6 Ekim 2023
5. Halifetu’l Mesih Hazretleri (aba) tarafından 2023 yılı Huddamu’l Ahmediye Meclisi (Müslüman Ahmediye Gençlik Kolu) İngiltere Ulusal Toplantısında yapılan konuşmanın resmi metnidir.
*Bu metnin açık bir izin olmadan başka internet sitelerinde ya da basılı bir şekilde çoğaltılamayacağını lütfen dikkate alınız.
5. Halifetu’l Mesih Hazretleri (aba) teşehhüd, teavvuz ve Fatiha Suresini okuduktan sonra şöyle buyurdu:
‘Allah’ın lütfuyla İngiltere Huddamu’l Ahmediye Meclisi’nin Ulusal Toplantısı bu hafta sonu gerçekleşti ve şimdi de tamamlanmaktadır.
Bu vesileyle, kurucusu II. Halifetu’l Mesih Hazretleri (ra) tarafından Huddamu’l Ahmediye Meclisi’ne hitaben yapılan ve muhteviyatında onun Huddamu’l Ahmediye Meclisi için bugün dahi aynı olan beklentilerini ve öngörüsünü ortaya koyduğu konuşmadan alıntılar sunmayı ve bundan faydalanmayı arzu ediyorum.
Muslih Mevud Hazretleri (ra), insanların bu dünyadan gelip geçmesinin hayatın doğal bir akışı olduğunu belirterek sözlerine başlamıştır. Her insan doğar, hayatını yaşar ve bu dünyadan ayrılır. Bununla beraber Muslih Mevud Hazretleri (ra), toplulukların ve ulusların ebediyen yaşama ve gelişme potansiyeline sahip olduklarını açıklamıştır. Kimi topluluklar on yıllarca, hatta yüzyıllarca varlığını sürdürür. Söz konusu Ahmediyet olunca o buyurmuştur ki, Ahmedi gençler, Cemaatimizin korunması ve ebedi başarısını sağlamak üzere sorumluluklarını yerine getirmeye içtenlikle söz vermelidirler. Bu da nesilden nesile Ahmedilerin, Ahmediyet’in gerçek öğretileri doğrultusunda hareket etmelerini ve mesajı dünyanın her yerine ulaştırmak için çaba sarf etmelerini gerektirmektedir.
Muslih Mevud Hazretleri (ra), Musevî Mesih olan İsa Peygamberin (as) örneğini vermiştir. O buyurmuştur ki, eğer İsa’nın (as) takipçileri dünya geneline yayıldıysa, Musevî Mesih’den çok daha yüce bir makama ve mertebeye sahip olan Muhammedi Mesih’in Cemaati’nin, dünyanın her yerine ulaşmaması için hiçbir neden yoktur.
Şüphe yok ki Vadedilen Mesih (as), Cemaati’nin yayılması için hararetli bir şekilde duada bulunmuştur. Bir beytinde o şöyle yazmıştır (tercümesini sunuyorum):
“Ey Allah, dünyanın saltanatını bana doğru yönelt.”
Bu güzel beyitte Vadedilen Mesih (as) Allah’a, insanlar Ahmediyet’e çok sayıda akın etsinler diye, insanlığın yönünü kontrol eden dizginleri kendi eline vermesi için yalvarmaktadır. Bu, Vadedilen Mesih’in (as) insanların Yüce Allah’a yönelmeleri keza kendilerini ahlaksızlığın ve materyalizmin zincirlerinden kurtarmaları adına derin ıstırabını ve yürekten çaresizliğini ifade etmektedir.
Şüphe yok ki, bu devirde her samimi Hadim, insanları Vadedilen Mesih’e (as) inanmaya yöneltmek gibi büyük bir görevi yerine getirmek üzere çaba göstermelidir. Gerçekten de, Kıyamete kadar nesilden nesile Ahmediler, bunu en önde gelen hedefleri olarak görmelidirler.
