04.09.2015 Doğruluk, Allah’a güvenmek ve Allah’ı anmak

Seyyidna Hazret Halifetü’l Mesihi’l Hamis Atba, 4 Eylül2015’de Beytü’l Futuh Camiinde Cuma Hutbesi irşad etti. Hutbe, çeşitli dillerdeki tercümesi ile birlikte MTA’da canlı olarak yayınlandı ve 207 ülkeye yayılmış milyonlarca Ahmedi ondan istifade etti.

Huzur-u Enver şöyle buyurdu: Eğer dünyaya düşkün birisine, gerçek takvayı edinen dünyanın bütün  nimetlerine erişir, denilirse o buna inanmayacak; ancak dinin doğru talimatları üzerinde hakiki olarak yürüyen birisi, bunun gerçek idrakine sahip olacaktır. Allah-u Teala’nın lütfu ile Müslüman Ahmediye Cemaatinde bu farkındalık bulunur. Bana her gün mektuplar gelir ki o mektuplarda Ahmediler, takva elde etmek için dua ricasında bulunurlar. Kime takva verilirse ona dünyevî nimetler de verilir. Bazen geçici olarak eksiklik de olur ancak daha sonra durumlar daha iyi olur. Darlıktan kanaat oluşur ve nimet gelince şükür duygusu oluşur ve böylece müminlerde fedakarlık duygusu ortaya çıkar.

Huzur-u Enver buyurdu ki, Hazreti Mesih-i Mevud’un (as) hayatında da bunun örneği görülür. Her işin bir başlangıcı ve bir de üst noktası olur. Hazreti Mesih-i Mevud’a (as) sofradan artan yemekler verilirdi. Eğer bir misafir gelirse onun için ayrı bir yemek bulunmazdı ve o zaman Hazreti Mesih-i Mevud (as) kendi yemeğini ona verir ve kendisi aç kalırdı. Bunun zirvesi onun kendi hayatında şöyle oldu ki Hazretin mutfağına hergün yüzlerce insan gelirdi ve başka bir doruk noktası da bugündür ki Kadiyan, Rabvah, Londra ve birçok yerde Hazreti Mesih-i Mevud’un (as) mutfağı işlemektedir. Jalsalar ve sair durumlarda geniş derecede misafirperverlik yapılır. Bu son nokta değildir, bu mutfaklar çok yayılacaktır ve yayılmaya devam edecektir. Hazreti Mesih-i Mevud’un (as) doğruluğunu ispatlayan birçok alametlerden azimüşşan bir alamet de bu mutfaklardır ki bununla iman ve takva artar.

Huzur-u Enver şöyle buyurdu: Hazreti Muslih Mevud (ra), Mesih-i Mevud’un (as) siretinin herhangi bir yönünden bahsettiğinde ondan alınacak dersleri de sunardı ki onlar cemaatin ilerlemesine ve terbiyesine vesile olurdu. Kendisi Hazreti Mesih-i Mevud’un (as) yemek yeme usulünden bahsederek buyurdu ki, lavaştan küçük lokmalar yapar sonra onu da daha küçük parçalar yapar ve onlardan alarak yemeğin suyuna batırarak yerdi. Kuran-ı Kerim, her şey Allah’ı tesbih eder, buyurur. Resulüllah (sav) yemeğin başında “Bismillah,” sonunda “Elhamdülillah,” ve elbise giyerken bile dua öğretti. Bunun bir tek anlamı var; Mümin, kendi fiiliyle bu eşyaların tesbihini tasdik eder. Ve işte bu da bu şeylerin tesbih etmesinin anlamıdır.  Hazreti Mesih-i Mevud (as)’da dinin yayılması için bir dert vardı. Ve şu arzusu vardı ki insan yaratılışının ihtiyaçları için harcanan vakit bile dinin yayılması için harcansın. Bu yüzden yemek sırasında bile çok tesbih ederdi ki mecburiyet bile Hüda Teala’nın yarattığı bir şeydir, bu yüzden yerdi.

Huzur-u Enver şöyle dedi: Hazreti Mesih-i Mevud (as) Arapçanın dillerin anası olduğunu bildirdi ve bunun her türlü delili vardır, buyurdu. Ve Allah-u Teala’nın, Arapçanın ne kadar yüce olduğunu gösteren bir fırsat yarattığına dair bir olay da anlattı. Aynı şekilde Hazreti Muslih Mevud (ra) şöyle buyurur: Kuran-ı Kerim’de Resulüllah’ın (sav) korunacağına dair verilen sözün bir yönü de şudur ki, kılıç ile korunması mecburiyeti olduğunda Allah, kılıç ile koruma imkanları yarattı. Ve öğretilere saldırıldığında Hüda Teala öyle fertler yarattı ki onlar, tarihin sayfalarından Kuran-ı Kerim’in doğruluğunu ve Resulüllah’ın (sav) doğruluğunu ispatladılar. Allah-u Teala insana bir söz verdiğinde ona, o vaade uygun sıfatlar da lütfeder. Nasıl ki birisi birini misafir olarak çağırdığında o geldiğinde ona yemek verecektir, ama dalga geçiyorsa misafir geldiğinde onun önüne boş tencereyi koyacaktır. Ancak Allah-u Teala dalga geçmez, şeytan ancak eğlenip dalga geçer. İşte bu yüzden Allah-u Teala birine herhangi bir şey söylerse ona uygun değişiklikler de meydana getirir. Nasıl ki bu devirde Hüda Teala Hazreti Mesih-i Mevud’a (as) Kuran-ı Kerim’in derin anlamlarını öğretti ve hidayete kavuşturmak için kendisinin Memur edildiğini Kendi fiilî şehadetiyle gösterdi. Ve Hazreti Mesih-i Mevud’un (as) Hilafet ile ilgili bildirdiği gaybi haberin gerçekleşmesinde de Hüda Teala’nın fiilî şehadeti onun doğruluğunu ispatlıyor.

Huzur-u Enver, Cuma hutbesinin sonunda Sahipzade Emetü’l Bari Sahibe’nin hayırlı amellerinden bahsetti ve gaip cenaze namazını kıldıracağını bildirdi. Huzur, Hazreti Muslih Mevud’un (ra) onun nikahında verdiği nikah hutbesinin bir bölümünü okudu. Onda Hazreti Mesih-i Mevud’un (as) bildirdiği, “Allah sana uzak neslini gösterecek,” gaybi haberi vardı. Kastedilen şuydu ki, senin evlatların çok olacak ve ayrıca da onlar sana mensup olmaktan gurur duyacaklar; Yoksa sadece fazla evlatların olması büyük bir şey değildir. Sonra Huzur (atba) buyurdu ki, merhume kocasının vefatı üzerine eğitim görevi icra etti. Ayrıca Cemaat hizmetleriyle birlikte Lahor’da Lacna’nın genel sekreteri olarak kaldı. Huzur-u Enver şöyle dedi: Bu yıl “âlemî biat”ta benim giydiğim palto, Hazret Sahipzade Mirza Şerif Ahmed’e (ra) kalan Hazreti Mesih-i Mevud’un (as) paltosuydu. Daha sonra o palto merhumenin hissesine düştü ve kendisi, “şimdi ben bunu size veriyorum,” diyerek bana vermişti. Onun Hilafet ile çok saygılı ve hürmetli bir ilişkisi vardı.

Kaynak: Roznama Alfazl, 8 Eylül 2015

Önceki

28.08.2015 – 2015 Jalsa Salana’sının Bereketleri

Sonraki

11.09.2015 – İman ve İslam