Müslümanlar İçin Cemaatimizin Yaptığı Fedakarlıklar - Müslüman Ahmediye Cemaati

Müslümanlar İçin Cemaatimizin Yaptığı Fedakarlıklar

(Bu ve bundan sonraki Pakistan, Keşmir ve Filistin konusundaki yazılarımız 1985 yılında Cemaatimizin 4. Halifesi Hz. Mirza Tahir Ahmed’in hutbelerinden derlenmiştir.)

“Her ne zaman Hindistan Müslümanları bir musibet ile karşı karşıya gelseler yahut her hangi bir şekilde dinî bakımdan rencide edilseler Yüce Allah’ın (C.C.) inayetiyle Müslüman Ahmediye Cemaati o zorlukları uzaklaştırmak ve kardeşlerine yardım etmek konusunda daima fedakârlık yapanların başında bulunmuştur. Birçok kere değişik zamanlarda başlatılan İslâmiyet aleyhtarı hareketlere engel olmaya çalışan yalnız Ahmediye Cemaati olmuştur. Şüphe yoktur ki böyle durumlarda Müslümanlar arasından birçok kimse Müslüman Ahmediye Cemaati ile işbirliği yapmış; yine de Müslümanların hizmeti uğruna geçen zamanlarda Hindistan’da başlatılan o büyük hareketlerin liderliğini ancak Ahmediye Cemaati üstlenmiş ve Allah’ın (C.C.) inayetiyle İslâm âlemine yüce hizmetlerde bulunmuştur.”

“Hindu gazetelerine göre de o devirde Hindu saldırılarına en etkili bir şekilde cevap veren ancak Ahmedi Müslümanlardı. O devirde Hindular, bugün Ahrar’lı hocaların yaptığını yapmaktaydılar. Yani Müslümanları, Ahmediler aleyhinde galeyana getirmeye çalışmakta ve Ahmediler’in Müslüman olmadıklarını ileri sürmekteydiler. Hindu bir gazete olan “Guru Gantal Gazetesi” şöyle yazmaktadır:

“Ahmediler’le öteki Müslümanlar arasında anlaşmazlık bulunmaktadır. Müslümanlar Ahmediler’in Müslüman olmadıklarına inanırlar. Daha birkaç gün önce Cemiyet-ül Ulema Delhi’li Kifayetullah adlı hocanın Ahmediler’in Müslüman olmadıklarına dair bir fetvası yayınlanmış ve Müslümanların Ahmediler’den uzak durmaları gerektiği vurgulanmıştı. Fakat ne şanssızlıktır ki bugün Ahmediler, Müslümanlara liderlik yapmaktadırlar. “Muslim Out Look” Gazetesi’nin Ahmedi olan yazı işleri müdürü Sn.Dilaver Şah Buharî’nin yakalanması üzerine öteki Müslümanlar son derece rahatsız olmuşlardır. Dilaver Bey mahkemeye verildiği zaman, ne yapması gerektiğini danışmak üzere Müslüman Ahmediye Cemaati Baş İmamı’na müracaat etti. O da Dilaver Bey’e asla özür dilememesini aksine seve seve hapse girmesi gerektiğini tavsiye etti ve Hz.Muhammed Resulüllah (S.A.V.) uğruna hapse girmekten sakınmaması gerektiğini söyledi. Kısacası bu hareket her bakımdan Ahmedi bir harekettir.”[2]

Vadedilen Mesih ve Mehdi Hazretleri’nin Dördüncü Halifesi Mirza Tahir Ahmed Hazretleri’nin 1 Mart 1985, Cuma günü Londra’nın Fazl Camiin’de verdiği Cuma hutbesinin metnidir.

Kelime-i Şehadet, İstiaze ve Fatiha Suresi’ni okuduktan sonra (14:45-53) ayetlerini okudular.

