‘Dünya, Gana ve Afrika uluslarına adaletin, doğruluğun ve ahlaklılığın ışıldayan yol göstericileri olarak bakmayı akıl etsin’: V. Halifetu’l Mesih Hazretleri, 2024 yılı Gana Yıllık Toplantısının kapanış konuşmasını yaptı

24 Şubat 2024

 

Birleşik Krallık, Tilford, İslamabad. 24 Şubat 2024: V. Halifetu’l Mesih. Mirza Masrur Ahmed Hazretleri (Allah yardımcısı olsun), 2024 yılı Gana Yıllık Toplantısının kapanış oturumu için yaklaşık saat 16:05’de, İngiltere İslamabad’da bulunan Masrur Salonuna teşrif etti.

Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba) teşrifinin ardından, Nasır Konado Beyi Kur’an-ı Kerim’den bir bölümü tilavet etmesi için davet etti. Kendisi Al-i İmran Suresi 191-195. ayetlerini okudu ve sonra Bilal Akvasi Bonso Bey de bunların Urduca tercümesini sundu. Bunu takiben Ehsan Ahmed Bey, Vadedilen Mesih’in (as) Urduca bir nazımını sunmak üzere davet edildi ve ardından bunun çevirisi Ali Muvanda Bey tarafından sunuldu.

Daha sonra V. Halifetu’l Mesih Hazretleri (aba), 2024 yılı Gana Yıllık Toplantısının kapanış konuşmasını yapmak için kürsüye geldi. Teşehhüd, teavvuz ve Fatiha Suresini okuduktan sonra Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba) şöyle buyurdu:

“Allah’ın lütfuyla, Gana Müslüman Ahmediye Cemaati son 3 gün boyunca Yıllık Toplantısını düzenlemektedir ve şimdi sıra kapanış oturumuna gelmiştir. Bu yılki Calsa, Gana Cemaati’nin kuruluşunun yüzüncü yıldönümü vesilesiyle düzenlendiği için, özel bir öneme sahiptir.”

Huzur (aba) sözlerine devam ederek buyurdu ki, Gana Cemaati, sevinç ve mutluluklarını ifade ettikleri yüzüncü yıllarını kutlarken, Yüce Allah’ın muazzam nimetleri üzerinde de düşünmelidir. Oldukça mütevazı bir başlangıçtan itibaren Gana Cemaati, geçen 100 yıl boyunca gücüne güç katarak yoluna devam etmiştir.

Bir asır önce Gana’da ekilen ve Vadedilen Mesih’in (as) doğruluğunu tasdik eden mübarek tohum gelişip, sayısız meyve vermiştir. Müslüman Ahmediye Cemaati artık Gana’nın her yerinde tanınmaktadır. Her Ganalı Cemaati tanımakta ve ona büyük saygı duymaktadır.

Huzur (aba) şöyle buyurdu:

“Gana Cemaati, İslam uğrunda tebliğ yoluyla ilerlediği her durumda, uzun zamandır ulusunuzun insanlarına üstün bir hizmet aracı olan okullar, kolejler, hastaneler ve diğer hayati hizmetleri de kurmuştur.” İlerlerken bizler, sorumluluklarımıza da dikkat kesilmeliyiz. Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba) şöyle buyurdu:

“Bu aşamaya ulaştık diye sizler, şimdi arkanıza yaslanıp rahatlamamalısınız, aksine Gana Cemaati ikinci yüzüncü yılına girerken her Ahmedi’nin görevi, onun daima ilerlemesini ve refahını sağlamak üzere ciddiyetle çaba göstermektir.

“Sizler, ülkenin her bir ferdine İslam’ın mesajını ulaştırmak üzere çaba göstermeli, sevgi ve şefkat yoluyla halkınızın kalpleri ve zihinlerini kazanmaya çalışmalısınız. Yurttaşlarınıza bildirin ki, bu çağda Yüce Peygamber Hazreti Muhammed’in (sav) hizmetkârı olarak gelişi kadere bağlanmış olan Mesih ve Mehdi, Kadiyan’dan Mirza Gulam Ahmed Hazretleri’nin şahsında zuhur etmiştir.”

Huzur (aba), bu devirde ancak Vadedilen Mesih ile aramızda bir bağ kurduğumuz takdirde İslam’ın öğretilerini gerçekten anlayabileceğimizi açıkladı. Yalnızca ona bağlanmak suretiyle Yüce Allah’a olan sorumluluklarımızı ve O’nun mahlûkatına karşı sorumluluklarımızı kavramamız mümkündür. Ancak o zaman, İslami öğretilerin kalbinde bulunan bu ikiz ilkelerin hakkını verebiliriz. Ancak o zaman yeryüzünde toplumun her seviyesinde barışın sağlayıcıları olabiliriz. Ancak o zaman insanlık, modern dünyayı giderek daha fazla rahatsız eden ardı arkası kesilmeyen savaş durumu ve kargaşaya bir son verebilir.

Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba), jeopolitik çatışmaların arttığını ve nefretin hem milletler arasında hem de küresel düzeyde derin bir şekilde yerleştiğini söyledi. Ahmediler olarak şuna inanıyoruz ki, ancak Kur’an-ı Kerim’in öğretileriyle, dünyanın barış ve güvenliğini mahveden düşmanlık ve çatışmalar, karşılıklı sevgi ve birlik bağlarına dönüştürülebilir. Huzur (aba) şöyle buyurdu: “Bu sebeple, Müslüman Ahmediler olarak, kim olduğunuzu ve neyi temsil ettiğinizi asla unutmayınız.”

Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba) şöyle ilave etti: İnsanlar sizi diğer bireylerden ayıran şeyin ne olduğunu sorabilirler. Onlar, diğerlerini kabul etmeye çağırdığınız öğretileri, sizlerin yansıtıp yansıtmadığınızı sorgulayacaklardır.

Huzur (aba) buyurdu ki, Vadedilen Mesih’in (as) davranış ilkelerinin yolunu Biat Şartları şeklinde aydınlatmış olması, bizim için büyük bir şanstır. Ancak bu koşulları takip edersek ilerlememiz mümkün olur.

Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba) şöyle buyurdu:

“Dolayısıyla bugün hepinize, biat şartlarını hatırlatarak İslami öğretilerin özünü sunmak istiyorum. Belirttiğim gibi bunlar, hayatımızın tüm unsurlarını yönetme aracı olarak kalmalıdır.”

Bunu başarabilirsek, sadece kendi geleceğimizi değil, başkalarının geleceğini de kurtarmış olacağız ve onlar da Hazreti Peygamber’in (sav) koruyucu manevi gölgesi altına girmiş olacaklar.”

Biatın ilk şartı, Ahmediler’in şirkten uzak durmalarını gerekli kılar. Vadedilen Mesih (as), putların sadece altın, bakır veya gümüşten yapılmış olanlar olmadığını, bundan başka sadece Allah’a has olan saygının gösterildiği her varlığın bir put olduğunu açıklar. Tevhid, Yüce Allah’ın hiç kimseye muhtaç olmadığına, Her Şeye Gücü Yeten ve En Yüce Varlık olduğuna dair kesin bir inanç gerektirir.

Biatın ikinci şartı, Ahmediler’in yalan, zulüm, zina, sahtekârlık, fesat, başkaldırı ve her türlü kötülükten uzak durmalarını gerektirir.

Bir keresinde bir kimse Peygamber Efendimizden (sav), hatalarından sadece birinden sakınmak için tavsiyesini istedi. Hazreti Muhammed (sav) kendisine yalan söylemekten kaçınmasını tavsiye etti. Neticede kişi bütün günahlarından arındı, çünkü düşündü ki, eğer bir günah işlerse, Peygamber Efendimizin (sav) karşısında yalan söylemek zorunda kalacaktı.

Vadedilen Mesih (as) bundan başka bize, en küçük bir risk dahi varsa, zinaya bulaşan bütün yollardan kaçınmamızı emretti. Bu çok tehlikeli bir günahtır ve kişiyi Yüce Allah’tan çok uzaklaştırır.

Vadedilen Mesih (as) buyurmuştur ki, evlenemeyen bir kimse dürtülerini başka yollarla, örneğin oruç tutarak veya fazladan egzersiz yaparak dizginlemelidir.

Vadedilen Mesih (as) buyurmuştur ki:

“Kötülük peşinde olan bir zalimin duası kabul edilmez, çünkü o Allah’tan gafildir ve bu sebeple Allah kendisini umursamaz. Eğer bir evlat babasına karşı sorumluluklarına kayıtsız kalırsa, itaatsizliği yüzünden babası da onu umursamaz. Allah böyle insanlarla neden ilgilensin ki?”

Vadedilen Mesih (as) Ahmediler’e tavsiye etmiştir ki, “Onlar beş vakit namazı düzenli olarak kılmalı, yalan söylememeli ve dilleriyle kimseyi incitmemelidirler. Onlar hiçbir kötülükten suçlu olmamalı ve akıllarından herhangi bir fesat, yanlış, karışıklık yahut da kargaşa fikrinin geçmesine dahi izin vermemelidirler.”

Vadedilen Mesih (as) takipçilerine bir de hükümete karşı her türlü isyandan uzak durmaları talimatını vermiştir. Dahası, onlar her türlü maddi tutkudan ve yasadışı şeylerden de uzak durmalıdırlar.

