8.12.2023 - Uhud Gazvesi için yola çıkarken meydana gelen olaylar ve masum Filistinliler için tekrar dua çağrısı - Müslüman Ahmediye Cemaati

8.12.2023 – Uhud Gazvesi için yola çıkarken meydana gelen olaylar ve masum Filistinliler için tekrar dua çağrısı

Uhud Gazvesi için yola çıkarken meydana gelen olaylar ve masum Filistinliler için tekrar dua çağrısı

 

Hz. Halifetü’l Mesih 5 (Allah yardımcısı olsun) 8 Aralık 2023’te İslamabad Mübarek camisinde Cuma Hutbesi verdi. Hutbe çeşitli dillerde tercüme ile MTA televizyonunda canlı olarak yayınlandı. Huzur-i Enver (aba) Teşehhüd ve Fatiha Suresini okuduktan sonra şöyle buyurdu:

Geçen hutbede Uhud savaşından bahsediyordum. Bununla ilgili hz. Muslih Mevud’un söylediklerini özetle beyan edeceğim. Kendisi şöyle der: Bedir savaşından sonra Mekkeli kafirler şöyle ilan etmişlerdi: Hiç kimsenin ölen yakınları için ağlamasına izin yok ve de gelecek olan ticaret kafilesinin kazancı gelecek savaş için saklanacak. Nitekim büyük bir hazırlıktan sonra üç bin atlıdan fazla bir ordu Ebu Süfyan’ın komutasında Medine’ye doğru yola çıktı. Hz. Resulüllah (sav), şehrin içinde kalarak mı karşı koyalım yoksa dışarı çıkarak mı diye sahabelerle istişare etti. Peygamber Efendimizin kendi düşüncesi şöyleydi: Düşmanların saldırmasına fırsat verilsin ki savaşı başlatma suçu onların üstüne olsun; Müslümanlar evlerinde kalarak onlara karşı koyabilsin. Fakat Bedir savaşına katılamamış gençler ve kalplerinde şehit olma arzusu olanlar, dışarı çıkarak karşı koyma arzusunda bulundular. Bu münasebetle hz. Resulüllah (sav) bir rüyasını da anlattı. Peygamber Efendimiz rüyasında, kesilmekte olan birkaç inek gördü. Yine rüyasında kendisinin kılıcının ucu kırıldı. Peygamber Efendimiz, korunaklı ve sağlam bir zırhın içine elini soktuğunu da gördü. Ayrıca kendisinin bir koçun sırtına bindiğini de gördü. Sahabelerin sorması üzerine Peygamber Efendimiz bu manzaraları tabir ederek şöyle buyurdu: İneklerin kesilmesinin tabiri benim bazı sahabelerimin bu savaşta şehit olacağıdır. Kılıcın ucunun kırılmasının tabiri benim yakınlarımdan önemli birisinin şehid olması ya da benim bir sıkıntıya uğramamdır. Zırha el sokmanın tabiri ise bizim Medine’de kalmamızın daha münasip olduğudur. Koçun üzerine binmenin tabiri de öyle anlaşılıyor ki biz küffar ordusunun liderine galip geleceğiz.

Dışarı çıkarak savaşmak kararı verildiğinde Peygamber Efendimiz sahabelere hazırlanmalarını emretti ve kendisi de savaş hazırlığına başladı. O zaman hz. Saad bin Muaz ve hz. Useyd bin Hudayr insanlara dediler ki sizler dışarı çıkarak savaşmak konusunda, kendisinin isteği dışında Peygamber Efendimizi mecbur ettiniz. Bu yüzden artık bu kararı Peygamber Efendimize bırakın, o ne karar verirse o bizim için iyi olacaktır. Peygamber Efendimiz dışarı çıktığında savaş kıyafetlerini giymişti. İnsanlar Peygamber Efendimize (istediği kararı vermesi için) arzettiklerinde kendisi şöyle buyurdu: Silahını kuşandıktan sonra Allah, onunla onun düşmanları arasında karar vermedikçe onu geri çıkartması Peygamber için caiz değildir.

