Huzur-i Enver (Atba) 30 haziran 2017’de Londra’da Beytül Futuh Camiinde Cuma hutbesi verdi. Kelime-yi şehadet ve Fatiha Suresini okuduktan sonra şöyle dedi:
Ramazan, sayısız bereketleriyle birlikte gelir ve muvaffak olan insanlar ondan istifade ederler. Birçokları bana yazarak, farz ibadetlerle birlikte nafile ibadetler yapma fırsatı da bulduklarını söylerler. Ve mutluluklarını bildirerek, dua edin ki bu halimiz devamlı olsun ve kalan eksikliklerimizi Allah-u Teala Kendi lütfuyla gidersin, derler. Biz bunlar üzerinde sebatlı olmaya çalışalım, hatta daha da fazla ilerlemek için gücümüz yettiğince çabalayalım, diye herkesin kendisinin de dua etmesi gerekir. Allah-u Teala bizleri buna muvaffak kılsın.
Yüce Allah, duanın kabulü ve Allah’a yakın olmayı sadece ramazan ayına has olarak bahsetmedi. Aksine normal günlerde de kim Allah’a yaklaşırsa Allah-u Teala onun dualarını dinler. Duaları dinleyebilen ve kabul edebilen Allah’tan başka kim vardır? Dua edenin dualarını dinleyen ve sıkıntılarını gideren ancak ve ancak Allah-u Tealadır.
Hz. Resulüllah (sav) duaya dikkat çekerek şöyle buyurdu: Rabbimiz kullarına en fazla gecenin ortasında yakın olur, mümkün olduğunca o saatte Allah’ı zikredenlerden olun.
Ramazan günlerinde birçok insanda nafile ibadetler yapma alışkanlığı oluşur. Eğer onlar bunu devamlı hale getirmek için çaba sarfederlerse ve güçlü bir şekilde bunda kararlı olurlarsa Yüce Allah’ın yakınlığından daima istifade edebilirler. Yüce Allah, Allah’a yakın olmak ve dua imkanını her zaman için sunmuştur. Eğer gerçek hayatı elde etmek istiyorsak o zaman diğer on bir ayda da Allah’ı anmak şarttır. Velhasıl, dua etmek ve salih ameller yapmak için özel çaba sarfedin. Dua, Allah’ın yakınlığını elde etmenin tek yoludur.
Hz. Mesih-i Mevud (as) dua ile ilgili olarak şöyle buyurdu: Rabbimiz son derece “be niyaz” (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır ve üstüste ve çoklukla ızdırab ile dua edilmedikçe O umursamaz. İnsan kendisi için dua eder ve büyük bir sancı ile eder. İşte, bizim kendi sınırlarımızdan çıkarak cemaat için de dua etmemiz lazım, Müslüman ümmet için, herkesin kendi ülkesi için de dua etmesi lazım ve dünyayı tehdit eden tehlikelerin gitmesi için de kalp sızısı ile dua etmek lazım. Hz. Mesih-i Mevud (as) şöyle buyurdu: Benim usulüm şudur ki, düşmanlarımı dahi dualarımın dışında bırakmam, duanın sınırları ne kadar geniş olursa o kadar dua edene faydası olacaktır. Duada ne kadar cimri davranılırsa o kadar Allah’ın yakınlığından uzaklaşılır. Velhasıl, Allah’ın yakınlığını elde etmenin bir yolu da duaların dairesini geniş tutmaktır.
Huzur-i Enver şöyle dedi: Pakistan’ın durumu herkesin malumudur. Hükümet tarafından veya mollalar tarafından her gün ya bir mahkeme yahut eziyet veren bir muamele yapılagelmektedir. Allah-u Teala onların şerrinden her Pakistanlı Ahmediyi korusun. Aynı şekilde Cezayir’de de sürekli olarak Ahmedilerin aleyhinde muameleler yapılıyor. Dualara ilave olarak herhangi bir çaba sarfetmek sorusuna gelince, biz daha önce de kanunları çiğnemedik, intikam da almadık ve gelecekte de almayacağız. Ancak bizim devamlı olarak kullandığımız dua silahı vardır ki Allah-u Teala düşmanların entrikalarından daima korumaktadır. Yüce Allah gelecekte de koruyacaktır inşallah, hatta cemaat, öncesinden daha hızlı bir şekilde ilerleyecektir.
Dünya felakete doğru ilerliyor. Amerika ve onun yandaşı olan hükümetler birleşerek Müslümanları kendi aralarında savaştırıyorlar. Müslümanlar onların elinde akılsızca kendi güçlerini zaafa uğratıyorlar ve kendi ülkelerinin terakkisini onlarca kat geriye götürüyorlar. Bu alev, herhangi bir anda dünya savaşına sebep olabilir.
Müslümanların talihsizliğidir ki İslam’ın merkezi olan yerlerin padişahları imanlı değildirler. Çıkarları yüzünden gayri Müslimlerin kucağına düşüp İslam’ı zayıf hale düşürüyorlar. Müslüman liderler kendi halkına zulmederek insanları kendileri aleyhine çevirdiler ve sonra da hükümetlerini güçlü kılmak için daha da zulüm yaparlar. Bu insanlar anlamıyorlar ki onların bu hali Vadedilen Mesih’i kabul etmemeleri yüzündendir. Dünya eğer savaşların felaketinden kurtulabilirse bunun ancak tek bir yolu vardır; Bütün Ahmediler kalp sancısı ile bu felaketlerden insanlığı kurtarmak için dua etsinler. Hz. Resulüllah (sav) şöyle buyurdu: Dua, nazil olmuş olan felaketlerden de henüz nazil olmamış belalardan da kurtarır. O halde ey Allah’ın kulları! Duayı kendinize farz kılın. İşte bu emre uygun olarak bizim büyük bir güçle dualara sarılmamız lazım. Bugün dünya insanlarının acısını hissederek gelecek olan sıkıntının derdini taşıyarak onlar için dua edin. Allah lütfetsin ki dualarımız onların aklını başına getirsin ve onları felaketin çukuruna düşmekten korusun. amin
Kaynak: https://www.alislam.org/friday-sermon/2017-06-30.html