9 Mayıs 2024
Geçtiğimiz hafta, dünyanın her yerindeki Ahmediler için son derece duygu doluydu. Huzur, Cuma hutbesi esnasında bir kalp operasyonu geçirdiğinden bahsedip dua istediğinde, Huzur’dan bu açıklamayı yapmasını beklemediğimizden, bu çoğumuzu çok şaşırttı. Yüreklerimiz hemen dualarla ve Huzur’un sağlığı hakkında derin bir endişeyle doldu. İlk kez bunu, Huzur’un hutbesini canlı olarak tercüme ederken hissettim.
Huzur’un Cuma hutbesinden birkaç gün sonra Pazartesi günü sabahleyin, Merkez’de Çeviri Araştırmaları Bölüm Başkanı olan kardeşim İbrahim İhlaf ile birlikte, Huzur ile resmi bir görüşmede buluşma fırsatı buldum. Huzur ikimize, üzerinde çalıştığımız bazı ortak projeler vermişti.
Ofise girmeden önce Özel Kalem’e Huzur’un güncel programını sordum. Kendisi bana Huzur’un Cuma günü Cuma namazının ardından ofise döndüğünü ve normal şekilde çalışmaya devam ettiğini söyledi. Özel Kalem’in masasında duran Huzur’un programına göz attığımda, o akşam biraz azalmış olsa da, aile mülakatlarının devam ettiğini gördüm. Cuma gününden itibaren Huzur, vakit namazları kıldırmaya da devam etti. Huzur’un Cuma hutbesinden sonra resmi mülakatlar da başladı. Son birkaç gün içerisinde, farklı birimlerden çok sayıda yetkili Huzur ile bir araya geldi.
Huzur’un ofisine girdiğimizde, Huzur’un masası farklı yazışma ve mektuplardan oluşmuş muhtemelen 8-9 klasörle doluydu. Huzur çeşitli mektupları ve yazışmaları çıkarıyor, bunları okuyup, üzerlerine talimatlar yazıyor ve ilgili klasörlere geri koyuyordu. Huzur bizimle konuşurken birçok iş yapmaktaydı.
Manzara, ameliyatından önce Huzur’u birçok kez gördüğüm ile aynıydı. Şimdi operasyonunun ardından, Huzur’un aynı rutinde olduğunu bizzat görmekteydim. Huzur, büyük bir operasyon geçirdiğine dair herhangi bir izlenim vermiyordu. Huzur başını kaldırdı ve biz yerlerimize otururken, hangi mesele için yardım almaya geldiğimizi sordu.
Çok duygusal bir şekilde dedim ki: “Huzur, sağlığınız hakkında bilgi almak istiyoruz! Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?”.
Huzur, tekrar Cemaat ve işlerimizle alakalı konuşmamız gerektiğine işaret etmek üzere, “Başlayabilirsiniz, çünkü kendimi iyi hissediyorum!” dedi.
Sonra içimden gelen bir şekilde dedim ki:“Ama Huzur, biz sizi seviyoruz ve sizin için endişe ediyoruz!”
Huzur, duygularımızın derin bir sevgiden, büyük bir endişe ve kaygıdan kaynaklandığını ve muhtemelen milyonlarca Ahmedinin duygularını yansıttığını, keza yalnızca Huzur’un sağlıklı olduğundan emin olmak ve bu nedenle de ayrıntıları öğrenmek istediğimizi anladı.
Bir kez daha tevazu ile Huzur’un operasyonu hakkında sordum. Nihayet Huzur şöyle buyurdu:
“Elhamdülillah, operasyon başarılı oldu ve daha önce çok daha az miktarda kan akışına alışmış olan kalbim, artık çok daha yüksek miktarda bir kan akışı almaktadır.”
Huzur’a, Cuma namazının ardından The Review of Religions ekibinden kıdemli bir doktorun ekibin geri kalanına, Huzur’un büyük bir operasyondan sonra bu kadar hızlı bir şekilde görevine dönerek, nasıl bir hareketlilik, iyileşme gücü ve Cemaate bağlılık gösterdiğine hayretler içinde kaldıklarını heyecanla anlattığından bahsettim. Huzur, önünde masasına yığınla işler yayılmışken, tevazu ile açıklamalarımı dinledi, ancak sessiz kaldı.
Huzur’a operasyon tarihi ile Cuma günü arasındakileri sordum:
Huzur, “Pazartesi günü operasyon gerçekleşti,” dedi.
“Huzur, doktorlar bedensel eforu azaltmanız gerektiğini söylemediler mi?” diye sordum.
Huzur şöyle cevap verdi: “Doktorlar birkaç gün veya üç gün dinlenmem gerektiğini söyledi, ben de öyle yaptım. Bu yüzden birkaç günün ardından Cuma namazını kıldırdım, çünkü kendilerine kılacağımı söylemiştim ve onlar da sorun olmayacağını söylediler.”
Huzur’a şimdi nasıl hissettiğini sordum. Huzur, “İyiyim, Elhamdülillah. Önce de iyiydim” diye buyurdu.
Huzur’a, bu duyuruyu Huzur aniden yaptığında, benim Cuma hutbesini canlı olarak tercüme ettiğimden ve bunun beni afallattığından bahsettim. Huzur’un operasyonu anlattığı İngilizce çeviride, dünyanın dört bir yanındaki dillere yanlış bilgi aktarılmadığından emin olmak için kullanmam gereken doğru kelimeler konusunda Huzur’dan yardım istedim ve o da bana bu doğrultuda rehberlik etti.
Kardeşim İbrahim İhlaf, Huzur’a kalp kapakçığının arızalandığını nereden bildiğini ve Huzur’un bunu başlatan bir şey hissedip hissetmediğini sordu.
