insanın tüm amellerini kapsayan başlıca İslam felsefesidir. Kuran-ı Kerim şöyle buyurur: ‘Ve böylece sizleri vasat (orta yolu benimseyen, hayırlı ve mertebece yüceltilmiş – Akreb-ul-Mevarid) bir ümmet kıldık…’ [3]. Bunun anlamı, Müslümanların her türlü aşırılıktan kaçınmaları ve orta yolu benimsemeleri gerektiğidir. Yiyecek tüketimi bakımından da İslami öğretiler aynı ilkeye dayanır. Yani, gıda seçimi yaparken de, her türlü aşırılıktan kaçının, orta yolu benimseyin ve ister bitkisel isterse bitkisel olmayan gıdaların tüketiminde ölçülü davranın. Kuran-ı Kerim şöyle buyurur: ‘yiyin, için ama israf etmeyin (aşırılıkta bulunmayın)’ [4]. Her tür yiyeceğin aşırısı yasaktır. Müslümanlara, hayvansal ve bitkisel kaynaklı yiyeceklerini, bedensel ihtiyaçlarına, çevresel sorumluluklarına ve kişisel tercihlerine bağlı olarak dengelemeleri emredilmiştir. Allah, değerli kaynaklardan faydalanmamıza yasak getirmez [5].

Yüce Allah buyurur ki: ‘Ey peygamberler, temiz şeylerden yiyin (ve yerli yerinde) iyi işler yapın…’ [6]. Temiz ve faydalı yiyecekler ile bir kişinin ahlaki durumu arasında derin bir bağlantı bulunur. Eski bir İngiliz atasözü ‘ne yersen, osun’ der. İslami bakış açısına göre temiz ve sağlıklı gıda kullanımı, iyi ve dürüst işler yapmak için gerekli olan bedensel ve zihinsel sağlığı arttırır ve böylece manevi ilerlemeye sebep olur. İslam’ın temel ilkesine göre ahlaki mevcudiyet bedensel mevcudiyetten önce gelir ki, bunun anlamı, bedensel gelişimin amacının ahlaki ilerleme olduğudur. Dolayısıyla bir mümin için hayattaki günlük bir eylem –yemek yemek kadar basit de olsa – onun için yaşamın amacını, Allah’ın varlığını ve manevi ilerlemede bulunmayı hatırlatan bir unsur olarak yardımcı olur.

İslam’ın gıda tüketimi kavramının özünde, yiyeceğin insan ahlakı üzerinde güçlü bir etkiye sahip olması bulunur. Bu nedenle gıda, izin verilen kaynaklardan sağlanmalı ve kökeninde, hazırlanmasında ve tüketiminde de sağlıklı olmalıdır.

Müslümanlara et yemeleri için neden izin verilmiştir?

İslam’da et yenilmesine dair felsefe Allah’ın Er-Rezzak [yani en mükemmel rızık veren] sıfatı ile bağlantılı olarak ele alınmalıdır; ‘Şüphesiz çok rızık veren, ancak kudret (ve) yüce vasıflara sahip (olan) Allah’tır.’ [7]. Yüce Allah Rezzak’tır ve O, sayısız yıldızlar, bitki örtüsü, doğa güçleri ve şüphesiz hayvanlar gibi her şeyi insanların hizmeti için yaratmıştır. Bundan dolayı hayvanın eti, Allah’ın insanın beslenmesi için sağladığı bir lütuf ve bereket olarak görülür; ‘Bir kısmının üzerine binesiniz diye, hayvanları sizler için yaratan Allah’tır. Onlardan bazılarının (da etini) yersiniz’ [8]. İslam, dengeli ve sağlıklı bir diyetin parçası olarak diğer hayvansal olmayan gıda ürünleri ile et tüketimini (birlikte) teşvik eder. Farklı kuvvetleri geliştirmek için sebze, mineral ve et gibi çeşitli gıda türlerine ihtiyaç vardır; ‘Ey inananlar, size verdiğimiz temiz şeylerden yiyin‘ [9]. Bu ayet-i kerime etkili bir şekilde göstermektedir ki, Allah insanlığın faydası için hem bitkisel hem de bitkisel olmayan gıdalar yaratmıştır.