Bu bağlamda Muslih Mevud Hazretleri (ra), Kıyamete kadar çabalamak yalnızca bir anlatımdır, o kelimesi kelimesine alınmamalıdır diye düşünmememiz gerektiğini buyurmuştur. Aksine Yüce Allah, Müslüman Ahmediler olarak bize, İslam Ahmediyet sancağını dünya üzerinde yaşam olduğu sürece yükseklerde tutma görevini vermiştir. O bize insanlığı kurtarmak, keza İslam’ın sevgi ve barış mesajının tüm insanların kalplerine işleyeceği o güne doğru durmaksızın çabalamak hakkında resmen bir vazife ve meydan okuma sunmuştur. Görevimiz, yükselen ateizm dalgasına karşı cesaretle durmak ve dinsizliğin tüm izlerinin dünyadan silineceği ve İslam Ahmediyet’in hâkim olacağı o güne kadar yorulmadan çalışmaktır.
Muslih Mevud Hazretleri (ra), bir keresinde Vadedilen Mesih’in (as) bir keşif esnasında uzun bir sıra halinde atlarına binmiş padişahları gördüğünden bahsetmiştir. Bunlardan bazıları Hintli, bazıları Suriyeli, bazıları da diğer Arap ülkelerindendi. Padişahlar arasında İranlılar, Romalılar ve başkaları da bulunuyordu. Keşifte Vadedilen Mesih’e (as) onların hepsinin kendisini kabul ettiği ve onun doğruluğuna da tanıklık ettikleri bildirildi. Bu keşifte Yüce Allah’ın Vadedilen Mesih’e (as), Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Rusya ve Almanya gibi ülkelerde kralların, başkan ya da başka bir şekilde devlet başkanlarının Ahmediyet gerçeğini kabul ettikleri kadere bağlanmış bir günün geleceğinin müjdelediği, dikkate değer bir gaybi haber bulunmaktaydı. Gerçekten de, Allah’ın vaadine uygun olarak Ahmediyet’in o denli çok sayıda kabul edileceği bir zaman gelecek ki, bununla mukayese edildiğinde diğer bütün dinler önemsiz kalacaktır.
Bu devirde insanlar dinden uzaklaşırlarken, dünya liderlerinin Ahmediyet’i kabul etme ihtimali uzak gibi görünebilir. Ancak, görevlerimizi yerine getirdiğimiz sürece, inşallah bu vaadin gerçekleşeceği bir gün mutlaka gelecektir. Bizler inancımızın yolunda muazzam fedakârlıklarda bulunmaya hazır olmalıyız ve İslam’ın mesajını yayma kararlılığımız ile çabalarımız asla duraksamamalıdır. Diğer taraftan Ahmediler, bunlar Allah’ın vaatleri olduğu için çabalarımız ne olursa olsun gerçekleşir diye, asla rehavete kapılmamalıdır. Buna mukabil her Ahmedi, acaba Vadedilen Mesih’in (as) gaybi haberlerini yerine getirmek için üzerime düşeni yapıyor muyum diye kendine sormalıdır. Kendinize sormalısınız, ben Allah’ın ibadetiyle O’nunla yürekten bir bağ kurmaya çalışıyor muyum, keza Yüce Allah’ın Vadedilen Mesih (as) ile ilgili vaatlerinin yaşamımız içinde gerçekleştiğini bize göstermesi için ne kadar dua ediyorum? Hayatlarımızı İslam’ın öğretilerine göre yaşamak için ne kadar çaba gösteriyoruz? Yoksa toplumdan yanlış mı etkileniyoruz? Tüm bunları dürüstçe değerlendirmeliyiz.
