Vaat edilen Mesih şöyle buyurmuştur:
“Biat kelimesinin anlamı gerçekten bir insanın kendi kendisini satmasıdır. Onun bereketleri ve tesirleri de aynı şarta bağlıdır. Mesela bir tohum ekildiği zaman onun ilk durumu ancak bir çiftçinin elinden ekilmiş olur. Daha sonra onun ne olacağı asla bilinmez. Eğer o tohum güzelse ve içinde gelişme kuvveti mevcutsa yüce Allah’ın lütfuyla ve o çiftçinin çabasıyla o tohum çıkar ve bir tanecik bin tane olur. Aynı şekilde biat eden bir kimse ilk olarak alçak gönüllülüğü ve tevazuyu benimsemelidir ve bencillik ile nefsaniyetinden uzaklaşmalıdır. İşte o zaman o, gelişip ilerleme kabiliyetini elde eder. Ancak biat ile birlikte bencilliğini de devam ettiren asla bir feyiz elde edemez.”[1]
Yüce Allah’a canımızı teslim etmek biat demektir.
Daha sonra vaat edilen Mesih hazretleri.
“Biat, yüce Allah’a canımızı teslim etmek demektir. Bu da “biz bugün canımızı Yüce Allah’a sattık demektir. Allah yolunda yürüyen bir kimsenin sonunda zarara uğraması asla mümkün değildir. Böyle düşünmek bile yanlıştır. Doğru bir kimse asla zarara uğramaz. Zarara giren daima yalancıdır. Herkim yalnız dünya korkusundan dolayı dünya uğruna biatını ve yüce Allah ile yaptığı sözleşmeyi bozarsa, bu gibi kişiler ölüm anında hiçbir vali yahut kralın kendisini kurtaramayacağı iyi bilmelidir. Kendisi hakimlerin hakimi olan yüce Allah’ın huzuruna çıkacaktır. O da kendisine, “neden bana aldırış etmedin?” diye soracak. O bakımdan her müminin, göklerle yeryüzünün padişahı olan Allah’a iman etmesi ve gerçekten tövbe etmesi gerekir.”[2]
Vadedilen Mesih hazretlerinin yazılarından biatın ne olduğu apaçık anlaşılmaktadır. Her birimizin, artık kendi zatımızın bizim olmadığını, artık ne olursa olsun Yüce Allah’ın emirlerine itaat etmemiz gerektiğini iyi bilmemiz gerekir. Artık bizim her işimiz Allah’ın rızası uğruna olmalıdır. Eğer her birimiz bunu anlarsa o zaman on biat şartının özetinin de ancak bu olduğunu algılamış oluruz. Şimdi ben, biat ile ilgili değişik kelimelerin rivayet edildiği değişik hadisler ileri süreceğim. Aizüllah B. Abdüllah’ın rivayet ettiğine göre, Übade B. Samit (r.a) Bedir savaşına katılmış ve Ukbe biatına da iştirak etmiş olan ashabdandır. Samit oğlu Übade’nin kendisine anlattığına göre, Hz.Resulüllah ashabların bir cemaati kendi etrafındayken, onlara:
“Siz asla Allah’a ortak koşmayacaksınız. Çocuklarınızı öldürmeyeceksiniz. Hiç kimseye iftira etmeyeceksiniz. Hiçbir maruf (hayırlı) konuda bana itaatsizlik etmeyeceksiniz. Gelin bu suretle bana biat olun. Aranızdan her kim biat sözleşmesini tam olarak yerine getirirse onun ecri Allah katındadır. Her kim bu sözleşmeyi (tam olarak yerine getirmeyip) eksik bırakırsa ve cezasını da bu dünyada çekerse, cezası kendisi için kefaret olacaktır. Herkim onu (biat sözleşmesi) eksik bırakırsa, Yüce Allah da onun eksikliğini (bu dünyada) gizli tutarsa onun işi Allah’ın elindedir. İsterse kendisini cezalandıracak. İsterse de kendisini affedecektir”[3] buyurdu.
Müminlerin anası olan Hz.Ayşe (r.a), Hz.Resulüllah’ın şu ayeti Kerimeye göre kadınlardan biat aldığını rivayet eder. Ey peygamber! Mümin kadınlar, Allah’a ortak koşmayacakları, hırsızlık yapmayacakları, kendi aralarında birbirlerine yalan yere iftira etmeyecekleri, hayırlı işlerde sana itaatsizlik etmeyecekleri şartıyla biat etmek üzere sana geldikleri zaman onlardan biat al ve onlara mağfiret dile. Şüphesiz Allah bağışlayan ve rahmet edendir.[4]
Hz.Ayşe’nin bildirdiğine göre, Hz.Resulüllah’ın eli, kendi eşleri dışında hiçbir kadının eline değmezdi.[5]
Vadedilen Mesih hazretlerinin daha biat almaya başlamasından önce, efendi ve İslamiyet sancısında bulunan bazı evliyaullah, o zaman İslamiyet’in batmakta olan gemisini kurtarabilen tam olarak İslamiyeti seven ve gerçekten onun sancısını hisseden eğer bir kimse varsa onun da ancak Hz.Mirza Gulam Kadiyani olduğunu, Mesih ile Mehdinin de ancak kendisinin olduğunun farkındaydılar. Bazı kimseler kendisinden biat almasını da rica ederlerdi.
Ancak o, daima: Ben Yüce Allah’ın seçip görevlendirdiği bir kimse değilim” diye karşılık verirdi. Bir defasında Mir Abbas Ali vasıtasıyla, Mevlevi Abdülkadir Bey’e şöyle açıkça “ Bendenizin tabiati üzerinde tevhid ve kendini Allaha teslim etme duygusunun etkisi vardır. Şimdiye kadar biat konusunda Yüce Rabbim tarafından bana bir bilgi verilmemiştir. Onun için zahmet yoluna adım atmak caiz değildir. Belki Yüce Allah daha sonra yeni bir kapı açacaktır. Mevlevi (Abdülkadir) Bey, din kardeşliği duygusunu ilerletmelidir. İhlas ve sevgi pınarından (temiz su alarak) bu fidanı yetiştirmeye devam ederse, inşallah çok faydalı olacaktır” diye mektup yazdı.[6]
[1] Melfuzat; c.6, s.173
[2] Melfuzat; c.7, s.29-30
[3] Sahih-i Buhari, Kitab-ul Biat
[4] Mümtahine Suresi; a.13
[5] Sahih-i Buhari, Kitab-ül Ahkam
[6] Hazret-i Ahmed; c.2, sayı, 2, s.2
1 Comments
Aslam o alikum.sir i want to discuss with you some urget. I did joined ahmdiya islam in 2018 .but now i am facing a difficult situation.even now i leaved my country coz of life threats from my family and friends..i will tell more when we will contact at whats app.thanks
My whats app number is
+994 050 7193130
Comments are closed.