31.10.2014 Herkes için iyilik ve barış çabası - Müslüman Ahmediye Cemaati

31.10.2014 Herkes için iyilik ve barış çabası

31 Ekim 2014 Cuma Hutbesi Özeti

Teşehhüd, taavvuz ve Fatiha suresinden sonra Huzur-u Enver Eyyedehullah-u Teâla bi nasrihil aziz Al-i İmran suresinin ayetini okudu:

Yani:  Siz başkalarının iyiliği ve yararı için ortaya çıkarılan insanlarsınız.

Dünyanın onlardan istifade etmesi, Müslümanların işlerinin içinde büyük bir iştir.

Fakat biz görüyoruz ki, Müslüman hükümetler, gruplar ve kuruluşlar dünyada o kadar fesat yarattılar ki, dünya İslam’ın adından ve Müslümanlardan korkuya kapılmışladır. Peki, Müslümanların anlattıklarını kim dinleyecek ve kim, onların bize hayır ve iyiliği dokunabilir diye düşünecek? Kendi insanlarının boynunu vuran, masumları, kadınları, çocukları, yaşlıları ayırt etmeksizin öldüren, hiçbir sebep yokken caiz olmayan bir şekilde kendi düşüncelerini kabul etmeyenleri köle yapan insanların, gayri Müslimlerin hayrını ve iyiliğini isteyenler olacakları nasıl ümit edilebilir?

Kısacası, bu insanların yaptıkları davranışların zorunlu neticesi sadece şu olacaktır ve olmaktadır da: Dünya Müslümanlardan korkuya kapılmış durumdadır. Rahmetün Lil Alemin olan Sevgili Peygamberimiz’e sav mensup olanların bu yaptıklarında biz Ahmediler için kesinlikle utanç, üzüntü ve sıkıntı vardır. Onlar İslam dininin adını da kötüye çıkardılar ve Hazreti Resulüllah’ın sav temiz karakterini de dünyaya yanlış bir şekilde sunar oldular.

Fakat bir Ahmedinin özelliğidir ki bize kesinlikle  onların bu işlerinden dolayı karamsarlık ve ümitsizlik yoktur. Müslümanların bu amelleri Hazreti Resulüllah’ın sav doğruluğunun delilidir. Çünkü Hazreti Resulüllah sav Müslümanların bu duruma düşeceği bir zamanın geleceğini, bu amelî çöküntünün ne kadar zaman sonra başlayacağını ve bu karanlık zamanın ne kadar süreceğini ve sonra Vadedilen Mesih ve Mehdinin İslam’ın güzel talimatını dünyada yerleştireceğini bildirmişti. Kuran-ı Kerim’de asıl haliyle mevcud olan bu talimatın harfi harfine uygulandığını biz Hazreti Resulüllah’ın savsiretinde görmekteyiz. Ve biz Ahmediler kesin olarak inanmaktayız ki,  kötü duruma girmiş bu zamanda, Hazreti Resulüllah’ın sav verdiği gaybi haberlere uygun olarak o vadedilen Mesih ve Mehdi gelmiştir. Ve yalnız iddia ile sınırlı kalmadı, Kuran-ı Kerim ve Hazreti Resulüllah’ın sav onun gelişiyle ilgili bildirdiği yeryüzü ve gökyüzü alametleri de gerçekleşti. Ve bu Mesih ve Mehdi bizi İslam’ın güzel talimatıyla tanıştırdı ve kalplerimizi nurlandırdı. Bugün Ahmediye Cemaati bu güzel talimata göre hareket etmektedir.

Bunlar gayri Müslimlere anlatıldığında onlar anlayacaklardır ki, İslam yanlış değildir bilakis İslam adına dünyaya fesat yayan o insanların amelleri yanlıştır.

Kısacası her Ahmedi’nin hatırında tutması lazım ki, dünyayı iyiliğe doğru çağırmak ve her kişinin iyiliğini istemek her Ahmediye farzdır. Çünkü Allah-u Teala bize lütuf ve ihsanda bulunarak Vadedilen Mesih’e inanmaya muvaffak kılmıştır. Sadece barış içinde yaşamak, herhangi bir kötülüğü durdurmak, fesattan uzak durmak değildir bizim işimiz. Bilakis, dünyada barışın tesisi ve bunun için tam olarak çaba sarfetmek de bizim işimizdir. Dünyayı kötülüklerden alıkoymak için çabalamak da biziz işimizdir. Dünyayı fesattan uzak tutmak ve kurtarmak için çaba sarfetmek de bizim işimizdir. Çünkü Hazreti Mesih-i Mevud as İslami talimatın ışığında hayrı ve iyiliği isteme işini tekrar ikame etmek için gönderildi. Dünyanın hayrını istemek, Vadedilen Mesih’e ettiğimiz biat ve Allah’ın hükmü bizden şunu istemektedir: Amel meydanına inelim ve dünyaya hayır ve iyilik ulaştırmak ve şirki yok etmek için tam olarak çaba sarfedelim.