Devamında Muslih Mevud Hazretleri (ra), Yüce Allah’ın Vadedilen Mesih’i (as) Hazreti Nuh (as) olarak adlandırdığından da bahsetmiştir. Bu konuda Kuran-ı Kerim Nuh Peygamber’in (as) yaklaşık 950 yaşına ulaştığından bahseder ki, bu onun öğretilerinin ve cemaatinin bu dönem boyunca sürdüğü anlamına gelmektedir. Muslih Mevud Hazretleri (ra) buyurmaktadır ki, bu devirde Allah tarafından Vadedilen Mesih (as), Allah’ın diğer peygamberlerinden çok daha üstün bir mertebeye sahip Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (sav) pak bir yansıması ve onun hayranı olarak gönderilmiştir. Bu sebeple, eğer Nuh Peygamber’in topluluğu yaklaşık bin yıl sürdüyse, o zaman öğretileri ve mertebesi Nuh Peygamber’inkini çok aşan Hazreti Resulullah’ın (sav) Mesih’inin devri, bu zamanı aşmalıdır ve inşallah binlerce yıl sürmelidir.
Aslında Vadedilen Mesih (as), Yüce Allah’ın kendisine Cemaati’nin ve İslam dininin Kıyamet’e kadar devam edeceğine dair söz verdiğini beyan etmiştir. Bundan dolayı, Vadedilen Mesih’in (as) vazifesine hizmette bulunurken üzerimize düşeni yapmak için, tebliğde bulunmak üzere motive ve kararlı olmalıyız. Bu bağlamda Huddam’a hitap ederken Muslih Mevud Hazretleri (ra) Tebşir Bölümüne de, dünyanın dört bir yanındaki Cemaatlerden aldığı tebliğ faaliyetlerini ve başarılarını bildiren çeşitli raporların, Cemaat gazetelerimizde düzenli olarak yayınlanmasını sağlama talimatını vermiştir. Bu tarz raporları okuyarak Ahmediler, Yüce Allah’ın Cemaat’i nasıl muazzam bir başarıyla bereketlendirdiğini öğreneceklerdi. Dahası, böyle raporlar genç Ahmedilere ilham verecek, keza kendilerine İslam davasına hizmet etmek için yakıcı bir arzu ve tutku aşılayacak ve onları hayatlarının gerçek amacına yönlendirecektir.
Bugün, bu çağda Yüce Allah bize, bu tür raporları düzenli olarak sunmakta kullanılsın diye MTA ve diğer altyapıları bahşetmiştir ki, böylece üyelerimiz Yüce Allah’ın Vadedilen Mesih’e (as) verdiği sözleri nasıl yerine getirdiğini anlasınlar, keza bu şekilde İslam’ın mesajını iletme çabalarını artırmak için kişisel olarak da motive olsunlar. İşte bu nedenlerden dolayı, İngiltere Yıllık Toplantısı dışında bu raporlardan zaman zaman Cuma Hutbelerimde ya da diğer konuşmalarımda da bahsetmekteyim.
Cemaatin başarı ve ilerlemesinin nasıl sağlanacağı hakkında Muslih Mevud Hazretleri (ra) bir ağacın misalini vermiştir. Onun kökleri zayıfsa, gelişmesi yahut da güzel meyveler vermesi mümkün değildir. Kökler ne kadar derinse, ağaç da o kadar uzundur. Muslih Mevud Hazretleri (ra) Kuran-ı Kerim’in İbrahim suresi 25. ayeti kerimesinden bahsetmiştir ki, orada Yüce Allah, Allah’ın kelamını gövdesi olağanüstü ve kökleri toprağın derinliklerine gömülü çok görkemli ve temiz bir ağaca benzetmektedir. Kuran-ı Kerim böyle bir ağacın dallarını şöyle tarif etmektedir:
فَرۡعُھَا فِی السَّمَآءِ
“Onun dalları göğe ulaşmaktadır.” [1]
Dini bir topluluk bakımından bu, Allah tarafından olan bir dinin takipçileri onun öğretilerine göre amel ettiklerinde, köklerinin güçlendiği anlamına gelir. Sonuç olarak, onların sayıları artar ve inançlarını da başkalarına yayarlar. Onlar, manevi yüceliğin en yüksek zirvelerine tırmanan ve Yüce Allah’ın yakınlığını elde eden, keza O’nun mükâfatlarını alan hayırlı nefslerdir. Allah’ın fiziksel bir bedeni olmadığından, O’na yakın olmanın anlamı, Allah’ın kendisine yakın olanların dualarını dinlemesi ve kabul etmesidir.