Huzur şöyle yanıt verdi: “Düzenli kontrollerden geçmekteydim, ancak bir süredir, dört yıl gibi, kalp sorunlarım vardı! Bunun için de ilaç kullanmaktaydım.”
Sonunda hem İbrahim İhlaf kardeşim hem de ben, Huzur’a biraz dinlenmesi için ricada bulunduk.
Huzur gülümseyerek dedi ki: “Buraya iki dizüstü bilgisayarla gelmişsiniz, keza insanlar buraya gelip sorunlarını bana getirmekteler, onlarla uğraşmak üzere zaman harcamalıyım, öyleyse nasıl dinleneceğim?”
Dedim ki: “Huzur, bir operasyon geçirdiğinizi bilseydik, asla bir mülakat talep etmezdik.”
İbrahim İhlaf kardeşim dedi ki: “Evet Huzur, operasyonunuz hakkında hiçbir fikrimiz olmadan, daha önceden talep etmiştik!”
Duygulanarak bir kez daha, “Huzur, şimdi nasıl hissediyorsun?” diye sordum. İbrahim İhlaf Bey de bu endişeyi tekrarladı.
Huzur gülümseyerek İbrahim İhlaf kardeşime bakıp şöyle buyurdu: “Eğer seninle konuşup, ilgileniyorsam, iyi olmalıyım. Değil mi?”
Huzur’a “Daha fazla zamanınızı almayacağız Huzur” dememize rağmen, Huzur bunun ardından, başlangıçta Huzur’a sunmayı planladığımız Cemaat’in çeşitli resmi konularını detaylandırmamız konusunda ısrarda bulundu. Sonuç olarak, Huzur’un talimatları doğrultusunda bu konuları sunduk. Huzur bir dizi konuda ayrıntılı yol gösterdi, ta ki uzunca bir süre sonra, tüm resmi konular bittiğinde Huzur, “Tamam, artık gidebilirsiniz!” diyene kadar.
Mülakattan sonra Mübarek Camii’nde Huzur’un kıldırdığı öğle namazına katıldım.
Dışarıdan bakıldığında Huzur’un keyfi yerinde ve sağlığı de oldukça iyi görünüyordu. Huzur herhangi bir fiziksel acıdan bahsetmedi, ancak doğrudan bağlantılı olmayan çeşitli doktorlarla konuştuğumda, bana bunun doğal olarak çok fazla acıyla karşılaşılabilecek büyük bir operasyon olduğunu söylediler.
İbrahim İhlaf kardeşim ve ben, Huzur’un büyük bir operasyondan sonra, namazları kıldırmak, resmi ve kişisel meselelerle ilgilenmek, Cuma kıldırmak, dünyanın dört bir yanından gelen yüzlerce yazışmaya cevap vermek, keza diğer birçok görevler gibi bütün faaliyetlerine bu kadar normal bir şekilde devam etmesinin nasıl mümkün olduğunu duygusal bir şekilde tartıştık.
Normal bir günde bile yoğun bir çalışmadan sonra kendimi bitkin hissediyorum ve bir molaya ihtiyacım oluyor. Huzur, bu durumda bütün bu işleri hala nasıl yürütüyor ki?
Şüphesiz, bu sadece Yüce Allah’ın lütfudur, keza Huzur’un Halifetü’l Mesih olarak görevlerini yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığıdır.
Huzur, Allah’ın uğrunda ve Cemaat için her türlü fedakârlıkta bulunmaktadır, keza o, bir annenin çocuğunu sevdiği gibi Cemaati sevmekte, hizmet etmek uğruna daima zorluklara göğüs germekte ve asla ne bir şikâyet ne de ıstırap dile getirmektedir. Huzur daima hepimizi şaşırtan ve onun için daha fazla dua etmemizi lazım kılan bir şekilde hizmette bulunmaya devam etmiştir.
Doğal olarak, Huzur’a kişisel ve resmi düzeyde iletilmesi gereken pek çok gerçek talep ve sorunlar bulunmaktadır.
Daha sonra düşündüm ki, bütün küçük sorunların, önlenebilir şikâyetler, kavgalar ve evlilik ayrılıklarının olmaması durumunda, en azından Huzur’un zamanının dikkate şayan bir kısmının tasarruf edilmesi mümkündür.
Ayrıca, görevliler ve makam sahipleri olarak, Cemaat’i ilerletme ruhuna uygun olmayan gereksiz talep ve şikâyetlerden kaçınarak, Huzur’un zamanından tasarruf edebileceğimizi de düşündüm.
Ben de, birçok kez Huzur’un zamanını nasıl korumuş olurdum diye ve gelecekte de onun zamanını nasıl koruyabilirim diye etraflıca düşündüm.
Huzur’un yıllar önce bir Cuma hutbesinde, Huzur’un önemsiz ve kaçınılması gereken konularla uğraşarak harcadığı tüm zamanını, Hilafetin gerçek amacı olan İslam Ahmediyet’in mesajını ilerletmek için harcayabileceğini söylediğini hatırlıyorum.
Şahsen öyle hissediyorum ki, fazladan zamanla, belki, sadece bir ihtimal, Huzur da biraz dinlenebilir!
Huzur’un uzun ve sağlıklı yaşaması için sürekli dua etmenin yanı sıra, Huzur’un da bizzat istediği şekilde bizlerin, Yüce Allah’ın bize bahşettiği bu Hilafet emanetini korumamız ve kollamamız gerekmektedir. İnşa’Allah.
“Ey Allah’ım, İmamımız’ı Ruh’ül Kudüs ile destekle ve onun ömrünü ve hilafeti uzun kılarak bizi lütfunla bahtiyar kıl.”