Ensarullah, Lacna İmaillah ve Nasirat-ül Ahmediyenin içtimaları başlamaktadır. Bizim içtimalarımızın gerçek ruhu, Allah-u Teala ile ilişkide, sevgi ve kardeşlikte ilerlemektir.
Seyyidna Hazret Halifetü’l Mesihi’l Hamis Atba, 30 Eylül2016’da Beytü’l Futuh Camiinde Cuma Hutbesi irşad etti. Hutbe, çeşitli dillerdeki tercümesi ile birlikte MTA’da canlı olarak yayınlandı.
Huzur-i Enver hutbenin başında, Ensarullah, Lacna İmaillah ve Nasirat-ül Ahmediyenin içtimalarının başladığından bahsederek, onların verdikleri söz ve o sözleri yerine getirmek için her üç grubun da sorumluluklarına dikkat çekti ve şöyle dedi: bizim içtimalarımızın gerçek ruhu, Allah-u Teala ile ilişkide, sevgi ve kardeşlikte ilerlemektir. İlmî programlar ve spor yarışmalarının asıl maksadı, dini ve ilmi yetenekleri uyandırmaya dikkati çekmektir. Büyük yaştaki insanların grubunun adının “Ensarullah” olması, sorumlulukların yerine getirilmesi hissiyatı sağlamak için yeterlidir. Her nasir (Ensarullah üyesi), dinin güçlü olması ve Ahmediyete dürüst bir kalple sebat etmeye çaba sarfetsin. Kendinizin Ensarullah (yani Allah’ın yardımcıları) olduğunuzu ispatlayın. Hilafetin işlerini ve programlarını daha ileri taşımak için yardımcı olun. Kendi neslinizi de Hilafet ile bütünleştirin. Aynı şekilde Lacna İmaillah, verdikleri sözleri daima göz önünde tutsunlar. Lacna İmaillah inanç bakımından çok sağlamdır, ancak amelî durumunuzu da Allah ve Resulünün (sav) emrettiği seviyeye getirmeniz gerekir. Evlatların terbiyesi, onların dini durumlarını güzelleştirme, Allah ile bağ kurmalarını sağlamak, nesillerinizin içinde milleti ve ülkesi için fedakarlık duygusu yaratmak, kanunlara bağlılık, kötülük ve iyilik arasındaki farkı öğretmek de verilen sözlerdendir. Çocukları hilafetle bütünleştirmek nasıl babaların sorumluluğu ise aynı şekilde annelerin de işidir. Öte yandan Nasıratın da sözlerinin arkasında durmaları gerekir. O yaşlarda da birçok istekler olur. Eğer bakışlar dünyaya çevrilirse, dünyevî arzular dinin üstüne çıkar. Eğer verdiğiniz sözleri hayatınızın bir parçası yaparsanız, o takdirde kendi hayatınızı da gelecek nesillerinizi de koruyanlar olacaksınız.
Huzur-i Enver, muhterem Mazhar Ahsen’i hayırla anarak şöyle dedi: Birkaç gün önce bir başka eğitimini tamamlamış çok sevgili bir genç Camia öğrencisi, bir müddet hastalık evresi geçirdikten sonra aramızdan ayrıldı. Henüz son sınıfın sınavlarını geçmemişti, ancak gençliğini geçirdiği gibi, kesinlikle mürebbi idi. Allah-u Teala bu gencin içinde dine hizmet etme coşkusu yaratmıştı. Ben onun, ihlas, vefa, ilim ve amel konusunda bir örnek olduğunu şahsen biliyorum. Yüce Allah onun derecesini yükseltsin. Onun annesi de sabır ve Allah’ın rızasına razı olmanın en iyi örneğini gösterdi. Bu sevgili genç de sabır telkin ederek bu dünyadan ayrıldı. Anne, babalar, kız ve erkek kardeşler herkesten daha fazla üzülürler. Ancak bu dert ve üzüntüyü, dualara çevirerek merhumun derecesinin yükselmesinin, sabır ve sükunetin vesilesi yapabiliriz.
Huzur-i Enver merhumun özelliklerinden bahsederek şöyle dedi: Azizim, anne babasının tek oğluydu, iki de kız kardeşi vardı. Kanser olmuştu, tedavi ile sıhhat de bulmuştu, ancak göğsündeki enfeksiyondan vefat etti. Merhumun büyük dedesi, hz. Mesih-i Mevud’un (as) sahabesi hz. Misteri Nizamüddin Sahip idi. Anne tarafından dedesi Münevver Ali Han Ağa ve baba tarafından dedesi Kadiyan dervişlerinden Hacı Manzur Ahmed sahip idi. Azizim musi (yani vasiyet nizamına katılmış) biri idi. Hasta olduğu dönemde cemaat başkanına, “bana biraz cemaat işi ver,” dedi. Lacna ve nasıratın içtimalarında dağıtılan sertifikaların dizaynını yaptı. 2015 yılında kansere yakalandığında kız kardeşine dedi ki anneme dikkatli bir şekilde söyle, ben onun ağladığını görmeye dayanamam. Huzur-i Enver, merhum ile ilgili annesinin, kız kardeşlerinin, öğretmenlerinin ve mürebbilerin intibalarından bahsederek şöyle dedi: Annesi, biz Rabbimize razıyız diyor, bizim işimiz dua etmekti ve Allah’ın işi kabul etmek, ister kabul eder ister etmez. Huzur-i Enver şöyle dedi: O genç, kendisi yalnız başına hastanede kaldı ve ev halkını calsa ve bayram törenine gönderdi. Beş kilometrelik yardım yürüyüşüne katıldı. Camia Ahmediye’ye kabul edildiğinde öyle mutluydu ki sanki dünyanın bütün nimetlerine kavuşmuştu. Bir mürebbiye whatsapp’tan şöyle mesaj gönderdi: Ben bu hastalığı yaşıyorum, gerçek şu ki Allah’ın benim üzerimde büyük ihsanları var, bu yüzden bu dönemi geçirmek o kadar zor gelmiyor. O bunu hastalık imtihanı sayıp kabul etti. Her işi sabır ve metanetle yaptı. Onda tembelliğin izi dahi yoktu. Camia’yı çok severdi, irade kuvveti de çok güçlüydü. Derece Mumahide’den tam bir mürebbi idi, takvanın ince yollarında yürüyen biriydi. Velhasıl, son derece saygıdeğer ve vakıf ruhunu anlamış bir insandı. Yirmi altı yaşında vefat etti ancak fırsat bulduğu kadar arkadaşlarının terbiyetini (ilmî ve ahlakî ilerlemelerini) sağladı. Ben kendisiyle telefonda konuştuğumda büyük bir metanetle cevap verdi. Son derece vefakar ve hayatın gayesini anlamış bir Ahmedi genç idi. Ben onu her zaman Allah’ın rızasına razı olmuş biri olarak buldum. Allah-u Teala, onun gibi bu ince gayeyi anlayan yüzlerce vakf-e zindigi yaratsın. Özellikle onun anne-babası ve kardeşleri için dua edin ki Allah-u Teala onları sabır ve metanette daha da ilerletsin. Amin
Huzur-i Enver hutbenin sonunda, onun cenaze namazını kıldıracağını bildirdi.
Kaynak: Roznama Alfazl, 4 Ekim 2016