Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 3 Kasım 2023’te İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı.
Huzur-i Enver, kelime-yi şehadet ve Fatiha suresinden sonra Âli İmran Suresinin 93. Ayetini ve tercümesini okuduktan sonra şöyle dedi: Bu ayette Allah-u Teala, Allah’ın rızasını elde etmek için Allah yolunda sevdiğiniz malları harcadığınız zaman, iyiliğin yüksek seviyesinin de ancak o zaman elde edileceğini açıkça buyurdu. Hz. Mesih-i Mev’ud bunu açıklarken şöyle der: Sizler, sizin için sevimli olan şeyleri Allah yolunda harcamadıkça, necata ulaştıran gerçek iyiliği asla bulamazsınız. Yine bir yerde şöyle dedi: Mal sevgisi beslememek gerekir. Allah-u Teala şöyle buyurur: Sevdiğiniz şeyleri Allah yolunda harcamadıkça asla iyiliği elde edemezsiniz. Buyurdu ki, faydasız ve değersiz şeyleri harcamakla hiç kimse iyilik iddiasında bulunamaz. İyiliğin kapısı dardır.
Nitekim bunu iyice zihninize kazıyın, değersiz şeyleri harcayarak hiç kimse o kapıdan giremez. Çünkü en değerli ve en sevgili şeyleri harcamadıkça mahbub derecesi elde edilemez. Eğer sıkıntıya girmek istemiyorsanız ve gerçek iyiliği benimsemek istemiyorsanız peki nasıl başarılı olabilir ve nasıl muradınıza erebilirsiniz. Şöyle dedi: Acaba Ashab-ı Kiram kendilerine nasip olan o dereceye bedavaya mı ulaştılar? Hakiki mutluluğun vesilesi olan Allah-u Teala’nın rızası, gelip geçici sıkıntılara katlanmadan elde edilemez.
Rıza-yı İlahî’yi elde etmek için sıkıntıları umursamayan kimseler ne mübarektirler. Çünkü ebedi mutluluk ve daimî rahatlığın aydınlığı o gelip geçici sıkıntılardan sonra mümine nasip olur.
Hz. Mesih-i Mev’ud’un Allah’ın emrine uygun olarak bizim içimizde yaratmak istediği mal harcama idraki işte budur. Bunu anlayan ve malını din yolunda harcanması için sunan her Ahmedi’ye ve Cemaate Allah’ın büyük bir ihsanıdır bu. Cemaat üyelerinin büyük bir kısmı, kendi ihtiyaçlarına rağmen mallarını dini ihtiyaçlar için sunmaktadır.
Böyle binlerce örnek var. Bugünlerde gördüğümüz gibi dünyanın ekonomik durumu gitgide daha da kötüleşiyor. Bilhassa gelişmekte olan ülkeler ve gelişmiş ülkelerde de artık eski durum kalmadı. Rusya ve Ukrayna savaşı da durumu epeyce kötüleştirdi. Üstüne o ülkelerin siyasetçilerinin yolsuzlukları da kötü bir durum meydana getirdi. Fakat buna rağmen Ahmediler mal fedakarlıklarında daha da ilerliyorlar. Dünyalık kimselerin nazarında bunu anlamak zordur. Ancak imanı güçlü kimseler bilirler ki bu fedakarlık neticesinde Allah’ın lütufları görülür. Kasım ayının ilk haftasında Tahrik-i Cedid’in yeni senesi ilan edilir. İşte ben Tahrik-e Cedit ile ilgili olaylar sunacağım.
Lahor şehrinin Lacna Sadırı şöyle yazdı: Bir toplantıda Tahrik-i Cedid çandasına dikkat çekildiğinde fakirliklerine rağmen kadınlar ileri seviyede fedakarlıklar sundular. Ben şaşırdım, çünkü düşük gelirli insanlar o kadar fedakarlıklar yapıyorlar ki biz onu düşünemeyiz bile. Nakit ve takı şeklinde yüzbinlerce Rupi verdiler. 1. Vekil-ül Mal, sayfalarca rapor verdi. Kendi takılarını sunan kadınların uzun bir listesi var.
Hz. Muslih Mevud (ra) Tahrik-i Cedid’i ilan ettiğinde ve o zaman talepler belirtildiğinde, kadınların mali fedakarlığı ile ilgili şu talep de vardı: Takı edinmeyin, yahut az edinin, fedakarlık yapın. O zaman da bugün de kadınlar fedakarlık yapıyorlar. Bazı kadınlar bütün takılarını çanda olarak verirler.
Boğazlarından kısarak çanda veren fakir kimseler vardır ve birçokları vardır ki Allah-u Teala onları nimetlendirir de. Zengin insanlar da ders alsınlar ve kendi fedakarlıklarının seviyesini yükseltsinler. Hz. Muslih Mevud (ra) şöyle demişti: Öyle fakir insanlar da vardır ki bir aylık gelirinin yüzde kırk beşini verirler. Ama zengin kimseler sadece yüzde bir buçuk verirler. Hatta şimdi fakirler arasında öyleleri var ki yüzde yüzünü vermekte ve zengin kimseler yüzde birini vermektedir. Bu bakımdan fakirlerin fedakarlığı çok ala seviyededir. Dolayısıyla hali vakti yerinde olan kimselerin kendilerini muhasebe etmesi gerekir.
