Şimdi meleğin mi yoksa insanın mı üstün olduğu sorusuna gelelim. Biraz önce İsa (as) ve Musa (as) ve Muhammed’in (sav) Cebrail’in aktardığı feyiz yüzünden yükseldiklerini söyledik. Bu bazıları için bir soruyu doğurmuş olabilir. Aktaran aktarılandan daha üstün olur diye düşünebilirler.
Unutulmamalıdır ki Cebrail’in aktardığı nur sebebiyle mertebelerini bulan Isa (as) Musa (as) ve peygamber efendimiz (sav) buna rağmen ondan üstündürler ve bunun birçok sebebi vardır.
1) Cebrail aktaran varlık olabilir ama kendiliğinden aktarmıyor. Asıl aktaran Allah’tır ve Cebrail sadece bir vesiledir. Bu örnek güneşin ışığının önce bir aynadan yansıtılıp başka bir aynaya düşmesi gibidir. Vesileler bazen âlâ ve bazen de edna olurlar. Âlâ olan vesilenin misali demin verdiğim ayna misalidir. Edna vesilenin misali bir padişahın mektup yazıp vezirine aktarsın diye sıradan bir adama vermesi gibidir. Bu durumda o sıradan adam mektubun ne içerdiğini bile bilmeyecek; sadece aktaran bir vesile olacaktır. Vezirden daha üstün olması şart değildir. Bu durumda onun işi sadece aktarmak olacaktır. Sözlerle bile aktarsa vezirin üstün zekâsı o sözleri daha derin anlayacaktır. Bu örnekten anlayabiliriz ki Allah’ın Cebrail vasıtasıyla aktardığı bilgi hakkında Cebrail’in kendisinin tam anlamıyla haberdar olmaması mümkündür. Bir hadis de bu konuya ışık tutuyor. Miraçla ilgili bir hadiste Miraç sırasında belli bir noktaya gelince Cebrail “Bundan sonra ben devam edemeyeceğim. Siz gidin” demiş. Yani Cebrail kendi vasıtasıyla yollanan mesajların bir kısmını muhakkak anlıyordur ama bir kısmı öyle bir dildeydi ki tam olarak anlaması sadece asıl muhatabın harcıydı. Cebrail ona verileni aynen götürdü ama tam anlamak ya Allah(c.c) ya da Peygamber Efendimizin(sav) işiydi.
Bu götürüp de anlayamadığı kısmıyla ilgilidir. Anladığı kısmına gelince de Peygamber Efendimiz Cebrail’den üstündür; daha iyi ve daha derin anlamıştır. Bir örnek verecek olursak ateşi çıkmış iki kişiye aynı ilacın verildiğini farz edelim. Birisi çabuk reaksiyon gösterip iyileşeceği gibi diğerinin vücudu nispeten yavaş tepki gösterecektir. Bu fark ikisinin iç durumundandır. Vücudunda ilaca karşı koyan maddesi fazla olan geç iyileşirken tertemiz bir içi olan hemen iyileşecektir; ateşi düşecektir.
Bu örnek şer kuvvetlerini def etmekle ilgiliydi. İyiliği cezbetmekle ilgili de benzer bir durum söz konusudur. İki kişi aynı gıdayı yerler ama birisi sağlam ve kuvvetli bir vücuda kavuşurken diğeri zayıf ve sıska kalıyor; o kadar faydalanamıyor. Bazen ilkine göre fazla yediği halde bile o kadar güçlü olamıyor. Aynı şekilde yollanan öğretinin hem Peygamber Efendimiz(sav) hem de Cebrail tarafından anlaşılan kısmında Peygamber Efendimizin(sav) anlama seviyesi yüksekti. Öğreti de aynen gıda gibi ikisinin iç kuvvetlerine göre etki yapardı.
Daha da anlaşılır bir örnek verecek olursak şu anda anlatmakta olduğum bu konuyu ele alalım. Herkesin ana dili olan Urduca dilinde anlattığım bu konuyu oturan herkes anlamaktadır ama herkesin anlama seviyesi aynı olmayacaktır. Zihinlerinde bıraktığı etki de birbirinden farklı olacaktır. Kalbin durumu da gelen mesajın rengini değiştirmektedir. Fatiha suresini ele alalım. Okuyan birisi çığlıklar atarken diğeri ise gülümsüyor; tebessüm ediyor. Bu neden böyledir. Sadece şunun için ki zor durumda olan o zor anında bunu okuyunca “gerçekten de artık beni sadece Allah (c.c) kurtarabilir” der ve ağzından çığlıklar çıkar, haykırır. Öbür tarafta başarıların içinde yüzen birisi “demek her başarımın arkasında Allah(c.c) var ve o beni koruyor” der ve yüzü gülümser; tebessüm eder. Yani aynı sözler kalbin iç durumuna göre farklı etkiler yaparlar.
Sözün özü Peygamber Efendimiz(sav) için gelen kelam onun iç kabiliyetleri ve kuvvetleriyle birleşince belli bir etki yaparken, Cebrail’in iç kuvvetleriyle birleşince başka bir etki yapıyordu. İçyapının farklılığının farklı netice doğurduğu zaten aşikâr olan bir gerçektir. Örneğin; söndürülmemiş kirecin üstüne tuğla koyarsak hiç bir şey olmaz ama su dökersek yanar. Neden? Çünkü su ile kireç birleşince bu özel neticeyi doğururlar. Bu sebeple her ne kadar Cebrail kelamın bir kısmını anlıyor olsa da içyapısı Peygamber Efendimizden (sav) farklı olduğu için Peygamber Efendimiz(sav) kadar derin anlayamazdı ve bu konuda da Peygamber Efendimiz (sav) ondan üstündü.
Şunu eklemekte fayda vardır ki her insan her melekten üstün olmuyor. Bu sadece bazı insanlar için geçerlidir. Özel insanlar özel meleklerden üstün oldukları gibi sıradan insanlar sıradan meleklerden üstün olurlar. İnsanın sorumlulukları meleğe nazaran çok daha geniştir. İnsan cehenneme bile atılabilir; oysaki melek için böyle bir şey söz konusu değildir. Onlar iyilik yapmaya mecburdurlar ama insan için bu bir seçimdir. İster iyilik yapar ister kötülük. Bu sebeple iyilik yapan sıradan insanlar sıradan meleklerden üstün olabiliyorlar.