Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 20 Ocak 2023’de İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile birlikte MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı.
Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet, Fatiha suresi ve Bakara Suresinin 155-156 ayetlerini ve tercümesini okuduktan sonra şöyle buyurdu: Allah-u Teala’nın yolunda canlarını feda edenler için Allah’ın hükmü şudur: Onlar ölü değil, aksine diridirler. Ahmediye Cemaatinde geçen yüz yıldan fazla süredir Allah yolunda canlar feda edilmektedir. Acaba onların fedakarlıkları boşa mı gitti?
Allah-u Teala bir yandan o şehitlerin makamını hep yükseltirken bir taraftan da Cemaatimize öncesinden daha fazla ilerleme nasip ediyor.
Bu şehitler bir yandan büyük bir makam elde ettiler ve onların mertebeleri daima yükselmektedir; Öbür taraftan da onların isimleri daimi olarak parıldamaktadır. Allah yolunda canlarını vermeleri sadece kendilerinin değil cemaatin de diri kalmasına vesile oluyor. Geride kalanların diri olmasına ve ilerlemesine vesile olanlar işte bunlar iken o halde onların ölü olduğu nasıl söylenebilir?
Ahmediye Cemaatinde bu can fedakarlığı, hz. Mesih-i Mevud’un (as) devrinde hz. Seyyid Abdullatif Bey’in fedakarlığı ile başladı. Can fedakarlığı başlangıçta Afganistan ve Hint alt kıtasındaki Ahmedilerine nasip oluyordu. 2005 yılında Afrika’nın Kongo adlı ülkesinde bir Ahmedi cemaat için canını feda etti. Ancak geçen günlerde Burkina Faso’da Afrikalı Ahmedilerin aşk ve vefa, iman ve yakin ile dopdolu bir örnek sergilemeleri benzersizdir. Onlara seçenek sunularak şöyle denildi: Hz. Mesih-i Mevud’un doğruluğunu inkar eder ve hz. İsa’nın gökyüzünde hayatta olduğuna iman ederseniz biz de sizin canınızı bağışlayacağız. Fakat imanlarının dağlardan daha güçlü olduğu belli olan bu insanlar şöyle cevap verdiler: Bugün değilse yarın ama bir gün nasıl olsa can vereceğiz. Canımızı kurtarmak için imanımızı satamayız. Biz şahit olduğumuz doğruluğu bırakamayız. Böylece onlar birbiri ardına canlarını feda ettiler. Onların hanımları ve çocukları bu manzarayı görüyorlardı, buna rağmen hiçbiri ağlayıp feryat etmedi.
İşte bu insanlar, hz. Mesih-i Mevud’un zamanında Seyyid Abdullatif Şehid’in fedakarlığından sonra Ahmediyet dünyasında fedakarlığın yeni bir tarihini yazan kimselerdir.
Bunlar, bu dünya hayatını feda ederek ebedi hayatı elde edenlerdir. Onlar, can, mal ve vaktini feda etme vaatlerini öylesine yerine getirdiler ki sonradan gelip öncekilerden ileri geçtiler. Allah-u Teala onlardan her birini, Allah yolunda fedakârlık yapanlara vadettiği müjdelere nail etsin.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Şimdi ben özetle bu şehitlerin hayatını anlatacağım, bundan onların imanlarının sağlamlığı anlaşılmaktadır. Burkina Faso’nun bir şehri Dori’dir. Orada Mehdi Abad’da yeni bir yerleşim kurulmuştu. 