Yaşadığımız Ülkenin Kanunlarına İtaat Neden Gereklidir? - Müslüman Ahmediye Cemaati

Yaşadığımız Ülkenin Kanunlarına İtaat Neden Gereklidir?

Ahmedi Müslümanlar yasadıkları ülkelerin kanunlarına dini bir vecibe olarak itaat ederler.

Bazı Müslüman gruplar Ahmedi Müslümanların bu inancını beğenmeyip sadece Şeriat ile yönetilen hükümetlere itaat edilmesi gerektiğini söylerler.

Aşağıdaki makalede Ahmedi Müslümanların tutumunun nedenleri Kur’an-ı Kerim ışığında açıklanmaktadır: İslam dini, diğer dinlere benzemeyip her türlü eksiklikten arınmış bir öğreti takdim eder. Onun sunduğu öğreti her açıdan mükemmeldir. İslam öğretisi din, siyaset, medeniyet ve sosyal yaşantıyı ilgilendiren hangi konuya el attıysa onu eksiksiz olarak açıklamıştır. Mesela siyasete gelince, sadece İslam, vatandaş ve devlet arasındaki ilişkiyi itiraza mahal bırakmayacak şekilde açıklamıştır.

İslamiyet’in emrettiği bu ilişkiye tabi olunduğu takdirde bir Müslüman, diniyle gurur duyar ve diğer vatandaşlara devlete itaat açısından güzel örnek teşkil eder.

İslam dini ikiyüzlülüğü ve devlete karsı ayaklanmayı şiddetle kınar ve böyle bir tutumdan nefret ettiğini bildirir. Kur’an-ı Kerim devletin dini ve milliyeti ne olursa olsun ona itaat etmeyi farz kılar. Nitekim Allah (C.C.):

Allah’a, peygamberine ve idarecilerinize itaat edin, eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz onu Allah’a ve Resule götürün“[1]

buyurmaktadır. Bu öğretiye uyulduğu takdirde her türlü fitne, fesat ve kargaşa kendiliğinden sona erir. Bu ayeti kerimeye göre idarecimiz hangi dine ve millete mensup olursa olsun ona itaat etmeliyiz. Sadece onunla bir konuda anlaşmazlık çıkarsa yani o, dinin emrettiğine aykırı bir şey söylediği zaman Allah ve peygamberin emrettiğine uyulmalı.

Bu ayetteki kelimeler dikkate sayandır; Kur’an-ı Kerim idarecileriniz dine aykırı bir şey söyledikleri zaman onlara kafa tutun, isyan edin vs. buyurmamaktadır. Tersine böyle bir anlaşmazlık zamanında isyan çıkarmayıp Allah ve peygamberin emirlerine uymamızı emreder.

Tabii ki bu ayette idarecilere itaat bir şarta bağlanmıştır: Vatandaş, Allah ve peygamberi tarafından kişiye yüklenmiş olan vecibelerin yerine getirilip getirilmemesi konusunda serbest bırakılmalı. Sonuç olarak, bir Müslüman yaşadığı ülkede namaz, oruç, hac, zekât vs. vecibeleri özgürce yerine getirebiliyorsa, devletine itaat etmek zorundadır. Tıpkı Allah’a ve peygamberine itaat etmenin farz olduğu gibi.

Devlete yüklenmiş olan görevlerden fertler sorumlu değildir. Bu bağlamda devletin Kur’an-ı Kerim’e uyup uymaması kişiyi ilgilendirmez. Bilindiği gibi ayni düşünceye, aynı dine ve ayni ilkelere sahip olan idarecilere itaat etmek zaten sorun değildir. Onlara itaat insanin kendisine itaat etmesi gibidir. Ama vatandaşı gibi düşünmeyen, aynı dini kendisiyle paylaşmayan ve aynı ilkelere sahip olmayan idareciye karşı vatandasın davranışı nasıl olmalı? Bu konuda Kur’an-ı Kerim haricinde bütün din kitapları kendine mensup olanlara hiç yol göstermezken, dinimiz söz konusu ayette idarecilere itaati farz kılmaktadır.Bundan dolayıdır ki, Vadedilen Mesih Hz. Mirza Gulam Ahmed (A.S.) ve halifeleri, her Ahmedi Müslüman’a yaşadığı ülkenin devletine itaat etmeyi emretmiştir.

Vadedilen Mesih (A.S.) bu ayeti açıklarken şöyle buyurmaktadır:

Kuran-i Kerim’den hükümete itaat etme zorunluluğu ispatlanmaktadır.”[2] 

Vadedilen Mesih’in Birinci Halifesi Mevlana Nurüddin Hazretleri bu ayeti söyle açıklar:

Allah’a, peygamberine ve idarecilerinize itaat edin.”[3]

Vadedilen Mesih’in ikinci halifesi Hz. Mirza Beşirüddin Mahmud söz konusu ayet hakkında söyle der:

İslam idarecilerimize içtenlikle itaat etmemizi emreder.”

Nitekim bir devlete iyilik olsun diye ona itaat etmeyiz; tersine Allah’ın bir emrini yerine getirmek için bunu yaparız. Namaz, oruç, haç ve zekât bize farz edildiği gibi devlete itaat ta bize farz edilmiştir. Namaz kılmayan, oruç tutmayan, hacca gitmeyen ve zekât vermeyen kimsenin kendi maneviyatına zarar vermesi gibi devlete itaat etmeyen de kendi maneviyatına zarar verir. Aslında devlete itaat etmeyen kimse Allah’ın diğer emirlerini de hiçe sayar. Bundan dolayıdır ki, Allah’ın seçkin kulları hiçbir zaman devletine isyan etmemişlerdir.

