Geçmiş ümmet büyüklerimiz bu konudaki fikirlerini izah etmişler ve gelecek olan İsa Mesih ile Mehdinin iki ayrı insan olduğun; aksine bir tek zat olduğunu ve kendisine hem İsa Mesih hem de Mehdi isminin verileceğini beyan etmişlerdir. Meselâ İmam Sirac-üd Din İbn-ül verdî şöyle der:
Yani: Ulemanın bir tarifine göre “Nüzûl-ü İsa’dan” murat, yücelik ve şeref bakımından Hz. İsa’ya benzeyecek olan bir zatın ortaya çıkacağıdır. Hayırlı bir insana “Melek”; yaramaz bir insana da “Şeytan” denildiği gibi, (Melek ve Şeytanın) bir zat kendileri bahsedilmez. Aynı şekilde İsa Mesih’in Nüzûlünden murat bir zat Hz. İsa Mehdi olmayıp, yücelik ve şeref bakımından Hz. İsa’ya benzeyecek olan bir zâtın nüzûl edeceği, yani ortaya çıkacağıdır. [1]
Hz. İmam M.E. Salırî; İktibas-ül Envar adlı eserinde aynı fikri savunmuş ve:
Yani: “Bazı din bilginlerinin itikadı şudur ki hz. İsa’nın ruhu Mehdinin kişiliğinde kendisini gösterecektir. Nüzûl-i İsa’nın anlamı da işte böyle bir zatın belirlenmesidir. Meryem oğlu İsa’dan başka yoktur kendisinde aynı gerçek vurgulanmıştır. “[2] demiştir.
Allame Aleybazî Şerh-i Divan adlı eserinde:
Yani İsa (AS) ruhu Mehdinin (AS) kişiliğinde kendisini gösterecektir. “Nüzûl-i İsa” böyle bir zatın belirlenmesi demektir. [3]
Hz. Mehdi, İslam Dini, dünyada var olan bütün dinlerden daha üstün çıkarmak ve yüceltmek; keza geri kalmış olan Müslümanları da manen ve dinen yüce bir seviyeye ulaştırmak gayesiyle Ümmeti Muhammed’e gönderilecek olan bir zattır. O, efendisi olan Hz. Muhammed’den (SAV) nurla nacak olan ve Hz. Muhammed’in (SAV) buyurduğu gibi Hz. Mehdi (AS) bütün dünyadan kalkmış olan imanı tekrar dünyaya yerleştirecek, hatta Ülker yıldızına kadar yükselmiş olursa mutlaka ona yetişecek ve onu tekrar inananların kalbine indirecektir. Cuma Süresinde belirtildiği gibi Hz. Mehdinin gelmesi, sanki efendisi olan Hz. Resûlüllah (S.A.V.) gelmesi demektir. Onun için ümmet büyükleri Hz. Mehdi (AS)’ın yüceliğini apaçık beyan etmişlerdir. Meselâ: Mühyüddin İbn-i Arabî’nin “Füsûs-ül Hikem” adlı eserinin şerhini yazmış olan İmam Abdürrazzak El-Keşanî, H.9.’uncu yüzyıl, yani M.15.inci yüzyılında yaşamış olan büyüklerimizdendir. O, Hz. Mehdinin (AS) yüceliğini şöyle dile getirmiştir:
Yani: Ahir zaman da (ümmete) gelecek olan Mehdi o, kadar yüce mertebeli olacaktır ki, o, kendisi şeri’ati hükümleri konusunda Hz. Resûlüllah (S.A.V.) tabi olacaktır. Ancak marifetler (din) bilginleri ve hakikat konularında bütün nebiler (peygamberler) ve evliyaların hepsi kendisine tabi olacaklardır. Bizim ifadelerimizde hiçbir çelişki bulunmamaktadır. (Sebebi de şudur ki) Hz.Mehdinin bâtını (içi ve kalbi) Hz. Resûlüllah (S.A.V.)’in bâtını olacaktır. [4]
