03.06.2016 - Mübarek Ramazan Ay'ı geldi - Müslüman Ahmediye Cemaati

03.06.2016 – Mübarek Ramazan Ay’ı geldi

Dine göre davranmanın temeli takvadır. Bu yüzden takvayı göz önünde tutarak oruçlarınızı Allah-u Teala için doğrulukla tamamlayın.

Seyyidna Hazret Halifetü’l Mesihi’l Hamis Atba, 3 Haziran2016’da Beytü’l Futuh Camiinde Cuma Hutbesi irşad etti. Hutbe, çeşitli dillerdeki tercümesi ile birlikte MTA’da canlı olarak yayınlandı.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Mübarek ramazan ayı başlamak üzeredir. Oruç, her sağlıklı baliğ (yetişkin) mümine farzdır. Bu çağda Allah-u Teala hz. Mesih-i Mevud’u (as) adil bir hakem olarak gönderdi, kendisi de İslam talimatlarına dayanarak her iş hakkında karar verecekti ve verdi de. Bu sebeple, bu çağda sorunlarımızın çözümü ve ilmimizi artırmak için Hz. Mesih-i Mevud’a (as) bakmamız gerekir. Bu devirde şer’î hükümlerle ilgili Hz. Mesih-i Mevud’un (as) verdiği hüküm yahut görüş bizim için  her meselenin fıkhî çözümü ve kararıdır. Şunu unutmamak gerekir ki İslam’a göre amel etmenin temeli takvadır, bu yüzden takvayı dikkate alarak, oruç hakkında Hz. Mesih-i Mevud’un (as), “orucunuzu Allah-u Teala için  doğrulukla tamamlayın,” nasihatini göz önünde tutun. Huzur-i Enver, oruçla ilgili hüküm ve fıkhî meselelerin çözümünü, sahabelerin, Hz. Mesih-i Mevud’a (as) dayandırarak anlattıkları ve iman verici olayların ışığında sundu.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Pakistan ve diğer Müslüman ülkelerde hükümet tarafından “rüyet-i hilal” (ayın gözle görülmesi) komitesi kurulur, biz Ahmedi Müslümanlar da bu komitelerin bildirdiğine göre oruca başlar ve sona erdiririz ve bayram da buna göre kutlanır. Fakat bu batılı ülkelerde, rüyet-i hilal komitesinin olmadığı yerlerde, ayın görünmesi ile ilgili açık imkanları göz önünde tutarak hesap-kitaba bağlı kalınır. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki rüyet (yani ayın göz ile görülmesi) hesap-kitap ile belirlenmesinden üstündür. Resulüllah (sav) buyurdu ki, oruç günlerinde sahur (yemeği) yeyin, sahurda bereket vardır, hz. Mesih-i Mevud (as) da buna bağlı kalırdı. Hz. Mesih-i Mevud (as) vitr namazını gecenin ilk kısmında (yatsıdan sonra) kılardı ve teheccüd namazını ise gecenin son kısmında ikişer rekat olmak üzere toplam 8 rekat kılardı. Sahur yemeğini teheccüdden sonra yerdi, bazen yemeği o kadar geciktirirdi ki ezan bitinceye kadar sahur yemeğine devam ederdi. Müminin ağzına koyduğu lokma ile ilgili bakması gerekir ki, eğer sahur yemeği Allah’ın emrinden dolayı yeniyorsa o zaman o Allah içindir ve onda bereket vardır ama eğer sadece karnı doldurmak içinse o zaman o sahur kendi nefsi içindir.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Yolculukta ve hastalıkta oruç tutmak caiz değildir. Hz. Mesih-i Mevud (as) bununla ilgili olarak şöyle fetva verdi: Hasta yahut yolcu olan eğer oruç tutarsa böyle birisine emre itaatsizlik ile ilgili fetva uygulanacaktır. Kadiyan’a gelirseniz oruç tutabilirsiniz, çünkü orası Ahmedi Müslümanlar için ikinci vatan hükmündedir. Eğer bir yerde üç günden fazla kalınacaksa o zaman orucunuzu tutun, yok eğer üç günden az kalacaksanız o zaman oruç tutmayın. Buyurdu ki, Kuran-ı Kerim’in verdiği izin ve kolaylıklara göre amel etmek de takvadır. Allah-u Teala yolcu ve hastaların başka günlerde oruç tutmasına izin vermiştir. Orucun maksadı Allah’ın rızasını elde etmektir ve O’nun rızası ise itaattedir. Allah-u Teala neye hükmettiyse ona itaat edilmeli çünkü kurtuluş Allah’ın lütfu iledir, yoksa kendi amellerinizin gücüyle necat elde edilemez.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Ramazan bazen, sıcak bölgelerde tarlaların ekilip biçilme zamanına denk gelir. Böyle durumlarda çiftçiler takva ve taharet ile kendi durumlarını değerlendirsinler. Eğer bir işçi çalışırken tutabilirse tutsun, yoksa hasta hükmünde sayılır. Daha sonra kolaylık elde ettiğinde orucunu tutsun. “Ve alellezine yutikunehu”nun manası şudur: Oruca gücü yetmeyenler için fidye hükmü vardır. Fidye şu yüzden  konulmuştur ki böylece oruç tutma gücü elde edilsin.  Eğer insan temiz kalple Allah-u Teala’dan  oruç tutma gücü isterse kesin olarak inanıyorum ki Allah ona güç verecek. Hasta veya yolcu olan ve bir fakire yemek yedirme gücüne sahip olanların fidye olarak bir fakiri doyurmaları ve diğer günlerde oruçlarını da tutmaları gerekir. Hz. Mesih-i Mevud’un (as) yolu buydu, kendisi her zaman fidye de verir ve sonradan orucunu da tutardı ve bunu başkalarına da telkin ederdi. Bilinçsizce yeyip içmekten oruç bozulmaz. Şeriat küçük yaştaki çocukları oruç tutmaktan men etmiştir, ancak büluğ çağlarına yaklaşınca onlara birkaç kez oruç tutma zevki tattırmak gerekir ve oruç için büluğ çağı olan 18 yaşına erinceye kadar her yıl birkaç gün oruç tutturmak gerekir. Aynı şekilde teravih ile ilgili buyurdu ki, gecenin ilk bölümünde 11 rekat kılmakta sakınca yoktur. Allah-u Teala bize,  takva üzerinde sebatlı olarak, Allah’ın rızasını üstün tutarak ramazan oruçlarından feyz almayı nasip etsin. Amin.

Kaynak: Roznama Alfazl, 7 Haziran 2016

Print Friendly, PDF & Email

Bir Öncekini Oku

27.05.2015 – Hilafet-i Ahmediye

Bir Sonrakini Oku

10.06.2016 – Ramazan; reform ve doğruluk