Nedenine gelince, namaz ve oruç Allah’ın emridir. Aynen bunun gibi, devlete itaat da O’nun emridir ve bu emre uymayanın manen Allah’a yaklaşması mümkün değildir. Netice itibariyle manevi ilerlemeyi sağlamak isteyen her mümine namaz farz olduğu gibi devlete itaat de farzdır. Bu emre itaat, kaçışı mümkün olmayan bir farzdır. Bu emir bizzat Allah’ın ağzından çıkmıştır. Şüphesiz peygamberin ağzından çıkan emirlere itaat farzdır. Ama Allah’ın ağzından çıkan emirlere itaat ondan daha da önemlidir.[4] 

Müslümanların bir kısmı bu ayette geçen “minküm” kelimesini “sizden olan idarecilerinize itaat edin” şeklinde çevirmektedirler. Böylelikle onlar Müslüman olmayan veya Müslüman olup devleti dini kurallarla yönetmeyen idarecilere itaatin farz olmadığını söylerler. Onların bu inanışının Kur’an’la hiçbir alakası yoktur. Eğer “minküm” kelimesinin manası belli bir din veya gruptan olan yöneticiyse o zaman dünya bir türlü kargaşadan kurtulamaz.

Bu görüşe itibar edilecek olursa bütün gayr-i Müslim ülkelerde yasayan Müslüman halk idarecilerine hep isyan çıkarmalıdır!Ayrıca Müslüman ülkelerin yöneticileri de kendileri gibi düşünmeyen daha fanatik mollalar ve onlar gibi düşünenlerin isyanından kurtulamazlar. Böyle bir mana Kur’an-ı Kerim’in sözleşmelere bağlı kalma ve barışı koruma öğretisine ve Resulüllah’ın (sav) uygulamasına ters düştüğü için tamamıyla batıldır.

İlerde açıklanacağı gibi, burada “minküm” (sizlerden) kelimesi genel manada kullanılmıştır. Anlamı da sizlerden yani insanoğlundan her hangi biri demektir. Bu kelimeye böyle genel bir mana vermediğimiz zaman Kur’an öğretisine ters düşen birçok sorun yaşanacaktır ve İslam dünyasında yaşanmaktadır da.”Minküm” kelimesinin manasını mollaların bir grubu;“sadece Müslüman idareciye itaat edin” şeklinde açıklama hakkına sahip ise, o zaman başka bir grup bu hakkı kullanarak; “bu kelimenin manası soyunuzdan olan idareciye itaat edin” der ve sadece mensup olduğu millet ve soyun idarecilerine itaatin farz olduğunu ileri sürmek suretiyle diğer idarecilere hep isyan çıkarma hakkına sahip olduğunu söyler.

Bazı Müslümanlar kendi ülkelerinin yöneticilerine değil ama kendileri gibi düşünen başka ülkelerin yöneticilerine itaat etmeyi benimserler. Söz konusu ayet bu sorunu da çözmektedir. Çünkü bu ayette “min” seklinde geçen harf “ala” (üzerinize) manasındadır. Yani üzerinize hüküm sürenlere itaat edin. Böylelikle Kur’an-ı Kerim bu emirle bir devlete karşı yaratılabilecek bütün fitnelerin kökünü kazımıştır.

Bu ayetin manası şudur: Her idareciye itaat etmeyin sadece üzerinize idareci olanlara itaat edin. Burada kendi ülkelerinin yöneticilerine itaat etmeyip başka yöneticilere itaat etmek bu ayetle yasaklanmış oldu. Minküm (sizlerden) kelimesinden sadece Müslüman idarecilere itaatin farz olduğunu ileri sürenlere cevap olarak Vadedilen Mesih’in birinci Halifesi Hz. Mirza Nurüddin şöyle karşılık verir:

“Kur’an-ı Kerim’de Allah (C.C.) cehennemliklere hitaben “peygamberleriniz sizin içinizden size gelmedi mi?”[5] buyurmaktadır.

Acaba peygamberler (hâşâ) cehennemliklerden miydi? Hayır. Aslında bu ayetten de anlaşılan şudur: Minküm kelimesinden kast edilen insanoğludur.[6] 

Bu açıklamadan da anlaşıldığı gibi Kuran-ı Kerim’de “minküm” kelimesi genel manada kullanılmıştır. Manası da belli bir din yahut grup mensubu olmayıp insanoğlundan her hangi birisidir. Yoksa bu kelimenin manasını genelden özele çekenler Hz. Nurüddin’in de buyurduğu gibi peygamberlerin (hâşâ) cehennemliklerden olduğunu kabul etmek zorundadırlar.   


[1] Nisa Suresi, Ayet 60

[2] Tefsir, Hz. Mirza Gulam Ahmed Kadiyani, cilt 2, sayfa 246

[3] Hakaik-ül Furkan, c.2, s.30, Nazarat İshaat, Zia-ul İslam Pres Rabvah Pakistan

[4] İtaat or İhsan Şinasi, Anvar-ul Ulüm, c.4, s.9, İslam İnternational Publications ltd. Tilford Surrey GU10 2AQ UK

[5] Zümer Suresi, Ayet 72

[6] Hakaik-ul Kuran, c.2, s.30-31 Nazarat Ishaat, Zia-ul İslam Pres Rabvah Pakistan

Print Friendly, PDF & Email

Bir Öncekini Oku

Peygamber Efendimizin ikinci manevi gönderilişinin amacı

Bir Sonrakini Oku

Neden İslâm Terörizmi?