Tövbe Gerçeği - Müslüman Ahmediye Cemaati

Tövbe Gerçeği

Günahın gerçeği Hıristiyanların düşündüğü gibi Allah’ın (c.c.) önce günahı yaratıp binlerce sene sonra da onu nasıl affedeceğinin çaresini aramaya kalkması gibi değildir.

Günah ve tövbe arasındaki ilişki, sineğin iki kanadına benzer. Birisi zehirli olup öbürü onun panzehiridir. Aynen böyle her insanın iki kanadı vardır. Birincisi günah kanadı, ikincisi ise pişmanlık ve tövbe kanadıdır. Allah’ın (c.c.) kanunu böyledir.

Bakınız, bir insan kölesini döver, sonra pişman olur. Anlaşılan bu iki kanadı birlikte hareket etmektedir. Allah (c.c.) hem zehri hem panzehiri yaratmıştır. Bu zehir niye yaratıldı? diye sorarsanız, cevaben; “Bu zehir öldürüldüğünde şifa vermektedir” derim. Eğer günah olmasaydı kibir zehri insanı helâk ederdi. Tövbe ise bunu telafi etmektedir. Günah insanı kibir ve ucub (kendini beğenmek) afetinden korumaktadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) masum olmasına rağmen bir günde yetmiş kere istiğfar ederdi. Buna göre bizim durumumuz ne olmalı? Ancak günaha razı olmuş kimse tövbe etmez. Ama günahın günah olduğunun farkında olan kimse bir gün mutlaka tövbe edecektir.

“Seni affettim şimdi istediğini yap” Hadisinin Anlamı

Bir Hadis-i şerife göre “İnsan durmaksızın içtenlikle Allah’a (c.c.) yalvarınca Allah (c.c.) ona: “Ben seni affettim şimdi istediğini yap” der. Bu hadisin anlamı şudur: Allah (c.c.) onun kalbini değiştirdi. Nitekim o günahtan nefret etmeye başladı. Bir koyun yemini yerken hiç kimse ona özenmez. Aynen böyle gerçekten Allah’ın (c.c.) affına nail olmuş kimse de günahtan nefret eder.

Bakınız bir Müslüman domuz etinden nefret eder. Hâlbuki binlerce günahı, haram olmasına rağmen, işler. Bunda da bir hikmet vardır. Domuza karşı olan bu nefretimiz günahlarımız için de bir nefret teşkil etmelidir. Yani, günahlarımızdan da aynen bu şekilde nefret etmeliyiz.

Günahım Çok Diye Duadan Vazgeçmemeli

Günah işleyen kimse günahlarının çokluğundan dolayı (ümidini yitirip) duadan vazgeçmemelidir. Çünkü dua bir panzehirdir. Duaya devam ettiği takdirde bir gün o da günahtan nefret edecektir. Günahını çok görüp: “Duam kabul olmaz” diye dua etmeyen kimse eninde sonunda peygamberleri ve onların tesirlerini de inkâr edecektir.

Tövbe Niye Bi’atın Bir Parçasıdır?

Yukarıda beyan edilen tövbe gerçeğidir. Ama tövbe niye bi’atın bir parçasıdır? Aslında insan gaflet içindedir. Allah’ın (c.c.) eliyle değişen kimsenin eline el verip bi’at eden kimse, tıpkı bir ağacın aşılandıktan sonra değiştiği gibi değişir. Bu aşılanmadan dolayı bi’at eden kimseye, Allah’ın (c.c.) eliyle değişen kişiye verilen, İlâhî feyiz ve nur verilir. Ama bunun tek şartı bu ilişki de samimi olup sadakat ve vefa örneği olmasıdır. Bi’at eden kuru bir dal gibi olmayıp benim vücudumun bir parçası olmalıdır. Bu ilişki ne kadar sağlam olursa o kadar bi’at edenin lehine olacaktır.

Bi’at Ne Zaman Faydalı Olur?

Kuru kuruya ağızdan veya dilden edilen bi’atın hiçbir faydası yoktur. Böyle bir bi’attan pay almak zordur. Bu bereketten pay alınabilmesi için, kendi nefsini terk edip sevgi ve ihlâsla mürşidin (Vadedilen Mesih’in) olunması gerekir. Münafıklar Peygamber Efendimiz’le (s.a.v.) sağlam bir bağ kurmadıkları için zahirde bi’at etmelerine rağmen imansız kaldılar. Nitekim zahiri (görünürde) “La İlahe İllallah” demek işlerine yaramadı. Bu nedenle bu ilişkinin her geçen gün artırılması şarttır. Eğer talip (Allah’ın (c.c.) yolunda ilerlemek isteyen) bu ilişkiyi artırmak için çabalamıyorsa, o zaman onun şikâyeti ve üzüntüsü yersizdir. Sevgi ve ihlâs bağını sağlamlaştırıp elinden geldiğince itikat açısından mürşidin rengiyle renklenmeli. İnsanî nefis: “ Daha çok yaşayacaksın” demektedir. Bu bir kandırmacadır. Ömrün hiçbir itibarı yoktur. Nitekim bir an evvel doğruluğa ve ibadete yönelip, sabahtan akşama kadar kendinizi sorguya çekmelisiniz.

Vadedilen Mesih ve Mehdi

Hz. Mirza Gulam Ahmed Kadiyani

Eserlerden Seçmeler kitabından

Bir Öncekini Oku

Namaz İçinde Ana Dilinde Dua Etmek

Bir Sonrakini Oku

24.01.2020 – Hz. Saad bin Ubade (ra) & Hilafet makamının önemi