Biz Müslümanların da hayrını isteyenleriz. Yahudilerin, Hinduların ve diğer mezheplerin de, hatta ateistlerin de hayrını isteyenleriz. Çünkü biz onların hepsine, onları Hüda Teala’ya yaklaştıracak olan yolu göstereceğiz. Biz, her türlü suça batmış olanların, hırsızların, eşkıyaların ve zalimlerin hayrını isteriz. Çünkü bu insanlar Rabbü’l Alemin’in kullarıdır ve biz onların hepsinin hayrını isteriz. Onlara iyilik üzerinde yürümenin ve kötülükleri durdurmanın yolunu göstermeliyiz.

Allah-u Teala,

buyurarak amel sahamızı geniş tutmuştur. Kısacası biz, dünyanın iyiliği ve hayrı için onları Allah-u Teala’ya kadar ulaştıracak doğru yolu göstermeliyiz. Onlara Allah’ın emirlerine göre hareket etmelerini telkin etmeliyiz. Onlara, bu hayat bir gün sona erecek ve sonra her biriniz amellerinize göre mükâfat ve ceza göreceksiniz, bundan dolayı Allah ile ilişki kurun ki sonunuz iyi olsun, diye anlatmalıyız.

Fakat biz, kendi sonuna dikkat edenler olmadığımız müddetçe bunu kimseye anlatamayız. Kısacası bu, dikkat ederek ve kendimizi muhasebe ederek yerine getireceğimiz büyük bir iştir. Bu işi yaparken zorluklarla yüzyüze gelmek zorunda kalacağız ve yüzyüze kalmaktayız zaten. Ahmediye Cemaati’nin tarihi anlatmaktadır ki; biz bu zorluklar ve dünyanın muhalefetiyle her adımımızda karşılaştık. Ve bu sadece bize has değil, bilakis peygamberlere inananların hepsi muhalefetlerle karşılaşmak zorunda kaldılar. Onlar sınırlı bir bölge ve belli bir kavim içindi, o yüzden onlara yapılan muhalefet de sınırlıydı. Fakat Hazreti Resulüllah sav bütün dünya için gönderildi. O yüzden görüyoruz ki Hazreti Resulüllah’a sav bütün dünya muhalefet etti ve etmektedir. Hazreti Resulüllah’ın sav kölesi Vadedilen Mesih’in as sorumluluğu ve dairesi de aynı olduğu için ona da her din ve her kavim tarafından muhalefet edildi ve edilmektedir. Kimi yerde az, kimi yerde fazla. Bu silsile sona ermedi, ermeyecek. Şüphesiz dünyada Ahmediye Cemaatinin barış işlerini metheden insanlar da vardır. Fakat olağanüstü ilerleme başladığında muhalefetlerle Batı ülkelerinde de yüz yüze gelmek zorunda kalacağız veya buradaki sözde dine göre hareket edenlerin muhalefeti olacak. O yüzden, bu okur yazar ülkelerde bizim iyiliklerimize daima iyilikle karşılık verileceğini asla zannetmeyin.

Kısacası dünya bize istediği gibi davransın, bu onların işidir. Fakat Allah-u Teala’nın destekleri bizimle olduğu için ve Allah-u Teala bizim ismimizi “Hayırlı ümmet” koyduğu için biz hayrı dağıtmaktan hiçbir zaman geri çekilmeyeceğiz. Bu hayır, İslam’ın mesajını ulaştırmak, dünyayı Allah’a çağırmaktır. Bundan daha büyük hayır başka ne olabilir?

Bugün dünyada ne kadar şer, ne kadar pislik, ne kadar heves düşkünlüğü varsa ve ne kadar Allah’ın emirleri küçük düşürülüyorsa ve hükümetler ve medya nasıl bunları yayıyorsa, dünya daha önce bu kadarını hiç görmedi.

Bugün şeytan ne kadar kuvvetle saldırıyor, bir anda dünyanın bir ucundan diğer ucuna kadar saniyeler içinde pislik dolu resimler, hikâyeler ve sesler ulaşır ki belki daha önce hiç olmamıştır.

Biz hayr sesini yükselttiğimizde çoğu hiç oralı olmaz ve kötülüğün sesi ise derhal etkisini gösterir. Eğer birisi bizim sözümüze ilgi gösterirse bile onlardan çoğu öyledir ki çocuklara davranıldığı gibi bir tavır takınır: aferin sen iyi bir iş yapıyorsun! Sonra da alakayı keserler.