Benzer şekilde bir Hadis-i Şerif’te şöyle rivayet edilmiştir. Mümin gecenin ortasında uyanıp teheccüd namazı eda ettiğinde, Allah onun duasını kabul etmek üzere göklerden iner. Dolayısıyla, bütün Cemaat üyelerinin, özellikle de gençlerimizin, Allah ile yürekten bir bağ geliştirmeleri çok önemlidir, böylece O’nun sevgisi kendilerini çepeçevre sarar ve O onların dualarını kabul eder. Erkekler, kadınlar ve çocuklar, Cemaatin tüm üyeleri, bu standartları geliştirdiği zaman, Allah’ın özel nimetleri de muhakkak üzerimize yağacaktır. Neticede, Ahmediyet’in İlahi ağacının kökleri daha da derinleşecektir ve ilerlemesinin, keza büyümesinin engelleneceği hiçbir durum da olmayacaktır. İnşallah. Dünyanın hiçbir yerinde Müslüman Ahmediye Cemaati’nin köklerinin derinlere iyice yerleşmediği hiçbir yer kalmayacak ve yeryüzünde Ahmedilerin dualarının kabul edilmediği bir yer de bulunmayacak.
Tebliğin yanı sıra daima dua etmeliyiz ki, Yüce Allah Cemaatimize olağanüstü başarı ve refah bahşetsin. Daha önce de belirtildiği üzere, eğer İsa Peygamber’in (as) takipçileri dünyanın her yanına yayıldılarsa, o zaman İslam’ın Yüce Peygamberi’ne (sav) tam teslimiyeti ve itaati nedeniyle mertebesi çok daha yüksek olan Vadedilen Mesih’in (as) Cemaati’nin, çok daha yükseklere ulaşmaması için hiçbir neden yoktur.
Vadedilen Mesih (as), hedeflerini ortaya koyan bir başka beyitte şöyle yazmıştır,
اِک شجر ہوں جس کو داؤدی صفت کے پھل لگے
میں ہوا داؤد اور جالوت ہے میرا شکار
“Ben Davud’un niteliklerinin meyvelerini taşıyan bir ağacım. Ben Davud oldum ve Calut benim avım.” [2]
Calut ismi, kargaşa yaratan ve toplumun huzurunu bozan bir kimseyi temsil etmek için kullanılmıştır. Dolayısıyla bu beyit şu anlama gelmektedir. Yüce Allah Vadedilen Mesih (as) vasıtasıyla her türlü kötülük, adaletsizlik ve yozlaşmanın önünü kesecek ve dünyada barış ve uyumu tesis edecektir. Bu nedenle, hepiniz İslam’ın öğretilerini tebliğ etmeye ve Vadedilen Mesih’in (as) takipçileri olarak görevlerinizi yerine getirmeye devam etmelisiniz.
Burada şunu da belirtmeliyim ki, Vadedilen Mesih (as) Vasiyet kitabında şöyle yazmıştır,
“Ben Allah tarafından İlahi Takdirin tecellisi olarak zuhur ettim ve ben O’nun Kudretinin vücut bulmuş haliyim. Ben gittikten sonra başka vücutlar olacaktır. Onlar da İkinci Kudretin tezahürleri olacaktır.” [3]
Burada Vadedilen Mesih (as) açıkça belirtmektedir ki, vefatının ardından Hilafet müessesesi yeryüzünde bir kez daha kurulacaktır ve Kıyamete kadar da kalacaktır. Sonuç olarak her Hadim (genç erkek) halisane bir şekilde, yürekten Hilafet’e bağlanmalıdır ve Ahmedi ana-babalar da söz vermelidirler. Onlar çocuklarına, keza gelecek nesillere İslam’ı yayma arzusu aşılamaya çalışacakları her durumda, kendilerine Hilafet müessesesine sadakatle bağlı kalmanın temel önemini de aşılamalıdırlar.
