İki Mübarek Yerin Koruyucusu
Suudi Arabistan Kralı
Abdullah bin Abdul-Aziz Al Saud,
Riyad, Suudi Arabistan
Saygıdeğer Kral Abdullah,
Esselamü Aleyküm Ve Rahmetullahu Ve Berekatuhu,
28 Mart 2012
Size bugün, çok önemli bir konuyu tartışmaya açmak niyetiyle yazmaktayım. İki Mübarek Yerin Koruyucusu ve Suudi Arabistan’ın Kralı olmanızdan dolayı, Müslüman Ümmet içinde çok yüce bir makama sahip bulunmaktasınız. İslam’ın en mübarek iki yerleşimi, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere sizin ülkenizde bulunmaktadır ve onları sevmek de Müslümanların inançlarının bir parçasıdır. Bu yerlere, aynı zamanda manevi ilerlemenin de merkezi oldukları için, Müslümanlar tarafından büyük ölçüde saygı gösterilmektedir. Bunun ışığında, tüm Müslümanlar ve Müslüman hükümetler size özel bir makam vermektedirler. Bir taraftan bu makam Müslüman Ümmete tam olarak yol göstermenizi, diğer taraftan da Müslüman Ülkelerde barış ve uyum ortamı yaratmak üzere çaba sarf etmenizi gerektirmektedir. Bundan da öte Müslümanlar arasında karşılıklı sevgi ve iyi niyeti geliştirmek için çaba sarf edip, şu ifadenin özü hakkında onları aydınlatmalısınız:
(Muhammedsa ile birlikte olanlar) kendi aralarında merhametlidirler. (48:30)
Sonuç olarak, bütün dünyada, tüm insanlığın yararına, barışı tesis etmek üzere çaba sarf etmeniz gerekmektedir. Müslüman Ahmediye Cemaati Başkanı ve Mehdi ve Mesih’in Halifesi olarak ricam şudur. Ahmediye Müslüman Cemaati ile İslam’daki diğer hizipler arasında inanç bakımından anlaşmazlıklar olmasına rağmen, bizler yine de dünyada barışı sağlamak üzere bir gayrette birleşmeliyiz. İslam’ın sevgi ve barış üzerine kurulan gerçek öğretileri ile ilgili olarak dünyayı eğitmek için elimizden gelen gayreti sarf etmeliyiz. Bunu yapmakla İslam hakkında Batı ve dünya insanları arasında yerleşmiş olan yanlış düşünceleri giderebiliriz. Diğer uluslar veya gruplara karşı düşmanlıklar, bizleri adaletli davranmaktan alı koymamalıdır. Allah, Kuran-ı Kerim’in Maide suresi 3. ayetinde şöyle buyurmaktadır:
وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ اَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اَنْ
تَعْتَدُوا وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰى وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ
وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعِقَابِ
“Bir kavmin sizi Mescid-i Haram’dan alıkoyarak, size karşı duyduğu düşmanlık, onlara karşı sizi aşırılığa sürüklemesin. İyilik yapmakta ve takvayı benimsemek konusunda yardımlaşın. Günah işlemek ve aşırı davranmakta birbirinize yardımcı olmayın. Allah’ın takvasını benimseyin. Şüphesiz Allah ceza (vermekte) çok şiddetlidir.”
Bu, göz önünde bulundurmamız gereken temel ilke olup, böylece dünyaya, İslam’ın güzel imajını tanıtma görevimizi yerine getirelim. Tüm dünyadaki Müslümanlar için taşıdığım içten sevgi ve derin merhamet duygularımla sizden, bu sebepten dolayı rolünüzü oynamanızı rica ediyorum.
Bugün dünyada siyasetçi ve bilim adamı diye adlandırılan kimi kişilerin, İslam’a karşı nefret tohumları ektiklerini ve Yüce Resulullah’ısa karalama girişimlerinde bulunduklarını görmekteyiz. Kendi amaçlarını başarmak için onlar, Kuran-ı Kerim’in öğretilerini çarpıtarak yorumlarlar. Bundan başka, Filistin ile İsrail arasındaki anlaşmazlıklar da her geçen gün gittikçe kötüleşmektedir. İsrail ile İran arasındaki düşmanlık ise öyle büyük boyutlara ulaşmıştır ki, onların ilişkileri de ciddi ölçüde bozulmuştur. Bu gibi durumlarda, İslam Ümmetinin son derece önemli bir lideri olarak, adalet ve eşitlik ile bu anlaşmazlıkları çözmek için her türlü çabayı sarf etmeniz gerekir. Müslüman Ahmediye Cemaati İslam’a karşı, nerede ve ne zaman olursa olsun, ortaya çıkan nefreti gidermek için mümkün olan her şeyi yapmaktadır. Bütün Müslüman Ümmet tek olarak birleşip bu konuda gayret sarf etmedikçe barış asla tesis edilemez.
Böylece sizden ricam, elinizden geleni azami ölçüde yapmanızdır. Eğer III. Dünya Savaşının çıkması kadere bağlanmış ise, en azından Müslüman bir ülkeden kaynaklanmadığından emin olmak adına çaba sarf etmemiz gerekir. Dünyanın neresinde olursa olsun, bugün veya gelecekte, hiçbir Müslüman ülke veya Müslüman birey, küresel bir felaketin kıvılcımına neden olmasından dolayı suçların omuzuna yüklenmesini istemeyecektir. Eğer bir Dünya Savaşı şimdi patlak verirse, hiç şüphesiz nükleer silahlarla savaşılacak ve onun uzun vadeli etkileri gelecek nesillerin kusurlu veya sakat olarak doğmalarına yol açacaktır. II. Dünya Savaşında Japonya’nın iki şehrine atom bombası atıldığında, nükleer savaşın neden olduğu mutlak yıkıcı etkilerin işaretlerini zaten görmüş olduk.
Bundan dolayı; Ey Suudi Arabistan Kralı! Dünyayı yok olmaktan kurtarmak için bütün enerji ve etkinizi kullanınız! Allah size yardım ve desteğini bahşetsin. Âmin. Size ve bütün Müslüman Ümmete dualarımla;
(Ey Rabbimiz!) Bizi doğru yola ilet. (1:6)
Vesselam,
Saygılarımla,
MİRZA MASRUR AHMED
Mesihin V. Halifesi
Müslüman Ahmediye Cemaati Başkanı