Huzur (aba) buyurdu ki, “Bugünkü dünyada, insanları ahlaktan uzaklaştıran ve onları bayağılığa ve ahlaksızlığa iten yeni araçlar ve teknoloji sürekli olarak gelişmektedir.” Örneğin, internet, televizyon ve medya, ahlaksızlığa açılan kapılar olduklarını kanıtlamaktadır, keza yaşlılar ile gençleri baştan çıkarmaktadır. Bu yüzden her Ahmedi istiğfar etmelidir.

Ondan sonra Vadedilen Mesih (as), günlük namazları eda etme sözünü almış ve teheccüd namazı kılmamızı da emretmiştir.

Vadedilen Mesih (as) buyurmuştur ki:

“Kendinizi Cemaatim’in bir üyesi sayan sizler, ancak takva yollarında gerçek anlamda ilerlemeye başladığınızda cennette benim takipçilerimden sayılacaksınız. Beş vakit farz namazlarınızı, sanki Allah’ı karşınızda görüyormuşsunuz gibi odaklanarak ve huşu içinde kılınız. Oruç tuttuğunuz günleri Allah rızası için tam bir samimiyetle idrak ediniz. İçinizden zekât sorumluluğu bulunanlar, bu önemli yükümlülüğü yerine getirmekte asla kusur etmesinler.”

Vadedilen Mesih (as), Peygamber Efendimize (sav) salavat getirilmesini de vurgulamıştır.

Huzur (aba) buyurdu ki, bir Ahmedi’nin aklına sokması gereken bir diğer özellik, her koşulda Yüce Allah’a hamd etmek ve O’na şükretmektir.

Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba), Vadedilen Mesih’in (as) bizlere Allah’ın mahlûkatından hiçbirine zarar vermememizi emrettiğini söyledi. Hiç kimseye ellerimizle ya da sözlerimizle zarar vermemeliyiz.

Huzur (aba) buyurdu ki:

“Calsa’ya katılan her biriniz, zulüm ve adaletsizliğin sona ermesi ve dünyada gerçek barışın hâkim olması için içtenlikle dua etmelidir.” Kötü niyetli davranışlardan asla suçlu olmadığımızdan emin olmak üzere, davranışlarımızı dikkatle analiz etmeliyiz.

Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba), biat şartlarının aynı zamanda bize, üzüntü ve zorluk zamanlarında sabır ve güven sergilememiz için rehberlik ettiğini söyledi. En önemlisi, Vadedilen Mesih’e (as) biat ettikten sonra bizler, Allah’a tam bir sadakat ve bağlılık göstermeli ve Kur’an-ı Kerim’in keza Peygamber Efendimizin (sav) tüm öğretilerine göre hareket etmeye gayret etmeliyiz.

Müslüman Ahmediler olarak dinimizde herhangi bir bidat ya da bozulmaya izin vermemeliyiz, keza Kur’an-ı Kerim’i bize yol gösteren ışığımız olarak görmeliyiz. Ancak o zaman gerçek Müslüman Ahmediler olduğumuz iddiasında bulunabiliriz.

Dahası, kendimizi her türlü kibirden kurtarmamız gerekir. Gerçek tevazuyu da benimsemeliyiz. Doğrusu, Vadedilen Mesih’in (as) alçakgönüllülüğünden dolayı, Allah kendisine alçakgönüllülüğünü sevdiği vahyinde bulunmuştur. Hazreti Muhammed (sav), kişinin her türlü kibirden uzak durması gerektiğini buyurmuştur.

Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba) biatın diğer bir şartının, İslam’ın haysiyet ve şerefini korumayı malımız, onurumuz, çocuklarımız ve diğer her şeyden daha üstün tutmamız olduğunu vurgulamıştır. Eğer manevi bir devrimi gerçekleştirmeyi arzu ediyorsak, hayatlarımızı bu şekilde yaşamalıyız.

Bu durumda Vadedilen Mesih (as) bütün Ahmediler’den, Allah’ın mahlûkatına hizmet etmeye, keza onların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışacaklarına dair söz almıştır. Eğer böyle yapacak olursak, Peygamber Efendimizin (sav) ve Vadedilen Mesih’in (as) dualarının muhatapları olacağız.

Vadedilen Mesih (as), yardımseverliğin sadece bir kişinin yakınlarına iyilik göstermesini değil, bunun tüm insanlık için olması gerektiğini belirtmiştir. Vadedilen Mesih (as) şöyle buyurmuştur:

“İhsan sadece kardeşleriniz ve akrabalarınız için değil, herkes, her insan ve Allah’ın yarattığı her şey için olmalıdır. Birinin Hindu ya da Hıristiyan olup olmadığına bakmayınız. Size doğrusunu söyleyeyim, Yüce Allah sizin için adaleti sağlama sorumluluğunu üstlenmiştir; sizin bunu kendi elinize almanızı istemez. Ne kadar yumuşak huylu olursanız, ne kadar alçakgönüllü ve hizmetkâr olursanız, Yüce Allah sizden o kadar hoşnut olacaktır. Düşmanlarınızı Yüce Allah’a bırakın.”