Muslih Mevud Hazretleri (ra), Vadedilen Mesih’in (as) mertebesinin İsa Peygamber’den (as) çok daha üstün olduğunu yinelerken buyurdu ki, Papa Hıristiyanlar arasında saygı görmeye ve dünyanın dört bir yanındaki Roma Katolikleri için üstün dini otoriteye sahip bir ruhani lider olarak görülmeye devam etmektedir. Dahası, Batılı hükümetler ve liderler Papa’ya büyük saygı göstermektedir ve hatta bazıları Papa’nın gücü ve nüfuzunun büyüklüğünden korkmaktadır. Bunun üzerine Muslih Mevud Hazretleri (ra) buyurdu ki, eğer Hıristiyanlar asırlar boyunca cansız bir ruhani liderlik türünü sürdürebildilerse, o takdirde bu, Ahmedi gençler arasında gerçek ve Allah’tan olan yaşayan Hilafeti sonsuza kadar korumak için büyük bir tutku ve gayret uyandırmalıdır.
Bunu sağlamak üzere her genç Ahmedi’ye her türlü fedakârlığa hazır olma ve verdikleri sözü yerine getirme ruhu aşılanmalıdır. Muhakkak ki Ahmediyet’in başarısı ve manevi zaferi kadere bağlanmıştır, çünkü o Allah tarafından gaybi haberlere uygun olarak kurulmuştur ve çünkü Peygamber Efendimiz’in (sav) ümmeti insanların en hayırlısı olarak tayin edilmiştir. Vadedilen Mesih (as) bir beytinde buyurmuştur ki, insanlığın en hayırlısı olmamızın tek sebebi, peygamberlerin en hayırlısı ve en şereflisi olan Hazreti Muhammed’e (sav) sımsıkı bağlı olmamızdır. Ve inşallah, Yüce Allah’ın bu dünyanın sonunu getireceği o güne kadar, Müslüman Ahmediler takva yolunda yürümeye ve O’nun bereketlerini elde etmeye devam edeceklerdir.
Yine de şunu unutmamalıyız ki, böylesi bereketler ve ecirler sürekli dualarımıza ve İslam’ın öğretilerini takip etmemize bağlıdır. Umarım Cemaatimizin salih kimselerden yoksun olması ya da sadece birkaç dindar kimse kalması asla söz konusu olmayacaktır.. Ahmedi gençler olarak, durumunuzu düşünmeye ve analiz etmeye devam etmeli, ahlaki ve manevi standartlarınızı iyileştirmeye çalışmalısınız, böylece Allah ile ilişkiniz o denli gelişsin ki, sizler doğru sözlü ve takva ehli olanlar arasında yer alasınız.
Muslih Mevud Hazretleri (ra) aynı zamanda bunu vesile bilip, Huddamu’l Ahmediye Meclisi üyelerinden bir söz almıştır. Bütün Huddam ayağa kalkıp, bu yeminin sözlerini onu yerine getirmek adına kesin ve kararlı bir arzu ile tekrarlamıştır. Bugün de hepinizden aynı sözü almak istiyorum. İlk önce bunu İngilizce olarak sunacağız sonra da Urduca. Lütfen ayağa kalkın ve benden sonra bu yemini tekrarlayın.
اَشْھَدُ اَنْ لَّا اِلٰہَ اِلَّا اللّٰہُ وَحْدَہٗ لَاشَرِیْکَ لَہٗ وَاَشْھَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُہٗ وَرَسُوْلُہٗ
“Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ibadete layık olan yoktur. O birdir ve ortağı yoktur. Ve şahitlik ederim ki, Muhammed (sav) O’nun Kulu ve Resulüdür.
