Huzur-i Enver (Atba) 16 haziran 2017’de Londra’da Beytül Futuh Camiinde Cuma hutbesi verdi. Kelime-yi şehadet ve Fatiha Suresini okuduktan sonra şöyle dedi: Takva ile ilgili olarak hz. Mesih-i Mevud (as) buyurur ki, insan ancak, bütün güzel ahlaklar kendisinde bulunduğu zaman takva sahibi olur. Müminin, bütün güzel ahlakları edinmeye ve Allah-u Teala’nın emirlerine uygun ameller yapmaya çabalaması gerekir. Yüce Allah, imanı kökleştirmek için bazı ahlaklardan bahsetti ki onlara göre hareket etmedikçe insanın imanı tehlikeye düşer. Onlardan birisi doğruluk üzerinde sebat göstermek ve yalandan kaçınmaktır.
Allah-u Teala Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurdu:
فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ الْاَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ
Putların pisliğinden korunun ve yalan söylemekten kaçının. (Hac suresi, 31)
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: Kuran-ı Kerim’de, yalan söylemek putlara tapınmaya benzetilmiştir. Yalan da bir puttur ve ona bel bağlayan birisi Allah’a güvenmeyi bırakır. Yalan söyleme alışkanlığından kolayca kurtulunamaz, bunun için o kişi çok çabalamak zorunda kalır. Ahmak bir insan nasıl ki Allah’ı bırakarak putların önünde eğilirse aynı şekilde insan amacına ulaşmak için yalana sığınır.
Huzuri Enver şöyle dedi: Bu devirde insanlar her konuda yalan söylerler. National geografi dergisinde, insanların neden yalan söylediğine dair yeni bir makale yayınlanmıştı ve onlar yalan konuşmanın insanın fıtratının bir parçası olduğunu ispatlamaya çalışmışlardı. Halbuki bu gerçek dışıdır. Bu adet, insanın fıtratından dolayı değil, bu ortam yüzünden oluşur. Bu makaleyi okuyunca, bu insanların hayatlarının yalan ile nasıl dopdolu olduğu tahmin edilebilir. Onlar yalan konuştuklarında birçok kavgalar ortaya çıkar ve evleri berbat olur. İşte bu sebepten dolayı İslam’da nikah kıyılırken şu ayet okunur:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَدٖيدًا
Ey inananlar! Allah’ın takvasını benimseyin, açık ve dosdoğru söz söyleyin. (Ahzap suresi, 71)
Eğer karı koca birbirinize dürüst davranırsanız, sadece aranızda iyi bir bağ kurulmakla kalmaz, sizin çocuklarınız da bir çok kötülüklerden uzak kalırlar. Dinden ve Allah’tan uzak insanlar, bu konularda yol gösterici bir nasihat bulamazlar; Ama bizim için apaçık emirler vardır. Aramızdan bazı insanlar bu konularda batı dünyasının kendileri için bir örnek olduğunu zannederler, halbuki bizim öğretilerimiz onlardan çok çok üstündür.
Hz. Mesih-i Mevud (as) da bize nasihat etti ve buyurdu ki; Her konuda doğruluğu benimsemek gerekir, ister o doğruluk bir çocuktan elde edilse bile. Ve ister sizin yakın akrabalarınız aleyhinde bile olsa daima doğru şahitlik yapın. Bazı insanlar mal-mülk meselelerinde yalana başvururlar, halbuki Allah-u Teala, düşmanınızla bile yalana dayalı iş yapmayın, buyurur. Bu yüzden, hayatımıza hiçbir açıdan yalan karışmamış olsun diye, hepimizin kendisini muhasebe etmesi gerekir.
Her takva sahibinde bulunması şart olan başka bir vasıf da, kibirden uzak olmak ve alçakgönüllülüktür. Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurur:
وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِى الْاَرْضِ مَرَحًا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
İnsanlara karşı (öfkeden) yanaklarını şişirme, yeryüzünde (de) büyüklük taslayarak yürüme. Şüphesiz Allah, kibirlenip böbürlenenlerin hiçbirini sev¬mez. (lokman suresi, 19)
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle nasihat etti: Öyle insanlar vardır ki iki günlük namazı, orucu yahut zekatı sebebiyle böbürlenip kibre düşerler. Huzur-i Enver, bu günlerde, ramazanda, bu konuya özellikle dikkat etmek lazım, buyurdu. Şeytan kibirlenmişti ve kendisinin hz. Adem’den (as) daha iyi olduğunu zannetmişti. Bunun neticesinde Allah’tan uzaklaştı ki, işte bu durum kibirli olan herkes için geçerlidir. Buna karşılık hz. Adem (as) ise Allah’a yöneldi ve tevazuyu benimsedi ve şöyle dua etti: “Her ikisi (de,) “Biz kendi canımıza zulmettik. Bizi bağışlayıp rahmet etmez¬sen, şüphesiz hüsrana uğrayanlardan olu¬ruz,” dediler.” (Araf suresi, 24)
Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurur: Bence, manen tertemiz olmanın yolu hiçbir şekilde kibirli olmamaktır. Eğer Allah-u Teala ile bağ oluşursa ve duaların kabul edilmesi nasip olursa, o zaman kibir meydana gelmesin, tam tersine tevazuda daha da ilerleyin. Allah-u Teala çok Rahim (merhametli) ve Kerim (çok lütfeden)dir, ancak kibir çok tehlikeli bir hastalıktır. Kimde bu hastalık ortaya çıkarsa bu onun manevî ölümüdür. Yüce Allah bu cemaat vasıtasıyla, bütün gerçek iyilikleri ve güzel ahlakları dünyada yerleştirmek istemektedir.
Allah-u Teala bizi, hz. Resulüllah’ın (sav) güzel örneğine göre hareket ederek, bütün kötülüklerden kaçınmaya ve bütün yüce ahlakları edinmeye muvaffak kılsın. Ayrıca bizler, hz. Mesih-i Mevud’un (as)beklentilerine uygun davrananlar olalım. Amin.
Kaynak: https://www.alislam.org/friday-sermon/2017-06-16.html