Unutmayın, Allah-u Teala asla borçlu kalmaz. Kur’an-ı Kerim’in bir yerinde buyrulduğu gibi yedi yüz kat hatta ondan da fazla artırarak verir. Huzur-i Enver fedakarlıkta bulunanların birkaç örneğini sunarak şöyle dedi: Gine Bissau’dan Mahmud Bey, motosiklet tamircisidir. Mürebbi Bey Tahrik-i Cedit çandasına dikkat çektiğinde o, cebinde var olan bin Frank Sifa’yı çanda olarak verdi. Tam o anda onun gelini geldi ve yemek yapmak için para istedi. Gelinine, sabret dedi. Mahmud Sahip diyor ki, böyle bir sıkıntı içindeyken devletin ofisinden telefon geldi ve geçen sene bizim motosikletlerimizi tamir etmiştiniz, bunun bedeli olan yüz doksan bin Sifa’yı gelip alın, dediler. O, bu meblağdaki çeki alıp eve geldi ve bunun hepsi Tahrik-i Cedit çandasının bereketidir, dedi.
Fijili İşfak Bey yazıyor; Yolculuk esnasında Tahrik-e Cedit ile ilgili geçmiş hutbeyi dinledim, orada anlatılan olaylardan çok etkilendim. Daha yolculuk devam ederken Tahrik-i Cedit sekreterini aradım ve çandamı iki katına çıkarttım. Ondan sonra ticaretimde iki kat fazla kar oldu. Bu karların hepsi Tahrik-i Cedit çandasının bereketleridir.
Tanzanya’nın bir cemaatinde bir arkadaşın işçi olarak çalıştığı fabrika, mali zarar nedeniyle çalışanların maaşlarında kesinti yaptı. Tahrik-i Cedid’in son ayıydı. Muallim Bey, onunla irtibat kurduğunda sıkıntılarını hiç belli etmedi ve tamamen Allah’a güvenerek söz verdiği miktarı ödedi. Ertesi gün işyerinden şu telefon geldi: Sizin gayretli çalışmanız ve dürüstlüğünüz sebebiyle sizin maaşınızdan kesinti yapılmayacak. Kendisi diyor ki, işte bütün bunlar Tahrik-i Cedit çandasının bereketi sebebiyledir.
Malavi Cumhuriyetinden yaşlı bir kadın çiftçilik yapıyordu. Tahrik-i Cedit sözünü yazdırdı ama ödeyemedi. Hatırlatıldığında iş bulmak için çok çabaladı, dua da etti ama iş bulamadı. Bir gün ikindi namazından sonra torununun kendisine yerel para birimiyle kırk beş bin lira gönderdiği haberini aldı. Derhal söz verdiği miktarı ödedi ve sözünü tamamlamaya muvaffak kıldığı için sık sık Allah’a şükretti.
Tanzanya’dan Meryem Hanım, Muallim Bey’in dikkat çekmesi üzerine evindeki on bin Şiling parayı Tahrik-i Cedid çandasına verdi. Kendisi şöyle diyor: Allah-u Teala aynı o gün bana yüz bin Şiling nasip etti ki hepsi çandanın bereketleriydi.
Gine Bissau’dan yeni biat etmiş olan Osman Bey çok zorluk içindeydi. Bir gece uyuduğunda, çandanı düzenli öde, diye bir ses geldi. Mürebbi Bey’e rüyasını anlattığında o kendisine çandalar hakkında bilgi verdi. O, Tahrik-i Cedid çandası ödedi ve diğer çandaları da not ederek çandalarını ödemeye başladı. Allah-u Teala onun sıkıntılarını giderdiğinde diyordu ki, bütün bunlar Tahrik-i Cedit çandasının bereketleridir.
Nijer Cemaatinin Emiri şöyle yazmaktadır: Bir Muallim Bey’in eşi ev hanımıdır. Muallim Bey, onun Tahrik-i Cedid çandasını öderdi. Eşi, ben kendi çandamı kendim ödeyeceğim dedi ve sözünü sekiz bin olarak yazdırdı. Muallim Bey, nereden ödeyecek diye endişeliydi. Birkaç gün sonra komşu kadın geldi ve elbise diktirme işi verdi ve üç bin ödedi. Ondan sonra o kadar iş geldi ki o, çandasını kolaylıkla ödedi.
Bir tarafta muhalifler Cemaati bitirmek için uğraşıyorlardı. Allah-u Teala ise yeni biat etmiş olanların kalplerinde nasıl fedakarlık coşkusu yarattı ve üstelik bunu ödüllendirdi. Muhalifler istedikleri kadar çabalasınlar onlar için mukadder olan başarısızlık ve muradına erememektir. Cemaat dünyanın her köşesinde fedakarlığın mümtaz örneklerini sunarak hep ilerlemektedir.
Huzur-i Enver Tahrik-i Cedid’in tarihi arka planını sunarak ve onun amaçlarından bahsederek Cemaat üyelerine şöyle nasihat etti: Bu fedakarlıkları kendiniz de devam ettirmeye çalışın ama bununla yetinmeyip neslinizin dikkatini de buna çekin.
Daha sonra Huzur-i Enver Tahrik-i Cedid’in “Defter Şeşm”inin yürürlüğe girdiğini ilan etti ve Tahrik-i Cedid’in 89. Yılının tamamlanmasıyla sayıları ve miktarları beyan etti. Ayrıca 90. Yılın başladığını duyurdu.
Cuma Hutbesinin sonunda Huzur-i Enver mazlum Filistinliler için tekrar tekrar dua çağrısı yaptı ve şöyle dedi: Filistinlileri dualarınızda daima hatırlayın, onları sakın unutmayın. Kadınlar ve çocukların altında ezildikleri zulmün pençesinden Allah-u Teala onları biran evvel kurtarsın.
٭…٭…٭