Allah nezdinde yemin eder ve ilan ederim ki, son nefesime kadar ben, İslam’da Ahmediyet’in öğretilerini ve Peygamber Efendimiz’in (sav) mübarek ismini dünyanın dört bir köşesine ulaştırmaya ve yaymaya daima çaba göstereceğim. Keza bu en mübarek sorumluluğu yerine getirmek adına, hayatımı daima Yüce Allah’ın ve O’nun Resulünün (sav) hizmetine adayacağım. Yükü her ne kadar ağır olursa olsun, İslam’ın mübarek sancağının her ulus üzerinde Kıyamete kadar dalgalandırılması için mümkün olan her türlü fedakârlıkta bulunacağım. Ayrıca son nefesime kadar, Hilafet müessesesini korumak ve güçlendirmek için sarsılmaz bir inançla çabalayacağıma da ciddi olarak söz veriyorum. Keza ben nesillerime de daima Hilafet’e sıkı sıkıya bağlı kalmalarını ve onun nimetlerini aramalarını tavsiye edeceğim, öyle ki Ahmediye Hilafeti Kıyamete kadar muhafaza olsun ve böylece Müslüman Ahmediye Cemaati aracılığıyla İslam’ın tebliği de kıyamete kadar devam etsin. Ve bu yolla Hazreti Muhammed’in (sav) sancağı bu dünyadaki diğer bayraklardan çok daha yükseğe çekilsin. Ey Allah’ım bu sözümüzü yerine getirmeyi bizlere nasip eyle. Allahumme Âmin. Allahumme Âmin. Allahumme Âmin.”
Şimdi, İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşamayanların faydalanması için aynı yemini Urduca olarak tekrarlayacağım.
اَشْھَدُ اَنْ لَّا اِلٰہَ اِلَّا اللّٰہُ وَحْدَہٗ لَاشَرِیْکَ لَہٗ وَاَشْھَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُہٗ وَرَسُوْلُہٗ
ہم اللہ تعالیٰ کی قسم کھا کر اس بات کا اقرار کرتے ہیں کہ ہم اسلام اور احمدیت کی اشاعت اور محمد رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم کا نام دنیا کے کناروں تک پہنچانے کے لیے اپنی زندگیوں کے آخری لمحات تک کوشش کرتے چلے جائیں گے۔ اور اس مقدس فریضہ کی تکمیل کے لیے ہمیشہ اپنی زندگیاں خدا اور اس کے رسول صلی اللہ علیہ وسلم کے لیے وقف رکھیں گے۔ اور ہر بڑی سے بڑی قربانی پیش کرکے قیامت تک اسلام کے جھنڈے کودنیا کے ہر ملک میں اونچا رکھیں گے۔ ہم اس بات کا بھی اقرار کرتے ہیں کہ ہم نظامِ خلافت کی حفاظت اور اس کے استحکام کے لیے آخر دم تک جد و جہد کرتے رہیں گے۔ اور اپنی اولاد در اولاد کو ہمیشہ خلافت سے وابستہ رہنے اور اس کی برکات سے مستفیض ہونے کی تلقین کرتے رہیں گے تاکہ قیامت تک خلافتِ احمدیہ محفوظ چلی جائے اور قیامت تک سلسلۂ احمدیہ کے ذریعہ اسلام کی اشاعت ہوتی رہے اور محمد رسول اللہ صلی اللہ علیہ وسلم کا جھنڈا دنیا کے تمام جھنڈوں سے اونچا لہرانے لگے۔ اے خدا! تو ہمیں اس عہد کو پورا کرنے کی توفیق عطا فرما۔ اللّٰھم آمین۔ اللّٰھم آمین۔ اللّٰھم آمین۔”
Muslih Mevud Hazretleri (ra) Huddamu’l Ahmediye’den bu sözü aldıktan sonra, bunun düzenli olarak tekrarlanması gerektiğini söylemiştir. Aynısı olmasa da, bu Huddamu’l Ahmediye Meclisi’nin düzenli olarak tekrarladığınız yeminin biraz benzeridir. Bununla beraber, bugün az önce alınan bu yeminde bazı ilave sözler bulunmaktadır ve daha ayrıntılıdır. Şimdi, bu sözü verdikten sonra sizler, ona uygun yaşamak için çaba göstermelisiniz. Onun sözlerini düzenli olarak okumalısınız ki, sorumluluklarınızın daima farkında olabilesiniz. İslam’ın gerçek ve barışçıl öğretilerinin dünyanın her köyüne, kasabasına, şehrine ve ulusuna ulaştığı ve hakikatinin dünyanın her yerinde insanların büyük çoğunluğu tarafından kabul edildiği güne kadar rahat edemeyeceğinizi bilerek, bunun üzerinde ciddi bir şekilde düşünün ve yükümlülüklerinize, inancınıza önem verin.