Ondan sonra söze şöyle başladılar: Okuduğum bu ayetler, İbrahim Suresi’nin son ayetleridir. Hutbemde fazla detaylara geçmeden sırf bu ayetlerin mealini açıklamakla yetineceğim. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Ey Muhammed! İnsanları, azabın geleceği güne karşı uyar. O gün zalimler şöyle diyeceklerdir. Ya Rabbi! bizim kötü kaderimizi az bir müddet için de olsa geciktir. O durumda biz mutlaka davetini kabul ederiz ve peygamberlere uyarız. (Bunun üzerine Allah:) Siz daha önce de yemin edip azabın size gelmeyeceğini iddia edenlerden değil misiniz?”

Burada “ Nettabi’ir rüsüle” kelimeleri özellikle dikkat ister. Bu ayetin Kur’an-ı Kerim’in başka bir ayeti ile de devrin bir alâkası vardır. Burada “Ve izerrüsülü ukkitet” (77/12) ayet-i kerimesinde Hak Teala (C.C.) peygamberlerin belli bir zamanda getirileceğini bildirmiştir. Müfessirlere göre bu ayet-i Kerimede Mahşer gününden bahsedilmiştir. Detaylara geçme zamanımız yoktur. Ancak bu konuşmadan da anlaşılacağı gibi burada açık bir şekilde bu dünyadan söz edilmiş ve bu dünyada azabın ertelenmesi arzu edilmiştir. Güya bu dünyada şöyle denecektir: Eğer bize mühlet verilirse biz bağışlanmayı dileriz ve peygamberlere uyarız.

Burada Hz.Mehdi’ye gelen şu vahiy de hatırda tutulmalıdır:

“Peygamberler elbisesinde Allah’ın (C.C.) yiğidi!”

Hak Teala (C.C.) daha sonra şöyle buyurur:

“Siz, kendilerine zulüm edenlerin meskenlerinde oturmaktasınız. Bizim onlara karşı nasıl davrandığımızı da açık olarak bilmektesiniz. Biz size birçok örnek açıkladık (ve böylece size nasihat ettik fakat heyhat!) Onlar her hileye başvurdular (ve sonuna kadar gittiler). Yalnız, eğer, onların hileleri dağları bile yerlerinden kımıldatabilirse yine Allah katında hilelerinin cezası bulunmaktadır. Sen Allah’ın (C.C.) peygamberlerine verdiği sözleri yerine getirmediğini asla zannetme. Allah şüphesiz daima üstün olan ve hesabı çabuk görendir. Bir gün yer başka bir yere, gökler de başka göklere değiştirilecektir ve onlar da tek ve kahredici Allah’ın (C.C.) huzuruna çıkarılacaklardır. İşte o gün suçluları hep birlikte zincirlere vurulmuş görürsün. (Mehdi’nin tefsirine göre yerin değiştirilmesi yeryüzünde yaşayan insanların düşüncelerinin değiştirilmesi demektir.) Onların gömlekleri katrandan yapılmış olacak ve yüzlerini de ateş kaplayacaktır. Allah her nefse, onun kazandığı amellere göre karşılığını verir ve Allah hesabı çabuk görendir. Bu insanlara açık bir mesajdır ki onlar böylece uyarılsınlar ve Allah’ın (C.C.) ibadete lâyık tek varlık olduğunu bilsinler. Keza sağduyu sahipleri bu sözlerden nasihat alsınlar.”

Daha önce de söylediğim gibi detaylara girmeye zamanımız yoktur. Zaten sağduyu sahipleri, bugünkü hutbemin bu ayetlerin fiili bir tefsiri olduğunu anlayabilecekler. Ben geçen birkaç hutbemden itibaren hutbelerimde, Pakistan Sıkıyönetim Hükümeti’nin aleyhimizde yayınladığı broşürü ele almaktayım. Bu broşürde Müslüman Ahmediye Cemaati, Müslüman ülkelere düşman bir cemaat olarak gösterilmiştir. Hindistan Müslümanlarının tarihine gelince, bu tarihi Pakistan’dan önce ve Pakistan’dan sonra olarak ikiye ayırmak mümkündür. Pakistan’dan önceki birkaç hadiseden geçen hutbemde örnek olarak söz etmiştim, birkaç hadiseden bugünkü hutbemde bahsetmek istiyorum.