Müslümanların neden et yemelerine izin verildiğini anlamaya çalışırken İslam’ın bazı temel ilkelerini kavramak önemlidir [10]. İnsan, Allah’ın yarattıklarının en iyisi sayılır. Kuran-ı Kerim buyurur ki: ‘Şüphesiz Biz insanı, evrimi bakımından en uygun biçimde yarattık’ [11]. Geçerli bir nedenden dolayı bir alt yaşam biçimi, daha üstün nitelikli bir yaşam biçiminin müşterek ve daha büyük hayrı için feda edilebilir. Bu kavram Kuran-ı Kerim’de izah edilen öğretilere uygundur. Örneğin kurban edilme olayı ki – Hz. İbrahimas ve oğlu İsmail’denas Kuran-ı Kerim’in Saffat suresi 103-105 ayetlerinde ayrıntılı olarak bahsedilir. Bu, insan yaşamının bir hayvanın yaşamı ile kurtulup desteklenmesi gerektiği ilkesinin doğruluğunu ortaya koymaktadır.

Hayvan etinin yenmesi zalimlik mi?

Bir hayvanı beslenmek uğruna öldürmenin, hayvan zulmü ile aynı olduğu tartışılır. Ancak İslam bu görüşü desteklemez. Bir hayvanın eti, insanlığın beslenmesi için Allah’ın bir lütfu olarak görülür ve onları, topluca hayatta kalmalarına ve ahlaki gelişimlerine ulaştırır. İnsan yaşamını ve sağlığını sürdürmek için et kullanmak, yaralarda mikro organizmaları öldürmek ve enfeksiyonları önlemek için antiseptik uygulamaktan farklı değildir. Mikropları öldürmek için antiseptik kullanmamak aptalca olurdu, çünkü bunun alternatifi (mikropların sebep olacağı) güçlü bir kan zehirlenmesi ile ölmektir. Aynı şekilde insan yaşamında, hayatta kalmak ve devam etmek için et dâhil çok çeşitli yiyecekleri kullanmak, Allah’ın nimetlerinden istifade etmenin haklı bir yoludur ve zulüm olarak kabul edilemez.

Tüm semavi dinler bir hayvanın kesilmesini bir cinayet olarak değil, insanlığın topluca kurtuluşu ve sağlığı için bir kurbanlık olarak görür. Allah her şeye kadirdir, bu yüzden O, kullarına can almayı asla emretmez ve bu Kuran-ı Kerim’in öğretilerinde de baştan sona ifade edilir: ‘Kendinizi (ya da birbirinizi) öldürmeyin. Şüphesiz Allah, size sonsuz rahmet edendir.’[12]. İslam ahlaki ve hukuki dayanağı olmayan her türlü kan dökülmesinin şiddetle karşısındadır. Müslümanların eğlence veya spor amaçlı olarak hayvanları öldürmelerine de izin verilmez. Müslümanlara ancak beslenmek, kendilerini, arazilerini ve mahsullerini korumak gibi haklı bir sebep için hayvanları öldürme izni verilmiştir. Hz. Resulullahsav şöyle buyurmuştur: “Hüküm Günü insanlar arasında karara bağlanacak ilk (şeyler) kan dökmek ile ilgili olacak” [13]. Hz. Resulullahsav yine buyurmuştur ki: “Kim bir serçe ya da ondan büyük bir şeyi haklı bir sebep olmadan öldürürse, Allah kendisini Hüküm Gününde (bundan) sorumlu tutacaktır” [14].

Her ne kadar hayvanların sebepsiz yere öldürülmesine izin verilmese de, hayatta kalmak ve insanlığın daha büyük bir yararı için hayvanların kurban edilmesi gerekli sayılan bir durumdur. Bir düşünelim! İçme suyunun içinde milyonlarca mikro organizma bulunur. Hepimiz bu canlıları öldürmeyi sonradan aklımıza getirmeden, günde birçok kez su içiyoruz. Müslüman Ahmediye Cemaatinin ileri gelen âlimlerinden Hz. Mirza Beşir Ahmadra, su içme eyleminin su kaybının telafisi ve insanlığın toplu kurtuluşu için bir alt yaşam biçiminin feda edilmesine sebep olduğunu açıklamıştır [15]. Su içerek, hayatta kalmak için milyonlarca mikro organizmanın hayatlarını feda ediyoruz. İnsan sağlığını koruyup sürdürmek için büyükbaş hayvanlardan, su dünyası ya da kuşlardan elde edilen eti yemek de aynı prensibi takip eder. Bir hayvanın hayatını kurtarmak için insan hayatından ve sağlığından ödün vermek merhamet değil, haksızlıktır.