11 Ocak’ta dokuz (9) yaşlı Ahmedi, yatsı vakti Caminin avlusunda, cemaatin kalanının önünde, İslam ve Ahmediyet’i inkar etmedikleri için teker teker şehit edildiler. Dört motosiklet üzerinde sekiz silahlı kişi camiye gelmişti. Onlar Ahmedi Camisine gelmeden önce Vahabilerin oraya yakın bir camisindeydiler, orada akşam ve yatsı vaktini geçirdiler ama oradakilerin hiçbirine zarar vermediler. Ahmedi camisine geldiklerinde ise yatsı ezanı okunuyordu. Ezandan sonra onlar, “herkes çabucak camiye gelsin, birkaç kişi geldi bir şeyler anlatacaklar” diye müezzine ilan yaptırdılar. Daha sonra onlar sorunca, Elhac İbrahim Bidiga Bey, kendisinin o caminin imamı olduğunu söyledi. Onlar naip imam kimdir diye sorunca AG Abdurrahman Bey, naip imamın kendisi olduğunu söyledi. Daha sonra onlar, Ahmediye Cemaatinin akideleri hakkında İmam Bey’e birçok soru sordular. İmam Bey şöyle dedi: “Bizler Müslümanız ve hz. Resulüllah’a inanıyoruz ve de Müslüman Ahmediye Cemaatine tabiyiz. Hz. İsa (as) vefat etti ve hz. Mirza Gulam Ahmed, Vadedilen Mesih ve İmam Mehdi’dir.” Teröristler ise, Ahmediler katı kafirdir, dediler. Sonra yan taraftaki, hz. Mesih-i Mevud’un ve halifelerinin resimlerini sordular. İmam Bey, resimleri teker teker anlattı. Teröristler ise, Mesih-i Mevud’un iddiası (neuzübillah) yalandır, dediler. Daha sonra teröristler camideki yaklaşık 70 kişiyi yaşlarına göre, çocuk, genç ve yaşlı olarak grup yaptılar. On, on iki kadın da vardı. Yaşı büyük olanlara caminin avlusuna gelmelerini söylediler. Engelli bir şahıs da vardı, teröristler, sen bir işe yaramazsın diyerek ona içerde kalmasını söylediler. Diğerlerini caminin avlusuna topladılar ve İmam Bey’e, eğer Ahmediyet’i inkar edersen canını bağışlayacağız, dediler. İmam Bey şöyle cevap verdi: Benim boynumu uçuracaksanız uçurun, ama ben Ahmediyet’i bırakmayacağım. Teröristler onu yere yatırıp boynuna bıçak çalarak boğazlamaya çalışınca o dedi ki, beni ayakta öldürün. Bunun üzerine teröristler ateş açarak onu şehit ettiler.
Teröristler zannettiler ki şimdi diğerleri korkup Ahmediyet’i bırakacaklar. Bir diğer yaşlıyı çağırıp, Ahmediyet’i inkar ediyor musun, yoksa ölmeyi mi tercih ediyorsun, dediklerinde o da aynı şekilde şöyle dedi: Ahmediyet’i bırakamam. Bunun üzerine kafasına ateş ederek onu da şehit ettiler. Aynı şekilde diğerlerini de çağırdılar ve Ahmediyet’i bırakmayacağız, cevabı üzerine teker teker şehit ettiler. Onlardan bir teki bile azıcık dahi zaaf göstermedi ve Ahmediyet’i inkar etmedi. Bir tekinin bile imanı sarsılmadı. Hepsi, birbirini geçerek yakin, vefa ve cesaret gösterdiler ve canlarını Allah’ın huzuruna sundular. Her şehide ortalama üç kurşun atıldı. Onlar arasında bir ikiz kardeş de vardı.
Hz. Mesih-i Mevud (as) “Tezkeretü’ş Şehadeteyn”de hz. Sahipzade Abdullatif Şehid Bey’den bahsederek şöyle buyurur: “Allah-u Teala onun birçok kaim-makamını (onun durumunda olacak kimseleri) yaratacak.” İşte biz şahidiz ki bugün Afrikalılar bunun örneğini gösterdiler ve kaim-makam olmanın hakkını verdiler.
Teröristlerin camiye gelip bütün bu caniliği yapmaları bir buçuk saati buluyor. Camideki diğer Ahmedilerin nasıl bir halden geçtiklerini tahmin edebilirsiniz, onların önünde sevdikleri şehit ediliyordu.
Huzur-i Enver daha sonra bütün şehitleri tanıttı.
