Yüce Allah Tarafından Görevlendirilmesi

Hz. Ahmed (as) Berahini Ahmediye adlı eserini yazarken M.1882’de kendisine indirilen vahiyleri de yazıyordu. Bu eserin ikinci cildinde Hak Teala’nın (cc) kendisine;

“Ey Ahmed! Yüce Allah (cc) senin zatına bereketini indirmiştir. De ki, ben memur edildim ve ben inananların ilkiyim.” [1]kelimelerini vahyettiğini yazmıştı.

Ancak Hz. Ahmed (as) bu kelimeleri daima başka bir şekilde yorumluyordu. Yüce Allah’ın vahyinin üst üste indirilmesi üzerine Hz. Ahmed (as), Yüce Allah (cc) tarafından İslamiyet’i ihya etmek üzere seçildiğini anladı.

1 Aralık 1888’de bir broşür yayınlayarak Yüce Allah (cc) tarafından:   

“Tam olarak azmettiğin zaman (ondan sonra)  Allah’a tevekkül et ve bizim gözlerimizin önünde, keza bizim vahyimiz ile bir kayık hazırla. Sana biat edenler, şüphesiz Allah’a biat etmiş olurlar. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir.” [2] kelimelerinin kendisine vahyedildiğini iddia etti.       

Yüce Allah’ın (cc) buyruğuna göre Hz. Ahmed 1889’da Sufi Ahmed Can adlı bir dostunun evinde (Ludhiana’da) biat almaya başladı. Sufi Ahmed Can bey, birçok defa Hz. Ahmed’den kendisinin biatını almasını rica etmiş ve Urduca olarak demişti. Yani: “Biz hasta olanların gözü senin üzerindedir. Allah aşkına sen Mesih ol (da bizi tedavi et)” Ancak Hz. Ahmed (as),  o zaman kendisine Yüce Allah (cc) tarafından, biat alması konusunda daha izin verilmediğini söyleyerek özür dilemişti. Nihayet Yüce Allah tarafından memur edildikten sonra, biat almak için dostu Ahmed Can’ın evini seçti. Fakat maalesef o zaman Ahmed Can vefat etmişti.        

Yüce Allah (cc) M. 1890 yılının sonunda kendisine vahyederek apaçık bir şekilde beklenen Meryemoğlu İsa’nın (as) vefat etmiş olduğunu ve mezarının da Keşmir’in başkenti Siri Nagar’ın Hanyar mahallesinde olduğunu; dolayısıyla onun tekrar bu dünyaya gelemeyeceğini; beklenen Mesih’in aslında kendisinin olduğunu Hz. Ahmed’e vahiy etti. Bunun üzerine Hz. Ahmed (as) daha önce de izah ettiğimiz gibi, vaat edilen Mesih ve Mehdi olduğunu yemin ederek iddia etti. Yüce Allah (cc), Hz. İsa’nın (as) vefat ettiğini M.1890’da kendisine bildirdi ve Hz. Ahmed (as) M.1891 senesinin başlangıcında vaat edilen Mesih olduğunu iddia ediyordu. Bunun üzerine Hindistan’da yaşayan Müslüman din bilginleri genel olarak Hz. Ahmed’e (as) düşman kesildiler. Bu arada Hz. Ahmed (as) ile birkaç din bilgini arasında münazaralar (dini tartışmalar) oldu.

Genellikle Hz. Ahmed (as) ile bu gibi münazaralara giren ulemalar şunlardır; Mevlevi Muhammed Hüseyin Batalavi, M. Nazir Hüseyin Dehlevi, M.Muhammed Beşir Bhopalavi, M. Abdulkerim Kalanevri, vs. Aslında bu din bilginleri gerçek manada dini tartışmaya girmekten kaçınıyor ve hileler yaparak üstünlüklerini iddia ediyorlardı. (Bu münazaraların içyüzü şu eserlerden öğrenilebilir: El-Hak Mübahese Ludhiana, El-Hak Mübahese Delhi, Asumani Faysalah; Ruhani Hazain; C.4) 


[1] Berahini Ahmediye; C.2; Ruhani Hazain: C.1; S.265; Dipnot

[2] Mecmua-i İştiharat; C.1; S.188

Önceki

Hıristiyan ve Hindu Din Bilginleri ile Mübahale ve Dini Yarışmaları

Sonraki

Berahin-i Ahmediye