İslam et yemekle ilgili ahlaki rehberlik sağlamakta mı?

Et tüketimi hakkında yol gösteren iki temel ahlaki ilke bulunmaktadır. Bunlar ölçülü bir şekilde yemek yemek ve sadece izin verilen ve sağlıklı kaynaklardan olan eti tüketmektir (Tayyib). Ölçülü olma ilkesi, Müslüman hayat tarzının tüm yönlerinde hâkimdir. Müslümanlara buyrulmuştur ki, doyumsuz bir halde ve aşırı müsamahakâr bir şekilde et yeme hakkını istismar etmek, gayriahlakidir. Kuran-ı Kerim emreder ki: ‘yiyin, için ama israf etmeyin (aşırılıkta bulunmayın)‘ [16]. Müslümanların diyetlerinde et bulundurmalarına izin verilmiştir, ancak ölçülü olmak, her şeyi kapsayan ilke olarak kalmaktadır. Herhangi bir et tüketimi ölçülü olmalı ve tevazu ile şükrü dayanak almalıdır. Bir kutlama için bir kuzu, koyun ya da inek kurban edildiğinde, şükürlerini göstermeleri için Müslümanlar, o hayvanın üçte birini bağış olarak paylaşmaları için teşvik edilirler. Bu yolla İslam, ölçülü olmayı teşvik eder ve aşırı tüketimi engeller. Etin çok fazla tüketimi, ucuz işlenmiş ete olan yüksek talebin neden olduğu gayriahlaki aşırı tarım uygulamalarının da ana kaynağıdır. Aynı şekilde, hayvansal ürünlerden tamamen kaçınmak ise, sadece ölçülü olma ruhuna aykırı olmayıp, aynı zamanda Kuran’ın öğretilerinin özüne de aykırıdır. Etten tamamen uzak durmak, besin takviyeleri almayı zorunlu kılar ki, bu da Allah’ın nimetinin üstün bir şeklini, daha düşük bir tercih için terk etmek gibidir [17].

….

Tayyib et prensibinin diğer bir yönü, herhangi bir toplumsal huzursuzluğa ya da tartışmaya yol açmayacak şekilde et tüketmeyi içerir. Peygamber Efendimizsav buyurmuştur ki: “Arap toplumunun geleneklerine aykırı yiyecekler uygun değildir.” Vadedilen Mesih Mirza Gulam Ahmad Kadiyani Hazretlerias bu meseleyi daha detaylı olarak açıklamıştır: “Daha yüksek bir hedefe ulaşmak için bir haktan vazgeçmek, şeriata aykırı değildir. Keza şüphe yok ki dinimizde bu, bizi her türlü övgüye layık Allah’a yaklaştıran eylemlerden birisi sayılır” [18]. Dinler arası münasebetleri teşvik etsin diye Vadedilen Mesihas önermiştir ki, eğer Hindular bu iyi niyete karşılık vereceklerse, o zaman Müslümanlar sığır eti yemekten vazgeçsinler. O buyurmuştur ki: “Unutmayın ki, bir şeyi yememize izin verildi diye, ardından onu yememiz gerekmez.” Bu teklif, inekleri kutsal kabul eden Hinduların duygu ve hassasiyetlerine saygı göstermek maksadıyla yapılmıştır.

….

İslam hayvanların sağlık ve rahatını nasıl korur?