İmam Elhac İbrahim Bidiga Bey
İmam Bey, o bölgedeki en büyük Vahhabi imam idi. O, birçok araştırmadan sonra biat etmişti ve daha sonra coşkulu bir tebliğci olarak öne çıkmıştı. İmam Bey, çok ilim sahibi bir adamdı. O bölgenin halkı Temaşek kabilesindendir ve ekseriyetle Vahhabi Müslümanlardır. Ancak Mehdi Abad halkı biat etmek konusunda öne geçti ve bu kadar büyük bir fedakârlık yaparak özel bir mertebe elde ettiler. İmam Bey’in ricasıyla ben o köyün adını “Mehdi Abad” koymuştum. İmam Bey 68 yaşındaydı. Eğitim için bir müddet Suudi Arabistan’da kaldı. Temaşek Dili’nin alimi idi. Ahmediyet’e girmesinden önce birçok köyün “Şef”i idi. Bölgedeki büyük alimler onun yanında oturmayı kendileri için şeref sayarlardı. Onun yanında kalan ve kendisinden feyz alanların sayısı bazen beş yüze kadar varırdı. Onun talebelerinin beyan ettiğine göre o günlerde bile kendisi şöyle derdi: Daha doğruluk ortaya çıkmadı. Çünkü doğruluğu kabul eden az olur. Doğruluk ortaya çıktığında kabul edenler az olacak ve bu insanlar benim yanımdan kalkıp gidecekler. O, kendi iyi tabiatı ve takvası sebebiyle tahmin etmişti ki şimdi doğruluk ortaya çıkacak. 1997’de Dori şehrinde resmi olarak Ahmediye Merkezi kurulduğu bilgisi İmam Bey’e ulaştı ve Ahmedilerin hz. İsa’nın vefat ettiğine inandığını ve gelecek olan Mesih’in ise geldiğine inandıklarını öğrendi. Bunun üzerine İmam Bey, yedi kişiyle birlikte Cemaat merkezine geldi ve birçok tahkikattan sonra biat etti. Anlayarak doğruluğu kabul etti ve sonra fedakarlığın yüce bir misalini gösterdi. Korkusuz bir tebliğci ve vefalı bir Ahmedi idi. Onun çabalarıyla bölgenin tamamında Ahmediyet yayıldı ve birçok cemaatler kuruldu. Tebliğe o kadar düşkündü ki ölüm tehditleri almasına rağmen çabalarını terk etmedi. Hilafete son derece vefa ile bağlıydı. İnsanlara çok güzel ahlak ile davranırdı ve başkaları için fedakârlık yapmak onun bir vasfıydı. Bölge halkı kendisine çok saygı gösterirdi. Her mal fedakarlığında herkesten önce kendisi fedakârlık yapardı. Her türlü cemaat programına yarışarak iştirak ederdi.
AG Maniel Alhassan Bey
Şehit olduğunda yaşı 71 idi. Çiftçiydi. 1999’da Ahmediyeti kabul etti. Biat vaktinden itibaren ihlas ve vefada hep ilerledi. Namazlarını düzenli kılan ve teheccüde bağlı biriydi. Onun cemaat için can, mal ve vakit fedakarlığı olağanüstü idi. Geçen sene vakfe arzi (geçici vakıf) çağrısı üzerine Mehdi Abad’da herkesten önce o adını yazdırdı. Bu olayda onun ikiz kardeşi AG Maliel Huseyni Bey de şehit oldu.
AG Maliel Huseyni Bey
O da 71 yaşındaydı ve 1999’da biat etmişti. Kendi köyündeki ilk Ahmedilerden idi. Zaim Ensarullah olarak görev yapıyordu. Beş vakit namazı camide eda ederdi. Teheccüd namazını bırakmazdı. Bunun ikiz kardeşi de bu olayda şehit oldu. İki kardeş aynı gün dünyaya geldiler ve aynı gün dünyadan göçtüler.
AG Hamido Abdurrahman Bey
Yaşı 67 idi. Çiftçiydi. 1999’da biat etmişti. Temiz kalpli ve yumuşak tabiatlıydı. Cemaat programlarında ilk safta yer alırdı. Hastalık durumu dışında asla katılmadığı olmazdı. İmam Bey’in yardımcısıydı. Cemaat işlerine katılmalarını kendi ailesine de telkin ederdi. Cuma hutbelerini son derece dikkatle ve düzenli olarak dinlerdi.
AG İbrahim Souley
Meslek itibariyle çiftçi idi. Cemaatle namaza bağlıydı ve düzenli olarak çanda öderdi. Meclis Ensarullah’ın aktif bir üyesiydi. İmam Bey’in çok güvendiği birisiydi. İlim sahibi biriydi ve dini ve ilmi konuşmalar yapardı. Son derece efendi birisiydi. Herkese güzel davranmak onun has vasfı idi. Calsa Salanaya katılmaları için fakirlere mali yardım yapardı.
AG Sode Osman Bey
Yaşı 59 idi. Mehdi Abad’ın camisinin yapımında şevk ile yer aldı. Namazlara bağlıydı ve teheccüdü düzenli eda ederdi. Mal fedakarlığına ilaveten can fedakarlığı da sundu. Meslek olarak tüccar idi. Ayakkabı satış işletmesi vardı. Az kazanmasına rağmen hiç kimseyi yalın ayak geri göndermezdi. Akşam namazına gelir ve yatsı namazından sonra dönerdi. Herkes onun son derece ihlaslı olduğuna şahitlik eder. Bana da dua için düzenli mektup yazardı.