Kısacası anlamamız lazım ki birazcık övgüyle çocuklar gibi sevinip oturmak, bizim amaçlarımızın son noktası değildir. Birkaç kişiye mesaj ulaştırınca çok büyük bir iş yaptığımızı zannetmeyelim, bilakis biz dünyaya hayr vermek için kötülüklere engel olma çabalarımızı son sınırına ulaştırmalıyız. Biz her dünyevi muhalefeti tıpkı bir kasırganın bir çöpü kaldırıp attığı gibi, yolumuzdan uzaklaştırmak için çaba sarf etmeliyiz. Bundan, ne kadar kapsamlı ve kuvvetle çaba sarf etmek zorunda olduğumuz tahmin edilebilir. Ve bununla birlikte her Ahmedi kendi yeteneklerine uygun olarak bundan pay almak zorundadır. Hazreti Mesih-i Mevud’un as işi bütün dünyaya İslam mesajını ulaştırmak ve bu hayr ve iyiliği dağıtmaktır. İşte bu, bizim de işimizdir.

Bizim anlamamız lazım ki bu hayra karşılık kötü fıtratlı muhaliflerimiz tarafından zarar ve düşmanlık şeklinde karşılık verilebilir ve verilmektedir de. Bazı insanlar bize, aslanın keçiye, nasıl avlarım diye baktığı gibi bakmaktadır. Bizim durumumuz ise bir aslan veya çita besleyen adamınki gibidir. O bir şekilde özgür kalırsa sahibinin çabası, o hayvanı herhangi bir zarara uğramayacak şekilde yakalamak olacaktır ki bir işe yarasın. Fakat çitanın çabası ise sahibini parçalamak olacaktır. Pakistan ve bazı memleketlerde öyle insanlar var. Bütün mollalar ve onların etkisi altındaki bazı insanlar bize yalan isnat ederek bizi parçalamak isterler. Fakat bizim çabamız ise onların kurtulması ve Allah’ın cezasına yakalanmaması içindir. Muhtelif Ahmedileri değişik yerlerde, “biz size şunu yapacağız bunu yapacağız, bu yüzden siz en iyisi Ahmediyetten tövbe ederek bizim yanımızda yer alın,” diye korkutulurlar. O insanların muhalefeti ve düşmanlığı Ahmediyet iledir, birinin zatı ile ilgili değildir. Ve Ahmediyetle düşmanlıklarının sebebi de şudur:  Onlar, kişisel menfaatlerinin ve halkın onlara teveccühünün azaldığını açık olarak görüyorlar. Ahmediyet ilerledikçe onların düşüşü devam edecektir. Onlar görüyorlar ki Ahmediyet bugün nasıl ilerliyorsa, yarın kendilerine üstün de çıkacaktır. Söylediğim gibi, Batı ülkelerinde ve onların etkisi altındaki ülkelerde Cemaatin ilerlemesi onları cemaat aleyhinde plan yapmaya sevkedecek. Belki de onlar Ahmediye Cemaati’nin hükümetleri ele geçirmek istediğini düşünüyorlardır. Halbuki Ahmediye Cemaatinin yayılışı bu ülkeleri ele geçirmeye değil, bilakis bu ülkelerde eskisinden daha fazla barış ve emniyeti yerleştirmeye vesile olacaktır. Müslüman ülkelerde de biz, Hazreti Resulüllah’ın sav gerçek aşığı ile birleşmelerini söylüyorsak bu, onların dünyevi sıkıntılarını ve fesadı uzaklaştırmak ve onların sonunun hayırlı olması içindir. Aynı şekilde biz, diğer dinlerinin insanlarını da Hüda Teala’nın azabından kurtarmak istiyoruz.

Kısacası bugün Mesih-i Muhammedî’nin sav kölelerinin işi, hikmet ve gayret ile Allah’ın lütuflarını elde ederek hayır ve iyiliği, İslam talimatını her kalbe yerleştirmek için tam olarak çaba sarfetmektir. Bunun için dünyanın her yerinde Dağvet illallah (tebliğ) yapanların sayısını artırmak ve faal yapmak gereklidir. Allah-u Teala Cemaat fertlerini de cemaat nizamını da bu yöne ilgi göstermeye tam olarak muvaffak etsin. Amin.

Print Friendly, PDF & Email

Bir Öncekini Oku

Teheccüd namazını adet edinin! Yüce Peygambere salât getirin!

Bir Sonrakini Oku

Vahyin Devamı Ve Ümmetî Bir Peygamberin Gelmesi