Ahmediyet’in yayılması hakkında Muslih Mevud Hazretleri (ra) bir keresinde rüyasında Allah’ın nurunu saf beyaz su şeklinde gördüğünden bahsetmiştir. Saf su gittikçe daha uzaklara yayıldı, öyle ki sonunda dünyanın her yerine ve her köşesine ulaştı. Bu aşamada Muslih Mevud Hazretleri (ra) Ahmedilerin kalpleri üzerinde Allah’ın öyle nimetlerinin olacağını ilan etti ki, bir zaman gelecek ve bir kimsenin, “Ey Rabbim, neden susuzluğumu gidermedin?” diye sorması mümkün olamayacaktır. Aksine, Cemaat’in ve tüm samimi Ahmedilerin durumu öyle olacak ki, onlar “Ey Rabbim, beni Rahmetinin ve Bereketinin manevi suyuna o denli daldırdın ki, o kalbimin kenarlarından taştı” diyecekler. Bunun ışığında o Huddam’a, Yüce Allah’a tam bir inanç ve güven duymalarını ve dinleri uğruna her zaman fedakârlık yapmaya hazır olmalarını tavsiye etti.
Bundan başka o, uyarıda bulunarak, bir ulusun ya da toplumun zafere giden yolunu tıkayan en büyük engel, üyelerinin para ve servet hırsına kapılmasıdır demiştir. Böylesi maddi tutkular insanları kolayca doğru yoldan saptırabilir ve onların inançları uğruna fedakârlıkta bulunma, keza dini gayelerini yerine getirme kararlılıklarını zayıflatabilir. Dolayısıyla, burada Batı ülkelerinde yaşayan sizler, hiçbir zaman yalnızca para kazanma ya da zengin olma arzusuyla kendinizi ziyan etmemelisiniz. Buna mukabil daima Allah’a güvenin ve O’nun size rızık sağlayacağına inanın. İnşallah, O sizi geçindirecektir ve ihtiyaçlarınızı aklınızın alamayacağı şekillerde karşılayacaktır, keza O’na karşı samimi olduğunuz takdirde, bütün zorluklarınızı da ortadan kaldıracaktır. Bu nedenle, para yahut da lüksler kazanmak uğruna yarışa girmeyin. Aksine sizin yarışınız, Yüce Allah’a götüren bir yarış olmalıdır.
Sizler, dininize hizmet etmek ve başkalarına İslam’ın öğretilerini aktarmak üzere zamanınızı sürekli feda ederek, dininizi tüm dünyevi meselelerden üstün tutma sözünüzü yerine getirmeye çabalamalısınız. Sizlerin dini bilginizi arttırmanız gereklidir, keza her zaman pratikte ve sadakat ile İslam’ın öğretilerine uygun yaşamaya çalışmalısınız. Mutlak bir samimiyet ve dininize hizmet için tutkulu bir arzuyla, keza dünyevi şeylere yönelik her türlü açgözlülük ve şiddetli istekten uzak durarak sizler, dünyanın her yerinde Yüce Peygamber Hazreti Muhammed’in (sav) manevi sancağını yükseklerde dalgalandırmak için çaba göstermelisiniz.