İslam, genel olarak hayvanların sağlık ve rahatı için emirler ve hayvanların gıda tüketimi maksatlı kurban edilmeleri hakkında çok insancıl, kesin prensipler verir. Eğer Müslümanlar, Allah tarafından şefkat ve lütuf elde edenler olmak istiyorlarsa, onlara hayvanlara iyilik ve merhametle davranmaları emredilmiştir. İslam gereksiz ıstırabı desteklemez ve aslında insanları yeryüzünün hayvanlarına sevgi göstermeye teşvik eder: ‘Her canlıya yardım etmenin bir ödülü vardır’ [20]. İnsanların hayvanlara davranış tarzı, kişinin bir yansıması olarak görülebilir ve bu şu hadis-i şerif aracılığıyla tasvir edilmiştir: “Bütün yaratıklar [sanki] Allah’ın aile fertleri hükmündedir. Ve Allah’a en sevgili kimse, Onun yaratıklarına en çok faydası dokunandır” [21].

Hadislerde bir kadının bir kediyi hapsettiği, ona hiç yiyecek vermediği ve kedinin yiyecek için avlanmak üzere dışarı çıkmasına da müsaade etmediği, bu sebeple (kadının) Cehenneme mahkûm edildiği belirtilir. Kedi açlık ve susuzluktan ölür. Bu, büyük bir günah olarak görülür. Hepimiz hayvanlara davranışımız bakımından hesaba tutulacağız. Peygamber Efendimizsav buyurmuştur ki: “Hayvanlara muamelenizde Allah’tan korkun.” Bu, et üretimi amacıyla yoğun, sıkışık üretim uygulamalarını ve hayvanlara kötü muameleyi açıkça yasaklamaktadır.

Bu merhamet öğretisi hayvanların kurban edilmelerine kadar uzanır. Hayvanların kesimi ile ilgili öğretilerin temelinde merhamet ve hayvanların korunması vardır. Müslümanlara, ancak insancıl bir şekilde, en az acı çektirilerek öldürülmüş bir hayvandan elde edilmiş eti yemeleri için izin verilmiştir. Örneğin İslam şeriati hayvanın, şahdamarına kesik yoluyla öldürülmesi gerektiğini bildirir. Bu teknikle, merkezi sinir sistemi ile bağlantı bir kerede kesilir, boyuna uygulanan tek bir keskin kesik, tüm acı hissini anında engeller. Birden fazla hayvanın kesileceği durumlarda ise İslam, bunun diğer hayvanların kesimleri görmeyeceği şekilde yapılması gerektiğini öğretir. Hayvanların kesimden önce herhangi bir sıkıntı içinde olmamasını sağlamak çiftçilerin görevidir. Bu hayvanların ağır şartlarda, kalabalık ve klostrofobik koşullarda tutulmasından kaçınılmasını da kapsar: ‘insanın evcil hayvanlarını hapsetmesi büyük bir günahtır’ [22]. Bundan dolayıdır ki İslami öğretiler, et üretimi ile ilgili etik kaygıları açıkça ele alır.

İslam et tüketimi ile insan refahına katkıda bulunur mu?

Et tüketimi hakkındaki diğer bir ahlaki ilke, hem hayvanın rahatı hem de insan sağlığı bakımından ete en mükemmel şekilde ulaşılıp tüketilmesidir. Kuran-ı Kerim hayvan zulmü ile elde edilen etin yenmesini yasaklamıştır. Yüce Allah buyurmaktadır ki: ‘Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adı (anılarak) kesilen, boğularak ölen, darbe vurularak öldürülen, yüksek bir yerden düşerek ölen, boynuzlanarak öldürülen, canları çıkmadan kesebildiğiniz dışında, yırtıcı hayvanlar tarafından yenmiş olan ve sunakta (putlar adına) kesilen (hayvanın eti) … size haram kılınmıştır’ [23]. Müslümanların köpek dişlerine sahip hayvanların etlerini ve avlarını pençeleri ile yakalayan kuşları yemelerine de izin verilmez. Modern bilim, köpek ve kedi gibi yaygın bulunan köpek dişli hayvanlardan elde edilen eti yemenin sağlık tehlikelerini kavramaya başlamaktadır. Bunun hakkındaki detaylı bir tartışma, bu makalenin konusu dışındadır.

İslam etsiz bir diyeti destekliyor mu?