Huzur (aba) şöyle buyurdu:

“Sözlerime son vermeden önce şimdi şunu hatırlatmak isterim ki, Vadedilen Mesih (as) biatımızda bizden, Ahmediyet’i kabul ettikten sonra yalnızca Allah rızası için kendisine tamamen itaat edeceğimize ve onunla olan sevgi bağımızı her türlü dünyevi ilişkiden daha yüksek tutacağımıza dair ciddi bir söz almıştır.

“Böylece, bir Ahmedi Vadedilen Mesih’e (as) gerçek bir sevgi gösterdikten sonra… Ve bunu yapmanın yolu, onun öğretilerine sadakatle bağlı kalmaktır ki, aslında bunlar Yüce Allah ve O’nun Peygamberi’nin (sav) öğretileridir. Ancak o zaman manevi olarak ve amelen Müslüman Ahmedi olduğumuz iddiasında bulunabiliriz.”

Dahası, bu çağda Allah bizi Hilafet ile bereketlendirmiştir. Her Ahmedi’nin kendisini Hilafet müessesesine bağlı kılması gerekir ve bu onların daimi ilerlemesinin anahtarıdır. Huzur (aba) şöyle buyurdu:

“Eğer Gana Cemaati’nin bütün üyeleri samimiyetle biat şartlarına göre hareket etmeye gayret eden kimseler olurlarsa, o halde Gana’nın ilk yüzyılının gerçekten mübarek ve başarılı bir yüzyıl olduğu kanıtlanmış olacaktır, keza Gana’daki Ahmediyet’in ikinci yüzyılına mümkün olan en iyi şekilde girmiş de olacaksınız.

“Hepinize söylüyorum ki, şimdi öne çıkmanın ve Vadedilen Mesih’e (as) verdiğiniz yeminin şartlarını yerine getirmek üzere gereken tüm halis değişiklikleri sonsuza dek gerçekleştirmeye çalışacağınıza dair mutlak bir kararlılık ve azimle söz vermenin tam zamanıdır.” Eğer böyle yaparsanız, İslam’ın mesajını dünyanın her tarafına ulaştırmanın bir vasıtası olacaksınız. Diliyorum ki sizler, İslam’ın öğretilerini takip ederek, dünyada ahlaki bir devrim gerçekleştirecek insanlar olunuz.

Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba), Gana ulusunun gençlerinin ve gelecek nesillerinin, kendilerini dünyanın en gelişmiş ve medeni ülkeleri olarak sayan uluslara kıyasla dünyayı ikiyüzlülük ve imansızlıktan kurtaracak kişiler olmasını umduğunu ve bunun için de dua ettiğini sözlerine ekledi.

Huzur (aba) şöyle duada bulundu:

“Dünya Gana’ya ve Afrika uluslarına adaletin, doğruluğun ve ahlaklılığın ışıldayan yol göstericileri olarak bakmayı akıl etsin, inşa-Allah.”

Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba) buyurdu ki:

“Yüce Allah, hepimize bunu yapabilmeyi nasip eylesin.”

“Yüce Allah Gana Cemaati’ni her bakımdan bereketlendirsin ve hepiniz Calsa Salana’nın gayelerini yerine getirmiş olarak sağ salim evlerinize dönünüz. (İnşa-Allah) Âmin.

Emîrü’l-Mü’minîn Hazretleri (aba) daha sonra herkese sessiz dua ettirdi. Bunun ardından ise Huzur (aba), terânelerin okunmasına izin verdi.

Sonunda V. Halifetu’l Mesih Hazretleri (aba) selamlarını iletip, Gana Calsası’nda bizzat bulunamaması sebebiyle duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Ardından Huzur (aba) kendisine sunulan mevcut listesine göre Calsagah’da katılımda bulunanların sayısının 39.000 olduğunu açıkladı. Masrur Salonu’ndaki toplam katılımcı sayısı ise 1.333 olup, bunların 300’ü Afrikalıydı.

Nihayetinde Huzur (aba) bütün Ganalılar’a tekrar selam söyledi ve saat 17:40 civarında ayrıldı.

(Raporu hazırlayan El Hakem)

Türkçe’ye tercüme eden: Mehmet Önder

Önceki

16.02.2024 – Ashab-ı Kiram’ın Uhud savaşındaki fedakarlıkları ve Resulüllah aşkı

Sonraki

23.02.2024 – Muslih Mevud Gaybi Haberi, hz. Muslih Mevud’un makamı ve mertebesi hakkında başkalarının izlenimleri, ayrıca Yemenli ve Pakistanlı Ahmediler ve de Filistinliler için dua çağrısı