Mehdilik Düşüncesini İnkâr Edenler - Müslüman Ahmediye Cemaati

Mehdilik Düşüncesini İnkâr Edenler

Günümüzün bir takım sözde din bilginleri, Hz. Mehdi (a.s.) ortaya çıkacağı inancının asılsız olduğunu savunuyorlar. “Tulu’-i İslâm” adlı dergisinin Yazı İşleri Müdürü G.A. Perviz, Mehdilik düşüncesini çok cahilâne buluyor ve böyle bir inancın, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ümmetine çok zarar verdiğini ileri sürerek “apaçık bir şekilde böyle bir inancı reddediyoruz” diyor. (Bu zat düşüncesini adı geçen derginin değişik sayılarında ve “Şehkâr-i Risalet” adlı eserinde ileri sürmüştür.)

Buna mukabil, diğer bazı sözde din bilginleri, Hz. Mehdi (a.s.)’ın kendisinin bile, Mehdi olduğunu bilemeyeceğini ileri sürerler. Mesela Mevdudi, bu düşünceyi “Tecdid-ve İhya-yı Din” adlı eserinde ileri sürmüştür.

Aslında bu ulamalar, Mehdinin geleceği ile ilgili Hz. Resûlüllah (s.a.v.)’in verdiği haberlerin gerçekleştiğini görüyorlar. Mâmafih, bekledikleri gibi bir Mehdi (a.s.)’ın çıkmadığını zannediyorlar. Dolayısıyla artık ümitsizliğe saplanmış bulunan bu hocalar, yüzlerce seneden beri beklenen Mehdi (a.s.)’ı inkâr ediyorlar ve artık Mehdilik düşüncesinden vazgeçiyorlar.

Örnek olarak zikrettiğimiz hadislerden anlaşıldığına göre Kur’an-ı Kerim ve hadislerde Hz. Mehdi İmam ve İsa Mesih (a.s.)’ın Hz. Muhammed  (s.a.v.)’in ümmetinde belireceği apaçık bildirilmiştir. Eski ümmet büyüklerimiz de sık sık Hz. Mehdi (a.s.)’ın geleceğini belirtmektedirler. Bu konuda Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Teşeyyü arasında fikir birliği bulunmaktadır ve her iki fırka, Hz. Mehdi (a.s.)’ın geleceğini dört gözle beklemektedirler. Durum böyleyken bazı kimselerin Hz. Mehdi (a.s.)’ın geleceğini inkâr etmeleri ve: “Kur’ân’da ve hadislerde Mehdinin zikri mevcut değildir” demeleri gerçek ile bağdaşmamaktadır.

Hz. İmam Muhammed B. Ali Eşşevkanî (r.a.) şöyle der:

“Bu konuda ileri sürdüğümüz kaynaklardan ispat edilmiş oluyor ki Mehdiyi Muntazar (beklenen) hakkında rivayet edilen hadisler mütavatirdir. (Aynı şekilde) Deccal’in mutlaka çıkacağı ile ilgili hadisler mütevatirdir. (Keza) İsa’nın (a.s.) nüzulü ile ilgili hadisler de mütevatirdir.”

Hz. İsa (a.s.) ve Mehdi (a.s.) tek zattır:

Unutmamalıyız ki hadislerde Mehdi ve Mesih’in oğlu İsa Mesih (a.s.) olarak geleceği ümmete vadedilen bir tek zattır. Hz. Resûlüllah (s.a.v.) bir tek zatın geleceğini müjdelemiş ve ona hem Mehdi İmam (a.s.) hem de Meryem oğlu İsa Mesih (a.s.) ismini vermiştir.  Bu her iki isim aynı zatın isimleri olduğu hem hadisler de belirtilmiş, hem de eski ümmet büyüklerimiz bu konuyu aydınlatmışlardır. Ayrıca Hz. İsa (a.s.)’ın İsrail oğullarına gönderilmiş bir peygamber olduğu ve vazifesini tamamlayarak vefat ettiği Kur’an-ı Kerim ve hadislerde anlatılmaktadır. Vefat etmiş olan bir zatın tekrar dünyaya gelmiş olması mümkün değildir.