AG Agali Maguel Bey
O, 1970 yılında doğdu ve babasıyla birlikte 1999’da Ahmediyet’i kabul etti. Meslek itibariyle çiftçi idi Çok ihlaslı bir Ahmedi idi. Namazlara ve çandalara büyük bir şevkle katılırdı.
AG Musa İdrahi Bey
Şehit olduğunda yaşı 53 idi. Çiftçilik yapardı. Ahmediyet’ten önce Vahhabilerin ateşli bir üyesiydi. Namazlar ve teheccüd konusunda titiz idi. Akşam namazı kılmaya camiye gelir ve yatsı namazını kıldıktan sonra geri evine giderdi. Zikr-i İlahi ile meşgul olurdu. Onun ihlaslı ve fedakâr bir Ahmedi olmak konusunda örnek olduğuna herkes şahitlik etmektedir. Bana düzenli olarak dua mektubu yazardı.
AG Abdurrahman Aguma Bey
Şehit olduğunda yaşı 44 idi. Şehitler arasında en genç olandı. 1999’da yirmi yaşında Ahmediyet’i kabul etti ve sonra cemaate ihlas ve vefada ilerledi. Son derece ihlaslı ve fedakar bir Ahmedi idi. İmam Bey’e yakın ve güvendiği birisiydi. Teröristlere hiç çekinmeden dedi ki naip imam benim. Teheccüde ve namazlara bağlıydı. Camiye çocuklarını da getirir ve onların terbiyesine itina gösterirdi. Bisiklet sürmekte uzmandı. Cemaat işleri için bütün bölgede uzun uzun yolculuklar yapardı. Burkina Faso’dan Gana’ya bisikletle giden kafiledeydi. En küçükleri o olduğu için sekiz kişi onun önünde şehit edildikten sonra çok büyük bir cesaretle şöyle dedi: Büyükler hangi yolda fedakârlık yaptıysa ben de o yolda kurban olmaya razıyım. Teröristler acımasızca onun yüzüne mermi atarak şehit ettiler.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Her birinin isminin önünde “AG” kelimesi gelmektedir, bu kelimenin anlamı “ibn” (oğul) demektir. Bunlar Ahmediyet’in parlayan yıldızlarıdır. Arkalarında bir örnek bıraktılar. Allah-u Teala onların çocuklarını da iman ve yakinde ilerletsin. Düşmanlar bu şekilde Ahmediyet’in sona ereceğini zannediyorlar. Fakat yanılıyorlar, Ahmediyet eskisinden daha fazla ilerleyecek inşallah. Yönetim de hikmetli davranarak tebliğ programı yaptılar. Allah-u Teala geride kalanlara sabır ve dayanma gücü versin. Onların büyüklerinin hangi amaç için canlarını verdiğini anlamaya muvaffak kılsın.
Huzur-i Enver şöyle buyurdu: Şehitlerin ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak ve onların kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için 4. Halifetü’l Mesih (rh) zamanında “Seyyidna Bilal Fonu” kurulmuştu. Bu fondan şehitler için harcama yapılıyor. Şehitler için çanda vermek isteyen bu fona ödesin. Bu, şehitler üzerinde bir ihsan değildir, aksine onların ihtiyaçlarına dikkat etmek ve yerine getirmek bizim sorumluluğumuzdur.
Huzur-i Enver, hz. Mesih-i Mevud’dan bir alıntı ile şöyle buyurdu: Bu fedakarlık yapanlar bu sınanmada başarılı oldular. Şimdi imtihan sırası geride kalanlarındır. Allah-u Teala hepimize güç versin ki iman ve yakin üzerinde sebatlı olalım. Allah-u Teala bu şehitlerin makamını yükseltsin, bunun meyvelerini ihsan etsin ki bunun neticesinde hz. Resulüllah’ın (sav) öğretisi dünyaya yayıldığını görelim.
Huzur-i Enver son olarak, şehitlerin gaip cenaze namazlarıyla beraber Amerika’dan doktor Kerimullah Zirvi ve onun hanımı Emetü’l Latif Zirvi’nin de gaip cenaze namazını kıldıracağını bildirdi.
٭…٭…٭