11.03.2016 - İyi ve kötü - Müslüman Ahmediye Cemaati

11.03.2016 – İyi ve kötü

Şeytan, yalan, zulüm, hayasızlık gösteriş ve kibire davet eder. Allah-u Teala ise sabır, ihlas, iman ve kurtuluşa davet eder.

Seyyidna Hazret Halifetü’l Mesihi’l Hamis Atba, 11 mart2016’da Beytü’l Futuh Camiinde Cuma Hutbesi irşad etti. Hutbe, çeşitli dillerdeki tercümesi ile birlikte MTA’da canlı olarak yayınlandı.

Huzur-i Enver, hutbenin başında Nur suresinin yirmi ikinci ayetini okuyup tercüme ettikten sonra şöyle dedi: Şeytan ezelden beri insanın düşmanıdır ve daima düşman olarak kalacak. Şeytan insanları iyilikten uzaklaştırır ve kötülüğe yaklaştırır. Şeytan Allah-u Teala’ya dedi ki; Ben insanları saptıracağım ve onlara her yoldan saldıracağım. Ancak Senin hakiki halis kulların bunun dışındadır, benim saldırılarımın ve entrikalarımın onlara hiçbir etkisi olmayacak. Allah-u Teala ona izin verdi ve bununla birlikte dedi ki, kim senin peşinden giderse onu cehenneme sokacağım. Ancak Allah-u Teala Kendi peygamberleri vasıtasıyla insanlara iyiliğin yollarını, ıslah metotlarını ve dünya ve ahretini güzelleştirmenin yollarını da anlattı ve şeytanın insanın apaçık düşmanı olduğunu da açıkladı. Zikredilen ayette Allah-u Teala müminlere teselli verdi ve şöyle buyurdu: Allah duyandır, dinleyendir. O’nun kapısını çalarsanız ve hiç yılmadan usanmadan dua ederek Allah’ın huzuruna eğilirseniz, işte o zaman alîm olan Allah, kulunun ihlas ile Kendisine yalvardığını görünce böyle bir müminin kalbinde öyle bir iman kuvveti yaratacak ki bunun sayesinde o, şeytanın saldırılarından korunacak ve onda iyiliğin seviyesini yükselten ve kötülüklerden sakınacak kuvvet oluşacaktır.

Zikredilen ayette, Allah’ın has kulu olmak için Yüce Allah bir çare söylemiştir: Fahşa ve münker (hayasızlık ve kötülük)ten, yani Allah’ın hoşlanmadığı şeylerden kendinizi koruyun. İnsan, fahşa ve münkerden korunduğunda Allah’ın rahmeti onu pak kılar ve öyle temiz kimselerin yanına şeytan gelmez. Şeytan, insana birdenbire değil, aksine yavaş yavaş saldırır. İnsanın kalbine küçücük bir kötülük sokarak onda, ‘bu küçücük kötülükten ne çıkar, bu büyük bir günah değildir ki,’ düşüncesi yaratır. Halbuki bu küçük küçük kötülükler, büyük günahlara teşvik eder. Toplumun barış ve sükununu bozan herhangi bir kötülük, büyük bir kötülük oluverir. Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: İnsanın içinde, iyilik yapma ve kötülük yapma kuvvetinin her ikisi de vardır. Bu kuvvetleri yaratmanın maksadı şudur ki, insan iyi amellerinden dolayı mükafata layık sayılsın. Şeytan, zulüm, hayasızlık, gösteriş ve kibire davet eder. Buna mukabil, güzel ahlak, sabır, herşeyi Allah için terk etmek, ihlas, iman ve kurtuluş; Bunlar da Allah’ın davetidir. İnsan, her iki cazibe ve çekiciliğin kuvvetine sahiptir. Kimin yaratılışı temiz ise ve kimin hamuruna paklık mayası konulmuşsa o, şeytanın binlerce daveti ve çekiciliği olsa bile, iyi yaratılış, Allah’ın lütfu ve takva hamurunun bereketiyle Allah’a koşar ve rahatı, teselliyi ve sükunu sadece Allah’u Teala’da bulur.

Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Her şeyin belli alametleri olur, o alametler bulunmadıkça o geçerli olamaz. Aynı şekilde imanın da alametleri vardır. Bu bir gerçektir ki, iman insanın içine girdiğinde, onunla birlikte Allah’ın azameti, yani yüceliği, kutsiyeti, kudreti ve hepsinden ziyade ‘La ilahe illallah’ın gerçek manası da girer. Sonunda Allah-u Teala onun içinde sükunet yaratır ve şeytanî hayatına ölüm gelir ve günah fıtratı ölür. O zaman yeni bir hayat başlar ki o, manevî hayattır. Ve bu da ancak insan Allah’a ait olunca gerçekleşir. Huzur-i Enver şöyle dedi: Kibir olmazsa, günahlarını itiraf ederek insan Allah’tan bağışlamasını isterse, affedilir. Fakat şeytan kibirlendi ve o lanetlendi. Sözün özü kibirden sakının. Kalbe Allah-u Teala’nın korkusunu yerleştirmek gerekir. Bu sayede insan birçok kötülüklerden korunur.

Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle der: Tamamen dünyanın kulu ve kölesi olan insanlar, dünyaya tapar hale gelirler ve şeytan onlar üzerinde hakimiyetini ve üstünlüğünü kurar. Dinin ilerlemesi için sancı taşıyanlar diğer insanlardır. Bu gruba ‘Hizbullah” denir ki onlar şeytan ve şeytanın askerlerine üstün gelirler. Gizli günahlar aslında açık günahlardan daha kötü olurlar ve yavaş yavaş insanı helak olmaya kadar sürüklerler. Kuran-ı Kerim’de, ‘Nefsini pak eden necata kavuştu,’ denmiştir. Ancak, bütün kötü ahlaklar terk edilmedikçe nefis temizliği nasıl elde edilebilir? Sonra gerçek mümin ve inanmış kimse, peygamberlerin mazharı (benzeri) olandır. Hatırınızda olsun ki bu çağda da bu mahviyet (din için dünyayı terk etmek) ve itaat olmadıkça mürit olmak ve inançlılara dahil olmak iddiası doğru olmayacaktır.

Huzur-i Enver şöyle dedi: Allah lütfetsin ki bizler, ihlaslı olarak Allah’ın kulu olmaya, bütün hayasızlık ve kötülüklerden kaçınmaya, her türlü kibirden korunmaya ve kendi nefislerimizi temizlemeye çabalayalım ve şeytanın adımlarına uymaktan hep sakınalım. Allah-u Teala bizi buna muvaffak kılsın. Amin.

Kaynak: Roznama Alfazl, 15 Mart 2016

Print Friendly, PDF & Email

Bir Öncekini Oku

04.03.2016 – Halifetül Mesih II: Hikmet incileri

Bir Sonrakini Oku

18.03.2016 – Halifetül Mesih II: Hikmet incileri