Daima hatırınızda bulundurun ki, Cemaatimiz’in ilerleyip gelişeceği ve inşallah bir gün Yüce Peygamber’in (sav) sancağının dünyanın dört bir yanında göndere çekileceği, keza Allah’ın Birliğinin büyük bir ihtişamla kurulacağı, Yüce Allah’ın Vadedilen Mesih’e (as) verdiği bir sözdür. Asıl mesele, bizlerin bu İlahi davaya karşı görevlerini yerine getiren talihli kimseler arasında olup olmayacağımızdır. Eğer cevabımız evetse, biz de talihli kimselerden biriyiz.
Şuna daima dikkat edin ki, içinden geçmekte olduğumuz, Yüce Allah’ın Müslüman Ahmediye Cemaati’ne İslam’a hizmet etmek gibi muazzam bir sorumluluk ve taahhüt yüklediği bir dönemdir. Kuran-ı Kerim’in Ahzap suresi 73. ayeti kerimesinde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır,
اِنَّا عَرَضۡنَا الۡاَمَانَۃَ عَلَی السَّمٰوٰتِ وَالۡاَرۡضِ وَالۡجِبَالِ فَاَبَیۡنَ اَنۡ یَّحۡمِلۡنَھَاوَاَشۡفَقۡنَ مِنۡھَا وَحَمَلَھَا الۡاِنۡسَانُ ؕ اِنَّہٗ کَانَ ظَلُوۡمًا جَھُوۡلًا
“Şüphesiz Biz, (en mükemmel) emaneti göklere, yeryüzüne ve dağlara sunduk, ama onlar onu taşımayı reddettiler ve ondan korktular. Ancak onu (en mükemmel) insan yüklendi. Şüphesiz o, kendine çok zulmeden ve sonuçlara aldırmayan bir kimseydi.”
Burada Yüce Allah, göklerin, yerin ve dağların, dünyada Allah’ın Birliğini tesis etmenin muazzam ağırlığı karşısında büyük bir endişe ve korku ifade ettiklerini buyurmaktadır. Böylece Yüce Allah, sorumluluğun büyük ağırlığının insanlığa aktarılmasını ve doğrudan Yüce Peygamber’in (sav) mübarek omuzlarına yüklenmesini hükme bağlamıştır. Şimdi bu çağda ise bu, onun en sadık hizmetkârı olan Vadedilen Mesih’e (as) ve onun vasıtasıyla da Cemaati’nin üyeleri olan bizlere geçmiştir. Bu nedenle, sorumluluklarımızı anlamamız gerekir.
Her Hadim ve her Ahmedi bütün dua ve güçlerini, Allah’ın Birliği ve Yüce Peygamber’in (sav) doğruluğunu gösteren sancağın yeryüzünde diğerlerinden daha yüksekte durduğu inkılapçı bir manevi uyanışı insanlığa getirmek için odaklamalıdır.
Son olarak, Huddamu’l Ahmediye Meclisi üyelerinin büyük hedef ve görevlerini asla unutmamaları için duada bulunuyorum. Ayrıca dua ediyorum ki, her biriniz bugün benim huzurumda vermiş olduğunuz sözü yerine getiriniz, keza Vadedilen Mesih’in (as) ve Ahmediye Hilafeti’nin yürekten hizmetkârları olduğunuzu kanıtlayınız. Âmin. CezakAllah.’
Son Notlar
- Kuran-ı Kerim, İbrahim suresi, 25. ayeti kerime
- Berahin-i-Ahmediye, Cilt 5 (İngilizce), s. 171
- The Will, s.8 – (Türkçe tercümesi) Vasiyet s.10
İngilzce’den Türkçe’ye tercüme eden: Mehmet Önder