İkinci Delil - "İzhar Alel Gayb (Gaybi Haberleri)" - Müslüman Ahmediye Cemaati

İkinci Delil – “İzhar Alel Gayb (Gaybi Haberleri)”

Hak Teala (cc) Kuran-ı Kerim’in Cin Suresinde şöyle buyurmuştur: 

“O, bütün görülmeyenleri bilir. Sırlarına kimseyi muttali kılmaz; Ancak (bildirmeyi) dilediği peygamber bunun dışındadır. Çünkü O, bunun önünden ve ardından gözcüler salar.”[1] 

Ali Fikri Yavuz’un Kuran-ı Kerim ve İzahlı Meali Ali’sinde bu Ayetler şöyle izah edilmiştir:

“O, bütün gaybı bilendir; Gaybe dair ilmini ise hiç kimseye açmaz. Ancak bir peygamber olarak seçtiği müstesnadır; (ona gaybe dair bazı ilimleri açıklar ve bunlar mucize olur.) Çünkü Allah, peygamberinin önünden ve ardından muhafız melekler tayin eder (de onu korurlar).”[2]

Bu Ayet-i Kerimelerden anlaşıldığına göre gaybı bilen ancak Yüce Rabbimizdir (cc). Ancak O, dilediği kimseleri peygamber kılar ve o peygamberlere gayb bilgisini dilediği gibi bildirir. “İzhar Alel Gayb” değişik sözlüklerde izah edildiği gibi “tam olarak gayb bilgisini haberdar etmek, yahut olağanüstü bir biçimde gaybden haberler vermek” demektir. (Bkz: Müfredat, Ekreb-ül Mevarid, Lisan-ül Arab, Ruh-ül Meani vb.)         

Ayet-i Kerimelerde izah edildiği gibi “İzhar alel gayb” yani gayb bilgisine tam yahut olağanüstü bir şekilde sahip olmak ancak Allah’ın elçilerine mahsustur. Onlara ise gayb bilgisi Yüce Allah’tan verilir.        

Gayb bilgisi yalnız Yüce Allah’a (cc) mahsustur. Bu konu aşağıdaki Ayet-i Kerimelerde izah edilmiştir:

“De ki: Ben size Allah’ın hazineleri benim yanımdadır demiyorum. Ben gaybı da bilmem.” (6:51)     

“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O7ndan başkası bilmez.” (6:60)     Yani: “De ki: Gayb ancak Allah’ındır.” (10:21)     

“De ki: Göklerde ve yerde, Allah’tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.” (27:66) [3]         

Kısacası, gaybı bilmek ancak Yüce Allah’a (cc) mahsustur. O, kendi peygamberlerine gayb bilgisini verir. Yani gelecekte vuku bulacak hadiselerden bilgi verir. Demek ki eğer bir kimse peygamber olduğunu iddia ediyorsa; Allah’ın kendisine bildirdiğini iddia ettiği gayb haberlerini de veriyorsa ve onun verdiği gayb haberleri, zamanı gelince haber verdiği gibi aynen gerçekleşiyorsa, bu, onun Allah’ın (cc) elçisi olduğunu göstermektedir.         

Hz. İmam Razî (ar) bu konudaki fikrini   kelimeleriyle izah etmiştir:

“Gaipten haberler vermek şüphesiz (bir) mucizedir.” [4]         

Aynı şekilde geçmiş büyüklerimizden Eş-Şeyh Ebul Hasan Ali B. Muhammed El-Maverdî (ar) gaipten verilen bilgilerin iki şartla mucize sayılabileceğini ileri sürerek:     

“İnsanların bilmedikleri konularda gaybı açmak, mesela gayb hadiselerinden haber vermek, iki şart ile mucize sayılabilir. Birincisi, tesadüf sınırın aşacak derecede tekerrür etmesi (çok olması) dır. İkincisi o (gayb bilgisinin) herhangi (maddi) bir vasıtayla elde edilmemiş olmasıdır” der.[5]         

Böylece bu zat bir peygamber ile dünya bilginleri ve kahinler arasında bir ayırım yapmaktadır. Kahinlerin verdikleri gayb bilgileri bazen tesadüfen doğru çıkabilir. Ancak peygamberlerin verdikleri gayb haberleri o derece çok olurlar ki açıkçası o gaybî bilgilerin tesadüf neticesinde olduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Keza bir peygamber ile bir dünya bilgini arasında da fark vardır. Dünya bilginleri, mevsim bildirenlerin yaptıkları gibi, maddi vasıtalar kullanarak gayb bilgilerini ileri sürerler. Ancak peygamberlerin hiçbir maddi cihaz ile gayb bilgileri elde ettikleri asla iddia edilemez. 