İnsanlar milyonlarca yıldır et tüketiyor. İnsan vücudunun yapısı, etten enerji yoğun temel besinler ile bitkisel gıdalardan elde edilen temel vitamin ve minerallerin birleşiminden oluşan dengeli bir diyet için uygundur. Et, yıl boyunca kara ve su kaynaklarında, otlayan hayvanlar ve kuşlardan yaygın olarak mevcuttur. Bu Allah’ın lütfudur ve bu dünyada Allah’ın lütuflarından faydalanmak en iyisidir. Bu kavram Kuran-ı Kerim’in şu ayetinden geliştirilmiştir: ‘Ey inananlar! Allah’ın size helâl kıldığı temiz şeyleri, haram kılmayın. (Allah’ın belirttiği) sınırları aşmayın’ [24].

Modern bilim, tamamen etsiz bir diyetin insan sağlığına zararlı olabileceğini göstermiştir. Pelagra bir gıda eksikliği hastalığı olup, çoğunlukla temel gıda olarak mısıra aşırı bağımlılıkla ilişkilendirilir. Belirtileri arasında beyin atrofisi, düşük IQ, demans ve zayıf sosyal davranış ile birlikte duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişim durması yer alır [25]. Batıda, tamamen bitkisel bir diyetten kaynaklanan besinsel eksiklikler, takviyeler ve daha geniş gıda seçeneklerinin mevcudiyeti ile azaltılabilmektedir. Yoksul ülkelerde böyle bir seçenek yoktur. Kuran-ı Kerim, Allah tarafından bahşedilmiş tüm müsaade edilen imkânların kullanılmasını öğretir: ‘De ki:  Allah’ın size indirdiği rızkın, bir kısmını helâl, bir kısmını (da) haram kıldığınızı, hiç düşündünüz mü? De ki: (Buna) Allah mı izin verdi? Yoksa Allah’a karşı yalan mı uyduruyorsunuz?” [26] İslam’da et yemek için herhangi bir zorunluluk bulunmasa da bu, dengeli sağlıklı beslenmenin bir parçası olarak savunulmaktadır. Yüce Allah, hayvanata ve çevreye duyarlı ve saygılı kalınarak yararlanılsın diye, insan sağlığı için doğal bir protein kaynağı ve besin sağlamıştır.

Müslümanlar Bayram’da neden hayvanları kurban ediyorlar?

Kurban Bayramı, Hz. İbrahim’insav kurbanını hatırlatır. Bu Müslümanlar için ruhlarını (kötülüklerden) arındırdıkları, kalplerini temizledikleri, maneviyat elde ettikleri ve bu duha [nurlu dönemin] aydınlığından nasiplendikleri bir zamandır [27]. Vadedilen Mesihas Kurban Bayramı döneminde sunulan kurbanlıklar hakkında şöyle buyurmuştur: “Ve elbette dinimizde bu, bir kimseyi her türlü övgüye layık olan Allah’a yaklaştıran eylemlerden biri sayılır… Ve bu nedenle feda edilecek hayvanlara da Kurban denir [Kurb kelimesinden, anlamı yakınlık demektir]; söylendiğine göre, onu içtenlikle ve özveriyle ve sadakat ile yerine getirenler, Allah’ı daha çok görür ve Ona daha yaklaşırlar.” [28]. Yüce Allah buyurmaktadır ki: ‘Onların ne etleri, ne (de) kanları Allah’a asla ulaşmaz. Ancak takvanız Ona ulaşır[29]. Bu nedenle, Kuran-ı Kerim, hayvan kurban etmenin temel amacının dindarlık ve takvada ilerlemek olduğunu açıklamaktadır. Bayram için kurban edilenin etini yemek inanlara, insandan üstün yegâne varlığın Yüce Allah olduğunu hatırlatma görevini yerine getirir. Bu nedenle, insanlar tüm fedakârlık, boyun eğme ve bağlılık çabalarını yalnızca Yüce Allah’a has kılmalıdırlar.

Müslümanların Hz. İbrahim’inas kurbanını anmakla öğrendikleri ders, Allah’a olan imanın faydalı sonuçlara ulaştırdığı ve ancak Ona boyun eğmenin (Kendisi ile) yakın bir münasebete götürdüğüdür. İbrahim Peygamber son derece zor ve ciddi bir duruma konulmuştu, ancak o Allah’ın hizmetinde olma görevini, zorlukları yenme, fedakârlık ve takva özelliklerini göstererek yerine getirmişti. Vadedilen Mesihas bunun felsefesini şöyle açıklamıştır: “İbrahimas Yüce Allah’ın emrini yerine getirmek için oğlunu boğazlamaya bile hazırdı … Bu, insanın tamamen Allah’a adanmış olması gerektiğinin gizli bir işareti idi; bir kimsenin kendi hayatı, bir kimsenin çocuklarının kanı keza bir kimsenin akraba ve ailesi, Allah’ın emri karşısında değersiz görünmelidir” [30].