Gerçek şudur ki, her ne zaman Hindistan Müslümanları bir musibet ile karşı karşıya gelseler yahut her hangi bir şekilde dinî bakımdan rencide edilseler Yüce Allah’ın (C.C.) inayetiyle Müslüman Ahmediye Cemaati o zorlukları uzaklaştırmak ve kardeşlerine yardım etmek konusunda daima fedakârlık yapanların başında bulunmuştur. Birçok kere değişik zamanlarda başlatılan İslâmiyet aleyhtarı hareketlere engel olmaya çalışan yalnız Ahmediye Cemaati olmuştur. Şüphe yoktur ki böyle durumlarda Müslümanlar arasından birçok kimse Müslüman Ahmediye Cemaati ile işbirliği yapmış; yine de Müslümanların hizmeti uğruna geçen zamanlarda Hindistan’da başlatılan o büyük hareketlerin liderliğini ancak Ahmediye Cemaati üstlenmiş ve Allah’ın (C.C.) inayetiyle İslâm âlemine yüce hizmetlerde bulunmuştur.

1927 senesinde, Hz.Resulüllah (S.A.V.) aleyhine “Rangila Resul” adlı çirkin bir kitap yayınlandı. Bu çirkin kitapta Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) kutsal kişiliğine saldırılarda bulunuldu. Bu iğrenç kitabın yazarı “Rac Pal” aleyhinde bir hareket başlatıldı. Derken Hindu bu kadın yazar, Vertman adlı bir Hindu Arya dergisinde, Peygamber Efendimiz (S.A.V.) aleyhinde, bir insanın okuyamayacağı bir makale neşretti. Müslüman bir yana, alelade bir insan bile bu makale yazarını lanetlemekten kendini alamadı. Herhangi bir dinin kurucusu aleyhinde bile o kadar çirkin bir yazı yazılamaz. Bütün insanların ermişlerin ermişi, efendilerin efendisi, önderlerin önderi, kâinatın yaratılışının sebebi, yalnız kendisi pak olmakla kalmayıp ötekileri de pak eden, yalnız temiz olmakla kalmayıp ötekileri de temiz kılan, feyzi ve bereketiyle bütün peygamberlerin pak olarak yaratıldığı; Muhammed Resulüllah (S.A.V.) aleyhine yapılan o çirkin saldırılardan söz etmek bile güçtür. İşte böyle bir durumda bu çirkin saldırılar aleyhinde başlatılan hareketlerin liderliğini kim yapmıştır? Hindu Kongre yanlısı ulemalar mı; Mevdudi Partisi’ne mensup ulemalar mı; yoksa Müslüman Ahmediye Cemaati mi?

Yüce Allah’ın (C.C.) yardımıyla alelade bir çaba sarfetmekle kalmayıp, Hindu yazarlar aleyhine başlatılan hareketin başını çeken yine Müslüman Ahmediye Cemaati idi. Hindistan’da neşredilen ve o günün bir Müslüman ile iki Hindu gazetesinden bazı pasajlar almak istiyorum. İslâm âleminin üzüntülü anlarında Müslüman Ahmedi Cemaati’nin Müslüman kardeşlerine nasıl yardım ettiği bu iktibaslardan açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Maşrak Gazetesi Gorakpur, 23 Eylül 1927 sayısında, şöyle yazmaktadır:

“Müslüman Ahmediye Cemaati Baş İmamı’nın bütün Müslümanlara minneti vardır. Onun isteğiyle Vertman dergisi mahkemeye verildi. Rangila Resul adlı iğrenç kitap aleyhinde muazzam bir hareketi o, başlattı; hatta hapishaneye girmekten bile çekinmedi. Onun yazdığı broşür genel Valiyi insafa getirmeyi başardı. O broşüre el konulduysa da etkisi ortadan kaldırılamadı. Müslüman Ahmediye Cemaati hiç yılmadan, hiç korkmadan çaba sarfederken, Hindistan’da bulunan öteki bütün Müslüman Cemaatler, şu yahut bu sebepten dolayı İngilizlerden, Hindulardan yahut öteki kavimlerden korkmaktadır. Bir tek Müslüman Ahmediye Cemaati; Asrı Saadet’teki Müslümanlar[1] gibi hiçbir kişi yahut toplumdan korkmayarak tam İslâmî bir hizmet üstlenmiştir.”

Bu bir Müslüman Gazetesi’nin yazdığı yazıdır. Hindu gazetelerine göre de o devirde Hindu saldırılarına en etkili bir şekilde cevap veren ancak Ahmedi Müslümanlardı. O devirde Hindular, bugün Ahrar’lı hocaların yaptığını yapmaktaydılar. Yani Müslümanları, Ahmediler aleyhinde galeyana getirmeye çalışmakta ve Ahmediler’in Müslüman olmadıklarını ileri sürmekteydiler. Hindu bir gazete olan “Guru Gantal Gazetesi” şöyle yazmaktadır:

“Ahmediler’le öteki Müslümanlar arasında anlaşmazlık bulunmaktadır. Müslümanlar Ahmediler’in Müslüman olmadıklarına inanırlar. Daha birkaç gün önce Cemiyet-ül Ulema Delhi’li Kifayetullah adlı hocanın Ahmediler’in Müslüman olmadıklarına dair bir fetvası yayınlanmış ve Müslümanların Ahmediler’den uzak durmaları gerektiği vurgulanmıştı. Fakat ne şanssızlıktır ki bugün Ahmediler, Müslümanlara liderlik yapmaktadırlar. “Muslim Out Look” Gazetesi’nin Ahmedi olan yazı işleri müdürü Sn.Dilaver Şah Buharî’nin yakalanması üzerine öteki Müslümanlar son derece rahatsız olmuşlardır. Dilaver Bey mahkemeye verildiği zaman, ne yapması gerektiğini danışmak üzere Müslüman Ahmediye Cemaati Baş İmamı’na müracaat etti. O da Dilaver Bey’e asla özür dilememesini aksine seve seve hapse girmesi gerektiğini tavsiye etti ve Hz.Muhammed Resulüllah (S.A.V.) uğruna hapse girmekten sakınmaması gerektiğini söyledi. Kısacası bu hareket her bakımdan Ahmedi bir harekettir.”[2]

Bugünün bütün İslâm tarihinin şeklini değiştirmek isteyen Pakistan tarihçileri nerededirler? Onların yazdığı Pakistan tarihini tanıyabilmek bile güçtür. Hz.Resulüllah (S.A.V.) aşkı ve sevgisi uğruna başlatılmış olan o hareket, muhaliflerin ifadesine göre bile “tam Ahmedi bir hareket” idi. Aynı şekilde “Partab Gazetesi” ve ona benzer birçok Hindu Gazetesi bu konuda yazılar yazdılar ve kuvvetini hissederek karşı saldırının yalnızca Ahmediler tarafından düzenlendiğini ifade ettiler.


[1] Asr-ı Saadet: Resulüllah (S.A.V.) ile Ashab-ı Kiram dönemi demektir.

[2] Guru Gantal Gazetesi; Lahore 11 Temmuz 1927

Bir Öncekini Oku

Keşmir ve Filistin Lehine Cemaatimizin Hizmetleri

Bir Sonrakini Oku

Hıristiyan saldırısının hedefi daima İslamiyetti