Bir Kahin İle Bir Peygamberi Ayıran Faktörler

Bazı kimseler kâhinlerin de gayb bilgisine sahip olduklarını iddia ederek, bir kahin ile bir peygamberi birbirinden nasıl ayırabileceğimizi sorarlar. İşte bir kâhin ile bir peygamberi birbirinden ayıran özellikler şunlardır. Kahinlerin verdikleri gayb haberleri zan ve tahminden ibaret olurlar. Ancak peygamberlerin verdiği gayb haberleri kesin olurlar ve aralarında asla bir tahminin izi bile bulunmaz.

Kahinler gelecekte vuku bulacak olan hadiselerin emareleri belirlenince onları görerek kehanette bulunurlar. Buna mukabil peygamberler, hiçbir emaresi görülmeyen, hatta çoğu kez çok ileride vuku bulacak olan hadiseleri önceden bildirirler. Hatta ve hatta peygamberlerin verdikleri gayb haberleri görülen gerçeklere ters düşmekte olur, fakat yine de onlar önceden haber verdikleri gibi aynen vuku bulurlar.

Kahinlerin verdikleri haberlerin birçoğu gerçekleşmez ve onlar nadiren vuku bulan gayb haberleriyle övünürler. Buna mukabil peygamberlerin bildirdikleri gayb haberlerinin hepsi gerçekleşir.

Ancak bazı durumlarda Allah-u Teala (cc) insanları sınamak gayesiyle peygamberlerinin önceden bildirdikleri haberleri gerçekleştirmezse de onun da kuralları vardır. Mesela, Hz. Yunus’un (as) kavminin tövbe ettiği gibi. Tövbe neticesinde azap haberi ertelenebilir. Keza Hz. Musa’nın (as) kavminin savaşa katılmadıkları gibi, fedakarlıkların yapılmayışı neticesinde Hz. Musa’nın müjdesinin tehir edildiği gibi durumlar müstesnadan ibarettir. Ancak kahinlerin kehanetlerinde böyle bir kural söz konusu olmaz.

Kahinlerin hayatlarında ve yaşayışlarında asla Yüce Allah’ın (cc) yardımı bulunmaz. Onlar, ancak inancı zayıf olan insanları aldatırlar. Fakat ömürleri genellikle bir rezillik içerisinde geçer. Buna mukabil Allah’ın (cc) peygamberlerinin yaşayışında Yüce Allah’ın yardımı apaçık kendini gösterir.Kahinlerin ahlakları genellikle insanlar için bir örnek teşkil etmezler. Onların çoğunun ahlakı bozuk olur. Fakat peygamberlerin ahlakı çok temiz ve çekici olup insanlar için, tabi olmaları gereken bir örnek mahiyetinde olur.         

Bir peygamber ile bir kahini birbirinden ayıran faktörler işte bunlardır. Bunları beyan ettikten sonra “İzhar alel gayb”, yani sonradan gerçekleşecek olan hadiselerden, vuku bulmalarından önce, hem de çoklukla haber vermek bakımından Hz. Ahmed’in (as) doğruluğunu inceleyelim. Bunlardan bazılarını, mesela Lekram; Dowie vb ile ilgili önceden verdiği haberlerin aynen gerçekleştiğini daha önce incelemiştik. Şimdi Hz. Ahmed’in önceden, gerçekleşeceğini haber verdiği birkaç önemli haberden daha bahsedelim.  

Bir Öncekini Oku

Muslih-i Mev’ud

Bir Sonrakini Oku

Birinci Delil – “İddiasından Önceki Yaşayışı”