 

Yazarlar hakkında:

Arusa Mahmud, Sheffield’de Psikoloji Lisans öğrencisi olup, gıda ve hayvan refahı ile ilgili araştırmalara yoğun ilgi duymaktadır.

Şehzad Ahmad, The Review of Religions dergisinin yardımcı editörüdür. Kendisi aynı zamanda Müslüman Ahmediye Cemaatinde imam olarak hizmet vermektedir. Greenwich Üniversitesinde İngilizce bölümünde lisans eğitimi almıştır. Uluslararası Müslüman Ahmediye Televizyonunda (MTA) yayınlanan aralarında ‘Islamic Jurisprudence’ (İslami içtihad) programının da bulunduğu farklı yayınlarda düzenli olarak konuşmacı olarak yer almaktadır.

Profesör Emtul Rezzak Carmichael MD, FRCS (Gen. Cerrahi), MBBS, bir danışmandır. 1987’de Akademik Mükemmellik alanında altın madalya kazanmıştır ve Londra, Edinburgh ve Philadelphia’daki büyük eğitim hastanelerinde cerrahi eğitim almıştır. İleri gelen bilimsel dergiler için birçok makaleler yazmıştır. The Review of Religions dergisinin kıdemli bir üyesi ve Müdür Yardımcısıdır.

 

SON NOTLAR

  1. https://www.vegansociety.com/news/media/statistics
  2. https://ecowarriorprincess.net/2017/11/africa-vegan-by-chance-not-by-choice
  3. Kuran-ı Kerim, Bakara suresi 2:144
  4. Kuran-ı Kerim, Araf suresi 7:32
  5. https://www.alislam.org/urdu/au/AU1-12.pdf
  6. Kuran-ı Kerim, Müminun suresi 23:52
  7. Kuran-ı Kerim, Zariyat suresi 51:59
  8. Kuran-ı Kerim, Mümin suresi 40:80
  9. Kuran-ı Kerim, Bakara suresi 2:173
  10. https://www.alislam.org/urdu/article
  11. Kuran-ı Kerim, Tin suresi 95:5
  12. Kuran-ı Kerim, Nisa suresi 4:29
  13. https://www.irishtimes.com/opinion/islam-views-murder-as-a-crime-and-a-major-sin-1.2150221
  14. Sunan An-Nasa’i
  15. https://www.alislam.org/urdu/article
  16. Kuran-ı Kerim, Araf suresi 7:32
  17. https://www.vegetology.com/blog/article/do-vegans-and-vegetarians-really-need-nutritional-supplements
  18. https://www.alislam.org/library/books/Message-of-Peace.pdf
  19. Mustadrak el-Hakim
  20. Hadis-i şerif: Buhari ve Müslim
  21. Hz. Enes tarafından rivayet edilmiş. Mişkat el-Mesabih, 3:1392; Buhari
  22. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5332932
  23. Kuran-ı Kerim, Maide suresi 5:4
  24. Kuran-ı Kerim, Maide suresi 5:88
  25. Kuran-ı Kerim, Yunus suresi 10:60
  26. https://www.alislam.org/library/books/Malfuzat-2.pdf
  27. https://www.alislam.org/library/books/Life-of-Ahmad.pdf
  28. Kuran-ı Kerim, Hac suresi 22:38
  29. https://www.alislam.org/library/books/Malfuzat-2.pdf

 

 

 

İngilizce orijinal:

https://www.reviewofreligions.org/23928/veganism-vegetarianism-meat-consumption-islamic-perspective/

 

 

Çeviren: Mehmet Önder

 

(Tüm sorumluluk makalenin yazarına aittir.)

Önceki

İnsanlar hâlâ Allah’tan vahiy alabilirler mi?

Sonraki

Eşcinselliğin manevi zararları var mıdır?