Hz. Şah Veliyüllah Mukaddis Dehlarî (AR) bütün İslam aleminde, Ehli Sünnetin kabül ettiği bir imam ve ilim adamıdır. O, Hz. Mehdinin (AS) yüce mertebesini şöyle dile getirmektedir:
Yani: Amme insanlar; yeryüzüne indiği zaman Mehdi (AS.)’ın ümmet arasında herhangi bir insan gibi olacağı zannedenler. Hayır asla böyle değildir. Aksine o, bütün bereketleri kendi içinde toplamakta olan Muhammedi ismin bir şerhidir ve bu mübarek isminden çıkmış bir nüshadır (kopya). Onun için Hz. Mehdi (AS.) ile ümmet arsında herhangi birisi arasında dağlar kadar fark vardır. [5]
Allame Bakir Meclisi’nin Fikri:
Şii kaynaklar da H.z. Mehdinin (AS) yüceliği konusunda açık bir fikir sürmüş ve H.z. Mehdinin (AS) nebi ve Resûller ile eşit bir mertebede olacağı belirtilmiştir. Meselâ Allame Bâkir Meclisî bu konuda şöyle der:
Yani: Hz. Mehdi (AS) şöyle diyecek: Ey insanlar topluluğu beni çok iyi dinleyin. Her kim İbrahim (AS) ile İsmail (AS) görmek isterse (beni görsün çünkü) İbrahim (AS) ve İsmail (AS) benim. Her kim Musa (AS) ile Yuşa’yı (AS) görmek isterse (beni görsün çünkü) Musa (AS) ve Yuş’a (AS) benim. Her kim İsa (AS) ile Şemun’u (AS) görmek isterse (beni görsün çünkü) İsa (AS) ve Şem’un (AS) benim. Her kim Hz Muhammed (SAV) ile Amir-ül Müminin Hz. Ali’yi görmek isterse (beni görsün çünkü) Hz. Muhammed (SAV) ile Amir-ül Müminin (HZ. Ali R.A.) benim. [6] Hz. Resûlüllah (S.A.V.) kendisinden sora gelecek olan ümmetin arasından bir tek zata selâm göndermiştir. İşte o zat Mehdidir (AS) Taberini’nin bildirdiğine Hz. Resûlüllah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
Yani: İyi dinleyiniz! Her kim ona yetişirse, (benden) ona selâm söylesin.
Aynı rivayet azıcık bir değişikle Dürr-i Mesûr’da Hz. İmam Celalüddin Esseyuti (RA) tarafından bile dile getirilmiştir. [7]
Keza Hz. İmam Hâkim’in (RA) “Müstedrek” adlı eserinde de bu rivayet bulunmaktadır. [8]
Hz. Mehdi (AS) ortaya çıkınca her Müslüman’ın kendisine gelip bi’at olacağını Hz. Resûlüllah (S.A.V.) emretmiştir. [9]
[1] Haride-tül Acayib ve Feride-tü Regaib; S.214; At-Takvim-ül İlmî Mısır
[2] A.G.E.; S.52
[3] Bkz. Gaye-tül Maksûd; S.21
[4] Şerh-ü Füûs-il; El-Keşanî; S.35; Mısır
[5] El-Hayr-ül Kesir; S.72; Medine Matbaası; Becnor; İmdia (Hindistan)
[6] Bihar-ül Emvar; C.13; S.202
[7] Bkz: A.G.E.; C.2; S.245
[8] Bkz: Müstedrek Hâkim; Kitab-ül fiten; Bab-ü Zikr Nefh-is Sûzi
[9] Bkz: Kenz-ül Ümmal; Müsned Ahmed B. Hanbel; Sünen Ebi Davud; C.2; Bab-ü Hürüc-il Mehdi; sünen İbn-i Maceh; Kitab-ül Fiten; Bab-ü Hürûc-il Mehdi