Kütüb-i Sitte’den olan Sünen İbn-i Maceh; Kitab-ül Fiten; Bab-ü Şiddetizzaman’da Hz. Enes B. Malik (r.a.), Hz. Resûlüllah (s.a.v.) buyurduğunu rivayet etmiştir. Yani “Meryem oğlu İsa (a.s.) dışında başka bir Mehdi yoktur.” Diğer bir ifadeyle Mehdi ve İsa Mesih aynı zattır. Bu hadis Muhammed B. Halid El-Cudi tarafından bile rivayet edilmiştir.

Sahih-i Buhari; Kitab-ül Enbiya; Bab-ü Nüzûl-i İsa’da; Hz Ebu Hüreyre’nin rivayet ettiği şu hadis mevcuttur. Hz. Resûlüllah (s.a.v.):

“Meryem’in oğlu aranıza ineceği zaman siz ne durumda olursunuz. O, sizin kendi aranızdan (çıkacak) size imamlık yapacaktır.”

Bu hadisteki “Feemmeküm” kelimesi dikkate şayandır. Bu bir cümle-i fiiliyedir ve dolayısıyla bunda “Hüdüs” bulunmaktadır.  Yani eski İsa Mesih (a.s.) gelip Müslümanlara imamlık yapmayacaktır. Aksine imamlık yapacak olan bu zât’ın sonradan doğması gerekir. (Hüdüs, eskiden var olmayan; aksine yeniden var olan bir hadise demektir.)

Müsned Ahmed B. Hanbel’de İsa Mesih’in (SA.) Mehdi İmam olacağı belirtilmiştir ve haç kıracağı (yani bâtıl Hıristiyanlığı ortada kaldıracağı da haber verilmiştir.)

Ümmet Büyüklerinin Bu Konudaki İzahları:

Geçmiş ümmet büyüklerimiz bu konudaki fikirlerini izah etmişler ve gelecek olan İsa Mesih ile Mehdinin iki ayrı insan olduğunun aksine bir tek zat olduğunu ve kendisine hem İsa Mesih hem de Mehdi isminin verileceğini beyan etmişlerdir. Meselâ İmam Sirac-üd Din İbn-ül verdî şöyle der:

“Ulemanın bir tarifine göre “Nüzûl-ü İsa’dan” murat, yücelik ve şeref bakımından Hz. İsa’ya benzeyecek olan bir zatın ortaya çıkacağıdır. Hayırlı bir insana “Melek”; yaramaz bir insana da “Şeytan” denildiği gibi, (Melek ve Şeytanın) bizzat kendileri bahsedilmez.” (Aynı şekilde İsa Mesih’in Nüzûlünden murat bizzat Hz. İsa Mehdi olmayıp, yücelik ve şeref bakımından Hz. İsa’ya benzeyecek olan bir zâtın nüzûl edeceği, yani ortaya çıkacağıdır.)

Hz. İmam M.E. Salırî; İktibas-ül Envar adlı eserinde aynı fikri savunmuştur. O’na göre:

“Bazı din bilginlerinin itikadı şudur ki Hz. İsa’nın ruhu Mehdinin kişiliğinde kendisini gösterecektir. Nüzûl-i İsa’nın anlamı da işte böyle bir zatın belirlenmesidir. Meryem oğlu İsa’dan başka yoktur kendisinde aynı gerçek vurgulanmıştır.”

Allame Aleybazî Şerh-i Divan adlı eserinde:

İsa (a.s.)’ın ruhu Mehdinin (a.s.)’ın kişiliğinde kendisini gösterecektir. “Nüzûl-i İsa” böyle bir zatın belirlenmesi demektir.

Hz. Mehdi, İslam Dini, dünyada var olan bütün dinlerden daha üstün çıkarmak ve yüceltmek; keza geri kalmış olan Müslümanları da manen ve dinen yüce bir seviyeye ulaştırmak gayesiyle Ümmeti Muhammed’e gönderilecek olan bir zâttır. O, efendisi olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’den nurlanacak olan ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in buyurduğu gibi Hz. Mehdi (a.s.) bütün dünyadan kalkmış olan imanı tekrar dünyaya yerleştirecek, hatta Ülker yıldızına kadar yükselmiş olursa mutlaka ona yetişecek ve onu tekrar inananların kalbine indirecektir. Cuma Sûresinde belirtildiği gibi Hz. Mehdi’nin gelmesi, sanki efendisi olan Hz. Resulüllah (s.a.v.)’in gelmesi demektir. Onun için ümmet büyükleri Hz. Mehdi (a.s.)’ın yüceliğini apaçık beyan etmişlerdir. Meselâ: Mühyüddin İbn-i Arabî’nin “Füsûs-ül Hikem” adlı eserinin şerhini yazmış olan İmam Abdürrazzak El-Keşanî, H. 9. yüzyıl, yani M.15. yüzyılında yaşamış olan büyüklerimizdendir. O, Hz. Mehdi (a.s.)’ın yüceliğini şöyle dile getirmiştir:

“Ahir zaman da (ümmete) gelecek olan Mehdi o, kadar yüce mertebeli olacaktır ki, o, kendisi şeri’ati hükümleri konusunda Hz. Resûlüllah (s.a.v.)’a tabi olacaktır. Ancak marifetler (din) bilginleri ve hakikat konularında bütün nebiler (peygamberler) ve evliyaların hepsi kendisine tabi olacaklardır. Bizim ifadelerimizde hiçbir çelişki bulunmamaktadır.” (Sebebi de şudur ki) Hz. Mehdi’nin bâtını (içi ve kalbi) Hz. Resûlüllah (s.a.v.)’in bâtını olacaktır.

Hz. Şah Veliyüllah Mukaddis Dehlarî (a.r.) bütün İslam âleminde, Ehli Sünnetin kabül ettiği bir imam ve ilim adamıdır. O, Hz. Mehdinin (a.s.) yüce mertebesini şöyle dile getirmektedir:

“Amme insanlar; yeryüzüne indiği zaman Mehdi (a.s.)’ın ümmet arasında herhangi bir insan gibi olacağı zannederler. Hayır, asla böyle değildir. Aksine o, bütün bereketleri kendi içinde toplamakta olan Muhammedi ismin bir şerhidir ve bu mübarek isminden çıkmış bir nüshadır (kopya). Onun için Hz. Mehdi (a.s.) ile ümmet arasındaki herhangi birisi arasında dağlar kadar fark vardır.”

Allame Bakir Meclisi’nin Fikri:

Şii kaynaklar da Hz. Mehdi (a.s.)’ın yüceliği konusunda açık bir fikir sürülmüş ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın nebi ve Resûller ile eşit bir mertebede olacağı belirtilmiştir. Meselâ Allame Bâkir Meclisî bu konuda şöyle der:

Hz. Mehdi (a.s.) şöyle diyecek: “Ey insanlar topluluğu beni çok iyi dinleyin. Her kim İbrahim (a.s.) ile İsmail (a.s.)’ı görmek isterse (beni görsün çünkü) İbrahim (a.s.) ve İsmail (a.s.) benim. Her kim Musa (a.s.) ile Yuşa (a.s.)’ı görmek isterse (beni görsün çünkü) Musa (a.s.) ve Yuşa (a.s.) benim. Her kim İsa (a.s.) ile Şemun (a.s.)’ı görmek isterse (beni görsün çünkü) İsa (a.s.) ve Şemun (a.s.) benim. Her kim Hz. Muhammed (s.a.v.) ile Amir-ül Müminin Hz. Ali’yi görmek isterse (beni görsün çünkü) Hz. Muhammed (s.a.v.) ile Amir-ül Müminin (HZ. Ali R.A.) benim.”

Hz. Resûlüllah (s.a.v.) kendisinden sora gelecek olan ümmetin arasından bir tek zata selâm göndermiştir. İşte o zât Mehdi (a.s.)’dır. Taberini’nin bildirdiğine Hz. Resûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“İyi dinleyiniz! Her kim ona yetişirse, (benden) ona selâm söylesin.”

Aynı rivayet azıcık bir değişikle Dürr-i Mesûr’da Hz. İmam Celalüddin Esseyuti (r.a.) tarafından bile dile getirilmiştir.

Keza Hz. İmam Hâkim (r.a.)’ın “Müstedrek” adlı eserinde de bu rivayet bulunmaktadır.

Hz. Mehdi (a.s.) ortaya çıkınca her Müslüman’ın kendisine gelip bi’at olmasını Hz. Resûlüllah (s.a.v.) emretmiştir.

Print Friendly, PDF & Email

Bir Öncekini Oku

Ahmediler Kılıçla Cihadı Kaldırdığından Kafir Olmuş

Bir Sonrakini Oku

Vadedilen Mesih neden Meryem Oğlu Isa diye adlandırıldı?