Peygamber Efendimiz sahabelerle birlikte yola çıkarken üç mızrak istedi ve onlara üç sancak bağladı. Esed Kabilesinin sancağını hz. Useyd bin Hudayr’a verdi; Hazrec kabilesinin sancağını Hubbab bin Munzir’e verdi ve Muhacirlerin sancağını da hz. Ali’ye verdi. Medine’de kalan insanlara namaz kıldırması için İbn Ümmü Mektum’u kendi naibi olarak belirledi. Müslümanlar askerlerde iki at ve yüz adet zırh vardı.

Yolda Yahudi bir grup Müslümanların tarafında savaşa katılmak için geldiğinde hz. Resulüllah (sav) kafirlere karşı Yahudilerden yardım almayı kabul etmeyerek onların savaşa katılmasına mâni oldu. Aynı şekilde Peygamber Efendimiz (sav) on beş yaşından küçük gençleri de savaşa katılmaktan alıkoydu ve geri gönderdi.

İslam ordusu gece konakladığında hz. Resulüllah (sav), Muhammed bin Mesleme’nin komutasında elli asker seçti. Bunlar gece boyunca İslam ordusunun etrafında nöbet tuttular.

Yolda Abdullah bin Ubey bin Selül, üç yüz münafık yandaşıyla birlikte İslam ordusundan ayrılıp geri döndü. Döndüğünde Abdullah bin Ubey, o benim sözümü dinlemedi de çocukların sözüne uydu, biz canımızı niye verelim, dedi. Abdullah bin Ubey ile birlikte münafıkların geri dönmesinden sonra Peygamber Efendimizle birlikte yedi yüz sahabe kaldı.

Bu durumda Ensar, hz. Resulüllah’a şöyle arzettiler: Medine’deki Yahudiler arasında bizim taraftarımız ve korumamızda olanlardan neden yardım almıyoruz. Hz. Resulüllah (sav), bizim onların yardımına ihtiyacımız yok, buyurdu.

Peygamber Efendimiz (sav) sabah namazından sonra sahabelere ayrıntılı bir konuşma yaptı. Bu konuşma Müslümanlar için, nasıl dine uygun hareket edileceğine dair mükemmel bir rehberdi.

Bu savaşa Kureyş ile birlikte Beni Tehama ve Beni Kenana kabileleri de katıldı ve böylece kafirlerin sayısı üç bine ulaştı. Kafirlerin bütün askerleri silahlı idi.

Huzur-i Enver, Uhud savaşının tafsilatına gelecek sefer devam edeceğini söyledikten sonra bir kez daha Filistinli mazlum halk için dualara devam etmeye davet ederek şöyle dedi: Geçen günlerde, geçici ateşkes sona erer ermez, aynen tahmin edildiği gibi oldu ve İsrail hükümeti eskisinden daha şiddetli bir şekilde Gazze’nin her yerini bombalıyor, saldırı düzenliyor. Bunun neticesinde masum çocuklar ve vatandaşlar şehit oluyorlar. Artık buna karşı Amerikan Kongresinin bir üyesi de -galiba o Yahudi’dir- şöyle dedi: Artık yeter, Amerika’nın bunu durdurmak için devreye girmesi gerekir. Amerika Başkanı da üstü kapalı kelimelerle, saldırıların sona ermesi lazım, güneye de kuzeye de aynı şekilde yapılan bombalamanın son bulması lazım, diye artık beyanat veriyor. Amerika Başkanının bu sözleri herhangi bir insani acıma duygusu sebebiyle değildir. Bu bizi bir yanlış anlamaya götürmesin. Bu onların kendi menfaatleri sebebiyledir. Amerika’da seçim olmak üzeredir ve oradaki gençler artık bu savaş bitirilsin diye tepki gösteriyorlar. Aynı şekilde Amerikan vatandaşı Müslümanlar da seslerini yükseltiyorlar. Yani o her ne yapıyorsa oy alabilmek için yapıyor. Onun Filistinlilere ya da Müslümanlara hiçbir acıma duygusu yoktur.

Müslüman ülkelere gelince, onların seslerinde birazcık güç oluştu ama bir olup savaşı sona erdirmek için birlikte çaba sarfetmedikçe hiçbir faydası yoktur. Allah-u Teala Müslümanlar arasında birlik yaratsın. Gayri müslim dünya biliyor ki Müslümanlar arasında birlik yok. Hatta Müslüman Müslümana saldırıyor, öldürüyor. Yemen’de neler olmuyor ki? Aynı şekilde diğer ülkelerde de binlerce hatta bazı yerlerde yüz binlerce çocuk ve masum, Müslümanların eliyle ölüyor. İşte bu şeyler yabancıları cesaretlendiriyor ve “bunlara zulüm de yapılsa fark etmez, bunlar zaten kendi kendilerine zulmediyorlar” diye düşünüyorlar. Peki Müslüman, Müslümanın canını hiçe sayarken düşman neden umursasın ki? Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’de, Müslümanın Müslümanı öldürmesi konusunda çok sert kelimelerle uyarı yaparak kim böyle yaparsa cehennemlik olacaktır buyurmuştur. Allah lütfetsin de Müslümanlar birlik olup dünyadan zulmü yok etmenin vesilesi olsunlar, aralarında savaşmanın vesilesi değil.

Birleşmiş milletler de seslerini biraz daha yükseltmek için çabalıyorlar ama onların sözünü kim dinler ki? Lafa gelince, şöyle yapacağız böyle yapacağız derler ama hiçbir şey yapamazlar. Onların sözünü kabul eden hiç kimse yok. Büyük güçler kendi (veto) haklarını kullanıyorlar. Allah-u Teala Müslümanlara merhamet etsin.

Ne olursa olsun, bu zulmü durdurmak için bizim dualara devam etmekle birlikte, daha önce cemaatler vasıtasıyla mesaj ilettiğim gibi, herkesin zulmü sona erdirmek için, zulme karşı ses yükseltmek için kendi etraflarındaki arkadaşlarının ve bölgenin siyasetçilerinin devamlı dikkatini çekmeleri lazım. Aynı şekilde, bu zulmü durdurmak için çaba sarf etmek gerektiğini tanıdıklarınız arasında da yayın. Allah-u Teala masumları zulümden kurtarsın.

Hutbenin son kısmında Huzur-i Enver aşağıdaki merhumları hayırla yad etti ve gaip cenaze namazlarını kıldıracağını duyurdu.

1- Muhterem Mesude Begüm Hanım. Merhume geçen günlerde vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhumenin kocası mübelliğ idi. Kocasının başka ülkede olması yüzünden, evlilik hayatlarında aşağı yukarı on beş yıl, merhume kocasından ayrı kaldı. Merhume hilafete derinden bağlı olan, oruca namaza bağlı birisiydi ve musiye idi.

2- Rabvah Talimü’l İslam yüksek okulunun hocası Master Abdulmecid sahip. Merhum, emekli olduktan sonra Kanada’ya geldi ve geçen günlerde orada vefat etti. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Merhum sabır ve vefa ile vakfına bağlı kalmış, öğrencilere çok iyi davranan, melek karakterli bir insandı.

Huzur-i Enver merhumların mağfireti ve derecelerinin yükselmesi için dua etti.

٭…٭…٭

Bir Öncekini Oku

Allah-u Teala masumları zulümden kurtarsın

Bir Sonrakini Oku

15.12.2023 – Uhud Gazvesinin detayları ve masum Filistinliler için tekrar dua çağrısı